Hücrelere ve yaşayan dokulara kimyasal, biyokimyasal ya da radyoaktif nitelikte zararlar veren her türlü maddedir. Zehrin en tipik özelliği bu zararlı etkisini en küçük dozlarda bile göstermesidir.
Hücrelere ve yaşayan dokulara kimyasal, biyokimyasal ya da radyoaktif nitelikte zararlar veren her türlü maddedir. Zehrin en tipik özelliği bu zararlı etkisini en küçük dozlarda bile göstermesidir.
Ağız yoluyla alınma ya da bir şekilde emilmeyle biyolojik sistemlerde hasar veya ölüm oluşturan maddeler zehir ya da Toksin, bu maddeleri inceleyen bilim dalına ise Toksikoloji denir.
Belirli bir dozda alınan her maddeye zehir gözüyle bakılabilir.Önemli olan alınan miktardır.Fazlasıyla içilen suyun insan vücudundaki elektrolit dengesini bozduğu bilinmektedir.Paracelsus’un dediği gibi zehiri ilaçtan ayıran temel öğe dozdur.
Uluslararası tanımı LD(Lethal Dose)
Uluslararası tanımı LD(Lethal Dose)
LD50 : Bu tanım, üzerinde deney yapılan canlıların yarısının ölmesi için yeterli olan madde miktarını belirtir (ağırlık)
LC50 : Bu tanım, üzerinde deney yapılan canlıların yarısının ölmesi için yeterli olan derişimi belirtir (konsantrasyon)
LCt50 : Bu tanım, üzerinde deney yapılan canlıların yarısının ölmesi için yeterli olan derişimi ve gerekli maruz kalma süresini belirtir (konsantrasyon ve süre)
1.Antik Zamanlar ve Karanlık Çağlar
1.Antik Zamanlar ve Karanlık Çağlar
a. Karanlık çağlar
Güney Amerika yerlileri avlanmak için tubocurarine maddesini oklarının ucuna sürelerdi.
b. Antik zamanlar
-Hindistan
Zehirle ilgili savaş taktikleri ve zehre batırılmış silahlar yaygındı.
-Mısır
M.Ö. 3100 yılında firavun Menes’in zehirli bitkiler ve hayvansal zehirler üzerine çalışmalar yaptığına inanılıyor.
M.Ö 100 yılında arsenik tiroksit “yakıcı zehir” olarak Agathodiamon tarafından adlandırılıyor. Özellikleri belirleniyor.
Kelopatra hizmetkarları üzerinde güzelavrat otu (atropa belladonna), banotu (henbane) ve kargabüken (strychnos nux vomica) zehirlerini deniyor. Kendisi de engerek yılanı zehriyle intihar etti.
-Roma
M.Ö. 54 yılında Roma’ya hükmetmeye başlayan Neron ve annesi Agrippina dönemin ünlü zehirleyicileri. Neron akrabalarını en sevdiği zehir siyanürle öldürürken annesi Agrippina’nın kocası Claudius’u zehirleyerek öldürdüğü düşünülmektedir.
2. Ortaçağ
2. Ortaçağ
-İksir ve zehir satıcıları eczacı olarak adlandırılıyor.
-Zehrin tedavi edici özellikleri bilinmesine rağmen faydalı amaçlarla kullanılmıyordu.
-Arap dünyasında gelişen teknoloji ile renksiz, kokusuz ve tatsız arsenik üretildi.
-Edebiyatta Shakespeare gibi kurgulamanın yanı sıra “The Book of Venoms” gibi gerçek anlatılar da yer aldı.
-Zehir kullanımı halktan saklanmadığından halkta paranoyaya sebep oldu. “yeterli miktarda kullanılan ilacın ölümcül etkileri” bu paranoyaya destek sağlamıştı.
-Ticarette yeni pazarlar oluştu. Örneğin; zehir etkisini azaltıcı mücevherler
3. Asya’da geç imparatorluk dönemi
-”Sırların Sırları” kitabının İranlı yazarı Rhazes kimyasal bileşiklerin, minerallerin ve bunların kullanımıyla ilgili bu kitabı yazmış, ayrıca alkol damıtıp bunu antisaptik olarak kullanan ilk insan olmuştur.
4. Rönesans
4. Rönesans
-Borgia Ailesi
Papa Alexander VI evlilik dışı olan 5 oğlunu yüksek mevkilere getirmek için elinden geleni yapmıştı. Oğlu Cesare Borgia ondan daha da kötüydü. Herkes Borgia’ların verdiği davetlerde yemek yemekten kaçınırdı. Kendilerine ait “La Cantenella” adında zehirleri olduğu söylenirdi. Papa yanlışlıkla kardinal için hazırlattığı zehirli yemekten yiyince ölüyor.
-Council of Ten
Belirli bir paraya birinin kökünü kurutmak için planlar, oylamalar yapıp bunu işleme sokan bir grup. Genellikle zehir kullanarak amaçlarına ulaşırlardı.
-Neopoliani Magioe Neturalis
1589’da Giovanni Battista Porta tarafından yazılmış şarabı zehirlemek gibi zehirleme örnekleri içeren bir kitap. İçinde “veninum lupinum” adlı zehrin reçetesi de bulunuyor.
-Toffana
17.yy’da kadınsal sorunlar için “Aqua Toffana” adında Giulia Toffana tarafından satılan çok güçlü bir zehir. Bu zehrin genellikle erkek olmak üzere 600’den fazla insanın ölümüne sebep olduğu tahmin ediliyor.
-Hieronyma Spara
1659 yılında Hieronyma Spara adlı cadının evinde buluşup istedikleri zehir ve onun kullanım talimatına erişebilen bir grup kadın yakalanıyor.
-Zehirleri tatlıların ve yemeklerin içine koyduran kraliçe Caterina De’ Medici Fransa’yı zehirle tanıştıran kişi. Suç ortağı Bianco ona istediği her türlü zehri sağlamakla sorumluydu.
-1676’da Marquise de Brinvilliers’nin zehirlenme ile ilgili duruşmasıyla bu konudaki toplumsal bilinç arttı. Markiz sevgilisi Sainte-Croix ile zehirler üzerine denemeleriyle ünlenmiş. En sonunda babası ve iki kardeşini öldürdükten sonra duruşmaya çıkmıştı.
-1662’de Louis XIV eczanelerde arsenik ve başka zehirlerin satışını yasaklamış ve “Chambre Aredente”ı oluşturmuştu.
-Kocalarından kurtulmak isteyen kadınlara zehir satan Catherine Deshayes “La Voisin”, krala suikast planı yaparken Chambre Ardente tarafından yakalanıyor.
-İngiltere’de Anne Boleyn Henry VIII’yi zehirleme girişiminde bulunmuştu. Kızı kraliçe Elizabeth’e de birkaç başarısız zehirleme girişiminde bulunulmuştu.
-İspanya kraliçesi Marie Louise (Carlos II of Spain’ in eşi) arsenik zehirlenmesinden ölmüş. Ölmeden önce tırnaklarının düştüğü fark edilmiş ancak bu halktan gizlenmişti.
-18.yy başlarında Thomas Wainewright’a striknin sayesinde bolca para miras kalıyor.
-18. yy sonlarında ise Sir Theodosius Boughton arsenik zehirlenmesinden ölüyor.
6. Viktorya dönemi
6. Viktorya dönemi
-Bu dönemde özellikle arsenik ve striknin zehirlenmeleri çok ünlü.
-Marsh (1836) ve Riensch (1841) arsenik tayininde önemli yöntemlere imza atmışlar.
-Madeleine Smith Glasgow’da aşığını arsenikle öldürürken (Scottish verdict: not proven), karısını hyosine ile öldürüp sekreteriyle kaçmayı planlayan Dr. Harvey Crippen idam cezasına mahkum ediliyor (1910).
-19.yy’da yaşamış olan ünlü toksikoloji uzmanı Mathieu Orfila, döneminde öncelikli olarak kullanılan zehir arseniğin kesin bir tayin metodu yok. Orfila var olan metodları geliştirerek ve yeni teknikler oluşturarak arsenik saptanmasının kesinliğini arttırmış. 1840’da Marie LaFarge kocasını arsenikle öldürmek suçundan yargılanmış ancak yemekte arsenik bulunurken cesette arseniğe rastlanmamış. Mahkeme tarafından araştırmaya dahil olan Orfila yaptığı incelemelerde Marsh Test’in yanlış uygulandığını ortaya çıkartarak LaFarge’ın suçunu ortaya çıkartmıştır.
7. 20.yy
7. 20.yy
-20.yy’da daha saf daha temiz zehirler hazırlanmaya başlanmış. Zehir hazırlama ve zehirleme gittikçe daha eğitimli kişilerin eline geçiyor.
-Yeni zehirler ortaya çıktıkça toksikoloji de ilerledi. Buna bağlı olarak ilaçlar daha az zehirli hale geldi.
-Cinayetlerde yine sıklıkla arsenik kullanılıyor. 1911’de Fredrik Seddon bir misafirini arsenikle öldürüyor.
-Arsenik dışında siyanür (1974 yılında Amerika’da sigorta parası için kendi oğlunu üldüren Ronald O’Brien zehir olarak kullanmış), risin-keneotu (daha çok politik zehir olarak bilinen bu zehirle 1977 yılında Georgi Markov öldürülmüş), Thalium (Graham Young adlı toksikoman tarafından 1972’de kullanılmış) ve morfin, diamorfin (Dr. Harold Shipman 200 kadar hastasını öldürmüş) de o dönemde kullanılan zehirler arasında sayılabilir.
İlaçların mitler ve sihirle beraber gelişmiş tuhaf bir geçmişi vardır.Antik zamanlarda insanlar ölüm ve hastalıklara karşı olan korkularını yenmek ve bu olayları anlamak için çaresiz denemelerde bulunmuşlardır.Örneğin, eğer bir kişi öldüğünde kalbi kararmış ise bu zehirden öldüğü anlaşılırdı.
İlaçların mitler ve sihirle beraber gelişmiş tuhaf bir geçmişi vardır.Antik zamanlarda insanlar ölüm ve hastalıklara karşı olan korkularını yenmek ve bu olayları anlamak için çaresiz denemelerde bulunmuşlardır.Örneğin, eğer bir kişi öldüğünde kalbi kararmış ise bu zehirden öldüğü anlaşılırdı.
Pestisitlerin insanlarda belirli miktarlarda toksik olmaları nedeniyle savaşımda çalışan herkesin bunların kullanımı sırasında meydana gelebilecek potansiyel zarardan sakınmaları gerekir. İnsanların pestisitlere maruz kalması mesleki zehirlenmeler veya kaza ile meydana gelebilmektedir.
Bir hıyar üreticisi ilaçlama yapıyor. Pestisit olarakFosforin M kullanıyor.Etkili maddesi Parathion methyl ve etki süresi sebzelerde 28 gün. Ve bu insektisit sistemik. Daha da vahim, LD 50 değeri çok düşük; 3 mg/kg.
Ne anlama geliyor; Hıyar Akdeniz Bölgesinde 2-3 güne bir hasat edilir. İnsektisitin etki süresi 28 gün. Yani adamın hasat ettiği hıyarların üçte ikisi zehirli olarak insanlara ulaşmış olur.Tüketici ise güzelce yıkasa, hatta kabuğunu soysa yine zehir yemekten kurtulamıyor. Çünkü insektisit hıyarın tüm dokularında dolaşıyor.
Çok amaçlı temizleyiciler
Çok amaçlı temizleyiciler
Bu tür temizleyicilerin birçoğu amonyak ve klor içerir ve birlikte kullanıldıklarında ölümcül amonyumklorür gazını oluştururlar. Amonyak akciğerlerimiz için tehlike oluştururken, klorla karıştırıldığında kansere yol açan bileşikler oluşturabiliyor
Ovarak temizleyenler
Ovarak temizleme için kullanılan tozların neredeyse tümü, beyazlatıcı ve leke çıkarıcı etkisi olan klorlu çamaşır suyu içerir. Toz halindeki klor suyla karıştığında, göz, burun, boğaz ve ciğerler için tahriş edici olabilen klor gazını oluşturur. Kloru asla amonyakla (tuvalet temizleyicisi ya da kullandığınız diğer temizlik malzemelerinin içinde bulunduğu gibi) karıştırmamalısınız, ortaya çıkacak gazlar öldürücü olabilir! Kullandığınız tozların içinde deterjan ile karışık olarak "hidratlı doğal magnezyum" da bulunabilir ve bunların kanserojen asbest ile kirlenmiş olma olasılığı vardır.
Dezenfektanlar
Dezenfektanlar
Dezenfekte edici temizlik maddeleri, solunursa tehlikeli olacak birtakım uçucu kimyasallar içerirler. Deri ve solunum sisteminin iç zarları yoluyla kolayca emilebilen kresol, bu kimyasalların en sık kullanılanlarından biridir. Kresol, karaciğer, böbrek, akciğer, pankreas ve dalakta hasara neden olabildiği gibi, merkezi sinir sistemini etkileyerek depresyon, sinirlilik ve hiperaktiviteye de yol açabilir. Dezenfektanlarda bulunabilecek diğer maddeler ise fenol, etanol, formaldehit, amonyak ve klordur.
Bulaşık deterjanları
Piyasada satılan bulaşık deterjanlarının çoğunda yüksek düzeyde fosfat ve klor bulunur. Yanlışlıkla yutulursa çok önemli sağlık sorunlarına yol açar. Bu nedenle bulaşıklarınızın çok iyi durulanması gerekir. Düşük düzeyde klor gazları tehlikesiz kabul edilse de bulaşık yıkama süreci boyunca, küçük miktarlarda dışarı verilen klorun etkisiyle oluşan solunum zorluğu, göz yanması, yorgunluk, baş ağrısı gibi semptomlara yol açabilir. Bunun yanında klor, kanalizasyon sistemine karıştığında organiklerle birleşerek son derece tehlikeli bir kimyasal madde olarak bilinen trihalometanı meydana getirir. Klor aynı zamanda kanalizasyon sistemindeki maddeleri parçalama fonksiyonu olan yararlı bakteri ve mikroorganizmaları da çabucak öldürür. Bulaşıklar için kullanılan deterjanların da ana maddeleri petrol kaynaklı ve bu sebeple bakterilerce ayrıştırılıp doğaya tekrar kazandırılamıyor, genellikle de çeşitli kimyasal katkı maddeleri, sentetik esanslar, kokular ve renklendiriliciler içeriyor.
Kozmetiklerde kullanılan bazı zararlı ve zehirli maddeler Sıradan bir el kreminde bulunan kimyevi maddeler şu şekildedir: Su, stearik asid, sorbitol, gliserin, C-12-15 alkil benzoat, sodyum borat TEA, alkol, dimetikon, aloe vera, phenoksi etanol, propilen glikol, quins ekstrakt, tokoferil asetat, potasyum sorbat, EDTA, alantoin, metil paraben, propil paraben, butil paraben, mentol. Kozmetik maddelerden saç spreyleri, parfümler ve pudralar solunum yoluyla; rujlar ve sprey tarzında kullanılan bazı parfümler yutularak; göz çevresi için pazarlanan ürünler o bölgedeki ince deri ve mukoza tarafından emilerek; yine saç boyaları, kremler ve benzeri şekilde cilde uygulananları da deriden vücuda girmektedir. Yukarıda belirtildiği gibi kozmetiklerin üretiminde kanser yapıcı ve alerjik özelliği öne çıkan yüzlerce madde kullanılmaktadır. Her kimyevî maddenin bir veya daha fazla yan tesirinin olabileceği unutulmamalıdır.
Kozmetiklerde kullanılan bazı zararlı ve zehirli maddeler Sıradan bir el kreminde bulunan kimyevi maddeler şu şekildedir: Su, stearik asid, sorbitol, gliserin, C-12-15 alkil benzoat, sodyum borat TEA, alkol, dimetikon, aloe vera, phenoksi etanol, propilen glikol, quins ekstrakt, tokoferil asetat, potasyum sorbat, EDTA, alantoin, metil paraben, propil paraben, butil paraben, mentol. Kozmetik maddelerden saç spreyleri, parfümler ve pudralar solunum yoluyla; rujlar ve sprey tarzında kullanılan bazı parfümler yutularak; göz çevresi için pazarlanan ürünler o bölgedeki ince deri ve mukoza tarafından emilerek; yine saç boyaları, kremler ve benzeri şekilde cilde uygulananları da deriden vücuda girmektedir. Yukarıda belirtildiği gibi kozmetiklerin üretiminde kanser yapıcı ve alerjik özelliği öne çıkan yüzlerce madde kullanılmaktadır. Her kimyevî maddenin bir veya daha fazla yan tesirinin olabileceği unutulmamalıdır.
Eroin:Morfinin 3,6-diasetil türevidir ve onun asetilasyonu ile sentezlenir.Karaciğerde tümüyle morfine dönüşmesi birkaç saat sürer
Eroin:Morfinin 3,6-diasetil türevidir ve onun asetilasyonu ile sentezlenir.Karaciğerde tümüyle morfine dönüşmesi birkaç saat sürer
Morfin:Çok etkili bir opiat ağrı kesici ilaç etken maddesidir. Saf morfin; beyaz, billuri bir tozdur, suda çözünmez. Solunum ve öksürük merkezini uyuşturur. Kusma merkezini uyarır, göz bebeklerini ileri derecede daraltır, en büyük etkisi merkezi sinir sisteminde görülür. Geçici bir uyarılma devresinden sonra, sinir merkezleri felce uğrar ve kişi acıyı duymaz hale gelir. Morfin, kolaylıkla alışkanlık yapabilen bir maddedir.
Morfin:Çok etkili bir opiat ağrı kesici ilaç etken maddesidir. Saf morfin; beyaz, billuri bir tozdur, suda çözünmez. Solunum ve öksürük merkezini uyuşturur. Kusma merkezini uyarır, göz bebeklerini ileri derecede daraltır, en büyük etkisi merkezi sinir sisteminde görülür. Geçici bir uyarılma devresinden sonra, sinir merkezleri felce uğrar ve kişi acıyı duymaz hale gelir. Morfin, kolaylıkla alışkanlık yapabilen bir maddedir.
Barbitüratlar:Uyku ilaçlarının yapımında kullanılan kimyasal bir madde olan barbitüratlar, eroin ve morfin gibi fiziksel bağımlılığa neden olabilir. Tıpta barbitüratlar üç değişik amaçla kullanılır. Kısa etkili: anestezi amaçlıdır. Orta etkili Ameliyat öncesi sakinleştirici, uyku verici veya çırpınma nöbetlerinde verilir. Uzun etkili: Sürekli ve günlük sakinleştirme amacıyla verilir.
Barbitüratlar:Uyku ilaçlarının yapımında kullanılan kimyasal bir madde olan barbitüratlar, eroin ve morfin gibi fiziksel bağımlılığa neden olabilir. Tıpta barbitüratlar üç değişik amaçla kullanılır. Kısa etkili: anestezi amaçlıdır. Orta etkili Ameliyat öncesi sakinleştirici, uyku verici veya çırpınma nöbetlerinde verilir. Uzun etkili: Sürekli ve günlük sakinleştirme amacıyla verilir.
Esrar: (Marijuana), kenevir bitkisinin Cannabis indica türünün çiçekleri ve tohum yataklarından elde edilen, vücutta kullanıldığında sarhoşluk ve keyif veren bitki parçalarının ve uyuşturucunun halk arasındaki adıdır.
Esrar: (Marijuana), kenevir bitkisinin Cannabis indica türünün çiçekleri ve tohum yataklarından elde edilen, vücutta kullanıldığında sarhoşluk ve keyif veren bitki parçalarının ve uyuşturucunun halk arasındaki adıdır.
LSD: yasadışı halüsinojen bir uyuşturucudur. Kimyasal ismi D-Liserjik Asid Dietilamid (D-lysergic acid diethylamide) olan bu madde genelde LSD veya LSD-25 olarak anılır.Çavdar mahmuzu denilen bir çavdar mantarından sentezlenir. Sıvı halde veya kağıda emdirilmiş halde, ayrıca seyrek de olsa jel, toz veya hap şeklinde olabilir.
LSD: yasadışı halüsinojen bir uyuşturucudur. Kimyasal ismi D-Liserjik Asid Dietilamid (D-lysergic acid diethylamide) olan bu madde genelde LSD veya LSD-25 olarak anılır.Çavdar mahmuzu denilen bir çavdar mantarından sentezlenir. Sıvı halde veya kağıda emdirilmiş halde, ayrıca seyrek de olsa jel, toz veya hap şeklinde olabilir.
Psilosibin(Zehirli Mantarlar):Mantarlar kurutularak ya da çiğ olarak tüketilmektedir. Büyülü/sihirli mantar (magic mushroom), hem çiğ olarak besinlerle karşılaştırılarak yenebilir hem de sıvılaştırılarak yutulabilir. Büyülü mantarın birkaç değişik tipi vardır. Özgürlük mantarı adı verilen tipi İngiltere’de en fazla bulunanıdır ve psilosibin isimli aktif maddeyi içerir. Etkileri: Psilosibin doğada bulunan ilk fosforlu indol bileşiğidir. Kimyasal yapısı beyin tarafından salgılanan serotonin maddesine çok benzer
Etanol Zehirlenmeleri:
Etanol Zehirlenmeleri:
-Şuur bulanıklığı (doza bağımlı)
-Duyarsızlık, anestezi, narkoz
-Koma, solunum yetmezliği ve ölüm
-Bulantı ,kusma ve mide kanaması
-Etanol buharı şuur bulanıklığı ve göz ile üst hava yolları tahrişi yapar.
-Hamilelerde çocuğa geçer, yeni doğanın akut zehirlenmesi veya genetik bozukluklara yol açar.
Metanol Zehirlenmeleri: Metanol ilk defa 1661’de odunun kuru kuruya damıtılmasıyla elde edildi.Metilalkolün kendisi zehirli değildir.
Vücutta asıl zehirli olan atılamayan ürün Metil Alkol değil vücutta Metil Alkolün metabolize olması sonucu meydana gelen formaldehit ile formaldehitinde çok kısa sürede metabolize olması ile meydana gelen formik asittir. Formik asit önce göz sinirlerine etki ederek körlüğe neden olur sonra metabolik asidoz sonucunda ölüme neden olur.
İzopropil Alkol Zehirlenmeleri:en önemli kullanım alanı dezenfektasyon olan alkol türü. izopropanol olarak da bilinir. renksizdir, yanıcıdır ve ağır bir kokuya sahiptir.
Doğal alanlarda yetişen ve yapısında zehirli madde bulunan şapkalı mantarların taze, kurutulmuş veya konserve olarak çiğ veya pişirilerek yenmesi sonucunda gelişen ve ölümle de sonuçlanabilen ciddi bir zehirlenmedir. Mantarın yenmesini takiben 2 saat gibi kısa bir sürede zehirlenme belirtilerine sebep olan mantarların yenmesi durumunda:
Doğal alanlarda yetişen ve yapısında zehirli madde bulunan şapkalı mantarların taze, kurutulmuş veya konserve olarak çiğ veya pişirilerek yenmesi sonucunda gelişen ve ölümle de sonuçlanabilen ciddi bir zehirlenmedir. Mantarın yenmesini takiben 2 saat gibi kısa bir sürede zehirlenme belirtilerine sebep olan mantarların yenmesi durumunda:
Sersemlik,
Uykuya meyil,
Tansiyon düşüklüğü,
Bulanık görme,
Yüz ve boyunda kızarma,
Nabızda artış,
Ağızda metal tadı,
Bulantı ve kusma ile
Terleme görülebilir.
Adli toksikolojist, öncelik olarak insan vücudunda otopsi sırasında veya yaşayan kişilerde kan ve idrarda bulunan zehirin tespiti ve miktarının belirlenmesiyle ilgilenir
Adli toksikolojist, öncelik olarak insan vücudunda otopsi sırasında veya yaşayan kişilerde kan ve idrarda bulunan zehirin tespiti ve miktarının belirlenmesiyle ilgilenir
1.Zehirlenme
1.Zehirlenme
Çoğunlukla evde çocukların merakından kaynaklanan ölümler.Temizlik malzemeleri ,ilaçlar, pestisitler
Endüstride toksik malzemelerle çalışanlarında aynı şekilde dikkatsizlik kaynaklanan hataları istenmeyen şekillerde ölümlere neden olabiliyor.
Akut zehirlenme
Akut zehirlenme
Zehirli bir maddeye kısa süreli maruz kalma durumudur. Zehirlenme belirtileri kısa sürede gözlenir. (Örnek: Sodyum mono kloro asetat (SMCA) deri ile teması LD50 zehirlenmeye yeterli)
Kronik zehirlenme
Zehirli bir maddeye uzun ve tekrarlanan sürelerde maruz kalma durumu. Belirtiler her maruz kalmada gözlenmeyebilir. Bu tip zehirlenme genelde cıva veya kurşun gibi maddelerin biyolojik birikimi şeklindedir. Sonuçta kişi zaman içerisinde hastalanır.
2.Uyuşturucu Kullanımı
2.Uyuşturucu Kullanımı
İlaçların kötü amaçla kullanılmasını keyif vermek veya ruh halini değiştirmek amacıyla kullanılan yasal veya yasal olmayan ilaçlar ve kimyasallar oluştururlar.Ve bu ilaçlar zehirlenmelerin ana kaynağını oluştururlar. Genellikle eroin ,fenisiklidin, kokain,barbütüratlar,ve amfetamin gibi maddelerden oluşur.1960 da uyuşturucu kültürünün bir hayli gelişmesi ile bu nedenle gözlenen ölümlerde de artışlar gözlenmiştir.Tablo 8.1 de ölüm vakalarında en çok görülen uyuşturucular verilmiştir.
3.İntihar Vakalarında Zehirler
3.İntihar Vakalarında Zehirler
İntihar, zehirlenme vakalarında oldukça görülen bir olaydır. İntihar olaylarında kadınların iki katı kadar erkek başarılı olmuştur. Fakat erkeklerin iki katı kadar kadın ise zehirlenme ile intihara teşebbüs etmiştir. İntiharlarda kullanılan en bilindik kimyasal karbonmonoksittir. Siyanür ,arsenik ve diğer bilindik zehirler bir yana daha çok aşırı dozda kullanılan ilaçların neden olduğu intiharlar görülmektedir. Duygusal anlamda acı çeken, depresyondaki veya diğer başka ruh hastalıklarına sahip insanlar hastalıkları dolayısıyla eğer istenirse ölüme yol açabilecek miktarda ilaç stokuna sahiptirler. Günümüzde daha çok 3 ile 7 arasında farklı ilaç karıştırılan zehirlenmeler görülmektedir. Gastrik asit yani mide özsuyunun analizi ve kan ,idrar ve vücuttaki ana organların analiziyle toksikolojistler ölüme kadar gidebilen dozda alınan ilacın yanlışlıkla alınmış olamayacağını ve olayın intihar olduğunu anlayabilmektedirler.
4.Cinayet Amaçlı Zehirlenmeler
4.Cinayet Amaçlı Zehirlenmeler
Kaza ve intihar olaylarında görülen zehirlenmeler günümüzde yaygın olmasına karşın cinayetlerde pek kullanımazlar.Cinayet kurbanlarının zehirle öldürüldükleri davalar kanıtlanması ve araştırılması en zor olan davalardır.Patolojistler otopside belli başlı zehirleri ayırt edebilirler.Kuvvetli asitler ve alkaliler ağız ve çevresinde yanıklara, veya vücut yüzeyinde doku zedelenmelerine neden olurlar.Metalik zehirler mideye karaciğere ve böbreklere ciddi zararlar verir.Fakat bazı zehirler vücutta görülebilen zararlara neden olmazlar .Fakat bu durumlarda da ölümün doğal veya travmatik yaralanmalardan olmadığı görulünce zehirden başka bir şey olmayacağı kararına varılır.
Analiz edilebilecek madde tipleri sınırlıdır. Bu nedenle analizlere başlanmadan önce dava hakkında edinilecek kadar bilgi edinilmelidir. Analizci kurbanın yaşını,cinsiyetini,kilosunu,sağlık geçmişini,yaşadı yeri ,ölmeden önce gördüğü tedavileri,otopsi sonuçlarını, ölümünden getirilişine kadar geçen süreyi bilmelidir. Kurbandan analiz için alınacak örnekler genellikle otopsi sırasında alınır. Uyuşturucu ve zehirler vücuttaki her organa eşit miktarda yayılmazlar. Analizci zehirli madde miktarı en çok olabilecek olan organı seçmeli ve alınan numuneler büyük miktarlarda olmalıdır. Çünkü bazı analiz yöntemlerinde bazı maddeler diğer maddelerin belirlenmesini engelleyebilirler.
Analiz edilebilecek madde tipleri sınırlıdır. Bu nedenle analizlere başlanmadan önce dava hakkında edinilecek kadar bilgi edinilmelidir. Analizci kurbanın yaşını,cinsiyetini,kilosunu,sağlık geçmişini,yaşadı yeri ,ölmeden önce gördüğü tedavileri,otopsi sonuçlarını, ölümünden getirilişine kadar geçen süreyi bilmelidir. Kurbandan analiz için alınacak örnekler genellikle otopsi sırasında alınır. Uyuşturucu ve zehirler vücuttaki her organa eşit miktarda yayılmazlar. Analizci zehirli madde miktarı en çok olabilecek olan organı seçmeli ve alınan numuneler büyük miktarlarda olmalıdır. Çünkü bazı analiz yöntemlerinde bazı maddeler diğer maddelerin belirlenmesini engelleyebilirler.
Analiz türü seçilirken numune miktarı, aranacak zehir ve zehirin dönüşmüş olabileceği maddeler göz önüne alınmalıdır.
Analiz türü seçilirken numune miktarı, aranacak zehir ve zehirin dönüşmüş olabileceği maddeler göz önüne alınmalıdır.
Renk Testleri:
Reaktifte renk değişimine neden olabilecek maddelerin püskürtülmesiyle uygulanan kimyasal bir prosedürdür.Renk testleri bazı spesifik maddelerin veya belirli grupların tayininde kullanılabilir.Bu işlemler hızlı ve kolaydır. Toksikolojide renk testlerinin sağladığı en büyük fayda idrar tahlillerindedir. İdrar tahlillerinde zaman kaybetmeden analiz etme şansı tanır. Renk testlerine örnek olarak Trinder’s Test verilebilir. Bu testte kandaki veya idrardaki salisilat(uyuşturucu ve ağrı kesici özelliği olan aspirin veya ibuprofen gibi ilaçlarda bulunur)tayini yapılır. Demir(II) nitrat ve cıva(II)klorür karşımı kan veya idrar örneğine eklenir.Eğer salisilat varsa mor bir renk gözlenir.Diğer bütün Toksikolojik analizlerde olduğu gibi salisilat varlığı başka analiz yöntemleriyle de kanıtlanmak zorundadır.Diabet hastalarında bu test yanlış sonuç verebilmektedir ,çünkü hastalar yüksek dozda fenotiazin içeren ilaçlar kullanmaktadır. Analizci bu gibi yanlış sonuçların ve analiz limitlerinin farkında olmalıdır.
Mikrodifüzyon testi:
Mikrodifüzyon testi:
Bu test türü uçucu zehirlerin hızlı bir şekilde izolasyonu ve tayini için kullanılır.Küçük bir porselen tabakla ayrılmış iki farklı bölümden oluşan basit bir mikrodifüzyon aparatı ile yapılır Dışarıdaki kaba 1-5 ml arasında kan ,idrar ve doku örneği konulur.
İçerideki kaba absorblayıcı madde eklenir. Bu absorblayıcı madde genelde bizim uçucu mademiz içinde çözünen maddelerdir. Daha sonra kapak kapatılır Oda sıcaklığında veya hafif ısıtılarak uçucu zehir iç kaptan aparatın içindeki havaya difüzlenir. Ve absorblayıcı çözelti sayesinde tutunur. Bu absorblayıcı çözücüler genellikle renklendirici maddelerdir. Analizci son aşamada örnekte veya absorblayıcı maddede bir renk değişimi gözlemler.Asetaldehit, Karbon monoksit,siyanür,etanol,florür,halojenür içeren hidrokarbonlar ve metanol bu yöntemle analiz edilebilir.
Kromatografi:
Kromatografi:
Kromatografi bir ayırma yöntemidir. Hareketli ve sabit faz olmak üzere iki faz vardır. Örneği oluşturan maddelerin iki faz arasındaki dağılımlarına göre hareketli faz ile sürüklenmesi veya sabit fazda tutunmasıyla ayırım yapılır. Tutunma zamanı birkaç faktöre bağlıdır: sabit ve hareketli fazın fiziksel ve kimyasal özellikleri ,deneysel koşullar(sıcaklık veya basınç gibi).Bu nedenle standartlar bilinmeyen maddelerle aynı koşullarda analiz edilmelidirler.Bilinmeyen maddeler tutunma zamanlarını standart maddelerle karşılaştırılmalarıyla tayin edilirler.Bir çok kromatografik yöntem vardır fakat adli toksikolojide bunlardan en fazla kullanılan üçü şunlardır:İnce Tabaka Kromatografisi(TLC), Gaz sıvı Kromatografisi(GLC) ve Yüksek Performanslı Sıvı Kromatografi(HPLC)
İnce Tabaka Kromatografisinin kapsamı:
İnce Tabaka Kromatografisinin kapsamı:
1. Bir ince tabaka plakasının, bir cam levha yüzeyinin adsorblayıcı tabaka ile kaplanarak
hazırlanması. Ticari olarak satın alınabilecek ince tabaka plakalarını (cam, plastik ya
da alüminyum folyo destekli) kullanabilirsiniz.
2. Uygun çözücüde çözülmüş, ayrılacak maddelerin küçük miktarlarda plakaya
4. Ayrılan maddelerin UV lambası yardımı ile ya da boyar maddeler ile boyanarak
gözlenir hale getirilmesi.
İnce tabaka kromatografisinde adsorblayıcı madde olarak en sık silika jel (SiO2· x H2O) ve
alüminyum oksit kullanılır. Silika jel kullanıldığında, organik çözücü ya da su içerisindeki
adsorblayıcı madde bulamacı cam (yaklaşık 4x10 cm ebadında) yüzeyine düzgün ve ince bir
tabaka (0.1-5 mm kalınlıkta) oluşturacak şekilde kaplanır. Çözücü uçurularak plaka kurutulur.
Ticari adsorblayıcı maddeler, çoğunlukla cam yüzeye daha iyi yapışması için bağlayıcı
(genelde CaSO4) içerir.
Bazı ilaçlar için renklendirici spreyler kullanılabilir. Mesela idrar örneğinde uyuşturucu analizi yapılırken
kromatograma ninhidrin sıkılırsa primer aminlerle kırmızı-pembe bir renk elde edilir(amfetamin veya
efedrin) .Sonra sülfürik asit içinde etanol uygulanabilir bu ise fenotiazin uyuşturucuları ve türevleri ile
parlak renkler(pembe, turuncu, mavi, yeşil ) oluşturur.
GLC-Gaz Sıvı Kromatografisi:
GLC-Gaz Sıvı Kromatografisi:
Helyum yada azot gibi inert bir taşıyıcı gaz mobil fazını oluşturur. Mikroskopik boyutta kolon dolgusuna sahiptir ve sıvı sabit faz ile hareketli gaz fazı arasında ayrım olmaktadır. Sıcaklık kontrolü yapılabilmektedir ve taşıyıcı fazın buhar basıncına bağlı olarak fazlar arasındaki derişim farkı değişmektedir. Bu sayede istenilen ayrım gerçekleşmektedir.
300 santigrat derecenin altında buharlaşabilen bileşikler teorik olarak nicel olarak tayin edilebilmektedir. Tuz içermeyen örnekler kullanılmalıdır ( dolgu ve mobil faz özellikleri nedeniyle ). Birçok bozunmayan organik bileşik bu tip kromatografi ile tayin edilebilir. Örneğin C2 ile C40 arası hidrokarbonlar.
Alkol gibi uçucu maddelerin tayininde oldukça kullanışlı bir yöntemdir.
HPLC:
HPLC:
HPLC, “Yüksek Basınçlı Sıvı Kromatografi” veya “Yüksek Performanslı Sıvı Kromatografi” sahip olduğu gelişmiş pompa sistemiyle yüksek basınçlara çıkarak, istenilen akış hızında ayırma yapabilen bir kromatografi sistemidir.
Doldurulmuş kapiler bir kolonda mobil fazın yürütülüp, ayrılmanın yapılabilmesi için bu kuvvetli pompaya gereksinim vardır. Üstünlükleri; duyarlılığı, doğru kantitatif tayinlere kolaylıkla uyarlanabilir olması, uçucu olmayan ve sıcaklıkla kolayca bozulabilen maddelerin ayrılmasına uygun olması, ve endüstrinin ve birçok bilim dalının ilgi alanına giren maddelere geniş bir şekilde uygulanabilirdir.
HPLC nin analizinde kullanıldığı biyoteknolojik ürünlere örnek olarak; amino asitler, proteinler, nükleik asitler, hidrokarbonlar, karbonhidratlar, ilaçlar, terponoidler, pestisitler, antibiyotikler ve steroidler verilebilir.
Spektroskopik yöntemler:
Spektroskopik yöntemler:
Absorbsiyonun gerçekleşeceği max dalga boyu maddenin içerdiği kimyasal gruplara, maddenin içinde çözündüğü çözücünün pH’ına ve çözücünün sıcaklığına bağlıdır.Toksikolojistler genellikle sulu ve alkolik çözeltileri tercih ederler.Uyuşturucuların büyük bir çoğunluğu UV bölgesinde absorbsiyon yaparlar.. UV spektrumu maddenin tayini için karakteristik olduğundan uygundur. Fakat bazı maddeler aynı UV spektrumlarını verdiklerinden net sonuçlar elde edilemeyebilir. Mesela; amfetamin, efedrin, metaamfetamin, feniletilamin, propoksifen, ve bunlar gibi bir çok uyuşturucunun asidik çözeltide verdiği max dalga boyları 263,257 ve 252 nm dir. Ayrıca karışık örneklerde UV bölgede absorbans yapan maddeler bulunabilir.Bunu önlemek için karışım önce HPLC de ayrılır daha sonra UV spektrumu alınır.Uyuşturucunun kuantitatif analizi standartlar sayesinde max dalga boyları karşılaştırılarak yapılabilir.
Kütle Spektroskopisi:
Kütle Spektroskopisi:
Toksikolojik analizlerde genellikle zehirler veya uyuşturucular önce gaz kromatografisi yöntemleriyle ayrılırlar. Maddeler kolondan elüe olurken kütle spektorskopisinin bombardıman odasına taşınırlar.Bir bilgisayar sistemi kütle spektroskopisinin sonuçlarını otomatik olarak bilinen maddelerle karşılaştırıp maddeleri tanımlar.
İmmünlojik Testler
İmmünlojik Testler
Bir maddenin serum, idrar gibi biyolojik bir sıvı içindeki konsantrasyonunu antikor ve onun antijeni arasındaki reaksiyona dayanarak ölçen biyokimyasal bir testtir.
Tahlil bir antikorla onun antijeni arasında gerçekleşen özel bağlanmadan yaralanır.
Adli toksikolojide çokça kullanılan 3 tipi vardır:
Analizler bittikten sonra analizci sonuçları yorumlamalıdır .Kurbanda bulunan zehirlerin bulunduğu orandaki konsantrasyonlarında kurbanın üzerindeki psikolojik etkilerini de yorumlamalıdır.
Analizler bittikten sonra analizci sonuçları yorumlamalıdır .Kurbanda bulunan zehirlerin bulunduğu orandaki konsantrasyonlarında kurbanın üzerindeki psikolojik etkilerini de yorumlamalıdır.
Zehirin konsantrasyonun ölüme yol açabilecek miktarda olup olmadığına veya kurbanın hareketlerini değiştirmek için verilip verilmediği soruları cevaplandırılmalıdır.Adli toksikolojist için en büyük problem analiz sonuçlarının psikolojik anlamlarıdır.
Robert Buchanan:
Robert Buchanan:
Yıl:1892
Yer:New York City
Dr.Robert Buchanan İskoçya doğumlu eğitimini burada tamamlıyor. Nova Scotia’da evlenip New York a taşınıyorlar. Çok çapkın. Geceleri kumar oynuyor.Helen,karısı daha fazla dayanamayıp boşanıyor. Bunu üzerine Dr Robert hastası olan çok zengin ve kendinden 20 yaş büyük Anna ile evleniyor. Fakat Anna kocasının geceleri kumar oyanamasından ve dışarı çıkmasından çok rahatsız oluyor. Dr. Robert eğitimi için kendi başına Edinburgh’a gitmesi gerektiğini söyleyince Anna giderse onu vasiyetinden çıkaracağını söylüyor bunun üzerine Robert vazgeçiyor.Bunun üzerinden 24 saat geçmeden Anna hastalanıyor ve çok geçmeden ölüyor. Doktorlar beyin kanaması olduğu kararına varıyorlar.Fakat Anna’nın eski sevgilisi Robert in onu öldürdüğünü ve kaçtığını savunuyor. Bir gazeteci Eski sevgilisinin söylediklerine inanıp araştırmaya başlayınca Robertin eski karısıyla yeniden evlendiği ortaya çıkıyor.Aşırı dozda morfinden kaynaklanan ölümler genellikle göz bebeklerindeki hasardan belirlenir. Fakat Robert’in Anna nın hastalığına süreki olarak gözlerine bir şey damlattığı ortaya çıkınca Anna’nın cesedi mezarlıktan çıkarılıp laboratuvara ikinci bir otopsi için gönderiliyor. Ve ikinci otopside ölümün aşırı doz morfinden kaynaklandığı net bir şekilde görülüyor. Kanıtlar birleştirilince Robert suçlşu bulunyor ve ölümle cezalandırılıyor
Sonuç: Modern toksikolojik analiz metotlarıyla Robert in kullandığı tipteki göz damlaların yani atropin in gözden kaçırılması artık imkansız.Ayrıca yeni renk testleri, ince tabaka kromatografisi ve gaz kromatogrqafisi binde 5 oranında bulunan zehirleri bile tayin etmede kullanılabiliyor.
John Armstrong:
John Armstrong:
YIl:1955
Yer:Gosport, İngiltere
John Armstrong 3 çocuklu bir hemşiredir.En büyük çocukları Stephen 1954 Mart’ında ölüyor. Bundan iki ay sonra 2 yaşlarındaki Pamela ani bir hastalık geçiriyor fakat iyileşiyor.5 aylık bebekleri de hastalanınca John Dr. Bernard Johnson’ı arıyor. Fakat doktor daha eve gelmeden bebek ölüyor. Doktor bebeğin biberonu ve daha önceden kusmuş olduğu battaniyeyi analiz için alıyor.İçinde bulduğu kırmızı kabukları formaldehit içerisine koyup saklıyor. Bir süre sonra kabuklarını yok olduğunu görüyor yerine mısır nişastası ve kırmızı renkli bir boya olan eozin kalıyor.Bebeğin defne meyvesine maruz kalıp kalmadığını araştırıyor.Armstorg’un söylediğine göre bebeğin pusetinin defne ağacının altında bulunduğunu söylüyor.içinde çözünen kabuklar bulunan formaldehit şişesini analiz için laboratuvara gönderiyor.laboratuvar sonuçları defne meyvesi zannedilen maddenin seconal adında bir kimyasal olduğunu gösteriyor(seconal bir barbitürattır).Bu sırada Armstrong un çalıştığı hastaneden 5 kapsül Seconal eksik olduğu haber veriliyor.Doktor bu barbitürat türevi olan Seconal’ı formaldehit içinde çözüyor ve sonuç tam beklenen gibi: mısır nişastası ve eozin.Fakat yeterli kanıt bulunamadığı için Armstorng suçlaanmıyor.Bir kaç yıl sonra kocasından ayrılan Janet evde seconal bulunduğunu itiraf ediyor.Bunun üzerine Armstorng utuklanıyor. Bir süre sonra Janet ilk çocuklarına kendisinin Seconal verdiğini itiraf ediyor.Her ikiside ölüm cezasına çarptırılıyor.
Sonuç:Bugünkü analiz yöntemleriyle barbitürat türevlerinin Gaz kromatografisi ve HPLC ile tayinleri çok kolay bir şekilde gerçekleştirilmektedir. Yani böyle zehirle yapılan cinayetlerin kanıtlanması günümüzde çok kolaydır.
Napoleon Bonaparte
Napoleon Bonaparte
Yıl: 1821
Yer: St. Helena
Fransa’nın ünlü imparatoru Napoleon Bonaparte İngilizler tarafından 1815’te yakalandığında St. Helena Adasına sürgüne gönderiliyor. Muhteşem güvenlik önlemleriye korunan, kaçma olasılığının düşünülmesinin mümkün dahi olmadığı adada İngiliz muhafızlar tarafından gece gündüz gözetim altında tutulan Bonaparte’ın psikiolojik ve fiziksel sağlığı bozulmaya başladığında yıl 1816’ydı. İngilizler tarafından atanan Dr. Barry O’Meara uykusuzluk, başağrısı ve gut gibi rahatsızlıklar dışında halsizlik nöbetleri ve manik hiperaktivite patlamaları gibi rahatsızlıklala da uğraşmıştır. 1817’de bu şikayetler daha belirginleşince karnının sağ tarafında bir ağrıdan şikayet etmeye başlamıştı. O’Meara hepatit teşhisi koyduktan sonra cıva klorürden elde edilen kuvvetli bir ilaç olan kalomel tedavisine başlandı. 1819’da hastalığı birçok kişiyi en kötüsünü düşündürecek şekilde tekrar edince Dr. John Stokoe Napoleon’un hastalıpının hepatit olduğunu ve numara yaptığını söyledi. Francesco Antommarchi (bir başka doktor) Napoleon’un karaciğer hastalığı olduğunu öne sürdü. 1820’nin ortalarına doğru ağrı beraberinde ateş, öksürük, bacaklarında üşüme, dönüşümlü olarak kabızlık ve ishal; karnının sağ tarafından omzuna doğru tekrarladı.
19.yy’ın başlarında eğer hastalık kişiyi öldürmezse “tedavi” öldürürdü. Vücudundaki bütün toksinleri atmak amacıyla ağır tedaviye (tartar emetic) başlamışlar ki bu hastanın direncini daha da düşürdü. 1821’de yüksek dozda kalomel verilen Napoleon’un bu tedaviye cevabı önce kan kusmak sonra da bir daha çıkamayacağı komaya girmek oldu. Yapılan otopside Antommarchi kanserden öldüğü sonucuna ulaştı. Ancak Napoleon’un zehirlendiğini düşünenler de oldu, çünkü ölümünden önce tipik arsenik zehirlenmesinin belirtilerini gösteriyordu. Arsenik zehirlenmeleri dizanteri, gıda zehirlenmesi, kolera ve diğer hastalıkların belirtilerini gösterir. 1960 yılında Napoleon’un sadık arkadaşı Marchand’ın alabildiği saç teli nötrn aktivasyon analiziyle incelenmiş ve 10 ppm arsenik bulunmuştur. İkinci analizde 52.2 ppm arsenik bulunmuştur. Napoleon arseniğin bilinen 34 belirtisinden 30’unu göstermesine karşın en karakteristik belirtileri göstermemiştir. Deride yağmur damlası şeklinde renk pigmentasyonu, Mees çizgileri, hiperkeratoz, kilo kaybı belirtilerinden hiçbiri otopside görülmemiştir. Düşünülen bir başka zehir de siyanürdür. Ancak siyanür çok hızlı bir şekilde ölüme gönderir ve deriyi kırmızı yapar. Bütün bu belitriler Napoleon’un zehirlenmeden değil de kötü ilaçtan ölmüş olabileceğini akla getiriyor.
19.yy’ın başlarında eğer hastalık kişiyi öldürmezse “tedavi” öldürürdü. Vücudundaki bütün toksinleri atmak amacıyla ağır tedaviye (tartar emetic) başlamışlar ki bu hastanın direncini daha da düşürdü. 1821’de yüksek dozda kalomel verilen Napoleon’un bu tedaviye cevabı önce kan kusmak sonra da bir daha çıkamayacağı komaya girmek oldu. Yapılan otopside Antommarchi kanserden öldüğü sonucuna ulaştı. Ancak Napoleon’un zehirlendiğini düşünenler de oldu, çünkü ölümünden önce tipik arsenik zehirlenmesinin belirtilerini gösteriyordu. Arsenik zehirlenmeleri dizanteri, gıda zehirlenmesi, kolera ve diğer hastalıkların belirtilerini gösterir. 1960 yılında Napoleon’un sadık arkadaşı Marchand’ın alabildiği saç teli nötrn aktivasyon analiziyle incelenmiş ve 10 ppm arsenik bulunmuştur. İkinci analizde 52.2 ppm arsenik bulunmuştur. Napoleon arseniğin bilinen 34 belirtisinden 30’unu göstermesine karşın en karakteristik belirtileri göstermemiştir. Deride yağmur damlası şeklinde renk pigmentasyonu, Mees çizgileri, hiperkeratoz, kilo kaybı belirtilerinden hiçbiri otopside görülmemiştir. Düşünülen bir başka zehir de siyanürdür. Ancak siyanür çok hızlı bir şekilde ölüme gönderir ve deriyi kırmızı yapar. Bütün bu belitriler Napoleon’un zehirlenmeden değil de kötü ilaçtan ölmüş olabileceğini akla getiriyor.
Sir Thomas Overbury
Sir Thomas Overbury
Yıl: 1615
Yer: Londra, İngiltere
Thomas Overbury yakın arkadaşı Robert Carr’ın yeni eşi Essex Kontesi’nden hoşlanmamış, kadının ne kadar geçimsiz biri olduğunu gördükten sonra arkadaşını bu kadından korumak istemişti. Ancak bunu fark eden kontes, Rochester lordu olan Carr’ın kendisine olan düşkünlüğünü bildiğinden onu kullanarak Overbury’nin kule’ye hapsedilmesini sağlamıştır. Kulede kaldığı 4 ay boyunca yediği yemeklerde kontesin anlaştığı eczacıların katkılarıyla beyaz arsenik, süblimleşmiş civa ve bir arsenik bileşiği olan rosalger bulunmaktaydı. Başlangıçta Overbury’nin ölüm sebebi frengi sanılmış ancak daha sonra zehirlendiği anlaşıldığında eczacılar, kontes ve Rochester yargılanmış, suçlu bulunmuştur. Eczacılara idam cezası uygulanırken kralın emriyle kontes ve Rochester’ın önce idam cezaları kalkıyor ardından tam afla 4 sene sonra saraya geri dönmeleri sağlanıyor.
Georgi Markov (Şemsiye Suikasti)
Georgi Markov (Şemsiye Suikasti)
Yıl: 1977
Yer: Londra, İngiltere
Bulgar komünist parti lideri Zhivkov Todor BBC’de çalışan Bulgar asıllı gazeteci Markov’un susturulması gerektiğine karar vermişti. Bunun için iki başarısız olmak üzere üç kez hayatına kastedildi. İlki bir yemek daveti sırasında içkisine katılan zehirdi, ikincisi Sardinia’daydı ve başarısız oldu. Sonuncusu Zhivkov’un doğum günü olan 7 eylül günü başarıldı. BBC’de o gün çift vardiya çalışacak olan Markov ilk vardiyadan sonra dinlenmek için evine döndü. İşe geri dönerken arabasını Waterloo Köprüsünün güneyine par edip otobüs durağına doğru yürümeye başladı. Otobüs için sıra bekleyen insanlara yanaştığı sırada sağ kalçasında bir ağrı hissetti. Bunun üzerine o yöne doğru dönen Markov, başka bir yöne bakan adamın eğilip bir şemsiyeyi yerden aldığını gördü. Adam yabancı bir aksanla özür dileyerek aceleyle bir taksiye bindi. Daha sonra bu adamı 40’lı yaşlarında kalın biri olarak tanımlayacaktı. Ağrı içindeki Markov otobüse bindi ve iş arkadaşlarına bu olaydan bahsetti. Kotundaki kan lekesini ve sağ kalçasındaki sivilceye benzer kırmızı noktayı bir arkadaşına gösterdi. Eve döndüğünde çok hastaydı ve yüksek ateşi vardı. Ertesi gün Markov St. James Hastanesi’ne yatırıldı ve sağ kalçasında yapılan incelemede etrafında iltihap olan 2mm yarıçapına sahip bir yara tespit edildi. Yüksek akyuvar sayısından dolayı kan zehirlenmesi teşhisi konuldu ve Markov olaydan sonraki üçüncü gün öldü. Yapılan post-mortem incelemede topluiğne başı büyüklüğünde zehir zerk etmeye uygun metal küre çıktı. Belirtiler ve oldukça küçük doz olmasından dolayı Dr. David Gall kullanılabilecek tek uygun zehrin risin olabileceğini öne sürdü. Sovyet Birliğinin düşüşünden sonra KGB laboratuvarı “The Chamber-Oda” da zehirli küreler içeren şemsiye mekanizmalarında risin olduğu ortaya çıktı.
1.Intorduction to forensic sciences 2nd edition,edited bu William G. Eckert
1.Intorduction to forensic sciences 2nd edition,edited bu William G. Eckert
Fensiklidin ilk kez 1950’lerde sentez edilmiş, 1963 yılında intravenöz yolla kullanılmış cerrahi anestezik olarak tıbbi kullanım alanına girmiştir. Fakat hastaların anesteziden uyanırken orientasyon bozukluğu, ajitasyon ve delirium göstermesi sebebiyle tıbbi kullanımdan kaldırılmıştır. İlk defa 1967 yılında yasadışı madde olarak kullanılmaya başlanmış, 1970’li yıllarda kullanımı yaygınlaşmıştır. Çok basit ve ucuz imal edilip, çok pahalıya pazarlanmaktadır.
Fensiklidin ilk kez 1950’lerde sentez edilmiş, 1963 yılında intravenöz yolla kullanılmış cerrahi anestezik olarak tıbbi kullanım alanına girmiştir. Fakat hastaların anesteziden uyanırken orientasyon bozukluğu, ajitasyon ve delirium göstermesi sebebiyle tıbbi kullanımdan kaldırılmıştır. İlk defa 1967 yılında yasadışı madde olarak kullanılmaya başlanmış, 1970’li yıllarda kullanımı yaygınlaşmıştır. Çok basit ve ucuz imal edilip, çok pahalıya pazarlanmaktadır.
Görünüş ve Kullanım: Beyaz kristal toz şeklinde olup, tabletler, kapsüller ve renkli tozlar şeklinde görülür. Değişik şekillerde kullanılır. Ağız yoluyla, damardan, enfiye şeklinde ya da sigara ile içe çekilerek kullanılabilir. En sık kullanım şekli sigara ile içilmesidir. Etkiler: Sigara ile 2-3 mg içildiğinde 5 dakika içinde etkisi başlar ve 30 dakikada etkisi en üst düzeye ulaşır. 5 mg’dan az “düşük”, 10 mg’dan fazla “yüksek” doz olarak nitelendirilir. Etkisi 2-6 saat arasında sürebilir. Kesin etki mekanizması bilinmemekle birlikte, asetil kolin blokajı, seretonin inhibisyonu ve dopamin serbestleşmesi yaptığı düşünülmektedir. Kişinin ruh hali, alınan doz miktarı etkinin değişmesine yol açar. Sessizlik ve yoğun fantezi içine girilir. Vücudun ağırlığı kaybolur, hissizlik meydana gelir. İşitme ve görme halüsinasyonları görülebilir. PCP’nin etkisini genellemek oldukça güçtür; çünkü kişiden kişiye farklı etkilere yol açar. Kimi insanı daha sosyal, konuşkan, pozitif yaparken bir başkasını daha saldırgan, bir diğerini pasif yapabilir. Sonuçlar: PCP ile ciddi yan etkiler ortaya çıkar. Maddeden kaynaklanan toksikasyon psikozlara, akut zihinsel sendromlara veya komaya yol açabilir. Sıkıntı, korku, zihin bulanıklığı, ajitasyona sebep olur. Hipertansiyon, ataksi, yüz ve boyun bölgesinde adale rijiditesi, hipertermi, hipersalivasyona neden olmak