Acil Uygulamada ve Poliklinikte EMDR Gülay Özdemir
EMDR- Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme- savaş stresi, taciz, doğal afetler veya çocukluk döneminde yaşanan üzücü olaylar gibi rahatsız edici yaşam deneyimlerinin neden olduğu duygusal sorunların yanı sıra, fobi, performans kaygısı, panik bozukluk, beden algısının bozukluğu, çocuklarda travma belirtileri, yas, kronik ağrı ve başka sorunların tedavisinde kullanılan psikolojik bir yöntemdir.
EMDR süreci: 1) daha önceki dönemlere ait anıların çözülmesini sağlamak (örneğin iç görünün ortaya çıkarılması, bilişsel yeniden düzenleme, uygun (adaptive) duygulanım ve fiziksel tepkiler), 2) ikinci derece koşullanmanın sonucu olarak, mevcut stres faktörünü tetikleyen uyaranın duyarsızlaştırılması ve 3) gelecekte daha iyi işlev gösterilebilmesi için uygun tutumların, becerilerin ve arzu edilen davranışların yerleştirilmesi sürecidir.
Poliklinik uygulamalarında yas, akut stres bozukluğu, panik bozukluk, sosyal fobi, uçak fobisi, migren atakları, sınav kaygısı için kullanılmaktadır. Baş ağrısı sorunu çekenlerle konuşulduğunda, baş ağrılarının travmatik ya da stres verici bir yaşam olayının ardından başladığını ve sonrasında da tetiklendiğini ifade etmeleri sonucu bir çalışma yapılmış ve araştırmaya katılan migren hastalarıyla ortalama 8-12 EMDR seansı sonrasında hastaların tedavi öncesi kullandıkları ağrı kesici sayısının ayda ortalama 140 olduğunu, bu rakamın üç ayda 20 adede, hastanelerin acil servislerine gitme sayısının ise ortalama 24’ten 3’e düştüğü bulunmuştur.
Türkiye’de ilk kez 1999 Marmara depreminde bu teknik kullanılmış olup, deprem sonrası EMDR-HAP (Humanitarian Assistance Programs) ile bağlantıya geçildi. Deprem bölgesinde çalışan 110 psikologa EMDR eğitimi verildi. Çadırlarda EMDR uygulandı. The Effects of Eye Movement Desensitization and Reprocessing (EMDR) Therapy on Posttraumatic Stress Disorder in Survivors of the 1999 Marmara, Turkey, Earthquake” isimli araştırmalarının makalesi International Journal of Stress Management’ın 2006 yılı 13. sayısında yayımlandı.2007 yılında EMDR Türkiye kuruldu. Türkiye’de olası bir felaket (afet, terör saldırısı vb.) durumunda, EMDR eğitimini tamamlanmış sertifikalı terapistlerin olayın meydana geldiği yerde bir araya gelerek krize müdahale çalışmasını başlatmalarını ve bu hedefle Türkiye genelinde bir acil durum aksiyon planı ve bölgesel bir organizasyon şeması oluşturulmasını sağlamak amaçlanmıştır.
K-12
Psikotrop İlaçların Genel Kullanım İlkeleri
Psikofarmakolojide Farmakokinetik ve Farmakodinamik
Kavramlar Semra Ulusoy Kaymak
Farmakokinetik disiplini, vücudun ilaç üzerindeki etkilerini incelerken farmakodinamik disiplini ise ilaçların vücutta nasıl etkiler yaptığını inceler1. Farmakokinetik incelemeler, ilacın ve metabolitlerinin emilim, dağılım, metabolize olma ve atılımı gibi vücutta geçirdiği tüm aşamaları kapsar. Çeşitli matematik yöntemler kullanılarak belirli dokulardaki ilaç konsantrasyonu, zaman boyutu içinde tahmin edilmeye çalışılır2. Bu bölgelerden en önemlisi de ilacın hedef dokusudur. Kullanılan ilaç dozuna ek olarak tüm farmakokinetik olaylar ilacın etki yerindeki konsantrasyonunun sürekli olarak değişmesine neden olur. Psikofarmakolojide ilaçların farmakodinamik etkileri beyin üzerine olur. Bu durumda farmakokinetik, ilacın etki ettiği beyin bölgesinde gerekli ilaç konsantrasyonunun elde edilmesi ve sürdürülmesi için en uygun doz ve uygulama biçiminin rasyonellerini sunar. Farmakodinamik etki, ilaç hedef organ beyine ulaştıktan sonra oradaki farmakolojik etkileri, etki biçimi, bu etkinin davranışsal sonuçları ve şiddetini kapsar. Ayrıca istenmeyen yan etkilerin ortaya çıkış yolları da farmakodinamiğin konusudur. Farmakodinamik etki şiddeti, ilacın hedef dokudaki yoğunluğuyla ilişkili olduğundan farmakokinetik ve farmakodinamik etkiler yakın ilişkilidir. Bu iki süreç doz etki ilişkisinin esasını oluşturur. İlaç geliştirilmesinde ve bireysel doz ayarlamada bu bilgilerden yararlanılır3.
Farmakokinetik ve farmakodinamik alanı, ilaçların toksik olmayacak kadar güvenli ve fakat etkin kişisel tedavi hedeflerine ulaşabilecek en uygun doz ve sıklığı protokolünü için gereken bilimsel dayanakları oluşturur3.
Kaynaklar
1. Sussman N (2009) General principles of psychopharmacology. Comprehensive Textbook of Psychiatry, 9. Baskı, 2. Cilt, Sadock BJ, Sadock VA, Ruiz P (Ed), Lippincot Williams &Wilkins, S: 2965-2988.
2. Anderson IM (2004) Pharmacokinetics and Pharmacodynamics. Fundemantels of Clinical Psychopharmacology, 2. Baskı, Anderson IM, Reid IC, Taylor & Francis Group, Newyork ve Londra, s. 34-48.
3. DeVane CL (2009). Principles of Pharmacokinetics and Pharmacodynamics. Text book of psychopharmacology, 4. baskı, Schatzberg AF, Nemeroff CB, American Psychiatric Publication Inc, Washington, DC, London, England, s. 181-200.
K-12
Psikotrop İlaçların Genel Kullanım İlkeleri
Yaşlılıkta Psikotrop İlaçların Kullanım İlkeleri Eylem Şahin Cankurtaran
Günümüzde ortalama yaşam süresinde uzamaya bağlı olarak, yaşlı nüfus giderek artmaktadır. Bu nedenle 65 yaş üstü kişilerde psikiyatrik hastalıklar ve ilaç kullanımı üstünde önemle durulması gereken bir konudur. Yaşlılıkta psikotrop kullanımını etkileyen etkenler; yaşlanma sonucu olan farmakokinetik ve farmakodinamik değişiklikler, yaşlılarda görülen bedensel hastalıkların ilaç seçimine etkisi, ilaç etkileşimleri ve ilaç yan etkileridir.
Yaşlılarda psikotrop ilaç reçete ederken, psikotrop ilacın yan etkisinin var olan bedensel hastalık belirtilerini arttırma olasılığına dikkat edilmelidir. Yaşlıların kullandığı günlük ilaç sayısı çok fazla olması nedeniyle ilaç etkileşim olasılığı artmaktadır. İlaç etkileşimleri, ilaç metabolizmaları üzerinden veya yan etki benzerliğiyle ortaya çıkabilir.
Altmış yaş üstü ölümlerin yarısına yakını, ilaç yan etkilerine bağlıdır. Psikotrop ilaçların yan etkilerini kısaca özetlersek, antidepresan ilaç kullanımına bağlı gastrointestinal yan etkiler, kilo kaybı, uyku bozuklukları, hiponatremi, uygunsuz ADH sendromu ve antikolinerjik yan etkiler özellikle yaşlılarda ortaya çıkabilir. Antipsikotiklerin parkinsonizm yan etkileri, tardiv diskinezi, sedasyon, uygunsuz ADH sendromu, antikolinerjik yan etkileri (en fazla klozapin, olanzapin), ortostatik hipotansiyon (en fazla klozapin, risperidon, ketiapin), kalp iletim değişiklikleri, hiperglisemi, glukoz toleransı, hiperlipidemi, kilo alımı, diyabet, diyabetik ketoasidoz gibi metabolik yan etkileri ve serebrovasküler yan etkileri bulunmaktadır. Benzodiazepinlerin kullanımına bağlı olarak geriyatrik yaş grubunda ortaya çıkabilecek yan etkiler ise sedasyon, uyku hali, yorgunluk, bilişsel işlevlerde bozulma, düşme ve kırık riskinin artmasıdır.
Yaşlı hastada psikotrop ilaç verirken aynı anda iki ilaç başlamak, ilaçların dozunu aynı anda arttırmak önerilmemektedir. İlaca başlarken n titrasyonu sırasında haftada 1 ya da 2 kez doz artışı yaşlılarda uygundur. Psikotrop ilaçlar bölünmüş dozlarda verilmelidir.
K-13
Dostları ilə paylaş: |