- Cumhuriyet'le ilişkisine ilişkin bilgiler de özel kaynaklara dayalı değil. O günlerde gazetelerde yazılıp çizildiği için arkadaşlar not olarak koymuşlar
- Bir Belediye Başkanlığı döneminde bunlara sahip olmak için biraz eli maşalı biraz da cesur olmak gerekir.
- Taner A.'dı, bazı eski PKK, Dey-Yol'lulardı, bunlarla temaslarını kesmemiş. Gerçi o eski militanlar farklı yerlere savruldular, kimi siyasetçi kimi işadamı oldu ama, bu kişi hepsiyle bağlantıları sürdürmüş..
- Biz geçmişle ilgilenmiyoruz. 70'li yıllarda hayıflanarak baktığımız pek çok konuya bugün gülüp geçiyoruz. Bu yüzden bu arkadaşın gençlik yıllarında yapıp ettikleriyle ilgili değiliz. Son dönemi de aktardığımız gibi. Kim bilir belki yakın gelecekte çok başka biri olur. Örneğin, 70'li yıllarda orduya etmedik küfür bırakmayan Doğu PERİNÇEK'in bugün söylediklerine bakıp seviniyorum. Her ne kadar bugünlerde en çok bana saldırıyorsa da yine de geldiği noktadan memnunum. Belki yaşarsak, 25-30 yıl sonra bizim için de çok iyi şeyler söyler”
- 27 Kasım salı, saat 16.50'de karargaha giriş. Genelkurmay başkanı kapısından alınış. Karargaha girişte her koridor dönüşü tam karşıda Atatürk'lü tablolar, fotoğraflar. ilk iki fotoğraf Atatürk'ün Meclis'ten çıkarken ekibiyle birlikte çekilmiş ünlü fotoğrafı. Yani sivil. 3. fotoğraf üniformalı portresi..
- Saat 17.10'da görüşmeye giriş... Odada duvarın birini büyük ölçüde kapatacak büyüklükle harita. Haritanın merkezinde Türkiye var. Sağ tarafta tüm Asya, solda da Avrupa Almanya'ya kadar... Harita, Türkiye, Balkanlar, Ortadoğu, Orta Asya merkezli..
- Görüşme yarım saat planlandı, 65. dakikada iki özel not gelince sona erdi. Özel notlardan biri Dışişleri Müsteşarı Uğur Z.'in acil notlu telefonu, öteki Genelkurmay Başkanı katında verilecek brifingin hazırlıkları. 11 Eylülden sonra günlük brifing birden ikiye çıkarılmış. Eskiden sadece sabahları yapılırmış, şimdi sabah-akşam.
Görüşme konuları
1-Cumhuriyet
- Herşeyden önce hanımefendi için başsağlığı diliyorum. Berin hanımın vefatına üzüldük. şimdi yük sizin üzerinizde.
- Görüşme öneriniz gelince inanın heyecanlandım. Şu anda da heyecanlıyım. Böyle bir fırsat verdiğiniz için çok teşekkür ederim
- Ben Sultanahmet'te büyüdüm. İstanbul çocuğuyum. Cinci meydanında sarı bir evde doğdum. Çocukluğumda bizim eve iki gazete girerdi, biri Cumhuriyet öteki Akşam Postası. Bir bakıma okuma-yazmayı cumhuriyet'le öğrendik
- Cumhuriyet'in çizgisi bizim için çok önemli. Biz bu gazeteyi hala Atatürk'ün gazetesi olarak görüyoruz. (hafif gülümseyerek) gerçi bazı yazarlarımız var ama, onlara da belki günlük bir gazetenin rengi olarak bakmak gerekiyor
- Medya çok önemli. Şimdi ne olursa olsun, Ankara'da bir sorumlu kişi güne gazeteleri okuyarak, en azından önüne konan basın özetlerine göz atarak başlıyor. Medya önemli bir güç haline geldi
- Tekelleşme önemli bir sorun. Şimdi bir-iki grup kaldı. Onlar da değişik biçimlerde kullanıyorlar. Bu ortamda cumhuriyet'in de güçlükleri var, tahmin ediyorum. Bize düşen bir şey olursa lütfen söyleyin... Elimizden geleni yapmaya çalışırız..
- Vakıf danışma kuruluna askerleri de almışsınız. Atilla K. var, Çevik B., Kemal Y. değil mi? ama fazla asker almayın, bu sefer size militarist derler..
2- Türkiye'nin durumu
- Bizde ciddi bir bellek zayıflaması var. Ne yazık ki yakın geçmişte olup bitenleri hemen unutuyoruz. Bu Kıbrıs meselesi de öyle. Sanki 1974 öncesi olup bitenler hiç yaşanmamış gibi. Bunda karşı propaganda faaliyetlerinin de etkisi var ama, demek ki bizim insanımız da kolay kanabiliyor..
- Afganistan olayı çıktıktan sonra ben Atatürk'ün Afganistan politikasını araştırdım. Atatürk'ün büyüklüğünü bir kez daha gördüm. Daha o zamandan ciddi bir ittifak planı yapmış. Biz Afgan subaylarla okuduk. Çok da başarılı öğrencilerdi. Şimdi biz orada adım atarken çok dikkatli davranıyoruz. Geçen gün İngiliz general geldi buraya. Afganistan'da ne işiniz vardı, neden hemen asker gönderdiniz dedim... Bana, Afganistan'a asker gönderdik ama pişmanız, erken oldu' dedi. Orada bir kişi yönetime geleceği zaman, önce İngilizlere karşı savaşacağına dair yemin eder. Ondan sonra güvenirler. Tarihte çok çekmişler. Bizimse diyaloglarımız iyi. ama çok dikkatli davranıyoruz..
- AGSP'de son derece haklıyız. Ama anlamak istemiyorlar. Ankara'da İngiliz heyetiyle görüşüyoruz, bize durup durup öneri getirin' diyorlar. Bizim durduğumuz yer belli. Şimdi onlar, Avrupa ordusu kurulsun, NATO imkan ve kabiliyetlerinden yararlansın, siz de danışma organında olun, diyorlar. Biz de bunu yeterli görmüyoruz. AGSP'nin NATO üyesi ülkelerin ulusal çıkarlarına karşı operasyon yapmayacak sözü veriyor musunuz diyoruz, veriyoruz diyemiyorlar. Bu durumda tabii ki biz de kuşkulanıyoruz
- Ben bir çizelge yaptırdım. 1999 Helsinki zirvesinde Türkiye'ye adaylık statüsü verilmesinden sonra gelişen uluslararası olayları alt alta koydurdum, neredeyle lehimize hiçbir gelişme yok. Hep aleyhimize olaylar, Ermeni kararları, Kıbrıs olayı... Burada bir şey var... Yani bize AB umudu gösterip, istediklerini almak istiyorlar. Bunu böyle söyleyince de asker AB'yi istemiyor' diyorlar. halbuki hiç alakası yok. Biz sadece gerçekleri görmeye çalışıyoruz.