17 aralik 2010 cuma


CAN KORKUSU, OLAGANUSTU HAL REJiMi



Yüklə 0,53 Mb.
səhifə2/7
tarix30.12.2017
ölçüsü0,53 Mb.
#36528
növüYazi
1   2   3   4   5   6   7

CAN KORKUSU, OLAGANUSTU HAL REJiMi

DEPREM SONRASI KENTSEL POLiTiKA

IMECE – Toplumun Sehircilik Hareketi

Korkuyoruz. Ofkeliyiz. Tehlikenin yaklastigini goruyoruz, etkilerini bilfiil tecrube ediyoruz. Ihmalkarliga isyan ediyor, suclularin cezalandirilmasini istiyoruz. En onemlisi bir daha olmasin istiyoruz. Bir daha olmamasi icin gerekli adimlarin hemen simdi, hizla atilmasini istiyoruz. 23 Ekim'den daha kotusunu yasar miyiz diye kendimize soruyoruz. Ya bizim basimiza da gelirse, ya ailemize, yakinlarimiza da bir sey olursa diye endiseleniyoruz. Cozumu tam olarak bilmiyoruz, ama yetkililerin hemen hareket gecmesi gerektiginden eminiz.

11 Eylul teror saldirilarinin ardindan ABD’de, Mart 2010'daki buyuk depremin Fukusima Nukleer Santrali’nde yol actigi sizintinin ardindan Japonya’da, 1999 Golcuk Depremi’nin ardindan Turkiye’de, farkli zamanlarda farkli nedenlerle insanlar bu hisleri yasadi. Ercis Depremi’nin ardindan bir kez daha yasiyoruz, muhtemel Marmara Depremi’nin de korkusuyla. Korku, endise, aciziyet ve aciliyet hislerinin toplumsal psIkolojiye egemen oldugu bu durumlari, devletler genellikle “olaganustu hal durumlari” olarak nitelendirir. Dogal afetler, teror saldirilari ya da salgin hastaliklar bu tur durumlara yol acabilir. Kimi zaman ortada “olaganustu hal” diye nitelenecek bir durum bulunmasa bile, devlet-medya isbirligiyle, pire deve yapilarak, ayni toplumsal hissiyat belli uygulamalari mesrulastirmak, politikalara toplumsal destek devsirmek icin imal edilebilir.

Felaketten Iktidar Yaratmak

Imal edilmis veya kendiliginden gerceklesmis olsun, bu hissiyatin hakim oldugu anlarda, siyasal iktidarlar siyasal ve toplumsal hayatin bir parcasi veya tamami uzerinde denetim kurma, daha fazla yetkiyi merkezilestirme, varolan kurumsal ve toplumsal denetim mekanizmalarini zayiflatma, elestirel sesleri bastirma, toplumsal gundemi tek elden yonlendirme imkanina kavusurlar. Can korkusundan dogan aciliyet ve acizlik hissi, toplumsal aktorlerin iradelerini iktidar odaklarina bilincli veya bilincsiz tamamen devretmesine neden olabilir. Bu da “olaganustu hal durumundan” “olaganustu hal rejimine” gecise tekabul eder. Iktidar bizi canimizi kurtarmakla butuncul bir yasam arasinda tercihe zorlar. Sartlarin “neyi gerektirdigini” bize dikte eder. Iste Van-Ercis’te depremin ardindan simdi de kentsel politika alaninda tam da bu yasanmak uzere.

2004 yilindan itibaren, yani son depremden cok once, kentsel politika surecleri olaganustu hal rejimine dogru bazen buyuk, bazen daha ufak adimlarla ilerliyordu. Bu surece her daim eslik eden, mesruiyet kazandiran muhtemel Marmara Depremiydi. Iktidar, TOKI’nin elindeki denetimden azade yetkileri, 500 yillik mahallelerin sorgusuz sualsiz yikimini, cevre planlarinin tek adamlik sovlarla ihlal edilmesini, son olarak kanun hukmunde kararnamelerle yaratilan ve genis yetkileriyle yerel yonetimleri ve siyaseti ilga eden Cevre ve Sehircilik Bakanligi’ni hep deprem gerekcesiyle mesrulastirmaya calisti. Depremin yetmedigi durumlarda teror, kanunsuz yapilasma, fuhus, uyusturucu gibi destekleyici, baska “felaket” soylemleri devreye sokuldu. Mevcut yerel yonetim surecleri yetersizdi, agirdi, burokratikti, mahkemeler idareyi is yapamaz hale getiriyordu, hizli olmak, is bitirmek gerekiyordu. E meclis cogunlugu, milli irade de hazir vardi, ne bekleniyordu?

Devlettir, Ne Yapsa Yeridir

Evet sorulabilir, aslinda ihtiyac duydugumuz tam da bu aciliyet hissi degil mi? 1999 depreminden beri gecen 12 yillik (9'unda AKP iktidardaydi) zaman zarfinda aldigimiz bir arpa boyu yol, yereliyle merkezisiyle idarenin gevsek ve ciddiyetsiz davrandiginin gostergesi degil mi? Idarenin hem de oy kaybini goze alarak kararlilikla ve ciddiyetle bu ise girismesinde sIkayet edecek ne var?

Bu son derece mesru sorulari soyle cevaplayabiliriz. Oncelikle iktidar son 9 sene zarfinda elinde topladigi muazzam yetkilere ragmen neden gerekli onlemleri almakta yol kat etmedi? Neden ornegin kamu hastanelerinin bir tekinde bile iyilestirme yapilmadi? Neden ornegin tek katli gecekondularla dolu olan Ayazma Mahallesi yikilip yerine sadece rant degil mekanin tarihsizlestirme projesi de olan Agaoglu konutlari insa edildi de, yasal ama cok daha riskli bolgelere yonelik iyilestirme, sagliklastirma projeleri yapilmadi? Neden Istanbul’daki her bos arazi butuncul planlamayla celisen buyuk rant projeleriyle dolduruldu? Mevcut yetkilerle donusturulen Istanbul’un hangi sorunlari cozdugu, hangi kesimlere fayda sagladigi sorgulanmadan, yeni yetki devrine olur vermek, idareyi denetlemeye yonelik bu tur sorulari bile soramayacagimiz merkezilesme ve otoriterlesme surecine acik cek yazmaktir. Egemen, her zaman egemenliginin mutlak olmamasindan sIkayet eder. Bu akil yurutmenin mantiki sonucu ise totalitarizmdir. Oncelikle bu yuzden gidisat tehlikelidir.

Ikincisi, olaganustu hal durumlarinin yarattigi guvensizlik ve aciliyet halinde iktidar mutlak bilginin sahibi, dogrunun yegane hakimi olarak kendini sunar. Onun uzmanligina, teknik kapasitesinin kollarina kendimizi birakmak, rahat bir nefes almak isteriz. Ama bu merkezilesmenin yarattigi boslukta ve o boslugu dolduran Turk sag geleneginin en kadim unsurlarindan olan hizli icraat fetisizminde vahim hatalara, hesapsiz kitapsiz islere, karanlik iliskilere alan acilir, acele ise seytan karisir. Iktidar, denetlenemezliginin kibriyle, deprem sonrasi Van artik dunyanin en guvenli yeri diyerek insanlari hasarli evlerine geri gonderebilir, gitmeyenleri cehaletle suclayabilir. Akabinde yasanan olumler sorulunca, gulerek gecistirir. Icine girdigimiz “kentsel olaganustu hal rejiminde” bunun daha vahim orneklerini yasamamiz kuvvetle muhtemel gozukuyor. Ornegin bu vesileyle herkesin denetimsizlikten dem vurdugu bugunlerde TOKI konutlarinin teknik denetiminin TOKI’nin kendisi tarafindan yapildigini hatirlatalim.

Ucuncusu boylesine yetki yogunlasmasi iktidara kendi gundemini dayatma imkanini verir. Gerekce depreme yonelik onlemlerdir ama bu amac kendini bambaska amaclarla teyellenmis bulur. Nihayetinde “devlet” toplumsal guc odaklarindan bagimsiz, notr bir varlik degildir, sinifsal ve diger toplumsal esitsizlikler tarafindan bicimlenir. Ozellikle neoliberal donemde piyasa kurucu ve genisletici islevi en onceliklidir. Bu yuzden depreme yonelik muhtemel onlemler arasindan emlak piyasasinin, buyuk muteahhitlerin cikarlariyla ortusenleri secer. Can korkusunu insaat sermayesi lehine firsata cevirir. Olaganustu hal rejimleri, iktidar uzerindeki toplumsal baskiyi azaltirken, devlet-sermaye, parti-muteahhit iliskilerine daha genis alan acar. Vatandas olarak, halk olarak, elestiri getiremez, hayatlarimiz uzerinde belirleyiciligimizi kaybederiz. Sesimiz kisilir, kurucu irademiz kirilir.

Dermani Kendinde Aramak: Kolektif Eylemlilik

Son olarak boyle zamanlarda iktidarlar korkuyu, endiseyi toplumun oteki olarak bildiklerine yoneltir. Kentsel politikada bu otekinin adi 90’lardan itibaren varos diye damgalanan gecekondu mahallesi sakinleridir, her ne kadar nicelik acisindan azinlik olmasalar da orta sinif ideolojisinin egemen oldugu kamusal soylemde onlar otekidir. O yuzden hicbir teknik-sosyolojik rapora dahi ihtiyac duyulmadan deprem onlemlerine oralardan baslamak gerekir. Evini korumak isteyen, mahallesinde kalmak isteyenler tum sorunlarin musebbibidir.

Yine de eklemek lazim; olaganustu hal durumlarinda iktidar yogunlasmasi son derece muhtemel olsa da kacinilmaz degil. Durumun yarattigi silkinme hali, rutinin kirilisina, aksi yonden bir toparlanmaya, iradenin sergilenmesine firsat verebilir. Van depremi sadece canimizi kurtaracagimiz degil, butuncul varliklar olarak kendimizi gelistirecegimiz, esitlikci, dayanismaci ve anlamli toplumsal iliskiler kuracagimiz, hayatlarimiz uzerinde soz sahibi olacagimiz kentsel-toplumsal bir duzen ihtiyacini ortaya cikarirken onceki ve mevcut iktidarlarin, bu duzenin kurulmasina olanak vermedigini gosterdi. Bundan sonrasinin farkli olacagina, kazanilmis haklarin gasp edilmeyecegine dair hicbir emare yok. Bu yuzden onumuzde, kentsel mekan uzerinde soz sahibi olma, kentlerimiz yeniden kurulurken onlari bizim istedigimiz degerler, amaclar ve iliskiler etrafinda orme firsati ve sorumlulugu duruyor. Can derdinde, iktidarin gundemine yedeklenmek degil, butuncul bir yasamin pesinde kolektif eylemlilik vakti coktan geldi.

http://www.toplumunsehircilikhareketi.org/index.php?option=com_content&view=article&id=195:can-korkusu-olaanuestue-hal-rejm-deprem-sonrasi-kentsel-poltka&catid=8:makaleler&Itemid=15

IMECE


Toplumun Sehircilik Hareketi

www.toplumunsehircilikhareketi.org
SAYIN VEKiLiM

GEBZE KOSEKOY DEMiRYOLU ULASIMA KAPANMASIN

Sayin Vekilim,

Secim bolgenizde Haydarpasa Adapazari ve Haydarpasa Ankara arasi ulasimi saglayan cift hatli demiryolunun GEBZE KOSEKOY kesiminde yol yenileme calismalari kapsaminda Ocak 2012 ayi icinde tek hattan isletmecilik yapilacagi ve OCAK 2012 sonu itibari ile de tamamen kapatilarak 30 ay sure ile yolcu treni calistirilmayacagi TCDD idaresi tarafindan kamuoyuna aciklanmistir.

Bu hat demiryollarimizin en onemli aksidir. Hattin kapanmasi yalnizca Istanbul Izmit ve Adapazari'nda ikamet ederek treni kullananlari

etkilemekle kalmayacaktir. Istanbul Ankara/ Istanbul Konya /Istanbul Adana/ Istanbul Afyon/ Istanbul Sivas/ Istanbul Kars/ arasinda halkin ucuz ve guvenli ulasim hakki engellenmis olacaktir.

Tek hat isletmeciligine devam edilerek yol yenilemesi yapilmasi taleplerimize TCDD idaresi tarafindan kulak tikanmistir. TCDD Idaresi

trenler olmazsa daha rahat demiryolculuk yaparim anlayisi ve yolculara "ne haliniz varsa gorun" yaklasimi icindedir.

Sayin vekilim tek hat isletmeciligine devam edilerek yol yenilemesi yapilabilecegine dair iddialar



http://kentvedemiryolu.com/icerik.php?id=894 link adresinde dile getirilmistir. Ayrica BirlesIk Tasimacilik Calisanlari Sendikasi

tarafindan hazirlanan gorsel sunum ile de yol kapanmadan demiryolunun nasil yenilenme imkani oldugu da



http://www.dailymotion.com/video/xmyxqt_gebze-kosekoy-demiryolu-hatty-kapatylmam\alydyr_news

bu videoda izah edilmektedir.

Sayin vekilim bizlerin guvenli ucuz ve anayasal bir hakkimiz olan

ulasim hakkimizin anlasilmaz bir nedenle engellenmesini kabul

edemiyoruz.

Bu konuda Ulastirma Bakanligi ve TCDD yetkileri ile temas gecerek

konuyu TBMM gundemine tasiyarak cozume kavusturmanizi sonucundan

tarafima bilgi verilmesini rica ediyorum.

Saygi ve sevgilerimle

iMZA - - - - -


BASIN BULTENI

2012 BUTCESi TOPLUMSAL GEREKSiNiMLER DOGRULTUSUNDA HAZIRLANMAMISTIR

“Ulkemizin refah seviyesinin artirilmasi nihai hedefi dogrultusunda; buyumeye istikrar kazandirmak, istihdami artirmak, kamu dengelerini iyilestirmek ve fiyat istikrarini saglamak” seklinde gerekcelendirilen 2012 yili merkezi yonetim butcesi, toplumsal gereksinimlere yanit vermekten cok uzaktir. Toplumsal ekonomik istemleri gozetmesi ve genel refah duzeyini hedeflemesi gereken butceler, neo liberal politikalarin halki soyma araci durumundadir. Butce hedefleri yatirim ve kalkinma boyutlarindan yoksundur. Kamusal hizmetlerin ticarilestirilerek serbest piyasanin gudumune verilmesinin sonuclari butcelere yansimaktadir. Butceler gelir ve vergi adaletsizligi ve yoksullugun tirmandirilmasinin programatik bir araci haline gelmistir.

2012 butcesinde giderler toplami 350 milyar 948 milyon TL, gelirler 329 milyar 800 milyon TL, butce aciginin da 21 milyar 103 milyon TL olmasi ongorulmektedir. Serbestlestirme, ozellestirmeler nedeniyle kamu hizmet gelirleri ve kamu kurumlari karlarinda daimi gerileme yasanirken, onceki butcelerde oldugu gibi en buyuk gelir kalemini vergiler olusturmaktadir. Oyle ki 2002 yilinda 60,3 milyar TL olan toplam vergi geliri, 2011 yili Kasim ayinda yuzde 288 artisla 234,1 milyar TL olmustur. 2012 yili toplam butce gelirlerinin yuzde 93’u vergilerden, bu gelirlerin yuzde 67'sinin de dolayli vergilerden toplanmasi ongorulmustur. Calisanlardan alinan gelir vergisi de 2011 yilina gore 7,7 milyar TL artisla 56,1 milyar TL’ye cikacaktir.

Turkiye dolayli vergi oraninin en yuksek duzeyde oldugu ulkelerin basini cekmektedir. Gelir farki gozetmeden yoksuldan ve zenginden ayni verginin toplanmasini saglayan bu vergilerin artisi sureklilik arz etmektedir. Ornegin 2006 yilinda 36,9 milyar TL olan Ozel Tuketim Vergisi (OTV) gelirleri 2011’de 61,1 milyar TL’ye yukselmis, 2012 yilinda ise 70, 6 milyar TL olmasi beklenmektedir. Bu durum ayni zamanda cok sozu edilen “ic ticaret hacminin” bir soygun alani oldugunu gostermektedir.

Butceden kurumlara ayrilan paylar da sorunlu yapisini surdurmektedir. Hazine'ye yaklasIk yuzde 18’den fazla pay ayrilirken Milli Egitim Bakanligi'na yuzde 11, Saglik Bakanligi’na ise ancak yuzde 4 pay ayrilmaktadir. Daha da vahimi toplam butcenin yuzde 14’u faiz borclarina harcanacaktir, bu, egitim ve sagliga ayrilan toplam orana es duzeydedir.

Milli Savunma Bakanligi, Jandarma Genel Komutanligi, Emniyet Mudurlugu ve Sahil Guvenlik Komutanligina butceden ayrilan pay toplamda yuzde 10,7’yi bulmakta; buna karsilik Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanligi’na ayrilan pay yalnizca binde 6’da kalmakta, Diyanet Isleri Baskanligi ise ona oranla iki kati oranla butceden yuzde 1,1 pay almaktadir. Egitim, saglik gibi temel hizmet alanlarina butceden ayrilan paylar ise buyuk oranda personel giderleri, sosyal guvenlik devlet primi giderleri, cari ve sermaye transferleri odemeleri ile bu hizmet alanlarinin piyasalasmasi yonundeki donusume kaynak olusturmaktadir.

2012 butcesi yatirimlara iliskin olarak neo liberal donemin temel yaklasimlarini yansitmaktadir. Sabit sermaye yatirimlarinin sabit fiyatlarla 2010, 2011, 2012 degisim oranlari yuzde 30,2; 19,3 ve 6,2’dir. Bu oranin icindeki kamu sabit sermaye yatirimlarinin ayni yillardaki degisim oranlari da yuzde 18,6; 7,7 ve 0,6’dir. Kamu artik uretken olmayan, katma-deger yaratmayan, istihdami ongormeyen yatirimlari yapmakta, bolgesel kalkinma projelerine girmemektedir.

Yine sabit fiyatlarla ayni yillardaki ozel yatirimlarin yuzde degisim oranlari da 33,6; 22,3 ve 7,7 seklindedir. Merkezi yonetim butce kanununda toplam yatirimlarin ayni yillardaki degisim oranlari da yuzde 47,2, 19,8 ve 6,4 olarak belirlenmektedir. Oysa sabit sermaye yatirimlarina dayandirilmadigi muddetce gercek bir buyumeden soz etmek olanaksizdir.

2002-2011 donemi yillik buyume ortalamasi gercekte yuzde 4,8, istihdamda ise yuzde 1,3 oranindadir. Bu durum kamuoyunda “istihdam yaratmayan buyume” olarak tanimlanmaktadir. Butce gerekcelerinde sozu edilen “buyumeye istikrar kazandirmak”, iktidarin uzunca bir suredir basvurdugu bir aldatmacadir. Kriz oncesinde veya sonrasinda, yabanci sermayeye verilen yuksek faiz yoluyla gerceklesen sicak para akimi ile ucuz dovize bagli ithalat politikalari ve ucuz isgucu maliyeti sayesinde aldatici “buyume” rakam ve yorumlarina ulasilmaktadir. Mevcut “buyume” olgusu, ekonominin sanayi ve tarimsal uretime ve yatirimlara degil, sicak para akimina bagli mali aracilik hizmetleri, ulastirma, depolama, haberlesme ile toptan ve perakende ticarete dayalidir.

Ozetle, buyume–istihdam iliskisi kopuklugu, cari islemler acigi, yuksek oranli borc ve faiz giderleri, egitim, saglik ve yatirimlara ayrilan paylarin dusuklugu, gelir vergisi artislarinin calisanlara yuklenmesi, KDV, OTV dahil dolayli vergilerin yuksekligi ve vergi artislarinin yansidigi zamlarin surekliligi, genel butce uygulamalari ve 2012 butcesinin karakteristik ozelligidir. Bu parametreler butcenin, toplumun cogunlugunun gereksinimlerine gore hazirlanmadigini gostermektedir.

Ali Ekber CAKAR

TMMOB Makina Muhendisleri Odasi

Yonetim Kurulu Baskani

E- Posta: mmo@mmo.org.tr

E- Posta: basin@mmo.org.tr

Web: http://www.mmo.org.tr

Adres: Mesrutiyet Cad. No: 19/6 Kizilay, 06650 ANKARA Tel: (312) 444 8 666 / 425 21 41 - Faks: (312) 417 86 21
MECLiSi ACTIK

663 SAYILI KANUN HUKMUNDE KARARNAME'Yi OYLADIK

http://www.ttb.org.tr/index.php/Haberler/van-2946.html
8 YILI DOLDURAN DOGALGAZ DAGITIM SiRKETLERiNE

ZAM YAPMA YETKiSi CIKTI

http://www.gazeteport.com.tr/haber/70656/dogalgaz_sehir_sehir_zamlanacak

EPDK, sirketlere mart ayindan itibaren yatirim ve abone sayilarina gore yuzde 3 ila 20 arasinda zam yetkisi verdi. Ilk zam Enerji Bakani

Yildiz'in memleketi Kayseri'de... Kayserililer mart ayinda dogalgazi yuzde 12 zamli alacak

Aksam'in haberine gore sehirlerde dogalgaz dagitimi yapan sirketlerinin hizmet bedellerini iceren tarife metodolojisi EPDK tarafindan

belirlendi. Iki yildir sektor ile EPDK arasinda yogun pazarliklara yol acan duzenlemenin devreye girmesi ile birlikte gelecek yilin mart

ayindan itibaren sehirlerde ardi ardina dogalgaza zam yapilacak. Zam oranlarinin illerin yatirim ve abone sayilarina gore yuzde 3 ile yuzde 20 arasinda degisecegi, Turkiye agirlikli zam ortalamasinin ise yuzde 3 civarinda olacagi ogrenildi.

SIRADA 35 SEHIR VAR

Ilk zam, ilk ihalesi yapilan ve 8 yillik sabit tarife suresi dolan, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakani Taner Yildiz'in da memleketi olan

Kayseri'de yapilacak. Hesaplamalara gore Kayseri'de tuketiciler gelecek subat veya mart ayindan baslamak uzere dogalgazi yuzde 9 ila 12 arasinda degisen bir oranda zamli olarak kullanmaya baslayacak. Kayseri'yi sirasiyla Konya, Kutahya Erzurum, Balikesir, Sivas gibi iller izleyecek.

2012 yilinda ihale suresi dolan 19 sehir ve ilcede 2013-2016 yillari arasinda da geriye kalan 35 sehir zamli tarifeden dogalgaz kullanmaya baslanacak.

DAGITIMCILARIN ISTEDIGI OLDU

KARAR uzun zamandir 5 yillik tarifelerinin hazirlanmasini bekleyen dagitim sirketlerini memnun etti. GAZBIR yoneticileri daha once

yaptiklari aciklamalarda EPDK tarafindan ihtiyaclarini karsilayacak bir tarife sistemi olusturulmazsa sirketlerin batacagini, bazi sirketlerin

sektorden cekilecegini ve sektorun yabancilarin eline gececegini belirtmisti. Son duzenleme ile ilgili degerlendirme yapan bir sektor

temsilcisi 'Bu karar dagitim sirketlerine deger katti. 8 yildir ihalelerde olusan cok dusuk bedellerle, zarar etme pahasina yatirim

yapip hizmet veriyorduk. Oysa, dogalgazin hizmet kalitesi ve guvenligi cok onemli, ihmal goturmez. Evet bu duzenleme tuketicilere belli oranda zam olarak yansiyacak ama dagitim sirketlerini guclu olarak varligini surdurmesi de cok onemli. Bu asamadan sonra sektorde konsolidasyon olabilir' dedi.

ISTANBUL VE ANKARA'YA OZEL TARIFE

ONUMUZDEKI aylarda ozellestirme ihalesi yapilmasi planlanan Turkiye'nin ve dunyanin onemli enerji sirketlerinin ilgilendigi Ankara

ve Istanbul dogalgaz dagitim sirketleri icin EPDK ozel bir tarife yapacak. Bu duzenleme ile tarife suresinin biraz daha uzun tutularak

ozellestirme gelirlerinin arttirilmasinin planlandigi ogrenildi.

EPDK'nin yeni metodolojiye gore kisa sure icinde bu bolgeler icin varlik tabanlarini belirleyerek tarife olusturacagi ogrenildi.
CiNAYETiN iHALESi 10 OCAK’TA

3. RANT KOPRUSUNE KARSI

iSTANBUL’U VE YASAMI SAVUNMAK iCiN

10 OCAK’TA ANKARA’DAYIZ!

Tarih: 10 Ocak 2011 Sali

Saat:

Yer: Karayollari Genel Mudurlugu - Ankara



AKP hukumeti, “ustaliklarina” bir yenisini daha eklemeye hazirlaniyor. Istanbul halkinin ve bilim insanlarinin yillardir “hayir” dedigi 3. Rant Koprusu Projesi ihalesinin 10 Ocak 2012 tarihinde yapilacagi aciklandi. 1992 yilinda Istanbul Buyuksehir Belediye Baskani Erdogan tarafindan “Istanbul’a karsi cinayet” diye nitelenen 3. Kopru projesi, 19 yil sonra Basbakan Erdogan tarafindan buyuk bir ustalikla gerceklestirilmek isteniyor. Bir kez daha gorunuyor ki tek kiblesi rant ve yagmacilik olan AKP icin, ustalik ikiyuzluluk, ileri demokrasi hukuksuzluk anlamina geliyor. Kendi kendisini “cevrecinin daniskasi” ilan eden Basbakan icin cevrecilik de HES’lerle, kopru projeleriyle, termik ve nukleer santral projeleriyle tum su kaynaklarini, tarim alanlarini ve ormanlik alanlari sirketlerin yagmasina acmaktan baska bir anlama gelmiyor.

Bir kez daha tekrarliyoruz. 3. Kopru cinayettir cunku: Istanbul’un trafik sorununu cozecegi yalaniyla gundeme getirilen 3. Kopru projesi icin belirlenmis olan Garipce-Poyrazkoy hattinin neredeyse tamami ormanlik alanlardan gecmekte ve proje, Istanbul’un ve Kuzey Marmara’nin kalan son dogal varliklarini, ormanlik alanlarini, tarim alanlarini ve su havzalarini sermayenin isgaline acmaktadir. Ote yandan 3. Kopru projesi, deprem gercegini Istanbul halkina karsi yeni bir saldiri araci haline donusturen Cevre ve Sehircilik Bakanligi ile IBB tarafindan, “Yeni Istanbul”, “Kanal Istanbul” gibi kentlesmeyi daha da kuzeye kaydirarak insaat sirketlerinin ve arazi rantcilarinin acgozlu istahlarini gidermeyi amaclayan cilgin yagma projelerinin anahtari haline getirilecek; yoksul mahallelere donuk yikim saldirilarini hizlandiracaktir.

Bir kez daha tekrarliyoruz. 3. Kopru projesi hukuk disidir cunku: AKP, Istanbul’a karsi bu buyuk cinayeti tum hukuksal engelleri yok sayarak islemeye calismaktadir.1/100 binlik Il Cevre Duzeni Plani’nda, sehrin boyle bir projeye ihtiyaci olmadigi ve yapildigi taktirde kente ve dogaya telafisi mumkun olmayacak zararlar verecegi yonundeki raporlari dikkate almadan plan tadilati yaparak; yeni yasalarla SIT kararlarini ortadan kaldirarak; projeyi Cevresel Etki Degerlendirme (CED) sureci disinda tutarak; meslek odalarinin, universitelerin ve bilim insanlarinin rapor ve goruslerine kulaklarini tikayarak ve bilirkisi heyetlerinin olumsuz rapor verdigi, devam etmekte olan karsi davalarin sonuclarini beklemeden, bu cinayeti isleyecek sermaye grubunu secmeye hazirlanmaktadir. 3. Kopru projesi, AKP’nin “ileri demokrasi” soyleminin, demokrasi ve hukuk acisindan ne anlama geldigini bir kez daha kanitlamaktadir.

Ancak, ciraklik donemini IBB’deki talanlarla baslatip, ustalik doneminde Istanbul’u katletmeye hazirlanan; halkin ve bilimin sesini yok sayan AKP, Istanbul’un gercek sahiplerinin sermaye gruplari ve yandaslari degil, bu kentin her bir metrekaresinde emegi ve alinteri olan Istanbul halki oldugunu unutmaktadir. Bizler, ormanlarimizi, mahallelerimizi, su havzalarimizi ve yaban hayatini, kisacasi yasami savunmak ve AKP’nin “Istanbul cinayetine tam tesebbus” sucunu islenmesine engel olmak icin, 10 Ocak 2012 Sali gunu suc mahallinde olacagiz. HES’lere; nukleere; termik santrallere; siyanurlu altina; kentlerin kamusal, tarihsel ve sanatsal varliklarinin yagmalanmasina; halki kendi kentinde surgun eden “kentsel-rantsal” donusumlere karsi ormanlari, suyu, tabiat varliklarini, insani ve yasami savunanlar olarak bu cinayete “dur” diyecegiz.

Bizim teklifimiz cok acik: Insanca bir yasam, yasanabilir bir Istanbul icin Kopru degil Orman , Kopru degil Su, Kopru degil Toplu Ulasim ISTIYORUZ. Tum yasam savunucularini, 10 Ocak 2012 Sali gunu Ankara’da Karayollari Genel Mudurlugu onunde olmaya cagiriyoruz.

SERMAYE DEFOL, ISTANBUL BIZIMDIR!

3. KOPRU YERiNE YASAM PLATFORMU
KURESELLESME SURECiNDE

MiMARLIK VE KENT SEMPOZYUMU

http://www.mimarist.org/index.php?/events/view/2012/01/13/235

Tarih: 13-14 Ocak 2012

Saat: 10.00-18.30

Yer: ITU Taskisla Yerleskesi Nezih Eldem Salonu (Salon No: 109)

Iletisim: 0212 251 49 00 www.mimarist.org

1.Gun


13 Ocak 2012 / Cuma

Acilis Konusmalari: 10:00-10:30

Tematik Sunum: 11:30- 11:15

Kuresellesme ve Kentlesme

Prof. Dr. Rusen Keles

Tematik Sunum: 11:15- 12:30

Private Affluence and Public Squalor – Architecture and Planning In The 2010s

(Ozelin Refahi ve Kamunun Sefaleti – 2010’larda Mimarlik ve Planlama)

Prof. Dr. John Lovering

Yemek Arasi: 12:30-13:30

1. Oturum: 13:30- 15:30

Oturum Baskani:Dr. Dogan Hasol /Y.Muh. Mimar

Kuresellesme ve Istanbul’un Artan Hegemonyasi

Mustafa Sonmez / Ekonomist

Kuresellesme Kosullarinda Topraga Bakis ve Mekandaki Izdusumleri

Prof.Dr. Erol Kokturk

Istanbul’da Siniflarin Mekanda Yeniden ve Esitsiz Dagilimi

Doc.Dr.Hatice Kurtulus

Kuresellesme Ideolojisinin Kent Planlamaya Iliskin Kavramlari

Doc.Dr. Cagatay Keskinok

Sorular-Cevaplar

Cay Arasi:15:30- 16:00

2. Oturum: 16:00- 18:00

Oturum Baskani: Eyup Muhcu / Mimarlar Odasi Genel Baskani

Kuresellesme ve Kentsel Donusum

Doc.Dr. Asuman Turkun

Istanbul’daki AVM furyasi neyin alametidir?

Dr. Jean- Francois Perouse

Kuresellesme Surecinde Sosyal Adalet: Istanbul Ornegi

Prof.Dr. Zekiye Yenen – Ar.Gor. Dr. Tore Secilmisler

Kuresellesen Istanbul’un Mega Projeleri

Mucella Yapici / Y. Muh. Mimar

Sorular-Cevaplar

2.Gun


14 Ocak 2012 / Cumartesi

Tematik Sunum: 10:00 - 10:30

Kuresellesme Surecinde Yitirdigimiz Tarihi Peyzajlar ve Istanbul

Nezih Basgelen / Arkeolog- Editor

3. Oturum: 10:30 - 12:30

Oturum Baskani: Yildiz Uysal / Y.Muh. Mimar

Yeni Kentsel Paradigma: Yeniden Uretimden”Yaratici Yikiciliga

Doc.Dr. Tarik Sengul

Kulturel Mirasin Korunmasi ve Kent Planlamada Degisen Politikalar: 2000’li Yillarin Getirdigi

Prof. Dr. Iclal Dincer

Kuresellesme ve Istanbul’un Dunya Mirasi Degerlerinin Korunmasi

Prof. Dr. Zeynep Ahunbay

Kuresellesme Surecinde Mimarin Degisen Rolu

Yard. Doc. Dr. Ahmet Tercan

Sorular-Cevaplar

Yemek Arasi 12:30-13:30

4. Oturum: 13:30- 15:30

Oturum Baskani: Tores Dincoz /Y.Mimar- TMMOB Ist. IKK Sekreteri

Kuresellesmenin Istanbul Kent Kiyilarina Etkisi

Yrd. Doc.Dr. Ali Kilic

Kuresel Mimarlik Pazarinda Yeni Bir Arac Olarak Dijital Medya

Doc.Dr. Ozlem Erdogdu Erkarslan - Ogr. Gor. Dr. Bilgen Dundar - Ar. Gor. Tulay Erenoglu

Kuresellesme / Konut

Cengiz Bektas / Y. Muh. Mimar

Kuresellesme Baglaminda Konutun Kavramsal Arka Plani

Doc.Dr.Seniz Ergecgil Cikis

Sorular-Cevaplar

Cay Arasi: 15:30- 16:00

Forum: 16:00- 18:00

Forum Yoneticisi: Sabri Orcan / Mimarlar Odasi Istanbul Buyukkent Subesi 2. Baskani



Yüklə 0,53 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin