saçı, saçu : isim olarak da kullanılır. gelinin başına serpilmesi alışkanlık hâline gelmiş olan para, darı gibi şeyler, taşrada geline verilen hediye, elbise ve mendil saçağı anlamlarına gelir.
sağunmuş: 1. özlem içinde olan 2. düşünen, düşünceli 3. davet eden, davetkar
sahıl : sahalar’da “tilki” anlamına gelir. (saha halk edebiyatı)
sahte avarlar : bizanslı tarih yazarı theophylaktos simokattes, 557’de avrupa’ya ulaşan avarlar’ın aslında ogur kökenli kavimler olduğunu, başka kavimleri yanıltmak amacıyla dehşet salan asya avarları’nın adını yersizce aldıklarını ve bu adı taşıdıklarını iddia eder. oysa bugün artık bilindiği gibi bu olay antik edebiyatta sık sık tekrarlanan şaşırtıcı folklorik bir hikayedir. bunu başka yazarlar başka kavimlerle ilişkili olarak avar çağından yüzyıllar önceki zamanlarda da anlatmaktadır. sonuç olarak avrupa’ya gelen avarlar’ı “sahte avarlar” diye görmemiz için hiçbir nedenimiz yoktur. avar adının kaynaklarımızda yine sıklıkla geçen bir diğer versiyonu uar’dır.
saka : 1. akıllı, arif 2. düşünceli, kaygılı 3. sakal 4. saklı, saklayan, koruyan
sakal : sakal
sakalar : kazak stepinde, pamir ve tienşan vadilerinde ve doğu iran’da yaşamış iranî göçebe bir kavimdir. achaimenida çağından sonra kazakistan’daki sakalar stepten tarde edilmişler, (uzaklaştırılmışlar, sürülmüşler) pamir civarındakiler ise bin yıl sonra bile esas iskân yerleri yakınında yaşamaya devam etmişlerdir. m.s.ilk bin yılda tarım havzası’nın güney bölümünün hâlâ saka dili konuşan sakinleri vardı.
sakar : 1. alnında beyaz lekesi bulunan at 2. uğursuz, sakıncalı
sakaralp: sakar-alp
sakarbuğa: sakar-boğa
sakastan (segestan, seistan, sistan) : eski saka halkının bulunduğu güneybatı afganistan’da bir eyalet. tarihi gondopherres’in özelliklerini kendinde taşıyan iran destanı’nın büyük kahramanı rüstem de buralıdır. iran destanı’ndaki hükümle m.s. 1. yüzyılda oxus tarafından akın eden göçebe sakarauklar ve toharlar, asiler’in idaresi altında bulunuyorlardı, fakat kangkü sakini asiler, yani turanlılar müteakip yüz yıl boyunca da iran’ın göçebe düşmanları olarak kalmışlardır. 1. ve 2. yüzyılda bu göçebe akınlarını bertaraf etmek işi iranlılar’a, özellikle hirkanialılar’a (giv, guderz ailesi) ve sakastanlı saka. pehlevi hükümdarlarına (gondopherres ve ailesi) düşmüştü.
sakman : 1. uyanık, diri, sağlam 2. sokman, dize kadar çıkan çizme
sakni : (sakar)
sakurbay: sakur-bay
sal : 1. saldırı, saldırmak 2. salmak, bırakmak, azat etmek, serbestlik 3. göndermek, yaymak, ulaştırmak, uzatmak
salacuk : saldıran, saldırıcı, gönderici
salaçak : salınan, bırakılan, salınmış
salaman: salınan, bırakılan, azat edilen, serbest, azade ( bu sözcük de, türkçe’den farsça’ya geçerek, “ selman” biçimini almıştır.
salamiş han: salamış han
salamiş : 1. saldıran, düşmana karşı hamle ve manevra yapan 2. iyi kılıç sallayan, silahşor
salançu: saldırgan, iyi kılıç kullanan
salar : 1. ordu sevk eden 2. iyi kılıç kullanan, silahşor
salciut : bir moğol boyunun adı. (roux)
salçi : 1. salıcı, sevk edici 2. salan, serbest bırakan 3. karahanlılar döneminde, saray aşçılarının ünvanlarından
salçikut : salçı-kut
salçuk : 1. salınmış, azad edilmiş, saltuk, eski köle 2. başına buyruk, bağımsız, otoriteye karşı çıkan 3. saldıran 4. silahşor, iyi silah kullanan 5. küçük yel, esinti 6. haber salan, mesaj yollayan
saldır : saldırı, hücum
saldiran : hücum eden, asker sevk eden
saldiray : saldır-ay
saldirgan: saldırıcı, hücumcu
saldiri : hücum, taarruz
saldirmiş: hücum etmiş, taarruz etmiş
saldur : saldırı
saldüz : sal-düz
salgara : salınmış, azade, başına buyruk, otorite tanımaz
salgin:1. serbest, bağımsız 2. serap, hayal
salgur : atak, tetik, saldırmaya hazır
salgut : mebus, vekil. eskiden bir bölgeyi temsilen, kağan’a (başkente) gönderilen kişilere verilen unvan
salun : 1. jest, mimik, eda, cilve 2. boy gösterme, ortaya çıkma
salundu tigin: salundu-tigin
salundu:1. özgür, hür 2. edalı, boy gösteren
salur : nereye varsa kılıç ve çomağı iş görür, anlamına gelir.
salur han: salur-han
salur kazan: salur-kazan
salur : 1. saldıran, saldırgan, asker salan 2. silahşor, iyi silah kullanan 3. saldırma, kılıç,
samagar : isim olarak da kullanılır. küyin (kara) tatar boyundan samagar noyan’ın adıdır.
samandar (semender) : hazar ülkesindeki bir boy ve aynı zamanda hazar ülkesindeki bir yörenin adı. samandar boyu, 6. yüzyıl ortasında kaynaklarımızda balangar ile birlikte geçer. bu iki boyun adını taşıyan bölgeler eski savir arazisinin en önemli iskân yerleri olduklarından dolayı, bu iki boyu savirler’in en önemli boyları olarak görmemiz gerekir.
samıır : sahalar’da “yağmur” anlamına gelir. (saha halk edebiyatı)
samsa : isim olarak da kullanılır. baklava biçiminde yapılan bir çeşit hamur tatlısı anlamına gelir.
samsa çavuş : isim olarak da kullanılır. ertuğrul ve osman gaziler zamanında yaşamış bir yiğitin adıdır.
samsa : baklava türü bir hamur tatlısı
samsama: (samsa)
samsara : hinduizm'de ruh göçü, beden göçü (louis renou)
samuka: inatçı, dirençli
san: sanmak, saymak, var kabul etmek
sanaa : sahalar’da “düşünce” anlamına gelir. (saha halk edebiyatı)
sanaga : 1. serap, hayal 2. niyet, maksat
sanağ : hesap, matematik
sanak : matematik
sanalp : san-alp
sanay : san-ay
sanbay : san-bay
sanberk: san-berk
sançak : ucu sivri mızrak
sançar barlas: sançar-barlas
sançar han: sançar-han
sançar : saplayan, batıran, dürten, mızrak kullanarak sançan, sançıcı, iyi silah kullanan
sançaralp: sançar-alp
sançarbarlas : isim olarak da kullanılır. kargı saplayan yiğit anlamına gelir.
sançarbay: sançar-bay
sançarbek: sançar-bek
sançarok: sançar-ok
sançi : 1. ucu sivri demir, silah 2. sivri bir aletin, vücuda değince verdiği acı 3. acı duymak
sançiğ : ucu sivri demir, kargı
sançiş : hamle, kılıç veya kargıyla yapılan dürtüş
saruca:1. bir sungur türü avcı kuş 2. sarıya çalan, sarışın
sarucabay: saruca-bay
saruer : saru-er
saruhan: saru-han
sarukan : saru-kan
sarukuni: saru-kuni
sarul : sarılı, sarılmış
sarulbay: sarul-bay
sarultan: sarul-tan
sâsâniler: erşekler’den sonra m.s 244’den tam olarak m.s 632’ye kadar hakim olan iran hanedanıdır.
sası. buka : isim olarak da kullanılır. bayan han’ın ölümü üzerine gök. orda tahtına geçen oğlunun adıdır.
sataran : davacılara hakemlik eden bir tanrı.
sati : 1. satık, satuk, satılmışın dişisi 2. pazar yeri
satibegüm: satı-begüm
satibige : satı-bige
satiç : 1. satıcı, tüccar 2. mertebe, rütbe
satik : satı, satuk
satık, satuk : isim olarak da kullanılır. satmaktan: (at. ık, yat. ık vb. gibi) alış veriş, ticaret anlamlarına gelir.
satikay : satık-ay
satikbay: satık-bay
satiker : satık-er
satiktay : satık-tay
satikul : satı-kul
satilmiş : satı, satık
satim : 1. satıcığım 2. ticaret
satimkul: satım-kul
satişgan: satıcı, tüccar
satuk buğra han : (öl. 959). karahanlı hükümdarı. oğulçak’ın yeğenidir. karahanlılar’ın batı kısmında islâmiyetin resmen kabulüne sebep oldu. isim olarak da kullanılır. j.p. roux orta asya adlı yapıtında satuk buğra han’ın ölümünü 955 yılı olarak verir.
satuk buğra han: satuk-buğra-han
satuk: satı, satık, satılmış
satukbarlas: satuk-barlas
satukhan: satuk-han
satun : satın alma, satın alma gücü, paha
sav : (sava) 1. mesaj, haber, yeni haber 2. iddia. isnat 3. ün, san 4. savaş, vuruşma, döğüş 5. öykü, atasözü, darbı mesel
savirler (sabirler) : m.s. 508 sıralarında ogur. bulgarları’nın ardından avrupa’ya ulaşmış göçebe bir kavimdir. savir yerleşim sahası daha sonraki hazar sahasının merkezi bölümünde, volga ağzında ve kafkasya’nın doğu uzantıları arasında bulunuyordu. balangarlar ve semenderler’in de savir boylarına dahil olduğuna kaynaklarımızdan hükmediyoruz. 567’de savirler batı göktürk hakimiyeti altına girdi. daha sonraları batı göktürk idaresi altında teşekkül eden hazar boy ittifakının çekirdeğini ugorlar’la beraber onlar oluşturmuştur.