İsrail hamas çatişmasi ve iran dr. Dilek YİĞİT



Yüklə 39,57 Kb.
tarix27.10.2017
ölçüsü39,57 Kb.
#17107

İSRAİL HAMAS ÇATIŞMASI VE İRAN

Dr. Dilek YİĞİT

12 Haziran 2014 tarihinde üç İsrailli gencin Batı Şeria’da kaçırılması İsrail kaynaklarına göre İsrailli sivillere ve askerlere yönelik kırk dört kaçırma girişiminin1 bir uzantısı olarak, İsrail’in kaçırılan sivillerin bulunduğunu düşündüğü El Halil (Hebron) ve çevresine piyade güçlerini sürmesine ve kaçırma girişimleri ile doğrudan ya da dolaylı olarak ilgili olduğunu ileri sürdüğü Hamas yetkililerini tutuklamasına gerekçe teşkil etmiştir. 30 Haziran tarihinde kaçırılan üç İsrailli gencin ölü bulunması sonrasında İsrail Gazze’yi bombalamaya başlamış ve Filistinli militan gruplar karşılık olarak İsrail’e roket atışları gerçekleştirmiştir. 2 Temmuz tarihinde 16 yaşındaki Filistinli bir gencin Kudüs yakınlarında ölü bulunması ve bu cinayetin üç İsrailli gencin öldürülmesine misilleme olduğunun anlaşılması, ayrıca öldürülen Filistinli gencin bir yakınının 5 Temmuz tarihinde İsrail polisi tarafından darp edilmesi sonrası Kudüs, Batı Şeria başta olmak üzere pek çok yerleşim bölgesinde Filistinliler ayaklanmış ve 8 Temmuz tarihinde Hamas İsrail’e aralıklarla 40 adet roket atışı gerçekleştirmiştir. 17 Temmuz tarihinde ise İsrail kara kuvvetleri, Hamas’ın yer altı tünellerini imha etmek amacıyla Gazze’ye girmiştir; İsrail’in bu harekatı 2009 yılından sonraki ilk kara harekatıdır.



Aslında Haziran ve Temmuz ayları içinde yaşanan kaçırma, şiddet uygulama ve cinayet olayları, İsrail ve Hamas açısından münferit olaylar olarak okunmamış ve süregelen gerginlik ortamının uzantısı olarak nitelendirilmiş olması nedeniyle, taraflar arasında şiddet hızla tırmanmıştır. Öyle ki, üç İsrailli gencin kaçırılması sonrasında İsrail güçlerinin, gençleri bulmak adına uyguladığı “Filistinli avı”nın, İsrail’in gençlerin öldürüldüğünü biliyor olmalarına rağmen gerçekleştirildiği, dolayısıyla üç İsrailli gencin kaçırılması ve öldürülmesinin, İsrail tarafından hem “Filistinli avı”nın, hem de Gazze’ye yönelik kara hareketinin sadece somut gerekçesi olarak kullanıldığı ileri sürülmektedir.2 Söz konusu iddialar, bahsi geçen münferit olaylar gerçekleşmemiş olsa dahi, İsrail’in, her halükarda Gazze’den İsrail’e uzanan ve güvenliğine büyük tehdit olarak gördüğü yer altı tünellerini imha etmek amacıyla Gazze’yi kontrol altında tutan Hamas’a yönelik müdahalede bulunacağı ihtimalini akla getirmektedir. İsrail ve Hamas arasında başlayan sıcak çatışma ortamında, İsrail yetkililerinin Hamas tarafından inşa edilen tünellerin, silah nakliyesinde ve Hamas militanlarının İsrail’e girişlerinde kullanılmak suretiyle İsrail’e yönelik saldırı stratejisinin aracı olduğuna vurgu yapmaları ve Gazze’yi tüneller ve sığınıklar ağı ile bir yer altı şehri olarak tanımlamaları3, tünellerin İsrail açısından ne ölçüde büyük bir tehdit olarak algılandığı göstermekle kalmamakla, er ya da geç herhangi bir gerekçe ile İsrail’in tünellere ve tünelleri inşa eden Hamas’a saldıracağı yönündeki ihtimalin de çok yüksek olduğuna işaret etmektedir. İsrail’in Gazze saldırısının gerekçesinin yukarıda bahsi geçen kaçırılma ve cinayet olayları olmadığına düşünmemize neden olabilecek bir başka husus da, Gazze’ye yönelik saldırıların zamanlamasıdır. Bilindiği üzere 23 Nisan 2014 tarihinde Hamas ve El Fetih arasında uzlaşma sağlanmasını müteakip, 3 Haziran tarihinde on yedi bağımsız üyeden oluşan “ulusal uzlaşma hükümeti” kurulmuştur. İsrail’in Hamas ve El Fetih arasında uzlaşmaya varılmasına ve dolayısıyla “ulusal uzlaşma hükümeti”nin oluşturulmasına tepkisi sert olmuştur. Netanyahu, El Fetih ve Hamas uzlaşması karşısında “Abbas İsrail ile barış ya da Hamas ile barış tercihlerinden birini seçmelidir” derken4, İsrail yönetimi “ulusal uzlaşma hükümeti” ile barış görüşmeleri yapmayacaklarını ilan etmiştir. Ayrıca Netanyahu “Abbas barışa değil, teröre evet demiştir ve bu Abbas’ın barışı reddeden politikasının doğrudan devamıdır” ifadesini kullanmıştır.5 Filistinli yetkililerin Hamas ve El Fetih uzlaşısının ve “ulusal uzlaşma hükümeti”nin kurulmasının Filistinlilerin iç meselesi olduğunu belirtmelerine rağmen, İsrail, bu gelişmeleri Filistinlilerin iç meselesi olarak görmeyi değil, bilakis Filistin-İsrail görüşmelerine yönelik bir tehdit olarak algılamayı tercih etmiştir. İsrail’in Gazze saldırısının zamanlaması da, İsrail’in amacının, saldırılardan ve saldırılara bağlı can kayıplarından Hamas’ı sorumlu tutmak suretiyle Abbas’a “barışa değil, teröre evet” dediğini hatırlatmak ve böylelikle Hamas-El Fetih yakınlaşmasının önünü kesmek olarak okunabilir. Bu tür bir okuma mevcut çatışma ortamının nedenini İsrail’e bağlamaktadır; ancak tam aksi yönde bir okuma ile de karşılaşmaktayız. Bu yönde bir okumada ise, Gazze’de kötüleşen sosyal ve ekonomik koşullar nedeniyle Hamas’ın El Fetih’e karşı elinin zayıfladığı, buna bağlı olarak El Fetih’in uzlaşma sürecinde kendi koşullarını Hamas’a empoze ettiği,6 üstelik Gazze’de yapılan kamuoyu yoklamalarında Gazzelilerin büyük çoğunluğunun Hamas’ın politikalarını onaylamadığının ve Hamas’a yönelik desteğin en düşük seviyeye ulaştığının7 görülmüş olduğu gerekçeleri ile, Hamas’ın Filistinliler arasında ve uluslararası kamuoyunda kendisine duyulan sempatiyi ve desteği artırmak, böylelikle El Fetih’e karşı elini güçlendirmek adına mevcut çatışma ortamını yarattığı sonucuna varılmaktadır; bu yönde bir okuma açıktır ki, hem çatışmanın nedenlerine hem de can kayıplarına ilişkin sorumluluğun büyük kısmını Hamas’a yüklemek olacaktır.

Dolayısıyla gerekçesi sadece üç İsrailli gencin öldürülmesi olmadığı tahmin edilebilen ve zamanlaması da hem Hamas hem İsrail açısından manidar olan sıcak çatışma ortamında, İran’ın dini lideri Hamaney, ABD ve İsrail’in Hamas’ı silahsızlandırmaya çalıştığını ve İslam Dünyasının Filistin halkını silahlandırmak gibi bir görevi olduğunu ileri sürerek, tüm Müslümanları Gazze’deki Filistinlilere İsrail’e karşı mücadelelerinde yardım etmeye çağırmıştır.8 İslam dünyasına yönelik söz konusu davetin ardından, İran devlet televizyonu Al-Alam’a konuşan Devrim Muhafızları komutanı Mohammad Ali Jafari, İran’ın Filistin direnişini silah ve teknoloji transferleri ile desteklemeye hazır olduğunu, İsrail’in ablukası altındaki nüfus için Sünni-Şii ayrımı yapmadıklarını ifade etmiştir.9 İran Devrim Muhafızları komutanının söz konusu açıklamasına dair iki hususun üzerinde durmak gerekmektedir. Birincisi, “İran Filistin direnişine destek için silah ve teknoloji yardımı yapmaya hazırdır” ifadesi, “gerekirse silah ve teknoloji transferi yaparız” şeklinde değil, “İran Hamas’a silah ve teknoloji transferi yapmaktadır ve yapacaktır” şeklinde okunmalıdır. Zira dini lider Hamaney’in danışmanı Mohsen Rezaei, İran’ın daha önceden Hamas’a füze–inşa teknolojisi transfer etmiş olduğunu, bu sayede Hamas’ın İsrail’e karşı direnişinde füze kullanabildiğini, ayrıca Filistinlilerin İsrail saldırılarına karşı korunması için Hamas’a hava savunma sistemi sağlanacağını belirtirken, İran Parlamento sözcüsü Ali Larijani, İran’ın Hamas’a ve İsrail’e karşı savaşan diğer militan gruplara yardım konusunda hiçbir çekincesi olmadığının altını çizmiştir. 10 Dolayısıyla Temmuz ayında başlayan ve süregelen sıcak çatışma ortamında, Hamas tarafından İsrail’e gönderilen, kimisi şehirlerden uzak alanlara düşen, kimisi de Demir Kubbe savunma sistemince engellenen roket saldırılarına imkan veren teknolojinin İran kaynaklı olduğu anlaşılmaktadır.

İran Devrim Muhafızları komutanı Mohammad Ali Jafari’nin açıklamasındaki ikinci önemli husus, İran’ın Filistinlilere destek yönündeki politikasında Sünni-Şii ayrımı yapmamakta olduğunun altının çizilmesidir. Gaza nüfusunun % 99’u Sünni11 olduğuna göre, Jafari’nin açıklamasının, malumun ilanının ötesinde bir nedeni ya da bir hedefi olmalıdır; zira Filistin halkı açısından Sünni olmalarının İran’ın kendilerine yönelik desteğine engel teşkil etmediği aşikârdır. Bu durumda, İran, Jafari’nin sözcülüğünde, dış politikasının oluşturulması ve uygulanmasında temel/başat faktörün Şii’lik olduğu, İran’ın bölgedeki Şii yönetim ve unsurlarla ideolojik koalisyonlar kurmak suretiyle “Şii Hilali” oluşturmayı hedeflediği12 yönündeki argümanları zayıflatmak istemektedir. Üstelik bu argümanlar sözde “Arap Baharı” sürecinde Suriye’de Bashar al-Assad’a İran tarafından verilen güçlü ve kararlı destek ile Körfez ülkelerinde Şii azınlıkların ayaklanmaları ve buna bağlı olarak Körfez ülkelerinin İran’ı içişlerine karışmakla itham etmeleri ışığında daha da yoğunlaşmıştır. Kısaca İran, dış politikasının mezhep odaklı olduğu yönünde olan ve “Arap Baharı” sürecinde daha da yoğunlaşan eleştirilere Filistinlilere verdiği destek üzerinden yanıt vermekte, ayrıca “Şii Hilali” kavramının Ortadoğu’daki otoriter Sünni yönetimler tarafından kendi dış politikalarını meşrulaştıracak bir “korku unsuru”13 olduğunun altını tekrar çizmek istemektedir. Üstelik İran, uluslararası kamuoyuna da, sadece Şii yönetim ve unsurları değil, Amerika ve İsrail karşıtı olan her unsuru –Sünni ve Şii ayrımı yapmaksızın- desteklemekte olduğu ve desteklemeye de devam edeceği mesajı vermektedir.

Diğer taraftan, İran, Filistin meselesine desteğinde Sünni-Şii ayrımı yapmadığını belirtmek suretiyle Filistin halkına yönelik olmasa da, bizzat Hamas’a mesaj vermektedir. Bilindiği gibi, “Arap Baharı” sürecinde iç çatışmaya sürüklenen Suriye’de “Şii Assad” yönetiminin Sünnilere yönelik şiddeti Hamas’ın tepkisini çekmiş, Hamas İran’a rağmen Suriye’de Bashar al-Assad yönetimine destek vermeyi reddetmiştir. Üstelik Hizbullah, Hamas’ı Suriye’de Assad rejimine karşı savaşan muhaliflere katılmakla itham etmiştir.14 Hamas’ın Bashar al-Assad yönetimine destek vermeyi reddetmesi ve Hamas’ın Suriyeli muhaliflerin yanında savaştığına yönelik argümanlar, Suriye’de Bashar al-Assad rejimine kararlı şekilde destek olan İran ile arasında gerginlik yaratmış ve İran tepki olarak Hamas’a yönelik fon akışını kesmiştir.15 Hamas’ın Assad yönetimine karşı tutumunu, Hamas’ın Suriye’deki iç çatışmayı mezhep ayrımı kapsamında değerlendirdiği ve bu nedenle Assad’a destek olmadığı şeklinde, kısaca Sünni-Şii ayrımı kapsamında okuduğunu düşünen İran, Hamas’a “İran Filistin sorununa destek verirken Sünni-Şii ayrımı yapmıyorsa, Hamas da Suriye’deki çatışmayı Sünni-Şii ayrımı kapsamında değerlendirerek Assad karşıtlığı yapmamalıdır” mesajını güçlü bir biçimde vermektedir. Diğer taraftan, Hamas’ın Suriye meselesi yüzünden İran ile ilişkilerinin daha da gerilmesi riskini göze almadığı da anlaşılmaktadır; zira Hamas’ın, Assad karşıtlığı nedeniyle İran, Suriye ve Hizbullah’ın yer aldığı “direnç ekseni”nden ayrıldığına yönelik iddialar bizzat Hamas yöneticileri tarafından yalanlanmıştır. Hatta Mısır’da Müslüman Kardeşler iktidarının devrilmesi sonrası, Hamas’ın Suriye rejimi ile uzlaşmaya çalıştığı yönünde haberler de basında yer almış olup, bu haberler Hamas tarafından doğrulanmadığı gibi yalanlanmamıştır.16

Bölgedeki jeo-stratejik dengeler dikkate alındığında, Hamas’ın, sadece İran-Hizbullah arasında değil, ayrıca İran-Hamas arasında da bir köprü vazifesi gören Suriye rejimi ile ilişkilerini sürdürmeye çalışması, özellikle de İran’ın Assad rejimine yönelik kararlı desteği ışığında, pragmatik bir anlayışın ürünü olarak okunmalıdır. Dolayısıyla, Hamas İran ile ilişkilerini germe ya da sonlandırma gibi kendi açısından hem askeri hem de maddi yönden irrasyonel bir karar almadığı ve İran da etkili bir bölgesel güç olma hedefini terk etmediği müddetçe, ne bölgedeki Sünni-Şii rekabeti ne de Suriye’deki Assad faktörü Hamas-İran ilişkilerini bozacaktır. Kısaca İran-Hamas ilişkilerinin temelinde yatan, -Hizbullah yetkilisinin Hizbullah-Hamas ilişkileri hususunda vurguladığı gibi-, “bizi birleştiren faktörler, bizi ayrıştıran faktörlerden daha önemlidir.”17 anlayışı ve inancının sürekliliğidir.

Ancak bu noktada, “İran ve Hamas’ı birleştiren önemli faktörlerden biri de, İran açısından, bölgedeki nüfuzunu artırmak amacı bağlamında özelde Hamas’ın, genelde Filistin sorununun bir araç olarak görülüyor olması olabilir mi?” sorusu akla gelmektedir. Zira özelikle Temmuz ayında başlayan Hamas-İsrail sıcak çatışmasının İran tarafından bölgesel nüfuzunu genişletmek ve hatta hem Suriye’de hem de Gazze’de taraf olduğunu, dolayısıyla birden fazla cephede rol alabilecek güçte olduğunu göstermek açısından bir fırsat olarak görüldüğü yönünde yorumlara rastlanmaktadır. Üstelik İran’ın Hamas’ı silahlandırmakta olduğunu da kamuoyu önünde alenen açıklıyor olması, İran’ın Hamas’a desteğinin şova yönelik olduğuna ve küresel kamuoyunda Arap devletlerinin Filistin sorununa ilgisiz kaldığı algısı yaratmayı hedeflediğine dair eleştirilere de sebebiyet vermektedir. Bir başka açıdan İran’ın Hamas’a desteğini, aslen Filistinlere yardım edilmesi olarak değil, Filistin meselesi üzerinden ABD ve İsrail’e karşı meydan okuma gayreti olarak okuyanlar da bulunmaktadır.18



Sonuç olarak denilebilir ki; İran’ın Hamas’a yönelik desteğini tek bir faktör ile açıklamak mümkün olmayacağı gibi, her halükarda bu desteğin hem İslam dünyasına hem de uluslararası kamuoyuna çeşitli mesajlar göndermeye yönelik olduğu aşikardır. İran’ın bölgesel nüfuzunu artırmak için Hamas’ı bir araç olarak gördüğü yönündeki eleştiriler de, Hamas İran’ın mali ve askeri desteğini almaya devam ettiği müddetçe tarafların birbirlerine karşı politikalarını ve ilişkilerini olumsuz anlamda etkileyebilecek bir faktör olmamıştır ve olmayacaktır. Bilindiği gibi Hamas’ın İran tarafından dış politika hedeflerine yönelik bir araç olarak kullanıldığı yönündeki görüşler 2006 yılından beri gündemdedir ve bu tür eleştirilere de “Hamas İran tarafından kurulmamıştır, dolayısıyla İran’ın “kuklası” değildir”19 şeklinde ve “bir oluşumu ‘desteklemek’ ve ‘kontrol etmek’ farklı faaliyetlerdir” söylemi kapsamında yanıt verildiği olmuştur. Neticede, Ortadoğu’nun hassas jeo-politik dengeleri ve Filistin sorunu, İran ve Hamas’ı, yakın ilişkilerini aralarında gerginlik yaratan sorunların mevcudiyetine rağmen sürdürmeye zorlamaktadır.

Dr. Dilek YİĞİT , Hazine Müsteşarlığı,

Makalede ifade edilen görüşler yazarın değerlendirmeleri olup, görev yaptığı kurumla ilişkilendirilemez.

Dipnotlar

1 Neri Zilber, “Israelis Kidnapped in the West Bank: Implications”, Policywatch 2271, The Washington Institute, 16.06.2014

2Why did Israel and Hamas go to war in July 2014?”, http://www.vox.com/cards/israel-palestine/gaza-israel-hamas-2104 (Erişim Tarihi 20 Ağustos 2014)

3 James Verini, “Gaza's Tunnels, Now Used to Attack Israel, Began as Economic Lifelines: Israel's Operation Protective Edge aims to prevent underground incursions from Gaza”, http://news.nationalgeographic.com/news/2014/07/140721-gaza-strip-tunnels-israel-hamas-palestinians/ (Erişim Tarihi 21 Temmuz 2014)

4Hamas and Fatah unveil Palestinian reconciliation deal”, http://www.bbc.com/news/world-middle-east-27128902, (Erişim Tarihi 23 Nisan 2014)

5Palestinians form consensus government”, http://www.aljazeera.com/news/middleeast/2014/06/palestinians-set-swear-unity-government-20146281348223961.html, (Erişim Tarihi 3 Temmuz 2014)


6 Neri Zilber, “Israelis Kidnapped in the West Bank: Implications…

7 David Pollock, “Gaza Public Rejects Hamas, Wants Ceasefire”, The Washington Institute, 15.07.2014

8 “Iran’s Ayatollah Khamenei Calls For Arming Gaza to Fight Israel”, TheWorldPost, 29.07.2014

9 Carol J. Williams,” Iranian Officials say thay have armed Hamas for fight with Israel”, www.latimes.com, (Erişim Tarihi 4 August 2014)

10 Ibid.

11 “West Bank and Gaza, Oxford Islamic Studies Online”, http://www.oxfordislamicstudies.com/article/opr/t125/e2499, (Erişim Tarihi 20 Ağustos 2014)

12 Kayhan Barzegar,” The Shia Factor in Iran’s Foreign Policy”, Center for Strategic Research, 12 Kasım 2008.

13 Ibid.

14 Nasser Chararah, “Hezbollah, Hamas repair political ties during breakup”, www.al-monitor.com

(Erişim Tarihi 24 Temmuz 2014)



15 “Iran cuts Hamas funding over Syria”,www.telegraph.co.uk, (Erişim Tarihi 31 Mayıs 2013)

16 Qassem Qassem, “Hamas to Iran: Palestine brings us together”,alakhbar english, 1 Nisan 2014

17 Ibid.

18 Majid Rafizadeh, “Does Iran genuinely support Hamas and the Palestinians”, www.english.alarabiya.net, (Erişim Tarihi1 Ağustos 2014)

19 Bernard Gwertzman, Iran Supports Hamas, but Hamas is no Iranian ‘Puppet’, Council on Foreign Relations, 8 Ocak 2009

Yüklə 39,57 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin