1. ifadesinin sadeleşmiş biçimi aşağıdakilerden hangisidir?



Yüklə 324,46 Kb.
səhifə3/4
tarix06.03.2018
ölçüsü324,46 Kb.
#44424
növüYazı
1   2   3   4

a. Tiyatro Türleri

Trajedi: Yaşamın acıklı yönlerini anlatır.

Dram: Yaşamın hem acıklı hem de gülünç yönlerini anlatır.

Komedi (güldürü): Yaşamın gülünç yanlarını anlatır.

Bazı tiyatro yapıtları müziklidir. Bunların baş-lıcaları şunlardır:



Opera: Tüm sözleri bestelenmiş trajedi ya da dramdır.

Operet: Sözlerinin bir bölümü müzikli, bir bölümü müziksiz olan tiyatro yapıtıdır.

Bale: Konusunu müziğe bağlı hareketlerle anlatan tiyatro yapıtıdır.

Komedi müzikal: Sözlerinin arasına yer yer müzik serpiştirilen tiyatro yapıtıdır.

b. Tiyatro Terimleri

Yukarıda sözü edilenler dışında tiyatroyla ilgili daha pek çok terim vardır. Bunlardan bazılarını şöyle sıralayabiliriz:



Perde: Tiyatro yapıtlarında konunun ana bölümlerinden her biridir.

Sahne: İki anlamı vardır. Birincisi, tiyatro yapıtlarında oyunun oynandığı yerdir. İkincisi, bir tiyatro yapıtında kişi sayısının azalıp artmasıyla oluşan bölümlerin her biridir. Bir başka deyişle oyun sırasında zaman zaman bir kişinin veya kişilerin içeri girmesi ya da dışarı çıkmasıyla kişi sayısının değişmesidir. Art arda gelen bu sahneler, perdeyi oluşturan küçük bölümlerdir.

Dekor: Tiyatroda sahneyi oluşturan eşyaların tümüdür.

Kostüm: Oyuncuların rolleri gereği giydikleri giysilerdir.

Makyaj: Oyuncuların belli bir tipi canlandırmak için yüzlerinde yaptıkları boyama ve değiştirmelerdir.

Mimik: Oyuncuların oyunlarını daha canlı ve etkili kılmak için yaptıkları yüz hareketleridir.

Jest: Oyun gereği yapılan alışılagelmiş ve kalıplaşmış vücut hareketleridir.

Aktör: Erkek oyuncudur.

Aktrist: Kadın oyuncudur.

Suflör: Oyun sırasında oyunculara rollerini anımsatan kişidir.

Diyalog: Kişilerin karşılıklı konuşmalarıdır.

Monolog: Tiyatro yapıtında bir kişinin tek başına konuşmasıdır.

Pandomima: Yalnızca hareketlerle yapılan, sözsüz tiyatro oyunudur.

c. Türk Tiyatrosu

Çağdaş anlamda tiyatro, ülkemize Tanzimat Döneminde girmiştir ve bu alanda güçlü yapıtlar ortaya konmuştur.

Ülkemizde daha önceleri geleneksel nitelikli birtakım tiyatro oyunları görülmektedir. Bunlar Karagöz, meddah öyküleri ve orta oyunudur:

Karagöz: Ana kişileri Karagöz ve Hacivat’tan oluşan bir gölge oyunudur. Bu oyun, kişileri mukavvadan ya da deve derisinden kesilip renk renk boyanan ve “tasvir” adı verilen birtakım şekillerin (insan, hayvan, bitki, ev…) arkadan ışıklandırılmış beyaz bir perde üzerine yansıtılmasıyla oynatılır.

Karagöz oyununda Karagöz ve Hacivat’ın yanı sıra Tuzsuz Deli Bekir, Kayserili, Bolulu, Lâz, Yahudi gibi tiplemeler de bulunur. Bunlar kendi yörelerinin şiveleriyle konuşturulur.

Karagöz oyunu iki bölümden oluşur. Birinci bölüm muhavere (karşılıklı konuşma) olarak adlandırılır. Bu bölümde Karagöz ile Hacivat çeşitli şarkılar söyleyerek sahnede görünür ve konuşurlar. İkinci bölüm ise asıl oyunu içerir. Bu oyunlara da fasıl adı verilir.

Karagöz oyunları, günümüzde özellikle ramazan günlerinde sunulmaktadır.



Meddah öyküleri: Taklitler yaparak, hoş öyküler anlatarak halkı eğlendiren sanatçılara meddah, bu kişilerin yaptıkları sanata meddahlık, anlattıkları öykülere de meddah öyküleri denir. Bu öyküler tek kişi tarafından anlatılır.

Meddahlar, halk kahvelerinden konak ve saraylara kadar her yerde gösteriler yaparlardı. Günümüzde ise ramazan günlerinde televizyonlarda yapılan gösterilerle yaşatılmaya çalışılmaktadır.



Orta oyunu: Önceden hazırlanmış bir metne dayanmayan, belli bir seyirci topluluğu karşısında oynanan güldürülere orta oyunu denir.

Orta oyunları birtakım taklitlere, yanılmalara ve nüktelere dayanır. Bu oyunlar bulunulan seyirci ortamına göre oynanır. Orta oyunu sanatçıları oyunlarını sergilerlerken seyircinin kültür yapısını göz önünde bulundururlar.

Orta oyununda önemli iki kişi vardır. Bunlardan biri pişekâr, diğeri ise kavukludur. Pişekâr Hacivat’ın, kavuklu da Karagöz’ün özelliklerini taşır.

Orta oyunları da günümüzde ramazan günlerinde yaşatılmaya çalışılmaktadır.



6. Yaşam Öyküsü (Biyografi)

Devlet yönetimi, bilim, sanat ve benzeri alanlarda ün kazanmış kişilerin yaşamlarını anlatan yazılara yaşam öyküsü denir.

Kimi zaman kişiler kendi yaşam öykülerini anlatırlar. Bunlara da öz yaşam öyküsü (otobiyografi) adı verilir.


  • Yaşam öyküleri kısa ya da uzun olabilir. Hatta bazıları bir kitap durumundadır.

  • Yaşam öyküleri ve öz yaşam öyküleri, belli bir dönemin olaylarını dile getirdikleri için tarih, bilim, sanat ve benzeri alanlarda birer kaynak niteliği taşır.


7. Gezi (Seyahat) Yazısı

Gezilip görülen yerlerin ilginç özelliklerini anlatan yazılara gezi yazısı denir.



  • Gezi yazılarında gözlem ön plandadır. Bu nedenle betimlemelerden sıkça yararlanılır. Ayrıca anılara ve öykü niteliğindeki birtakım olaylara da yer verilir.

  • Gezi yazılarının giriş bölümünde gezilen yerler belirtilir. Gelişme bölümünde orada görülenler ve bunların kişide uyandırdığı izlenimler anlatılır. Sonuç bölümünde de gezinin nasıl sonuçlandığı ve ne gibi etkiler bıraktığı dile getirilir.

  • Gezi yazıları da birer kaynak niteliğindedir.

8. Mektup

Uzakta bulunan kişilerin birbirlerine bir haber ulaştırmak; düşünce, duygu ve dileklerini iletmek amacıyla yazdıkları yazılara mektup denir.

Mektuplar; kullanılış amacına göre özel mektuplar ve iş mektupları olmak üzere iki ana öbeğe ayrılır:

a. Özel Mektuplar

Yakınlara, arkadaşlara, tanıdıklara yazılan mektuplara özel mektup denir.

Özel mektuplar, kendi arasında birtakım çeşitlere ayrılır. Bunların başlıcaları; haberleşme mektupları, kutlama (tebrik) mektupları, çağrı mektupları (davetiyeler) dır.

Haberleşme Mektupları

Yakınlara, arkadaş ve tanıdıklara bir haber iletmek, onlardan bir şey sormak ya da istemek amacıyla yazılan mektuplardır.

Haberleşme mektubu, en yaygın olarak kullanılan mektup türüdür.

Bir haberleşme mektubu yazılırken şu noktalara dikkat edilir:



  • Çizgisiz beyaz kâğıt kullanılır.

  • Mektup, siyah ya da mavi mürekkepli kalemle; yoksa tükenmez kalemle yazılır. Kurşun kalem ya da daktilo, bilgisayar gibi araçlarla özel mektup yazmak uygun değildir.

  • Kâğıdın sağ üst köşesinde mektubun yazıldığı yer ve tarih belirtilir: Ankara, 25 Mayıs 2005

  • Mektuba; Anneciğim, Babacığım, Canım arkadaşım, Değerli öğretmenim gibi bir sesleniş sözüyle (hitapla) başlanır. Sesleniş sözleri büyük harfle başlar ve sonuna virgül (,) konur. Birden fazla sözcükten oluşan sesleniş sözlerinde yalnızca ilk sözcük büyük harfle başlar.

  • Mektup; giriş, gelişme ve sonuç olmak üzere üç bölümden oluşur. Giriş bölümünde mektubun yazılış amacı belirtilir. Gelişme bölümünde iletilmek istenen haberler, istekler iletilir. Sonuç bölümünde de selâm ve iyi dilekler sunulur.

  • Mektubun sağ alt köşesine imza atılıp ad ve soyad yazılır. Sol ad köşeye de (eğer mektubu gönderdiğimiz kişi adresimizi bilmiyorsa) adres yazılır.

Aşağıda bir özel mektubun yazılış düzeni gösterilmiştir. İnceleyiniz.


Yer, tarih
Sesleniş sözü,

……………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………..

………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………

…………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………

…………………………………………………………………………………………………………………………………………………..

(İmza)

Adres Ad, soyad

……………..

……………………….

.…………






Kutlama Mektupları

Mutlu bir gün ya da olayı kutlamak amacıyla yakınlara ve tanıdıklara yazılan mektup ve kartlardır. Bu tür mektupları bayramlarda, yılbaşlarında, nişan, nikâh, düğün gibi özel günlerde ve birinin başarısını kutlamak amacıyla yazarız. Bayramlarda ve yılbaşlarında genellikle tebrik kartlarını kullanırız. Bu kartlarla kısaca kişinin gününü kutlar; ona iyi dilek, selam ve saygımızı iletiriz.



Ö
Sevgili Dedeciğim,

Yeni yılınızı candan kutlar,

sağlık ve mutluluklar dilerim. Sayın Muhsin Köktürk

(İmza) Ziraat Mahallesi, Etlik Cad.

Utkan Köktürk 15. Sokak, 19/11

06110-Altındağ/ANKARA


rnek:




Çağrı Mektupları

Yakınlara, tanıdıklara bir çağrı (davet) için yazılan kısa mektuplardır. Bu mektuplar; nişan, nikâh, düğün gibi özel günlerle; müsamere, yarışma gibi etkinliklere çağrı yapmak amacıyla yazılır. Bunlar, genellikle özel olarak bastırılmış olan ve adına davetiye denilen kartlardır. Bu kartlarda çağrının nedenini belirten bir bölüm bulunur. Bu bölümün altında da etkinliğin tarihi, yeri ve saati gösterilir.



Örnek:




Sayın …,

Sınıfımızca düzenlenen “Veda Günü”nde sizleri de aramızda görmekten mutluluk duyarız.
Tarih: 20.10.2005 ……… İlköğretim

Yer : ……..İlköğretim Okulu Okulu 8/A sınıfı

konferans salonu

Saat: 20.30


Teşekkür Mektupları

Herhangi bir konuda yapılan bir yardıma, hizmete, iyiliğe karşılık olarak yazılan mektuplardır. Bu mektupları; bize bir armağan verildiğinde, bir yere davet edildiğimizde, önemli bir işimiz yapıldığında ya da bir başarımıza katkıda bulunulduğunda, bunları yapanların gönlünü almak için yazarız.



Örnek:

Ankara, 28.07.2004

Değerli Öğretmenim,

Anadolu Lisesi sınavını kazandım. Bu sınava hazırlanmam konusunda bana verdiğiniz her türlü bilgi ve destek için teşekkür eder, saygılar sunarım.

(İmza)

Özge Candan

b. İş Mektupları

Bir iş amacıyla kişilerin kurumlara ya da kurumların birbirlerine yazdığı mektuplara iş mektubu denir.

İş mektupları; dilekçeler, ısmarlama (sipariş) mektupları, resmî mektuplar olmak üzere üçe ayrılır:

Dilekçeler

Bir isteğin yerine getirilmesi için resmî ve özel kurumlara yazılan kısa mektuplara dilekçe denir.

Dilekçeler genellikle iki bölümden oluşur. Birinci bölümde istek, ikinci bölümde de kalıplaşmış bir saygı ifadesi yer alır. Varsa ekler dilekçede belirtilir.

Örnek:


Altındağ Halk Eğitim Müdürlüğüne,

ANKARA

Müdürlüğünüzce açılacak olan “halk oyunları” kursuna katılmak istiyorum.

Gereğinin yapılmasını saygılarımla bilgilerinize sunarım.

12.11.2005

Telsizler İlköğretim Okulu, (İmza)

8/A sınıfı, Nu.: 64 Dilek Öztürk

06090-Altındağ/ANKARA
Eki:

1. Veli izin belgesi

2. Nüfus cüzdanı örneği

3. İki adet vesikalık fotoğraf


Ismarlama Mektupları

Mal üreten, kitap yayımlayan ya da dağıtan kişi ve kurumlara bunlarla ilgili bir istekte bulunmak amacıyla yazılan mektuplara ısmarlama mektubu denir.



  • Ismarlama mektupları genellikle iki bölümden oluşur. Birinci bölüme, başvurulan kişi ya da kurumun adı ve adresi yazılarak başlanır; ardından da istek kısaca belirtilir. Bunların nasıl bir işlemle (ödemeli mi, vadeli mi?...) gönderileceği açıkça yazılır. Sonra sağ alt kenara tarih atılıp imzalanır, ad ve soyad yazılır. Sol altta da gönderenin adresi belirtilir.

  • İkinci bölümde, istenen malların adı, cinsi, özelliği, sayısı …bir liste biçiminde yazılır. Böylece, istenenler topluca gösterilmiş ve herhangi bir karışıklığa yol açılması önlenmiş olur. Eğer bir tür mal isteniliyorsa, o zaman liste yapılmasına gerek yoktur. Böyle durumlarda istek ilk bölümde belirtilir.

Örnek:



Yıldırım Yayınevi

Bahçekapı Mahallesi,

50. Sokak, Nu.:7

Şaşmaz/ANKARA

Yayınevinizce yayımlanan, aşağıda adları, yazarları ve miktarları belirtilen kitapların ödemeli olarak adresime gönderilmesini dilerim.

Oruc Reis Caddesi, 10.10.2005

Hazım Körmükçü Sokağı, (İmza)

Nu.: 55 Can Özcan

06090-Altındağ/ANKARA
Sıra Nu.: Kitabın adı: Yazarı Adet

1 Temel Dersler 8 Komisyon 10

2 Fen Liselerine Hz. Komisyon 10




Resmî Mektuplar

Resmî ve özel kurumların çeşitli konularda birbirlerine yazdığı yazılarla, kişilerin başvurularına verdikleri yazılı yanıtlara resmî mektup denir.



  • Resmî mektupların üst kısmında mektubu yazan kurumun yasal adını belirten bir bölüm bulunur. Bu tür mektuplarda, gönderen kurumca belirlenen bir sayı bulunur; bunun altında da konu başlığı altında özet bir açıklama yer alır. Bu kısım doldurulduktan sonra mektubun gideceği kurum ya da kişiye seslenişte bulunulup konunun ayrıntılarına girilir. Daha sonra sağ tarafa yetkili kişice (kurum yöneticisi ya da yetkilendirdiği kişi) imza atılıp ad ve soyad yazılır. Sağ taraf da yazıyı yazan kişi ve ilgili şef tarafından paraf (kısa imza) edilir.

  • Resmî mektuplar açık ve kesin bir anlatımla yazılır. Alt ya da eşit makamlara yazılan resmî mektuplar “… rica ederim.” ya da “…rica olunur.” gibi ifadelerle bitirilir. Üst makamlara yazılan resmî mektuplarda ise “bilgilerinize saygıyla sunarım.” ifadesi kullanılır. Üst makamda bulunanların sert ve kaba, alt makamlarda bulunanların da dalkavukça ifadelerden kaçınmaları gerekir.

Örnek:

T.C

MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI

Çankaya İlköğretim Okulu Müdürlüğü

Sayı: 1324

Konu: Canan Karademir hk.

Cumhuriyet İlköğretim Okulu Müdürlüğüne,

YOZGAT

Okulumuz öğrencisiyken okulunuza nakil yaptıran Canan Karademir’e ilişkin dosya ekte sunulmuştur.

Bilgilerinizi ve gereğini rica ederim.



M.K/M.G Ahmet Külyutmaz

Mektup Zarfı Yazma

Mektup zarfı da belirli kurallara göre yazılır. Bunları şöyle sıralayabiliriz:



  • Zarf üzerine yazılan bütün sözcükler büyük harfle başlar.

  • Zarf göz kararıyla dörde bölünerek sağ alt köşesine alıcının; sol üst köşesine de gönderenin adı, soyadı, adresi yazılır. Sol alt köşe; taahhütlü, uçak ile gibi özel işaretlerin belirtilmesi için boş bırakılır. Sağ üst köşeye ise pul yapıştırılır.

  • Mektupların adresine daha güvenli ulaşabilmesi için adres kısmında posta kodunun da belirtilmesi gerekir.

Örnek:


Ali Avcı

Atatürk Cad, Nu.: 20

07100-ANTALYA
Sayın Kezban Avcı

Örnek Mahallesi, Oruç Reis

Caddesi, Nu.: 37

06090-Altındağ/ANKARA


Pul



Telgraf

Bir haberi, isteği, bilgiyi daha çabuk iletmeyi ya da öğrenmeyi sağlayan, kısa, açık ve kesin mektuplara telgraf denir.



  • Telgraf, hem özel mektup hem de iş mektubu kapsamına girer.

  • Telgraf, PTT merkez ve şubelerinde bulunan özel kâğıtlara ya da çizgisiz beyaz kâğıda yazılır.

  • Telgraflar; normal, acele, yıldırım olmak üzere üç türdür. Telgrafın hangi türde çekileceği kâğıdın üst kısmında belirtilir. Çok acele durumlarda yıldırım telgraf çekmek gerekir. Çünkü bu telgraf türü, alıcısına en çabuk ulaşanıdır. Üstelik telgrafın ulaşıp ulaşmadığı da göndericiye bildirilir. Normal ve acele telgraflar, yıldırım telgrafa göre alıcıya daha geç ulaşır.

  • Bazı telgraflar lüks nitelik taşır. Bu tür telgraflar nişan, nikâh, düğün gibi törenlerin kutlanması için çekilir. Bunlar özel kâğıtlara yazılarak alıcısına teslim edilir. Bu nedenle de telgrafı gönderenden özel ücret alınır.

  • Telgraflardan sözcük sayısına göre ücret alınır. Bu nedenle, anlatılmak istenilenin öz biçimde ifade edilmesi gerekir.

  • Telgraf çekilirken önce alıcının adı, soyadı ve açık adresi kâğıdın sol üst köşesine yazılır. Ardından iletilecekler bir iki cümleyle belirtilir. Sonra sağ alt tarafa göndericinin adı, soyadı yazılır. Eğer telgraf çekilen kişi göndericinin adresini biliyorsa telgrafın altı yatay bir çizgiyle kapatılır. Göndericinin adresi bu çizginin sol alt köşesine yazılır. Bu durumda adresi oluşturan sözcükler için ücret alınmaz. Çünkü çizginin altındaki kısım, alıcıya iletilmediği için telgraf metni kapsamına girmez. Eğer adres karşı tarafa bildirilmek isteniyorsa, telgraf metni çizgiyle kapatılmaz ya da çizgi adresin altından çekilir. Böyle durumlarda adres de ücrete bağlı olur.

Örnek:

-NORMAL-


Oğuz Dörtgen

Posta Caddesi Nu.: 15

06050-Ulus/ANKARA

Anadolu Lisesi sınavını kazandım .Çok mutluyum. Selâmlar.

Orhun Erkenci

Gazi Mahallesi,

Şehitler Sokağı, Nu.: 10

33000-MERSİN



9. Fıkra

Güncel olaylarla ilgili kişisel görüş ve düşünceleri belirtmek amacıyla yazılan gazete ve dergi yazılarına fıkra denir.



  • Fıkra bir düşünce yazısıdır.

  • Gazete ve dergilerin iç sayfalarındaki köşelerde yayımlanır.

  • Kısa yazılardır.

  • Fıkralarda düşünce planı uygulanır. Girişte konu ortaya konur, gelişmede gerekli açıklamalar yapılıp örnekler verilir, sonuçta da bir yargıya varılır.

  • Bir de olay yazısı niteliği taşıyan fıkralar vardır. Bunlar; insanı güldüren, güldürürken düşündüren nükteli öykücükler biçimindedir. Nasrettin Hoca fıkraları bu türdendir.

10. Makale

Bir konuda bilgi vermek, bir düşünceyi kanıtlamak amacıyla yazılan gazete ve dergi yazılarına makale denir.



  • Gazetelerin birinci sayfasında ve genellikle ilk sütunda yer alan makalelere başmakale adı verilir.

  • Makaleler; bilimsel, siyasal, ekonomik ve toplumsal konularda yazılır.

  • Makale bir sav (tez, iddia) ve kanıt (ispat) yazısıdır. Bu nedenle makalelerde bol ve inandırıcı örneklere yer verilir. Birtakım belgelerden ve rakamsal verilerden yararlanılır.

  • Makalelerde duru, açık ve inandırıcı bir anlatım kullanılır.

  • Makale de bir düşünce yazısı olduğu için düşünce planı uygulanılır. Girişte konu ortaya konur. Bu ortaya koyuş bir sav biçiminde olur. Gelişmede bu sav örneklerle kanıtlanmaya çalışılır. Sonuçta da kesin bir yargıya varılır.

  • Makale fıkraya benzer nitelikler taşır. Ancak makalelerde daha genel ve kalıcı konular ele alınır. Konular sav ve kanıt anlayışıyla ele alınarak daha ayrıntılı işlenir. Örnekleme yönünden daha zengindir. Anlatımı da fıkraya oranla daha ciddidir.

11. Söyleşi (Sohbet)

Bir konuyu konuşma havasında, içten bir dille anlatan yazılara söyleşi denir.



  • Söyleşi de fıkra, makale gibi gazete ve dergilerde yayımlanan bir düşünce yazısıdır. Dolayısıyla düşünce planı çerçevesinde yazılır.

  • Söyleşilerin en belirgin özelliği, yazanın okuyucuyla sürekli diyalog içinde olmasıdır. Bu tür yazılarda yazar, karşısında biri varmış da onunla konuşuyormuş gibi bir anlatım kullanır. Bu nedenle böyle yazılarda bol devrik cümleli bir anlatım vardır.

  • Söyleşilerde atasözü, özdeyiş gibi özlü sözlerle gülmece türündeki fıkralardan bolca yararlanılır.

  • Söyleşilerde konunun ayrıntılarına fazla inilmez.

  • Düşünceler, makalede olduğu gibi kesin bir dille ortaya konmaz.

12. Deneme

Herhangi bir konuya ilişkin kişisel görüş ve düşüncelerin, kesin yargılara varılmadan, içten bir dille anlatıldığı yazılara deneme denir.



  • Deneme hemen her yönüyle söyleşiye benzer. Ancak söyleşide okuyucuyla konuşuyormuşçasına bir anlatım varken denemede yazar, kendisiyle konuşuyormuşçasına bir anlatım yolu izler.

13. Eleştiri (Tenkit)

Bir yapıtın (öykü, roman…) ya da kişinin olumlu ve olumsuz yönlerini saptayarak bir sonuca varmak amacıyla yazılan yazılara eleştiri denir.



  • Eleştiriler gazete ve dergilerde yayımlanır. Zaman zaman bir araya getirilip bir kitap biçiminde yayımlandığı da olur.

  • Eleştiriler, sanat ve sanatçılardan anlayan kişilerce yazılır. Bizler de kendi çapımızda eleştiriler yazabiliriz.

  • Eleştirilerin giriş bölümünde eleştirilecek kişi ya da yapıt genel çizgileriyle belirtilir. Gelişmede olumlu ve olumsuz yanlar örneklerle ortaya konur. Sonuçta da bir yargıya ulaşılır.

14. Görüşme (Mülakat)

Bir konuda bilgi edinmek için belli kişi ya da kişilerle yapılan konuşmalara görüşme denir.



  • Görüşmelerde önce konuşulacak kişi ve konu belirlenir. Daha sonra, konuşulacak kişiye yöneltilecek sorular hazırlanır. Bunlar belirli bir sıra içerisinde, konuşulan kişiye yöneltilir.

  • Görüşmelerde konuşmalar olduğu gibi yazıya aktarılır. Söylenenler hakkında herhangi bir yorumda bulunulmaz.

15. Röportaj

Önemli bir olay, kişi ya da yer hakkında bir sonuca varmak, bunu topluma duyurmak amacıyla yapılan araştırma ve incelemeleri anlatan yazılara röportaj denir.



  • Röportajlar gazete ve dergilerde yayımlanan yazılardır. Kitap biçiminde yayımlananları da vardır.

  • Röportaj yazarı, röportaj yaparken görüşme (mülakat) den geniş ölçüde yararlanır. Gezip gördüklerini, yaşadığı ve tanık olduğu olayları anlatır. Bunlarla ilgili kişisel yorumlara yer verir. Bu yönüyle röportaj, değişik türlerin bir birleşimi gibidir. Bu yüzden zengin bir anlatım özelliği taşır.

  • Röportajlarda gerektiğinde birtakım fotoğraflara da yer verilerek anlatılanların desteklenmesi sağlanır.

  • Röportajın görüşmeden ayrılan en önemli yanı; görüşmede söylenenlerin aynen aktarılmasına karşılık, röportajda birtakım yorumlara da yer verilmesidir.

16. Söylev (Nutuk)

Bir topluluğa belli bir düşünceyi anlatmak ya da bir duyguyu aşılamak amacıyla yapılan coşkulu konuşmalara söylev denir.



  • Söylevler; askerî, siyasal, dinsel ve benzeri konularda olabilir.

  • Konuşmacının amacı; karşısındaki topluluğa bir ülküyü benimsetmek, böylece kitleleri amacı doğrultusunda hareketlendirmektir.

  • Söylev; açık, anlaşılır, inandırıcı bir dille gerçekleştirilir.

  • Konuşmacı konusuna önceden hazırlanmak, bu amaçla bir söylev metni oluşturmak durumundadır.

  • Söylev belli bir plana göre yazılır. Söyleve bir sesleniş sözüyle başlanır. Söylevin giriş bölümünde konu ortaya konur, gelişmede anlatılmak istenen düşünce ya da aşılanmak istenen duygu sergilenir, sonuçta da anlatılanlar özetlenerek söylev etkili bir biçimde tamamlanır.

Yüklə 324,46 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin