SofiE'Nİn dünya felsefe üzeriNE



Yüklə 15,89 Kb.
tarix19.01.2018
ölçüsü15,89 Kb.
#39248



28.09.2012

SOFİE'NİN DÜNYA

FELSEFE ÜZERİNE...

' Kimsin sen 'le başlayan ve ana rahmine kadar uzanan sorularla dolu büyük bir dünyaya açılan bir kapı..Kimsin sen ?...Kimsin sen kolay ama karmaşık bir problem gibi durur insanın içinde.Bu karmaşanın cevabı belki sonda belki doğumda belki ondanda da ötededir..

Dünya nereden çıktı?Tanrının varlığı..Hiçlik..Ölüm..Yaşam ve ölümün oyunu bir okadar şaşırtıcıdır ve ancak bu zıtlıkların birliktrliğiyle insan varoluşu anlamlandırabilir.

Her anımızda önümüzde duran bu çılgın sorulara cevap bulmak güçtür.Dahada önemlisi cevap bulmak için soru sormayı bilmek gereklidir.filozoflar kendilerini çocuklara benzetirler bu yüzden her an büyük merak ve ardı kesilmeyen sorular onllarda mevcuttur.Bizlerse hayret ve merak duygumuzu büyüdükçe prangalarız..Çocukken sormaktan usanmadığımız bu sorulara büyüdükçe cevap vermişizdir: 'alışkanlık' Herşeye alışarak çözüm bulur ve olduğu gibi kabul ederiz.aHayret etmekten yoksunuzdur ve etrafımızdaki bütün olup bitenlere anında alışırız.Bizleri heyecanlandırabilecek çok az şey vardır artık.

Felsefenin temelinde ise' hayret ve merak yeteneği' vardır.Görünenin arkasındakini merak etme isteği doğurur. hayatı olduğu gibi kabullenen insanlardan başka bakabilme ve detayları fark edebilme kabiliyeti sağlar.

Din bir afyondur demiş Marks.Belki de alışmışlık da bir afyondur tüm insanlık için.İnsanlık öyle büyük bir ilaç almış olmalı ki derin bir uykuya kapılmış gözlerini dünyaya yummuşlardır.Doğal sorunlara dünyanın varlığına ve kendi varoluşlarına kayıtsız kalmak için aldıkları bu ilacın adı kuşkusuz ' alışmışlık'tır..Önce hayret yeteneğini öldürür ve seni sıradanlaştırır.

Alışkanlık sendromundan kurtulmak ve merak hissini ayakta tutabilmek felsefeyle mümkündür.'Herşeyde herşeyden biraz vardır...' Parmaklarından kopardığın hücredeki özellikler sana saçının rengini bile anlatır. Tıpkı herşeyde felsefeyi bulmak mümkün olduğu gibi..

Felsefe tarihi uzun bir yolculuktur ve mitlerle başlar .Mitler felsefenin yapı taşını oluşturmuştur,ilk filozoflarda mitlerin konu aldığı doğa olaylarını açıklamakla işe başlamışlardır. yağmurun yağması ekinlerin boy vermesi gecenin gündüze dönümü..İnsanoğlu kendini tanımlarken kendiyle bütün olan bunun gibi doğanın getirilerini de anlamlandırmaya çalışmıştır.Tanrıların kendilerine verdği hastalığı ceza olarak nitelemiş üstüne gitmişlerdir. Doğada olup bitenleri kendi bedenlerindeki değişimleri kavramaya çalışırken farkında olmaksızın astronomi,matematik,tıp alanında ilerleme kaydetmişlerdir.Şüphesiz felsefe bir bütün ve evrenseldir.filozoflar varlık ve hiçlik arasındaki sırrı yakalamaya çalışırken aynı zamanda etik,sosyolojik siyasi oluşumlarıda kendileriyle sürüklemişlerdir.

Bir bardağı yarısına kadar doldurun ve karşınızdakine ne gördüğünü sorun.Çoğu size yarısına kadar dolu bir bardak gördüğünü söyleyecektir.Yarısı boş olan bir bardak çoğunu ilgilendirmeyecektir.Bu sebeple felsefeyle tanışmak size görebildiklerinizin ötesini gösterir.Bugün doğal olduğunu varsaydığmız ve uyguladığımız çoğu şeyin de böyle toplum tarafından oluşturulmuş bir normdan ibaret olduğunu anlamak ancak kıvrak bir felsefi düşünüşle mümkündür.

Neyi görmediğini görmek, neyi bilmediğini bilmek sizi farklılaştıracaktır.

Felsefik düşünce ,konuşma sanatını beraberinde getirir.Felsefe bir 'ebe' görevi görür.Gebe olan düşüncelerinizin doğumunu üstlenir.Düşünen insansa aklını kullanan kişidir.Filozoflarda gerçek ve ebedi olanı ararken aklıyla hareket eder.Kalıcı ve değişmez olanın yolundan bir kuyumcu titizliğiyle ilerleyen felsefe adamları,olanı ve ebedi olanı ararken olması gerekeni de düşünür.Bu yüzden felsefe insanları siyaset akımları,devlet teorileri ve politika gibi birçok alanda görüşler geriye bırakır.

Felsefik düşünme, hayal gücünün zincirlerini kırar,özgürleştirir ve sınır tanımaz..Bu yüzden çokça filozof kendi ütopik dünyasını kurmuş bunu en iyi yaşam biçimi olduğunu 'olması gerekeni' kendi yaklaşımlarıyla ilerisürmüşerdir.Bugün baktığımızda binlerce yıl önce oluşan ütopik söylemlerin günlük yaşamımızda yerine geldiğini söylemek mümkündür.

Felsefik düşünce gözlem ve kavrayış becerisini geliştirir.Gecenin gündüze devrimini,kuşların ötüşündeki sır dolu iletişimi,kışın baharla iş bölümünü anlamlandırabilme ve yaşamın sınırlarına uzanabilme sanatını öğretir.

Felsefenin kökeninde mitlerin var olduğunu belirtmiştim.Kendilerini doğanın sırlarına açan Sokrates,Platon ve Thales bu dönemde önemlidirler.Thales'ten sonra Ortaçağa kadarki dönemde ise (i.ö 400-i.s 400)helenizm kültürü başgöstermiştir.Bu süreçle beraber felsefe tarihi artık Yunan kültürü arasında kalmamıştır.Felsefe sınırlarını aşmış Yunanistan'dan Suriye Mısır'a kadar bir uçtan bir uca etkileşimlerle gelişmiş ve büyümüştür.Büyüyen feslefe düşünen ve merak eden insanı da getirmiştir.Felsefeye merak ve güven bu dönmde öylesine artmıştır ki ölümsüzlüğün şifresini bulmak için uğraşılar felsefe ile verilmiş ve ulaşılamayıncada 'kader' ve' kadere sükut' kavramları başgöstermiştir.İnaç ve sorgulamalar artmıştır.

Bu sebeple felsefe tarihini öğrenmeye başlamak dinler tarihinide inan sistemelrinide ortaya koyar.

Bir kuşak yaşlanırken yeni bir kuşak hayata başlar ve kuşaklar arasındaki iletişim ve denge felsefe tarihinin köklerini tanıyarak sağlanabilir.Rönesans'ın en önemli kişilerinden Fricino bu yüzden şöyle sesleniyordu.' Kendini tanı, ey insan kılığındaki tanrısal soy.' Şüphesiz kendini tanımak,tarihin eski sayfalarına göz atmak ' yeni bir insan resmi'çizdirecektir.Yeryüzünün kalıpları arasına sıkıştırılmış insan ruhunu muazzam uzayın derinliklerine salıverecektir.

Dünyayı aramaya,kendini tanımaya ve özyeterliliğe ulaşmaya çalışmak içinde felsefi sistemden yararlanılmalıdır.Bu sistemden anlaşılması gereken baştan sona tüm önemli felsefi soruları yanıtlamaya çalışmaktır.Antikçağ'dan ( Platon,Aristo) Ortaçağa(Thomas) Ortaçağdan Rönesans'a( Deskartes) ve daha sonrasına uzanan süreci öngörür ve temsilcileri bu uçsuz düşünüş yolunda bir fener işlevi görecektir.

Bir bilginin külü yeni bir bilgiyi doğuracak bir kıvılcımdır.felsefefik sistem bu yüzden yeni sistemleride orata çakarmış ya da başka sistemelrle uyumlu ve bütüncül olarak birbirinden beslenmiştir.Decartes da öyle düşünmüş olamlıydıki matematik yöntemini felsefik sisteme uygulamak istemiştir.

insan yaradıdışında doğuştan gelen özellikleri fikirleri var mıdır?Daha kendi kendine yetemeyen küçğk bir bebeğin zihni bilgi hazinesiyle dolu küçğk bir sandık olabilr mi? Neye inanmalıyız? Gördüğümze mi hissettğimize mi?

Bu sorularla boğuşmak inançları ve neye inanmamaız gerektiğini bulmamaıza yardımcı olacaktır.Bu sorular bilindiğin aksine sizi delirtmez,gündelik hayatın sıradanlığında sizi alıp çeker.Düşünmekten vazgeçen çoğumuz için felsefe düşünmeyi öğretir.Önce kendini tanımayı sora doğayı sonra dünyanın sırlarını tanımaya yarayan uzun ve gizemli bir yolculuktur.

herkesi sıradanlaştırmada kilit görev gören okullarımızda felsefeye karşı geliştirilmiş boşluğa ve sıradanlaşmaya eleştirel tutum takınan Sofie'nin Dünyası ,cevap bulmak için değil soru sormayı öğrenmek için gidebileceğimiz okulları hayatımızda görmek istiyor.

Sofienin Dünyası sıradanlaşmış ve alışılageldik sorunlarla uğraşıp yanıtlanması daha güç ve zor sorulara perde çeken tüm insanlık için okunmalıdır

FIRAT BEDİR

ATAŞEHİR/İST.
Yüklə 15,89 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin