Türk ticaret kanunu civil liability convention on oil pollution damages ( clc 1992)



Yüklə 445 b.
tarix30.10.2017
ölçüsü445 b.
#22301


  • TÜRK TİCARET KANUNU

  • CIVIL LIABILITY CONVENTION ON OIL POLLUTION DAMAGES ( CLC 1992)

  • LIMITATION OF LIABILITY OF MARITIME CLAIM ( LLMC 1976)

  • BUNKER 2001

  • 5312 SAYILI DENİZ ÇEVRESİNİN PETROL VE DİĞER ZARARLI MADDELERLE KİRLENMESİNDE ACİL DURUMLARDA MÜDAHALE VE ZARARLARIN TAZMİNİ ESASLARINA DAİR KANUN

  • ÇEVRE KANUNU VE YÖNETMELİĞİ


  • DENİZDE KİRLİLİK ÇEŞİTLERİ

  • CLC 92 YE TABİ TANKER KAYNAKLI PETROL KİRLİLİKLERİ

  • GEMİ YAKITI KAYNAKLI KİRLİLİKLER

  • DİĞER ZARARLI MADDELERDEN KAYNAKLANAN DENİZ KİRLİLİKLERİ



  • CLC 92 KAPSAMINDA TANKER KAYNAKLI KİRLİLİK

  • Gemi tanımı : “Gemi sözcüğü, dökme halde petrol taşımak üzere inşa edilmiş ya da bu amaçla tadil edilmiş deniz gemisi ile her türlü deniz araçlarını ifade eder; ancak başka yüklerle birlikte petrol türevleri de taşıyabilecek nitelikteki gemiler, petrol türevi taşıdıkları zamanda ve böyle bir geminin dökme petrol türevden arındırıldığı kanıtlanmış olmadıkça petrol türevi taşıma seferini izleyen seferleri sırasında da bu Sözleşmeye göre gemi kabul edilecektir.

  • Tankerler ve tankerlerin yakıtları bu kapsama dahil olup diğer gemiler ve gemilerin yakıtları kapsam dışındadır



  • 5312 sayılı KANUN ANA HUSUSLAR

  • Olay: Acil müdahale planlarının uygulanmasını veya acil müdahaleyi gerektiren çarpışma, kırılma, yangın, patlama veya diğer nedenlerle gemilerden veya kıyı tesislerinden kaynaklanan kirlenme veya zarar ortaya çıkaran veya ortaya çıkma tehlikesi yaratan bir durumu,

  •  

  • Kirlenme: Olay sonucunda, petrol ve diğer zararlı maddelerin; canlı kaynaklara ve deniz yaşamına zarar verecek, insan sağlığı için tehlike oluşturacak, balıkçılık ve denizlerin diğer yasal amaçlarla kullanımı da dahil olmak üzere, denizcilik faaliyetlerini engelleme, deniz suyunun niteliğini değiştirme ve ekolojik dengeyi bozma gibi zararlı etkiler yaratacak şekilde deniz çevresine karışmasını,

  •  



  • Sorumlu taraf: Zararın tazmini ve koruyucu önlemlerin karşılanması konusunda yükümlülük atfedilebilecek, beşyüz groston ve daha büyük petrol ve diğer zararlı maddeleri taşıyan gemiler ile kıyı tesislerinin sahipleri, işletenleri, kaptanları, idare edenleri, kiracıları, zilyetleri ve garantörleri.



  • Gemi kaynaklı petrol kirliliklerinde TTK 1336 maddesi ve CLC 1992 uygulanır

  • TTK 1336 ve 1337 :

  • 24/7/2001 tarihli ve 24472 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 27/11/1992 tarihli Petrol Kirliliginden Dogan Zararın Hukuki Sorumluluğu ile ilgili Uluslararası Sözleşmenin 1 inci maddesinin altıncı paragrafında tanımlanan “kirlenme zararı” hakkında bu Sözleşme ve 18/7/2001 tarihli ve 24466 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 27/11/1992 tarihli Petrol Kirliliği Zararının Tazmini için Bir Uluslararası Fonun Kurulması ile ilgili Uluslararası Sözleşme hükümleri uygulanır. Bu Sözleşmelerin doğrudan veya bu Kanun uyarınca uygulandıkları hâllerde, mevzuatın, bu Sözleşmelerde düzenlenen hususlara ilişkin diğer hükümleri uygulanmaz”



  • 1992 tarihli Sorumluluk ve Fon Sözleşmeleri, Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunun 1 inci maddesinin birinci fıkrası anlamında yabancılık unsuru taşımayan hâllerde de uygulanır

  • Her iki madde de dikkate alındığında, yabancılık unsuru taşımayan uyuşmazlıklar da dahil olmak üzere, 5312 sayılı Kanun ancak CLC 92’nin uygulama alanı bulmadığı kısımlarıyla uygulanabilecektir



SORUMLU KİŞİ

  • SORUMLU KİŞİ

  • CLC : Gemi maliki

  • 5312 : Zararın tazmini ve koruyucu önlemlerin karşılanması konusunda yükümlülük atfedilebilecek, beşyüz groston ve daha büyük petrol ve diğer zararlı maddeleri taşıyan gemiler ile kıyı tesislerinin sahipleri, işletenleri, kaptanları, idare edenleri, kiracıları, zilyetleri ve garantörleri



CLC 92 ye göre ZARAR

  • CLC 92 ye göre ZARAR

  • Madde 6:

  • «gemiden nerede olursa olsun sızan veya bırakılan hidrokarbonların sebep olduğu kirlenmeden, hidrokarbonu taşıyan gemi dışında meydana gelen bütün ziyan ve zararları ifade eder, bu bozulmadan kaynaklanan kar kaybının dışındaki çevre bozulması için tazminatın fiilen yapılan veya yapılacak olan eski haline döndürme ile ilgili makul tedbirlerin maliyetlerine sınırlandırılması şartıyla,b) korunma tedbirlerinin masrafları ve bu tedbirlerin sebep olduğu ziyan ve zararlar da buna dahildir.»



5312 sayılı KANUNA GÖRE ZARAR

  • 5312 sayılı KANUNA GÖRE ZARAR

  • geminin neden olduğu kirlenme zararının sonucu olan;

  • Temizleme masrafları

  • Koruyucu önlemlere ilişkin masraflar

  • Canlı kaynak ve deniz yaşamına verilen zararlar

  • Bozulan çevrenin yeniden oluşturulması, toplanan atıkların taşınması ve bertarafı ile ilgili masraflar

  • Geçim için kullanılan doğal ve canlı kaynaklarda meydana gelen zararları

  • Özel mallarda meydana gelen zararlar

  • Şahısların yaralanmaları ve ölümleri ile ilgili zararlar

  • Gelir kayıpları

  • Gelir ve kazanç kapasitelerine verilen zararlar

  • Diğer kamu zararları



  • TTK 1336 gerekçesi :Maddenin birinci fıkrasının ikinci cümlesi, 1992 tarihli Sözleşmeler ile millî mevzuat arasındaki sınırları çizmektedir. 1992 tarihli Sorumluluk ve Fon Sözleşmeleri, düzenledikleri hususlarda kapalı bir sistem getirmektedir. Bu Sözleşmelerde ele alınan tazminat talepleri hakkında, münhasıran Sözleşmelerin getirdiği düzen uygulanır; milletlerarası hukukun veya ulusal hukukun başka kurallarına müracaat edilemez. Bu temel ilke, 1992 tarihli Sorumluluk Sözleşmesinin III üncü maddesinin dördüncü paragrafının birinci cümlesinde açıkça tasrih edilmiştir. Ancak, bu hususta Türk hukuku bakımından tereddütlerin yaşanabileceği görülmektedir. Nitekim, 1992 tarihli Sorumluluk Sözleşmesinin I inci maddesinin altıncı paragrafının (b) bendinde ve yedinci paragrafında tarif edilen “önleyici tedbirler” aynı zamanda Çevre Kanununun 3 üncü maddesinin (e) bendinin de kapsamına girmektedir. Dolayısıyla, bu nedenle kamu tüzel kişileri tarafından yapılan masraflar için 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerinin işletilmesi gündeme gelebilecektir.



Oysa, 6183 sayılı Kanuna göre yapılacak takiplerde, Fon Sözleşmesinin 7 nci maddesinin dördüncü paragrafı uyarınca Fonun davaya müdahale hakkı temin edilemez. Diğer yandan, Çevre Kanununun 3 üncü maddesinin (e) bendinin ikinci fıkrasında öngörülen kurtuluş kanıtı, 1992 tarihli Sorumluluk Sözleşmesinde yoktur. Dolayısıyla bu tür masraflar, (diğer şartlar da oluşmuşsa) her ihtimalde Fon’dan tahsil edilir. Bunun yanı sıra, denizde meydana gelen petrol kirliliğine ilişkin olarak çeşitli kanunlarda ve diğer mevzuatta düzenlemeler bulunmaktadır. Bu düzenlemelerin çoğu, 1992 tarihli Sözleşmelerde kabul edilmiş olan kurallara aykırı düşmektedir. Önemle vurgulanmalıdır ki, iç hukuk düzenlemeleri ile 1992 tarihli Sözleşmelere aykırı hüküm ve uygulamaların kabul edilmesi, hem Türkiye’nin milletlerarası taahhüt ve yükümlülüklerini ihlal eder, hem de o Sözleşmelerde öngörülen (sigortacıya ve Fon’a) müracaat yollarının kapanması sonucunu doğurur. Türkiye’nin, Fon’a en çok katkı payı ödeyen on ülkeden biri olduğu dikkate alınırsa, Fon’a müracaat yolunu kapatacak uygulamalar içine girilmesinin sakıncaları büsbütün belirginleşir, çünkü böyle uygulamalar sebebiyle Fon ödeme yapmaktan kaçınabilecektir.

  • Oysa, 6183 sayılı Kanuna göre yapılacak takiplerde, Fon Sözleşmesinin 7 nci maddesinin dördüncü paragrafı uyarınca Fonun davaya müdahale hakkı temin edilemez. Diğer yandan, Çevre Kanununun 3 üncü maddesinin (e) bendinin ikinci fıkrasında öngörülen kurtuluş kanıtı, 1992 tarihli Sorumluluk Sözleşmesinde yoktur. Dolayısıyla bu tür masraflar, (diğer şartlar da oluşmuşsa) her ihtimalde Fon’dan tahsil edilir. Bunun yanı sıra, denizde meydana gelen petrol kirliliğine ilişkin olarak çeşitli kanunlarda ve diğer mevzuatta düzenlemeler bulunmaktadır. Bu düzenlemelerin çoğu, 1992 tarihli Sözleşmelerde kabul edilmiş olan kurallara aykırı düşmektedir. Önemle vurgulanmalıdır ki, iç hukuk düzenlemeleri ile 1992 tarihli Sözleşmelere aykırı hüküm ve uygulamaların kabul edilmesi, hem Türkiye’nin milletlerarası taahhüt ve yükümlülüklerini ihlal eder, hem de o Sözleşmelerde öngörülen (sigortacıya ve Fon’a) müracaat yollarının kapanması sonucunu doğurur. Türkiye’nin, Fon’a en çok katkı payı ödeyen on ülkeden biri olduğu dikkate alınırsa, Fon’a müracaat yolunu kapatacak uygulamalar içine girilmesinin sakıncaları büsbütün belirginleşir, çünkü böyle uygulamalar sebebiyle Fon ödeme yapmaktan kaçınabilecektir.



  • . Açıklanan bu gerekçelerle, birinci fıkranın ikinci cümlesi sevk edilmiş ve 1992 tarihli Sözleşmelerin düzenlediği hususlarda, mevzuatın diğer hükümlerinin kesinlikle uygulanmayacağı açıklanmıştır



  • ZAMANAŞIMI SÜRELERİ

  • CLC 92 ve FUND 92 sisteminde, olay tarihinden itibaren 3 yıl, her halukarda 5 yıl süreli dava zamanaşımı süresi öngörülmüştür.

  •  

  • 5312 Sayılı Kanun sisteminde, zararın öğrenildiği tarihten ve sorumlu tarafın tespit edildiği tarihten itibaren 5 yıl, her halde olay tarihinden itibaren 10 yıldır.Uluslararası sözleşme hükümleri bu hususta saklı tutulmuştur.

  •  

  • Çevre Kanunu na göre zamanaşımı süresi zararın ve failin öğrenildiği tarihten itibaren 5 yıl olarak belirlenmiştir.



BUNKER 2001

  • BUNKER 2001

  • “Bunker petrolü” yağlama yağları da dahil geminin faaliyetleri ve hareketi için kullanılan veya kullanılma niyetinde olunan herhangi bir hidrokarbon madeni yağı ve bu yağın herhangi bir kalıntısı

  • “Önleyici tedbirler” bir olay meydana geldikten sonra zararın en aza indirilmesi veya önlenmesi için bir şahıs tarafından alınan makul tedbirler,

  • “Olay” zarara neden olan veya ciddi ve yakın zarara neden olma tehlikesi yaratan aynı menşeli olayın veya olaylar zincirinin ortaya çıkışı,

  • Sözleşme, CLC 92 ye tabi gemilere uygulanmaz



  • “Kirlenme zararı”:

  • Sızma veya deşarj nerede olursa olsun, yoksun kalınan karlar dışındaki, çevrenin bozulması için tazminatın, önceki haline dönüştürmek için gerçekten alınan veya aldırılan makul tedbirlerin maliyetleri ile sınırlı olmak şartıyla, gemiden bunker petrolü sızması veya deşarjından kaynaklanan yayılma yoluyla geminin dışında meydana gelen kayıp ve zararlar,

  • önleyici tedbirlerin ve önleyici tedbirlerden kaynaklanan kayıp veya zararların maliyetleri



Sorumlu Kişi

  • Sorumlu Kişi

  • kayıtlı gemi sahibi de dahil geminin sahibi, işleteni, yöneteni, bareboat kiracısı

  • Sorumluluğun sınırlandırılması

  •  

  • Bu sözleşmedeki hiçbir hüküm gemi sahibinin ve sigorta veya diğer mali teminat sağlayan şahıs veya şahısların yürürlükteki bir ulusal mevzuat veya değiştirilmiş şekliyle 1976, Deniz talepleri için sorumluluğun sınırlandırılması hakkında uluslararası sözleşme gibi uluslararası rejim kapsamında sorumluluğun sınırlandırılması haklarını etkilemeyecektir.



  • Sadece LLMC ye tabi alacaklarda, LLMC ‘nin 2. maddesi gereğince;

  • Sorumlu şahsın sorumlu olduğu bir zararı önlemek veya azaltmak için alınan önlemler sözkonusu olduğu zaman, bu önlemleri alan 3. şahısların talepleri de sınırlı sorumluluğa tabidir.

  • FAKAT, bu tedbirleri alan 3. kişilerin talepleri, sorumlu kişi ile yaptıkları bir sözleşmeye dayanıyorsa, bu talepler sınırlı sorumluluğa tabi değildir.



  • ÇEVRE KANUNU UYGULAMASI

  • 500 GRT den küçük gemilerden kaynaklanan kirliliklere uygulanabilecektir.

  • Kıyı Tesislerinden kaynaklanan kirliliklere uygulanacaktır.



5312 SAYILI KANUN SİSTEMİNDEN ÖNCE ZARARLARIN TAZMİNİ ÖRNEKLERİ

  • 5312 SAYILI KANUN SİSTEMİNDEN ÖNCE ZARARLARIN TAZMİNİ ÖRNEKLERİ

  • 5312 sayılı Kanun ile bu kanuna bağlı olarak çıkarılmış olan uygulama yönetmeliğinden önce Türkiye’de yaşanan iki adet büyük kirlilik sözkonusu olmuştur.

  • M/T NASSIA ile M/V SHIP BROKER çatması

  • 14 Mart 1994 tarihinde meydana geldi

  • Yangın, ham petrolün yarattığı kirlilik ve mürettebat ölümleri yaşandı.



  • Başlıca Tazminat Talepleri

  • Balıkçıların tazminat talepleri

  • Temizlik masrafları ile ilgili tazminat talepleri

  • Evinin rıhtımı veya civarda teknesi bulunanların tazminat talepleri

  • Ekolojik zararlar ile ilgili olarak Çevre İl Müdürlüğü’nün tazminat talepleri.







Literatüde, Türkiye’nin zararlarının tamamını tazmin edebildiği ilk petrol kirliliği olarak yer almıştır.

  • Literatüde, Türkiye’nin zararlarının tamamını tazmin edebildiği ilk petrol kirliliği olarak yer almıştır.

  • Ekolojik zararla ilgili dava 10 milyon USD karşılığı TL olarak açıldı.



T.C.

  • T.C.

  • YARGITAY

  • 4. HUKUK DAİRESİ

  • Esas Karar

  • 2000/11092 2001/6783

  • Davacı Maliye Hazinesi vekilleri birleşen 1995/145 Esas sayılı dosyadaki dava dilekçesinde, meydana gelen çarpma sonucu ekolojik çevre zararı nedeniyle maddi tazminat istemiştir. Mahkemece bu istemin reddine karar verilmiştir.

  • Dosyada bulunan Prof. Dr. Ferruh Ertürk’ün “13/3/1994 tarihinde İstanbul Boğazında meydana gelen tanker kazasının hava kirliliği açısından değerlendirilmesi” adlı raporu, İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsü’nün “Nassia tankeri kazası sonucu deniz ve çevre kirlenmesi hakkında ön rapor” adlı rapor ve İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesinin “İstanbul Boğazında meydana gelen kaza ile ilgili olarak oluşturulan su ürünleri, balıkçılık ve zararları tesbit komisyon başkanlığı raporu” başlıklı raporları dikkate alındığında gemilerin çarpışması sonucu çevreye zarar verildiği kabul edilmelidir. Bu konuda uzman bilirkişi kurulundan alınacak raporla oluşan çevre zararının kapsamının belirlenmesi gerekir. Bu şekilde zararın kapsamı belirlenemiyorsa BK.Nun 42. Maddesi gereği tazminat miktarı hakim tarafından takdir edilmelidir. Bu yönler gözetilmeksizin çevre zararı konusunda uzman olmayan bilirkişi kurulundan alınan rapor esas alınarak istemin reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.



  • M/T VOLGANEFT TANKER KAZASI

  • Tanker 29.12.1999 tarihinde Florya açıklarında fırtına nedeniyle kırılmıştır.

  • Tankerde bulunan 4365 mtn ağır fuel oil yakıtın 1456 mtn kısmı denize dökülmüştür.

  • Karadan ve denizden yaklaşık 1300 mtn yakıt toplanmıştır.

  • Kıyı şeridinin kum olması nedeniyle kumsal plajlar kirleticiyi her aşamada kabul etmiştir, denize geri dönen kirlilik olmadığı gözlenmiştir.



  • Başlıca Tazminat Talepleri:

  • Civardaki kafeterya ve restaurant ların temizlik ve kar kaybı talepleri

  • Balıkçı Teknelerinin ve gezinti teknelerinin kazanç kaybı talepleri

  • Belediye nin tazminat talepleri

  • Kıyı Emniyeti ve Gemi Kurtarma ‘nın kurtarma talepleri

  • Hazine’nin ekolojik zararla ilgili tazminat talepleri







  • -ZARARIN TESPİTİNDE UYGULANACAK PROSEDÜR:

  • Destek gruplarından olan çevre ekibini olay mahalline göndermeli, kirliliğin oluştuğu bölgenin fotoğraflarını çekilmeli,kirlilik bölgesinin yakınında bulunan ve kirlenmemiş bölge ile kirlenmiş bölgeden numuneler alınmalıdır.

  • Toplanan numuneler , analiz edilerek, gerektiğinde Üniversitelerden, Sivil Toplum Kuruluşlarından yardım alınarak, kirliliğin boyutunu, doğal yaşam kaynaklarına, canlı kaynaklara, deniz yaşamına, geçim için kullanılan doğal ve canlı kaynaklara, özel mülklere, işletmelere verilen zararın tespiti yapılmalıdır.

  • Fotoğraflar, tanıklarla yapılan görüşmeler ve her tür tespit ile analiz sonuçları değerlendirilerek, yaklaşık zarar tespiti yapılmalıdır.Bu tespitlerin yapılması aşamasında, kirliliğe neden olan bir gemi ise, geminin P & I Klübü tarafından görevlendirilen ITOPF gibi, uluslararası teknik inceleme yapan firmalardan gelen uzmanlar mevcut ise, tespitlere katılmaları hususunda davet edilmeleri önerilir.

  • Uluslar arası uzmanlar haricinde, zarar tespit komisyonu, gerekli tespitleri yaparken, her tür uzmandan veya Üniversitelerden faydalanabilir.



  • İLGİNİZ İÇİN TEŞEKKÜRLER…



Yüklə 445 b.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin