Bana bir gün, samimi bir anında, Fantoma’yı da okuma-
dığını itiraf etmişti. Kafiye zoruyla yazmış. Bütün isteği o
mısraya Arsen Lüpen’i yerleştirebilmekmiş. Bu tek gözlük-
lü, zarif, çapkın ve “Harikulade Maceraları”yla Selim’i bü-
yüleyen kibar hırsızı okurken kendini o kadar kaptırırmış
ki bu arada farkına varmadan zeytin ve balla kenar tarafın-
dan dört dilim ekmek yermiş. “Otuz Tabutlu Ada”yı biraz
içi titreyerek okumuştu. Kitapların sonuna eklenen küçük
hikâyeler de dehşet vericiydi. Öldükten -yani düelloda öl-
dürüldükten- sonra, karenin dördüncü adamı olarak otur-
tulduğu poker oyununda konuşmaya başlayarak katilin de-
lirmesine sebep olan Yahudi, yaptığı kötülüklerin cezasını,
en sevmediği yaratık olan örümcek biçimine girmekle çe-
ken ve hikâyeyi anlatan ortağının yazıhanesinin duvarların-
da, artık muhasebe defterine karışamamanın hırsıyla dola-
şan dolandırıcı tüccar, bir gemi kazası sonunda bindikleri
salda, herkes aç kalınca kurayla kolunu bacağını kestirir-
ken, sevdiği kadının kolları ve bacakları yerine kendininki-
leri kestiren ve böylece sonradan bu kadınla evlenerek, kü-
tüphanenin üstünde bir büst gibi yaşayan kaptan...
Selim, bu mısraların değişmesini çok istediği için bazı ça-
lışmalar yapmış. Şarkının bu mısraları, aşağıdaki biçimler-
den geçmiş:
Dostları ilə paylaş: