İKİNCİ BÖLÜm karar güLLÜzar erman başvurusu



Yüklə 144,01 Kb.
səhifə1/3
tarix22.01.2019
ölçüsü144,01 Kb.
#101607
  1   2   3



TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

İKİNCİ BÖLÜM

KARAR


GÜLLÜZAR ERMAN BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2012/542)

Karar Tarihi: 4/11/2014

R.G. Tarih-Sayı: 13/1/2015-29235



İKİNCİ BÖLÜM

KARAR

Başkan : Alparslan ALTAN

Üyeler : Serdar ÖZGÜLDÜR

Celal Mümtaz AKINCI

Muammer TOPAL

M. Emin KUZ



Raportör : Recep ÜNAL

Başvurucu : Güllüzar ERMAN

Vekili : Av. Pınar AKDEMİR

  1. BAŞVURUNUN KONUSU

  1. Başvurucu, “anayasayı ihlal” ve “silahlı terör örgütü yönetmek” suçları nedeniyle hakkında yürütülen yargılama kapsamında, adil yargılanma ve kişi özgürlüğü ve güvenliği haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

  1. BAŞVURU SÜRECİ

  1. Başvuru, 9/11/2012 tarihinde Anayasa Mahkemesine doğrudan yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinde belirlenen eksiklikler tamamlatılmış, Komisyona sunulmasına engel bir eksikliğin bulunmadığı tespit edilmiştir.

  2. İkinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca 29/3/2013 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.

  3. İkinci Bölüm tarafından 17/9/2013 tarihinde yapılan toplantıda, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına ve bir örneğinin görüş için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmesine karar verilmiştir.

  4. Başvuru konusu olay ve olgular 23/9/2013 tarihinde Bakanlığa bildirilmiştir. Bakanlığın yazılı görüşü 22/11/2013 tarihinde Anayasa Mahkemesine sunulmuştur.

  5. Bakanlık görüş yazısı, başvurucuya 2/12/2013 tarihinde bildirilmiştir. Başvurucu Bakanlık görüşüne beyanlarını 16/12/2013 tarihinde sunmuştur.

  1. OLAYLAR VE OLGULAR

  1. Olaylar

  1. Başvuru dilekçesi ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve UYAP sisteminden temin edilen ek bilgilere göre olaylar özetle şöyledir:

  2. İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü (Müdürlük) görevlileri tarafından 9/4/2003 tarihinde, başvurucunun, ailesi ile birlikte oturduğu konutunda arama yapılmıştır. Başvurucu, arama işlemini müteakiben gözaltına alınmış ve Müdürlüğe götürülmüştür.

  3. İki farklı yağma suçunun işlenmesine iştirak ettiği şüphesi ile başvurucu hakkında yürütülen soruşturma, MLKP (Marksist Leninist Komünist Parti) Terör Örgütüne yönelik bir operasyonun parçası olup, başka şüpheliler hakkında da arama, gözaltı vb. işlemler yapılmıştır.

  4. Başvurucu, 9/4/2003 tarihinde kollukta, 13/4/2003 tarihinde Cumhuriyet savcısı huzurunda susma hakkını kullanmıştır. Cumhuriyet savcısı, başvurucuyu İstanbul 5 No.lu Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) Yedek Üyeliğine sevk ederek sorgusunun yapılmasını ve tutuklanmasını talep etmiştir. 13/4/2003 tarihinde hâkim tarafından yapılan sorgusunda başvurucu, savunmasını yaparak kendisine isnat edilen suçlamaları reddetmiş olup, aynı Mahkemenin 13/4/2003 tarih ve 2003/44 sayılı kararı ile tutuklanmıştır.

  5. İstanbul DGM Cumhuriyet Başsavcılığının 23/7/2003 tarih ve H.2003/822, E.2003/834, K.2003/834 sayılı iddianamesi ile başvurucu hakkında İstanbul 4 No.lu DGM’nde kamu davası açılmıştır. İddianamenin başvurucu ile ilgili kısmı şöyledir:

...

Sanık GÜLLÜZAR ERMAN’ın güvenlik kuvvetleri tarafından … adreste yakalandığı, … yasadışı silahlı MLKP örgütünün program ve tüzüğü kabul edip bu amaçla mücadele yürüttüğü, sanığın yakalandığı tarihte İstanbul’da silahlı MLKP terör örgütü adına faaliyet yürüten 2. Hücrede gizliliğini sağlamak amacıyla ZEYNEP kod adıyla, … ve firari sanık … ile birlikte faaliyet yürüttüğü ve aşağıda belirtilen eylemleri gerçekleştirdiği anlaşılmıştır.

24.01.2003 günü Eyüp İlçesi Rami Kuru Gıda Toptancılar Sitesinde bul(u)nan Akbank Topçular Şube Müdürlüğünün silahla gaspedilmesi:



Sanık ... GÜLLÜZAR ERMAN’ın, … isimli yasadışı silahlı MLKP terör örgüt mensuplarıyla birlikte Eyüp ilçesi … Akbank Topçular Şube Müdürlüğünü örgüt adına para temin etmek için sözde kamulaştırma amacıyla silahla gasp etmeyi planladıkları, olay günü A...’nın 14’lü tabancayı yanına aldığı, kaleşnikof marka tüfek, … tabancaları ise daha önceden temin ettiği otomobile koyduğu, suç tarihinde ise Eyüp’te buluşarak araçta bul(u)nan kaleşnikof marka tüfek, … tabancaları yanlarına alarak araca birlikte binerek birlikte banka önüne geldikleri, bankanın istihbaratının daha önceden yapılması nedeniyle sanık GÜLLÜZAR ERMAN ile birlikte dört sanığın kar maskeleri takarak banka şubesinden içeriye girdikleri, bir sanığın ise içeriye girmeden dışarıda gözcü olarak kaldığı, bilahare banka özel güvenlik görevlisinin … tabancasını aldıktan sonra vezneye yönelen sanıkların toplam … parayı alarak torbaya koydukları, … arac(a) binerek olay mahallinden uzaklaştıkları, ceraim evrakı, tanıklar … anlatımları, olay yeri inceleme raporu, … kamera görüntülerinden anlaşılmıştır.

... 17.03.2003 günü Maltepe İlçesi Cevizli Mahallesinde müştekiler … ait silahların gaspedilmesi,

Sanık … GÜLLÜZAR ERMAN’ın, … isimli yasadışı silahlı MLKP terör örgüt mensuplarıyla birlikte Döviz bürosu işleten müştekiler …’den döviz gaspetmeyi planladıkları ve suç ... tarihinde otomobille …’da ikamet eden müştekilerin evinin önünde beklemeye başladıkları, bir süre sonra evden çıkan müştekinin yanına giderek … elindeki çantayı gasp ettikleri ve olay yerinin yakınında bekleyen otomobile binerek … uzaklaştıkları, … tabancayı gasp ettikleri … anlaşılmıştır.

Bu suretle sanık GÜLLÜZAR ERMAN’ın yasadışı silahlı MLKP örgütü adına yukarıda belirtilen eylem ve faaliyetleri gerçekleştirerek Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının tamamını veya bir kısmını bozma ve değiştirme veya kaldırmaya cebren teşebbüs etmek suçunu işlediği,

tüm soruşturma evrak kapsamından anlaşılmış olmakla,



Sanıkların mahkemenizce 3005 sayılı kanuna göre yargılanmalarının yapılarak yukarıda gösterilen sevk maddeleri uyarınca ayrı ayrı cezalandırılmalarına karar verilmesi kamu adına iddia ve talep olunur.”

  1. 16/6/2004 tarih ve 5190 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununda Değişiklik Yapılması ve Devlet Güvenlik Mahkemelerinin Kaldırılmasına Dair Kanun’un geçici 1. maddesi ile DGM’lerin görev ve yetkilerine son verilmiş, aynı Kanun’un geçici 2. maddesi gereğince başvurucu hakkındaki yargılama, İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesine (Ağır Ceza Mahkemesi) devredilmiştir.

  2. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 1/4/2009 tarih ve E.2003/213 sayılı “esas hakkında mütalaa”sının başvurucu ile ilgili kısımları şöyledir:

...

Sanık Güllüzar ERMAN’ın güvenlik kuvvetleri tarafından … adreste yakalandığı, … yasadışı silahlı MLKP örgütünün program ve tüzüğünü kabul edip bu amaçla mücadele yürüttüğü, sanığın yakalandığı tarihte İstanbul’da silahlı MLKP terör örgütü adına faaliyet yürüten 2. Hücrede gizliliğini sağlamak amacıyla ZEYNEP kod adıyla, … ve firari şüpheli … ile birlikte faaliyet yürüttüğü ve aşağıda belirtilen eylemleri gerçekleştirdiği anlaşılmıştır.

24.01.2003 günü Eyüp İlçesi Rami Kuru Gıda Toptancılar Sitesinde bul(u)nan Akbank Topçular Şube Müdürlüğünün silahla gaspedilmesi:



Sanık ... GÜLLÜZAR ERMAN’ın, … isimli yasadışı silahlı MLKP terör örgüt mensuplarıyla birlikte Eyüp ilçesi … Akbank Topçular Şube Müdürlüğünü örgüt adına para temin etmek için sözde kamulaştırma amacıyla silahla gasp etmeyi planladıkları, olay günü A.A.’nın 14’lü tabancayı yanına aldığı, kaleşnikof marka tüfek, … tabancaları ise daha önceden temin ettiği otomobile koyduğu, suç tarihinde ise Eyüp’te buluşarak araçta bul(u)nan kaleşnikof marka tüfek, … tabancaları yanlarına alarak araca birlikte binerek birlikte banka önüne geldikleri, bankanın istihbaratının daha önceden yapılması nedeniyle sanık Güllüzar ERMAN ile birlikte dört sanığın kar maskeleri takarak banka şubesinden içeriye girdikleri, bir sanığın ise içeriye girmeden dışarıda gözcü olarak kaldığı, bilahare banka özel güvenlik görevlisinin … tabancasını aldıktan sonra vezneye yönelen sanıkların toplam … parayı alarak torbaya koydukları, … arac(a) binerek olay mahallinden uzaklaştıkları, ceraim evrakı, tanıklar … anlatımları, olay yeri inceleme raporu, … kamera görüntülerinden anlaşılmıştır.

... 17.03.2003 günü Maltepe İlçesi Cevizli Mahallesinde müştekiler … ait silahların gaspedilmesi,

... Sanık GÜLLÜZAR ERMAN’ın, … isimli yasadışı silahlı MLKP terör örgüt mensuplarıyla birlikte Döviz bürosu işleten … ve ...’den döviz gaspetmeyi planladıkları ve suç tarihinde otomobille …’da ikamet eden müştekilerin evinin önünde beklemeye başladıkları, bir süre sonra evden çıkan ...'nin yanına giderek … elindeki çantayı gasp ettikleri ve olay yerinin yakınında bekleyen otomobile binerek E-5 karayoluna doğru uzaklaştıkları, … tabancayı gasp ettikleri … anlaşılmıştır.

Bu suretle sanık GÜLLÜZAR ERMAN’ın yasadışı silahlı MLKP terör örgütü içerisinde MLKP örgütü adına yukarıda belirtilen eylem ve faaliyetleri gerçekleştirerek Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının tamamını veya bir kısmını bozma ve değiştirme veya kaldırmaya cebren teşebbüs etmek suçunu işlediği anlaşılmıştır. …”

  1. Ağır Ceza Mahkemesinin 4/5/2011 tarih ve E.2003/213, K.2011/84 sayılı kararı ile başvurucunun, “yasadışı silahlı MLKP terör örgütü adına Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının tamamını veya bir kısımı bozmaya veya kaldırmaya cebren teşebbüs etme suçunun subuta erdiği kabul ...” edilerek, müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasına ve tutukluluk halinin devamına karar verilmiş, karar başvurucuya aynı oturumda tefhim edilmiştir.

  2. Başvurucu müdafiinin, İlk Derece Mahkemesi kararını temyiz etmesi üzerine, Yargıtay 9. Ceza Dairesinin, 25/9/2012 tarih ve E.2012/4794, K.2012/10066 sayılı kararı ile başvurucu hakkında verilen mahkumiyet hükmünün düzeltilerek onanmasına oybirliğiyle karar verilmiştir. Kararın ilgili kısımları şöyledir:

Yapılan yargılama sonunda toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanıklar … Güllüzar Erman, …’ın üyesi bulunduğu silahlı terör örgütünün, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasını cebir ve şiddet kullanarak değiştirme amacına yönelik olarak vahamet arz eden olayları gerçekleştirdiği, sanıklar … Güllüzar Erman, …’ın sübutu kabul olunan eylemlerinin amaç suçun işlenmesi doğrultusundaki örgütsel bağlılık ile ülke genelindeki organik bütünlüğüne göre amacı gerçekleştirme tehlikesi yaratabilecek nitelikte olduğu belirlenip, kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde suçun vasfı tayin edilmiş, … tüm sanıkların cezalarını azaltıcı sebebin niteliği takdir kılınmış, savunmaları inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, … incelenen dosya kapsamına göre verilen hükümlerde aşağıdaki husus dışında bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, Cumhuriyet savcıları ve sanıklar … Güllüzar Erman, … müdafilerinin temyiz dilekçeleriyle sanıklar … Güllüzar Erman, … müdafilerinin duruşmalı inceleme sırasında ileri sürdükleri yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;

765 sayılı TCK’nın lehe olduğu kabul edilerek uygulama yapılması karşısında anılan Kanunun bir bütün halinde uygulanması gerektiği gözetilmeden anılan Kanunun 36. maddesi yerine, 5237 sayılı TCK’nın 54. maddesi gereğince müsadere kararı verilmesi suretiyle karma uygulama yapılması,

Kanuna aykırı olup hükmün bu nedenle BOZULMASINA, bu hususun yeniden yargılama yapılmaksızın CMUK’nın 322. maddesine göre düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hükümdeki ‘5237 sayılı TCK’nın 54. maddesi’ ibaresi çıkarılarak yerine ‘765 sayılı TCK’nın 36. maddesi’ ibaresinin eklenmesi suretiyle, diğer yönleri usul ve kanuna uygun olan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

…”


  1. Başvurucu, 9/11/2012 tarihinde Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuştur.

  1. İlgili Hukuk

  1. 5190 sayılı Kanun’un geçici 1. maddesi şöyledir:

Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte Devlet güvenlik mahkemeleri ve Devlet güvenlik mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılıklarının yetki ve görevleri sona erer.

Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte görevde bulunan Devlet güvenlik mahkemesi başkanı, asıl ve yedek üyeleri bu Kanunla 1412 sayılı Kanuna eklenen 394/a maddesi gereğince Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca görevlendirilecek veya kurulacak ağır ceza mahkemelerine ilk atamalar yapılıncaya ve atananlar görevlerine başlayıncaya kadar sırasıyla; ağır ceza mahkemesi başkan ve üyeleri sıfatıyla; Devlet güvenlik mahkemesi Cumhuriyet Başsavcısı ve Cumhuriyet savcıları da 1412 sayılı Kanunun 394/a maddesinde belirtilen suçları soruşturmak ve kovuşturmak üzere Cumhuriyet savcısı sıfatıyla görevlerine devam ederler ve başka bir göreve atanmalarına Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca karar verilebilir. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca bu Kanun hükümlerine göre yapılacak görevlendirme ve atamalar, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren onbeş gün içinde gerçekleştirilir.

1412 sayılı Kanunun 394/a maddesinde belirtilen suçların soruşturma ve kovuşturmasında görevlendirilen Cumhuriyet savcıları ile aynı maddede belirtilen ağır ceza mahkemelerinin başkan ve üyeleri disiplin sebepleri hariç meşru mazeretleri ve talepleri olmadıkça üç yıl süre ile başka bir yere veya göreve atanamazlar. Bu görev süresinin tespitinde, Devlet güvenlik mahkemesi ve Cumhuriyet Başsavcılıklarındaki görevlerine son atanma tarihleri nazara alınır. Görev süresi dolanlar tekrar atanabilirler.”

  1. 5190 sayılı Kanun’un geçici 2. maddesi şöyledir:

Bu Kanunun yayımı tarihinde görev ve yetkileri sona eren Devlet güvenlik mahkemelerinde ve Devlet güvenlik mahkemeleri Cumhuriyet Başsavcılıklarında mevcut dava ve soruşturma dosyaları ayrıca bir karar verilmesine gerek kalmaksızın durumlarına, mahiyetlerine ve kanun hükümlerine göre, bulundukları aşamadan itibaren yargılama ve soruşturmaya devam edilmek üzere görevli ve yetkili ağır ceza mahkemelerine ve bu mahkemelerin bulundukları illerin Cumhuriyet Başsavcılıklarına devredilir.

Bu Kanun kapsamına girmeyen suçlar nedeniyle;

a) Hazırlık soruşturma safhasında bulunan dosyalar hakkında ilgili Cumhuriyet Başsavcılıklarınca,

b) Son soruşturma safhasında bulunan dosyalar hakkında ağır ceza mahkemelerince dosya üzerinden,

Kanun hükümlerine göre gerekli kararlar verilmek suretiyle, dosyalar görevli ve yetkili Cumhuriyet Başsavcılıklarına veya mahkemelere gönderilir.”

  1. 4/12/2004 tarih ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun “İfade ve sorgunun tarzı” kenar başlıklı 147. maddesi şöyledir:

(1) Şüphelinin veya sanığın ifadesinin alınmasında veya sorguya çekilmesinde aşağıdaki hususlara uyulur:



c) Müdafi seçme hakkının bulunduğu ve onun hukukî yardımından yararlanabileceği, müdafiin ifade veya sorgusunda hazır bulunabileceği, kendisine bildirilir. Müdafi seçecek durumda olmadığı ve bir müdafi yardımından faydalanmak istediği takdirde, kendisine baro tarafından bir müdafi görevlendirilir.”



  1. 5271 sayılı Kanun’un “İfade alma ve sorguda yasak usuller” kenar başlıklı 148. maddesi şöyledir:

(1) Şüphelinin ve sanığın beyanı özgür iradesine dayanmalıdır. Bunu engelleyici nitelikte kötü davranma, işkence, ilâç verme, yorma, aldatma, cebir veya tehditte bulunma, bazı araçları kullanma gibi bedensel veya ruhsal müdahaleler yapılamaz.



(3) Yasak usullerle elde edilen ifadeler rıza ile verilmiş olsa da delil olarak değerlendirilemez.



(4) Müdafi hazır bulunmaksızın kollukça alınan ifade, hâkim veya mahkeme huzurunda şüpheli veya sanık tarafından doğrulanmadıkça hükme esas alınamaz.”

  1. 5271 sayılı Kanun’un “Şüphelinin veya sanığın müdafi seçimi” kenar başlıklı 149. maddesi şöyledir:

(1) Şüpheli veya sanık, soruşturma ve kovuşturmanın her aşamasında bir veya birden fazla müdafiin yardımından yararlanabilir; kanunî temsilcisi varsa, o da şüpheliye veya sanığa müdafi seçebilir.

(2) Soruşturma evresinde, ifade almada en çok üç avukat hazır bulunabilir.

(3) Soruşturma ve kovuşturma evrelerinin her aşamasında avukatın, şüpheli veya sanıkla görüşme, ifade alma veya sorgu süresince yanında olma ve hukukî yardımda bulunma hakkı engellenemez, kısıtlanamaz.”

  1. 5271 sayılı Kanun’un “Müdafiin görevlendirilmesi” kenar başlıklı 150. maddesi şöyledir:

(1) Şüpheli veya sanıktan kendisine bir müdafi seçmesi istenir. Şüpheli veya sanık, müdafi seçebilecek durumda olmadığını beyan ederse, istemi halinde bir müdafi görevlendirilir.

(2) Müdafii bulunmayan şüpheli veya sanık; çocuk, kendisini savunamayacak derecede malul veya sağır ve dilsiz ise, istemi aranmaksızın bir müdafi görevlendirilir.

(3) Alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı yapılan soruşturma ve kovuşturmada ikinci fıkra hükmü uygulanır.

(4) Zorunlu müdafilikle ilgili diğer hususlar, Türkiye Barolar Birliğinin görüşü alınarak çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.”

  1. 5271 sayılı Kanun’un “Müdafi ile görüşme” kenar başlıklı 154. maddesi şöyledir:

(1) Şüpheli veya sanık, vekâletname aranmaksızın müdafii ile her zaman ve konuşulanları başkalarının duyamayacağı bir ortamda görüşebilir. Bu kişilerin müdafii ile yazışmaları denetime tâbi tutulamaz.”

  1. 5271 sayılı Kanun’un “Delilleri takdir yetkisi” kenar başlıklı 217. maddesi şöyledir:

(1) Hâkim, kararını ancak duruşmaya getirilmiş ve huzurunda tartışılmış delillere dayandırabilir. Bu deliller hâkimin vicdanî kanaatiyle serbestçe takdir edilir.

(2) Yüklenen suç, hukuka uygun bir şekilde elde edilmiş her türlü delille ispat edilebilir.”

  1. 4/4/1929 tarih ve 1412 sayılı mülga Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 138. maddesi şöyledir:

Yakalanan kişi veya sanık müdafi seçebilecek durumda olmadığını beyan ederse talebi halinde baro tarafından kendisine bir müdafi tayin edilir. Yakalanan kişi veya sanık onsekiz yaşını bitirmemiş yahut sağır veya dilsiz veya kendisini savunamayacak derecede malul olur ve bir müdafi'de bulunmazsa talebi aranmaksızın kendisine müdafi tayin edilir.”

  1. 1412 sayılı mülga Kanun’un 144. maddesi şöyledir:

Yakalanan veya tutuklu bulunan kişi vekaletname aranmaksızın müdafi ile her zaman ve konuşulanları başkalarının duyamayacağı bir ortamda görüşebilir. Bu kişilerin müdafi ile yazışmaları denetime tabi tutulamaz.”

  1. Başvurucu gözaltında bulunduğu sırada yürürlükte olan 18/11/1992 tarih ve 3842 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu İle Devlet Güvenlik Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 31. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

Bu Kanunun 4, 5, 6, 7, 9, 12, 14, 15, 18, 19, 20 ve 22 nci madde hükümleri Devlet Güvenlik Mahkemelerinin görev alanına giren suçlarda uygulanmaz. Bunlar hakkında 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun bu değişiklikten önce yürürlükte olan eski hükümleri değiştirilmeden önceki halleriyle uygulanır.”

  1. 16/6/1983 tarih ve 2845 sayılı Devlet Güvenlik Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 16. maddesi şöyledir:

Devlet Güvenlik Mahkemelerinin görev alanına giren suçlarda yakalanan veya tutuklanan şahıs, yakalama veya tutulma yerine en yakın mahkemeye gönderilmesi için zorunlu süre hariç en geç kırksekiz saat içinde hakim önüne çıkarılır ve sorguya çekilir.

Üç veya daha fazla kişinin bir suça iştiraki suretiyle toplu olarak işlenen suçlarda, delillerin toplanmasındaki güçlük veya fail sayısının çokluğu ve benzeri nedenlerle Cumhuriyet savcısı, bu sürenin dört güne kadar uzatılmasına yazılı olarak emir verebilir. Soruşturma bu sürede sonuçlandırılmazsa Cumhuriyet savcısının talebi ve hakim kararı ile süre yedi güne kadar uzatılabilir.

Anayasanın 120 nci maddesi gereğince olağanüstü hal ilan edilen bölgelerde yakalanan veya tutuklanan kişiler hakkında ikinci fıkrada yedi gün olarak belirlenen süre Cumhuriyet savcısının talebi ve hakim kararıyla on güne kadar uzatılabilir.

Tutuklu bulunan sanık, müdafii ile her zaman görüşebilir. Hakim tarafından gözaltı süresinin uzatılmasına karar verildikten sonra gözaltında bulunan kişi hakkında da aynı hüküm uygulanır.”

  1. İNCELEME VE GEREKÇE

  1. Mahkemenin 4/11/2014 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 9/11/2012 tarih ve 2012/542 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:



  1. Başvurucunun İddiaları

  1. Başvurucu,

  1. Dava devam ederken DGM’lerin sadece şeklen kaldırıldığını, yargılama usulleri, mahkeme başkanı, üyeleri, savcıları, kalem personeli ve hatta dava dosyalarının numaralarının dahi değişmediğini,

  2. Gözaltında bulunduğu zaman diliminde, kolluk ve Cumhuriyet savcısı tarafından ifadesi alınırken bir avukatın hukuki yardımından yararlandırılmadığını,

  3. Tutukluluk durumunun duruşma açılmadan celse aralarında dosya üzerinden incelendiğini, bu incelemelere ilişkin Cumhuriyet savcısı mütalaalarının kendisine tebliğ edilmediğini, tutukluluğun devamına dair kararların birbiri ile aynı gerekçelere dayandığını,

  4. Diğer sanıklardan birinin, kolluk tarafından işkenceyle ve avukatın katılımı sağlanmaksızın alınan ifadesinin kendisi aleyhine delil olarak kabul edilerek kanuna aykırı bir şekilde hükme esas alındığını,

  5. Müşteki ve tanıklardan hiçbirinin kendisi aleyhine beyanda bulunmadığını, kendisine isnat edilen her iki olayın meydana geldiği zaman diliminde başvurucunun işyerinde çalışmakta olduğunun belgelenmesine rağmen derece mahkemesinin buna ilişkin şüpheleri ortadan kaldıracak herhangi bir değerlendirme yapmadığını,

Bu nedenlerle, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş, yargılamanın yenilenmesini talep etmiştir.

  1. Makul sürede yargılanma, yargılama devam ederken salıverilme, özgürlüğü kısıtlama işleminin kanuna uygunluğunun bir mahkeme tarafından denetlenmesini isteme ve zararlarının tazmini haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüş, bu iddiaları ile ilgili olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yaptığı başvurunun akıbetinin araştırılmasını talep etmiştir.

  1. Değerlendirme

  1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

a. Adil Yargılanma Hakkının İhlaline İlişkin İddialar

i. Davaya Bakan Mahkemenin Devlet Güvenlik Mahkemelerinin Devamı Niteliğinde Olduğu İddiası

  1. 6216 sayılı Kanun’un, “Bireysel başvuru usulü” kenar başlıklı 47. maddesinin (3) numaralı fıkrası şöyledir:

Başvuru dilekçesinde … işlem, eylem ya da ihmal nedeniyle ihlal edildiği ileri sürülen hak ve özgürlüğün ve dayanılan Anayasa hükümlerinin, ihlal gerekçelerinin, … belirtilmesi gerekir. Başvuru dilekçesine, dayanılan deliller ile ihlale neden olduğu ileri sürülen işlem veya kararların aslı ya da örneğinin ve harcın ödendiğine dair belgenin eklenmesi şarttır.”

  1. 6216 sayılı Kanun’un, “Bireysel başvuruların kabul edilebilirlik şartları ve incelenmesi” kenar başlıklı 48. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:

(1) Bireysel başvuru hakkında kabul edilebilirlik kararı verilebilmesi için 45 ila 47 nci maddelerde öngörülen şartların taşınması gerekir.

(2) Mahkeme, … açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verebilir.”

  1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün bireysel başvuruların içeriğini düzenleyen “Bireysel başvuru formu ve ekleri” başlıklı 59. maddesinin ilgili bölümü şöyledir:

“…

(2) Başvuru formunda aşağıdaki hususlar yer alır:



d) Bireysel başvuru kapsamındaki haklardan hangisinin hangi nedenle ihlal edildiği ve buna ilişkin gerekçeler ve delillere ait özlü açıklamalar.



e) Başvurucunun güncel ve kişisel bir temel hakkının doğrudan zedelendiği iddiasının dayanakları.

…”


  1. 6216 sayılı Kanun’un 47. maddesinin (3) numaralı, 48. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları ile İçtüzüğün 59. maddesinin ilgili fıkraları uyarınca başvurucunun, başvuru konusu olaylara ilişkin iddialarını açıklama, dayanılan Anayasa hükmünün ihlal edildiğine dair hukuki iddialarını kanıtlama, bireysel başvuru kapsamındaki haklardan hangisinin hangi nedenle ihlal edildiği ve buna ilişkin gerekçeleri ve delilleri sunma yükümlülüğü bulunmaktadır (B. No: 2013/2355, 7/11/2013, § 38; B. No: 2013/276, 9/1/2014, §§ 19-20).

  2. Belirtilen koşullar yerine getirilmediği takdirde Anayasa Mahkemesince başvurunun, açıkça dayanaktan yoksun olduğu gerekçesiyle kabul edilemez olduğuna karar verilebilir.

  3. Başvurucu, dava devam ederken DGM’lerin şeklen kaldırıldığını, dosyaları devralan mahkemelerin yargılama usulleri, başkan ve üyeleri, savcıları, kalem personeli ve hatta dava dosyalarının numaralarının dahi değişmediğini, bu nedenle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmektedir.

  4. Başvurucu, ihlal iddiasını salt, yargılandığı Mahkemenin hâkim, savcı, personel ve yargılama usulleri itibariyle DGM’lerin uzantısı olması iddiasına dayandırmış olup, bunların dışında, Ağır Ceza Mahkemesinin hangi somut özelliğinin, adil yargılanma hakkını ihlal ettiği konusunda bir açıklamada bulunmamıştır. Bu nedenle, ihlal iddiası ve bu iddianın temelindeki olguların ispatına ilişkin yeterli açıklamalarda bulunmayan başvurucunun, iddiasını kanıtlayamadığı sonucuna ulaşılmıştır.

  5. Açıklanan nedenlerle, başvurucunun ihlal iddialarını kanıtlayamadığı anlaşıldığından, başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin “açıkça dayanaktan yoksun olması” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

Yüklə 144,01 Kb.

Dostları ilə paylaş:
  1   2   3




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin