3796. Bölüm İlyas (a.s)
Kur’an:
“Doğrusu İlyas da peygamberlerdendir. Kavmine: “Allah’a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Yaratanların en iyisi olan, sizin de Rabbiniz, önceki babalarınızın da Rabbi bulunan Allah’ı bırakıp da Ba’l putuna mı taparsınız?” demişti. Bunun üzerine onu yalanlamışlardı. Allah’ın O’na içten bağlı kulları bir yana, bunların hepsi cehenneme götürüleceklerdir. Sonra gelenler içinde, “İlyas’a selam olsun” diye bir ün bıraktık. Doğrusu biz iyileri böylece mükâfatlandırırız. O, iman etmiş kullarımızdandı.”1
“Zekeriya’yı, Yahya’yı, İsa’yı ve İlyas’ı da, (doğru yola iletmiştik.) Hepsi de iyilerden idi.”2
-
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Kereviz yiyiniz. Zira kereviz, İlyas, Elyesa’ ve Yuşa b. Nun’un yiyeceği idi.”3
İlyas’ın (a.s) Kıssası Hakkında Bir Çift Söz 1-İlyas’ın Kur’an’daki Kıssası
Kur’an-ı Kerim’de İlyas’ın adı burada (Saffat suresi 123-132. ayetler) ve Peygamberlerin hidayetinden söz edildiği En’am suresinde geçmekte ve şöyle buyurulmaktadır: “Zekeriyya, Yahya, İsa ve İlyas, tümü salihlerden idiler.” İlyas’ın adı başka bir yerde zikredilmemiştir. Allah-u Teala bu surede onun kıssası hakkında sadece Ba’l putuna tapan kavmini Allah’a kulluğa davet ettiğini ve kavminden sadece az bir grubun ona iman ettiğini zikretmiştir. Ona az bir grubunun iman ettiğini ve halis bir imana erdiğini zikretmiştir. İnsanların çoğunu teşkil eden diğerleri ise, İlyas’ı (a.s) yalanlamışlardır ve onlar (cehenneme götürülecek kimselerdendir.)
Münezzeh olan Allah En’am suresinde diğer Peygamberlerini övdüğü gibi onu da övmüş, onun mümin ve iyilik sahibi kullarından biri olduğunu ifade ederek methetmiş, ona selam göndermiştir. Meşhur kıraate göre, “İlyas’a selam olsun” diye okunmaktadır.
2-İlyas Hakkında Hadisler
İlyas (s.a) hakkında çeşitli ve birbiriyle uyuşmayan bir takım rivayetler vardır. Bu konu Peygamberlerin kıssası hakkında nakledilen ve ilginç işleri ifade eden rivayetlerin geneli hakkında geçerlidir. Örneğin, İbn-i Mes’ud’un rivayet ettiğine göre, İlyas, İdris’in bizzat kendisidir. Hakeza İbn-i Abbas’ın Allah Resulü’nden naklettiği rivayete göre Hızır İlyas’ın bizzat kendisidir. Veheb, Ka’b’ul-Ahbar ve diğerlerinden rivayet edildiği üzere ise İlyas diridir ve Sur’un ilk nefhasına üfürülünceye kadar da diri kalacak ve ölmeyecektir. Hakeza Vehep’ten nakledildiğine göre İlyas Allah’tan kendisini kavminin elinden kurtarmasını istemiştir. Allah da ona at şeklinde ve ateş renginde bir binek göndermiştir. İlyas onun üzerine atlamış ve gitmiştir. Allah onun üzerine kanat ve nur germiştir. Ondan yiyecek ve içeçeğin lezzetini almış onu meleklerinden biri haline getirmiştir. Ka’bu’l Ahbar’dan nakledilen bir rivayete göre ise İlyas dağ ve çöllerin sahibidir ve o Allah’ın “zunun” (Yunus) olarak adlandırdığı kimsedir. Hassandan rivayet edildiğine göre İlyas çöllere, Hızır ise dağlara tayin edilmiştir. Enes’ten nakledildiğine göre ise İlyas, Peygamberi (s.a.a) yolculuklarından birinde görmüş onunla oturarak görüşmüş sonra ikisi için gökten bir sofra inmiş ve her ikisi de o sofradan yemiş, birbirine yedirmiş, daha sonra İlyas Allah Resulü ve kendisiyle vedalaşmış ve de rivayete göre Enes onun göklere bulutların üstüne gittiğini görmüştür. İlyas hakkında bu ve benzeri bir çok konular nakledilmiştir.1
Bazı Şii rivayetlerde yer aldığına göre ise İlyas diri ve ebedidir.2 Ama bu rivayetler oldukça zayıftır. İlyas’ın kıssasıyla ilgili ayetlerin zahiri de bu konuyu teyit etmemektedir.
El-Bihar kitabında İlyas’ın kıssasının altında Kısas’ul Enbiya’dan kendi senediyle Saduk’tan o da kendi senediyle Veheb b. Münebbih’ten –bu hadisi Salebi de el-Arais’te İbn-i İshak’tan nakletmiştir ve diğer hadis alimleri de bu hadisi daha detaylı bir şekilde rivayet etmişlerdir- oldukça detaylı bir hadis nakletmektedir ki bu rivayetin özeti şöyledir: İsrailoğullarının saltanatı dağıldıktan ve aralarında bölüştürüldükten sonra İsrailoğulları boylarından biri Balebeg bölgesine göç etti. Bu boyun Ba’l adında puta tapan bir hükümdarları vardı. Ve halkı da ona ibadet etmeye zorladı.
Onun kendisinden önce yedi hükümdarla evlenen ve torunları müstesna doksan çocuk doğuran kötü bir karısı vardı. Padişah bir yere gittiği zaman onun yerine geçiyor ve insanların arasında hükmediyordu. Padişahın mümin ve bilgin bir katibi vardı. Hükümdarın karısının öldürmek istediği üç yüz mümini onun elinden kurtarmıştı. Padişahın sarayının yakınlarında da bir bağı olan bir mümin yaşıyordu ve hükümdar bu komşusuna saygı gösteriyor ve onu yüceltiyordu. Bir gün padişahın yokluğunda kadın bu mümin komşusunu öldürdü ve onun bağını gasbetti. Padişah geri dönüp olaydan haberdar olunca karısını kınadı. karısı özür ve bahane getirerek hükümdarı razı etti. Bu esnada Allah-u Teala tevbe etmedikleri taktirde o ikisinden intikam alacağına dair yemin içti. Bu yüzden İlyas’ı (a.s) Allah’a kulluk ve ibadete davet etmesi için bu kavme gönderdi. O padişaha ve karısına Allah’ın böyle bir yemin içtiğini haber verdi. İnsanlar İlyas’a karşı öfkelendiler. Ona işkence etmeye ve onu öldürmeye niyetlendiler. İlyas da onların elinden orada bulunan geciti en zor dağlardan birine kaçtı. Yedi yıl orada yaşadı, açlığını oradaki bitkilerden ve meyvelerden giderdi.
Bu arada Allah sultanın çok sevdiği oğullarından birisini bir hastalığa düçar kıldı. Sultan çocuğunun şifa bulması için Ba’l putuna tevessül etti ama bir sonuç alamadı. Ona şöyle dediler: “İlyas’ı öldürmedikçe Ba’l senden dolayı sana gazap edecektir.” Padişah bir grubu hile ve aldatmayla onu yakalaması için İlyas’a gönderdi. Ama Allah bu gruba ateş indirdi ve hepsini yaktı. Sultan kahramanlardan bir grubu o mümin katiple birlikte ona gönderdi. İlyas o katibi sultanın gazabından korumak için onlarla beraber gitti. Ama münezzeh olan Allah şahın oğlunu dünyadan aldı. Oğlunun ölümü padişaha İlyas’ı unutturdu. İlyas da salim bir şekilde yerine geri döndü.
İlyas uzun bir müddet gizlendikten sonra dağdan indi. Yunus b. Metta’nın annesinin evine gizlendi. Yunus o zamanlar süt emen bir çocuktu. Altı ay sonra İlyas yeniden dağa gitti ve tesadüfen o gittikten sonra Yunus vefat etti. Yunus’un annesi İlyas’ı aramaya koyuldu ve onu buldu. Ondan ricada bulundu. İlyas’ta dua etti. Alalh onun duasıyla Yunus’u yeniden diriltti.
İlyas, Allah’tan İsrailoğullarından intikam almasını, onlara yağmur yağdırmamasını istedi. İlyas’ın duası kabul oldu. Allah israiloğullarını kıtlık ve kuraklığa müptela kıldı. Bu bir kaç yıl insanları bezdirdi. Onlar yaptıklarından pişman oldular. İlyas’ın yanına gelerek tevbe edip pişman oldular. Daha sonra İlyas dua etti Allah onlara yeniden yağmur yağdırdı. Onları ve topraklarını suya kandırdı ve topraklarını diriltti. Halk duvarlarının viran olmasından ve ekin tohumlarının olmamasından dolayı İlyas’a şikayette bulundular. İlyas’a İsrailoğullarına tuz ekmeleri emrini verdi ki Allah da ondan ondan kendileri için nohut çıkarsın ve kum ektikleri taktirde de o kumdan kendileri için darı yetiştirsin.
Allah onlardan belayı kaldırdıktan sonra onlar yeniden sözünde durmadılar. Öncekinden daha kötü bir duruma düştüler. Bu duruma İlyas çok üzüldü. Allah’tan kendisini onların kötülüğündne kurtarmasını diledi . Allah onun için ateşten bir at gönderdi. İlyas onun üzerine bindi ve Allah onu göğe kaldırdı. Ona kanat ve nur verdi ve onu meleklerinden biri kıldı.
Daha sonra Allah o padişah ve eşine bir düşmanı musallat kıldı o düşmanları padişahın ve karısının üzerine yürüyerek onlara galebe çaldı ve her ikisini öldürdü ve cesedini, karısının öldürüp bağını gasbettiği müminin bağına attı.
Sen bu kıssayı dikkatle okuduğun taktirde bu kıssanın zayıflığı hakkında asla şek etmeyeceksin.1
502. Konu
En-Nubuvvet(2)
Nübüvvet(2)
16-el-Yesa’ (a.s)
-
Bihar, 13/392, 16. Bölüm; Kısset-u İlyas ve İlya ve’l-Yese’
Dostları ilə paylaş: |