17 aralik 2010 cuma


NADiR VE EMDEMiK TURLER BiYOLOJiSi



Yüklə 0,53 Mb.
səhifə4/5
tarix23.01.2018
ölçüsü0,53 Mb.
#40159
1   2   3   4   5

NADiR VE EMDEMiK TURLER BiYOLOJiSi

ULUSLARARASI SEMPOZYUMU

Tarih: 23-27 Nisan 2012 - ODTU

Bilgi/iletisim: Hakki Copuroglu / Proje Koordinatoru

Cep No: 0553 234 76 63

Sempozyum web sitesi : http://www.metu.edu.tr/~bior
KARBONDiOKSiT (CO2) DEPOLAMA

CALISTAYI

Tarih: 13-14 Haziran 2012

Saat: 09.00 -…

Yer: ODTU - Ankara

Iyi gunler,

Ekte 13-14 Haziran 2012 tarihinde ODTU’ de yapilacak iklim degisIkligi ve CO2 depolama uzerine bir calistay duzenleniyor. Asagidaki web sayfasinda duyurusunu bulabilirsiniz.

Ilgi gostereceginizi umit ediyoruz.

Organizasyon grubu adina,

Prof. Dr. Ender Okandan

ODTU


www.pal.metu.edu.tr/co2depolama

petrol@metu.edu.tr

Organizasyon Komitesi:

Ender Okandan, okandan@metu.edu.tr

Tel: 0312 210 48 89

Ilhan Topkaya, itopkaya@metu.edu.tr

Caglar Sinayuc, caglars@metu.edu.tr

Vit Hladik, vit.hladik@geology.cz

www.cgseurope.net
AFET YONETiMi

BEKLENiLMEYENi BEKLEMEK, EN KOTUSUNU YONETMEK

Prof Dr. Mikdat KADIOGLU



- PDF KiTAP - (Bilgisayariniza indirebilirsiniz)

http://turkafet.org/upload/dosyalar/Afet_Yonetimi._KADIOGLU_M..pdf
ACiL VE AFET TIBBI DERNEGi

WEB SAYFASI

http://turkafet.org
SUREKLi GUNCELLENEN

DUNYA AFET HARiTASI (KARMA HARiTA):

http://hisz.rsoe.hu/alertmap/index2.php
GENEL SAYFA:

http://visz.rsoe.hu/alertmap/index.php?lang=eng
DUNYA SALGINLARINI iZLEME SiSTEMi HARiTASI

http://www.idemc.org/index.php

*

 



 

6. Bolum - Bilim/Sanat ve ArGe HABERLERi

 

 
SAGE iLE BiLiMSELHESAPLAMA



30-31 MART 2012 / OZGUR YAZILIM VE LINUX GUNLERiNDE

Bu yil 30-31 Mart Gunleri (yarin ve ondan sonraki gun) Bilgi Universitesi'nde duzenlenecek Ozgur Yazilim ve Linux Gunleri 2012

bunyesinde bir de Sage ile Bilimsel Hesaplama (30 Mart Cuma, 10.00 - 12.00) calismasi duzenlenecektir.

Bu calismada Feza Gursey Enstitusu'nde Turkcelestirme calismalari yurutulmus Sage programinin kullanimi tanitilacaktir.

Ayni etkinlik kapsaminda "Bilimsel Hesaplamada Ozgur Yazilimlar" baslikli diger ilgili bir konusma, ITU Matematik Muhendisligi son

sinif ogrencisi ve Feza Gursey Enstitusu Stajyerlerinden Gulseren Bulut tarafindan yarin 12.00-13.00 arasinda verilecektir.

* Sage Nedir?

Sage, Maple, Mathematica, Matlab'a alternatif ozgur ve acik kaynak kodlu bir matematik yazilimidir.

Sage, pek cok farkli matematik yazilimini bir ortak cati altinda toplar, orn. GAP, GP/Pari, Maxima, Singular, Octave, R, gibi...

Daha ayrintili bilgi icin:



http://www.sagemath.org/

* Sage'i denemek icin:



http://sagenb.org/

* Turkce Sage Defteri giris sayfasini gormek icinse Ek'e bakiniz.

* Kisa Sage Kilavuzlari icin (Turkce):

http://wiki.sagemath.org/quickref

* Ozgur Yazilim ve Linux Gunleri 2012 Programi:



http://ozguryazilimgunleri.org/2012/program/

* Ozgur Yazilim ve Linux Gunleri 2012 web sayfasi:



http://ozguryazilimgunleri.org/2012/
SOYLESi / MEDYA ve BiLiNC YONETiMi

MEDYA-iKTiDAR ILiSKiLERi

KONUSMACI - Prof. Dr. Irfan ERDOGAN / Gazi Universitesi Iletisim Fakultesi

Tarih: 30 Mart 2012 Cuma

Saat: 18.00

Yer: Bilim ve Utopya Ankara Burosu

Adres: Konur 2 Sok. 69/1 Kizilay- Ankara

ILETiSiM - 0312- 418 52 64

iletisim@bilimveutopya.com.tr

Etkinlige katilim ucretsizdir.



www.bilimveutopya.com.tr

https://twitter.com/#!/bilimveutopya

http://tr-tr.facebook.com/pages/Bilim-ve-%C3%9Ctopya/219440502863
OZGUR UNiVERSİTE CUMARTESi SEMiNERLERi

BiR GERCEKLiK OLARAK KRiZiN KALKINMA ALGISINDAKi YANSIMALARI - Mehmet TURKAY

Tarih: 31 Mart 2012 Cumartesi

Saat: 15.30

Yer: Istanbul Ozgur Universite

Cumartesi seminerleri…

“ Toplumsal Bir Surec/Durum Olarak Kapitalizmin Krizinin Farklilasan Yansimalari? ”

“ Bir Gerceklik Olarak Krizin ‘Kalkinma’ Algisindaki Yansimalari”

Konusmaci : MEHMET TURKAY

Herkese Aciktir…

Adres: Kumbaraci Yokusu 57/3 Tunel- Beyoglu Tel: - (0 212) 292 77 40 - 249 12 92



istanbulozguruniversite@gmail.com

www.ozguruniversite.org

http://www.ozguruniversitekitapligi.com

www.facebook.com/ozguruniversit

https://twitter.com/ozguruniversite
3 ViDEOMUZ VAR....

PARAYLA MUTLU OLUNUR MU?

Mutluluk ve para iliskisi uzerine bir tv-haber bulteni konusmasi. Parasizlik mutsuzluk getirir. Ancak parasizligin bitmesi mutlu etmeye yetmez.

Videoyu izlemek icin asagidaki linke tiklayiniz:

http://tvarsivi.com/player.php?i=2012030704618

Daha etkin daha uyanik bir hayat: Gundelik anlari derinlemesine yasamak icin 10+1 fikir

Recete iddiasindaki kisisel gelisim kitaplarindaki onerilere genellikle kusku ile bakarim. Ama gundelik yasamin bazi anlarini daha iyilestirme icin ipuclarina ihtiyacimiz da orada duruyor. Recetenin etkisinin sinirlarini bilerek, hayatin sirrini kimsenin bir baskasindan daha iyi cozemedigini hatirlayarak okunmasi dilegiyle. Kimseye bir zarar verecegini sanmiyorum.

Videoyu izlemek icin asagidaki linke tiklayiniz:



http://www.yankiyazgan.com/admin/anmviewer.asp?a=762&z=4

Dikkat EksIkligi ve Hiperaktivite Bozuklugu

• Bir cocugun dikkatinin daginik olmasinin ya da hareketlerinin asiri olmasinin cocuga zarar verdigine karar verdigimiz nokta neresi?

•DEHB’niz varsa, durtuleri kontrol edemiyor, bir seye sonuna kadar konsantre olamiyorsaniz, gercek hayatta mutlu olmak cok zor olabiliyor. O sebeple, mutlu olabileceginiz ve kontrol edebileceginiz bir fantezi dunyasina (basta sanal ortam oyunlari olmak uzere) kacis ozellikle ergenlik caginda cok sIk gorulebiliyor.

•DEHB tanisi alan cocuklar, DEHB belirtileri onlarin gelisimlerini, sosyal uyumlarini, ogrenmelerini, aile ve arkadas iliskilerini bozdugu icin bu taniyi alirlar.

Videoyu izlemek icin asagidaki linke tiklayiniz:



http://www.yankiyazgan.com/admin/anmviewer.asp?a=898&z=22

yankiyazgan.com'u twitterdan takip etmek icin: http://twitter.com/yankiyazgancom

yankiyazgan.com'u facebooktan takip etmek icin: http://www.facebook.com/dryankiyazgan

yankiyazgan.com bulten uyeliginden ayrilmak icin tiklayiniz.

Nisan ayi konusmalari:

"Aile Ici Iletisim" (Otistik Cocuklari Koruma ve Yonlendirme Dernegi - ODER)

Konu: Otizm

Tur: Topluma Yonelik

Tarih: 04 Nisan 2012

Saat: 13.00

Yer: Izmir (Ziya Gokalp Kultur Merkezi - Karsiyaka),

http://www.otizm.org/?p=925

"Yurekli Beyin: Genclerle Iletisim Ilkeleri" (Izmir Amerikan Koleji)

Konu: Genclerle iletisim

Tur: Okul ogrenci ve velilerine yonelik

Tarih: 04 Nisan 2012

Yer: Izmir

"Donum noktalari: beyin gelisimi ve yasadiklarimiz arasindaki iliskiler" (Koc Universitesi)

Konu: DEHB

Tur: Universite ogrencilerine ve calisanlarina yonelik

Tarih: 18 Nisan 2012

Saat: 15.30- 17.00

Yer: Istanbul

"Dikkat EksIkligi Hiperaktivite Bozuklugu ile Buyumek- (Oturum Baskani) Prof. Dr. Eyup Sabri Ercan, Yrd. Doc. Beril Taskin ile birlikte " (22. Ulusal Cocuk ve Ergen Ruh Sagligi ve Hastaliklari Kongresi)

Konu: Yikici Davranis Bozukluklari ile Buyumek

Tur: Panel – meslektaslara yonelik

Tarih: 24 Nisan 2012

Saat: 15.00 – 16.30

Yer: Abant



http://www.22cocukergen.com/

"Cocugunuz sizden ne bekliyor?" (Antalya Koleji - 9. Veli Sempozyumu)

Konu: Okul cocugunun ruh sagligi

Tur: Ilkogretim velilerine yonelik

Tarih: 28 Nisan 2012

Yer: Antalya



http://www.yankiyazgan.com/

http://yankiyazgan.blogspot.com/

http://twitter.com/yankiyazgancom

http://www.facebook.com/dryankiyazgan
iNSAN

NASIL iNSAN OLDU?

Tarih: 14-15 Nisan 2012 Cumartesi-Pazar

Saat: 10.00 - 18.00

Yer: Konur 2. Sok. 69/1 Kizilay-Ankara

Etkinlik icin basvurularinizi yaptiniz mi?

Programi ve katilim icin gereken iletisim bilgilerini dikkatinize sunuyoruz...

Bilim ve Utopya’dan iki gun surecek buyuk bir bilim etkinligi!

“INSAN NASIL INSAN OLDU?”

Tutuculugun, dogmatizmin, bilim dusmanliginin ve hurafenin arttigi bir toplumsal ortamda, bilimin ve aydinlanmanin one cikan basliklarini anlamak ve anlatmak her zamankinden fazla onem tasiyor. Bilim ve Utopya, doga bilimlerinden toplum bilimlerine uzanan cizgide buyuk bir etkinlik duzenliyor.

Basta lise ve universite ogrencileri olmak uzere butun okurlarimizi ve dostlarimizi “Insan Nasil Insan Oldu?”ya katilmaya, desteklemeye, guc vermeye cagiriyoruz!

Evrenin, dunyanin ve insanligin seruvenin anlatilacagi, iki gun surecek etkinligimizde ders verecek akademisyenler ve aydinlarimizin isimleri soyle: (alfabetik soyadi sirasi ile)

Prof. Dr. Sina AKSIN, Doc. Dr. Can BILGIN, Prof. Dr. Korkut BORATAV, Prof. Dr. Erksin GULEC, Prof. Dr. Semih KORAY, Prof. Dr. Namik Kemal PAK, Prof. Dr. Huseyin OZEL, Ahmet SAY, Prof. Dr. Cemal TUNOGLU

Etkinlik icin basvurularinizi yaptiniz mi?

Programi ve katilim icin gereken iletisim bilgilerini dikkatinize sunuyoruz...

INSAN NASIL INSAN OLDU?

14-15 NISAN 2012 Cumartesi-Pazar - ANKARA – 10:00- 18:00

Birinci Gun

10:00- 10:40 Buyuk Patlama ve Evrenin Olusumu Prof. Dr. Namik Kemal Pak

10:40- 11:00 Soru- Cevap

11:00- 11:15 Ara

11:15- 12:00 Dunyanin Olusumu Prof. Dr. Cemal Tunoglu

12:00- 12:15 Soru- Cevap

12:15- 13:30 Yemek Arasi

13:30- 14-15 Canliligin Gelisimi Doc. Dr. Can Bilgin

14:15: 14:30 Soru- Cevap

14:30- 14:45 Ara

14:45- 15: 30 Insanin Evrimi ve Anadolu Prof. Dr. Erksin Gulec

15:30: 15:45 Soru- Cevap

15:45- 16:00 Ara

16:00- 16:45 Insanin Evrimi ve Anadolu Prof. Dr. Erksin Gulec

16:45- 17:00 Soru- Cevap

Ikinci Gun

10:00- 10:30: Tarih Nedir? Prof. Dr. Sina Aksin

10:30- 10:45: Soru- Cevap

10:45- 11:00: Ara

11:00- 12:00 Bilimin, devletin ve uygarligin dogusu Prof. Dr. Semih Koray

12:00- 12:15 Soru- Cevap

12:15- 13:30 Yemek Arasi

13:30- 14:45 Sanatin ve Muzigin Dogusu Ahmet Say

14:45- 15:00 Soru- Cevap

15:00- 15:15 Ara

15:15- 16:00 Degisimin Oznesi Olarak Insan ve Emek Prof. Dr. Huseyin Ozel

16:00- 16:15 Soru- Cevap

16:15- 16:30 Ara

16:30- 17:15 Aydinlanmadan Sosyalizme Ilerici Dusunce Prof. Dr. Korkut Boratav

17:15- 17:30 Soru Cevap

17:30- 18:00 Tartisma ve Kapanis: Insanligi Nasil Bir Gelecek Bekliyor?

Katilim sinirlidir. Basvurular icin iletisim bilgileri:

Ilyas Karatepe – Bilim ve Utopya Ankara Koordinatoru

Konur 2. Sok. 69/1 Kizilay-Ankara 0312 418 52 64 - 0531 348 45 72



www.bilimveutopya.com.tr

krtpilyas@gmail.com

iletisim@bilimveutopya.com.tr

bilimveutopya@bilimveutopya.com.tr
ROCK-A FESTiVALi

03-04-05 AGUSTOS 2012 – iZMiR

Gonullu katilimi icin: http://rock-a.org/?page_id=1378

Diger ayrintilar icin: http://rock-a.org/

Aysun Guler



aysun_gler@yahoo.com
MiMARLIGI PARCALAMAK

ONSOZ - Ali Artun

http://www.e-skop.com/skopdergi/onsoz-mimarligi-parcalamak/577

12/03/2012 / skopdergi - sayi 2 /

Matbaanin icadindan once, kitaplardan cok mimarlik okunurdu. Mimarlik bir takim sayilarin ve formlarin bileskesiydi ve bunlar da sembolik anlamda son derecede yukluydu. Sayilar ve formlar, aritmetik ve geometri; yani mimarligin matematigi ya da metafizigi, mimarligin ilk caglarina kadar giden bir tarihe gonderen bir kozmos, bir mit, bir metin olustururdu. Henuz akil icat edilmemisti ve kelimelerle seyler arasindaki iliski sonsuzdu, ayrica zamanina ve mekanina gore degisirdi. Bir katedral, zamanin muzeleri olan nadire kabinelerini andirirdi; nadire kabinelerinin bilgi rejimi de zaten hafiza saraylari denen mimarlik kompleksleri uzerine insa edilirdi. Yani bilgiyi, -kozmosun gizemini ve gercekligini- mimarlik saklardi. Ve bilgi, hafiza saraylarinin mimarligindan isiyan, formlarla sayilar, maddelerle hayaller arasinda kurulan gizemli bagintilar, karsilikli cagrisimlar (correspondance), alegoriler sayesinde uyanirdi. Hafiza saraylari, alimleri yeniden butun insanlik icin ortak olan Babil oncesi bir evrensel dil arayisina, Adem’in dilini yeniden kesfetmeye yonlendiren Ronesans’in neoplatonik felsefesinin ve biliminin arkitektonigiydi. Bilgi mimarlikta sakliydi. Mimarligin ruhunu olusturan sayilarda, sayilar arasindaki iliskiyi kuran oranlarda (muzikte), ve bu oranlari canlandiran formlarda sakliydi.

(Resim) Giulio Camillo’nun (1480-1544) Vitrivius’un Doner Tiyatro’larini ornek alan hafiza tiyatrosu veya hafiza sarayi: Ronesans epistemolojisinin mimarisi

Aydinlanmayla birlikte akil, bilginin kaynagi olarak ansIklopediyi kesfetti. Hafiza saraylarinin yerini ansIklopedi aldi. AnsIklopedi bilimseldi, dolayisiyla dogayla ozdesti; dogayi bozan bir yapinti (artifice) olan mimarlikla degil. Bilim artificial degil, naturaldi; somuttu, nesneldi, pozitifti, deneyseldi; bilimde seyler hayalleri gibi degil gozuktukleri gibiydi. Sonucta kelimeler ve seyler arasinda akli bir iliski kuruldu. Hayal ile hakikat iliskisi parcalandi. Ve bundan boyle hayal dunyasi sanata devroldu. Maddeler ve kavramlar arasi iliskinin hayal edilmesinin gucune dair inanc artik sanat tarafindan korunacakti. Kant ve romantikler sanata ozgu yeni bir hakikat rejimi kurdu. Ve romantizm, bilginin rasyonellesmesine, endustrilesmesine, gercekcilesmesine, hatta bizatihi bilgiye karsi kulturel bir devrim baslatti. Bilgiyi yeniden sanat, mimarlik, hayalgucu etrafinda orgutlemeye giristi. Bilginin buyusunun bozulmasina karsi; akilcilasmayi, bilimsellesmeyi ve endustrilesmeyi ifade eden modernizasyona karsi, bir karsi modernlik orgutledi: modernizm; ya da kulturel modernizm veya estetik modernizm. Modernlik karsisindaki bu direnisin sembolu Gotik oldu. Gerek romantikler, gerekse onlardan esinlenen utopistler (Ruskin, Morris, Fourier) Gotik mimarligi goklere cikardi.

Modernist sanat ve mimarligin, kentin rasyonellesmesine, Paris’in Haussmann’lastirilmasina ve modern urbanizme karsi en guzel tepkisi kuskusuz flanerie’dir. Hicbir amaci olmaksizin, tamamen arzulara ve rastlantilara teslim olarak kentte keyfince surtmek. Kenti ve kentli tipleri gozetlemek, dikizlemek. Bundan hayaller, fanteziler uretmek. Kisacasi, mimarligi yeniden okumayi ogrenmek. Modern kentten ortacag romanslari duslemek. Ve bu ‘performansi’ kaplumbaga hizinda yapmak. Calisma, hiz, ilerleme gibi modern kultlere karsi, avareligi, aylakligi, keyfiligi, tembelligi yuceltmek. Yeni kentin anti-modern safralariyla; bohemlerle, serserilerle, asilerle, orospularla dusup kalkmak. Kisacasi Baudelaire’in siirini yasamak.

Gercekten de, flanerie, mimarligin rasyonellesmesine, urbanizme, Bauhaus’a, Le Corbusier’ye ve CIAM/Uluslararasi Modern Mimarlik Kongresi'ne karsi surrealistlerin, dadanin, situasyonistlerin ve zamanimizda fluxusun yuruttugu direnisin kaynagini olusturur. Guy Debord ve Asger Jorn’un Paris haritalarini keyfince kesip bicerek yaptiklari, kent icinde sansa ve arzuya dayali guzergahlar cizen kolajlari flanerie'nin en temsili sanati sayilmalidir. Cunku 1968 Mayis’inda bir sure, situasyonistlerin onderliginde devrimciler Paris’i ele gecirince, calismayi terk edenlere, arzularinin ve tutkularinin pesinde kosanlara bu kolaj haritalar yol gostermistir! Her Paris’li flanerie'ye dadanmistir. Mimarlik yeniden efsaneler yazmaya baslamistir. Nitekim, mimarligin hayal dunyasina yeniden guc kazandiran ve yer yer Skop’un bu sayisinda incelenen hareketler bu donemde canlanir.

(RESiM) Guy Debord ve Asger Jorn’un “psIkocografik” arzu haritalarindan biri

Bu hareketlerin bir yandan da mimari modernizme karsi uyanan postmodern mimarligi esinlendirdigi dogrudur. Ancak postmodernlik bugun, Dubai’nin zirvesini olusturdugu bir ultra-fanteziler, hiper-gerceklikler evrenine, bir mimarlik simulasyonuna evrilmistir. Oyle ki, mimarlik projeleri hayatla, gercekle iliskisini koparmis, tamamiyla hayali bir dunyanin dili, sanati haline gelmistir. ‘Mimarligin Dubailesmesi’ olarak anilan donusum sonucunda, yapilarin, barinma, eglence, is, vb. islevlere hizmet etmeleri, iskan edilmeleri oncelikli degildir. Bir piyasa yaratmalari onemlidir. Ama satilmalari kadar satmalari da onemlidir; yani markalandirmalari. Sirketleri, kentleri, hayatlari… Rem Koolhaas’a kalirsa, mimarligin umudu Dubai’dedir. Sanki mimarligin cagdas katedralleri Dubai kuleleridir. Ama onlarin gercekligi taklit olmalaridir. Mimarligin gizemine, buyusune, hayalgucune ait iktidarini canlandirmak yerine, onu kendilerine mal ederler. Bilgiyi ve sanati, zamanimizda Tanri’nin ve aklin yerine gecen piyasanin diline tercume ederler.
NEDEN

SKOP?

http://www.e-skop.com/neden-skop

Dunyada kirk yildir yasanan ve gittikce siddetlenen kirilmalarin, bir cag donusumunun isaretleri oldugundan artik tarih sezgisine sahip kimsenin kuskusu yok: Modernlik cozuluyor. Ve boylesine her cozulme doneminde oldugu gibi, bu kez de ilk sinyaller sanattan geldi. Yasadigimiz donusumu gene sanatin kehaneti sayesinde fark ettik. Modernligin cozulmesine sanatin gosterdigi bu tepki, haliyle sanat tarihine de yansidi ve arkadan elestiri yazini geldi. Ronesans’tan baslayarak ve Vasari, Burckhardt, Winckelmann, Hegel, Marks, Wolfflin, Riegl, Panofsky gibi nirengilerini izleyerek gayet guclu bir bicimde ‘ilerleyen’; akademileri, ansIklopedileri, muzeleri ve galerileriyle son derecede orgutlu gorunen sanat tarihi, 1970’lerden baslayarak krize girdi. Bu kriz aslinda modernligin bilgi rejimine ait topyekun bir krizden kaynaklaniyordu ve belli basli uc sureci kapsiyordu:

● Hakikati ifade ettigini varsaydigimiz bir takim sozler ve yazilar, giderek referanslarini, bilimselligini, nesnelligini yitirerek anlamsizlasiyordu. ‘Dogru’, ‘iyi’ ve ‘guzel’i tanimlamak amaciyla yuzyillardir kesfedilen akilcil normlar hizla bulaniklasiyordu. Modernligin tanimladigi, normatif ve evrensel olan bilginin yerini, farkli dillere, kulturlere ve baglamlara gore rolatif olan ifadeler dolduruyordu. O zaman tarih de, yazarina oldugu kadar okuyanina gore de farklilasan bir tur edebiyat, retorik, bir ‘text’ halini alabiliyordu. Yani tarihsel hakikat, bundan boyle, modern aklin degil de cagdas dilin, dile ait gostergelerin bir tur sanatina donusuyordu.

●Zamansallik (temporality) kavrayisi da degisiyordu. Zaman artik ‘gecmis’in, ‘simdi’nin ve ‘gelecegin’ eklemlendigi, gecmisten gelecege dogru ilerleyen bir dinamik arz etmiyordu. “Tarihin sonu”nu savunan kimi gorusler, insanligin ilerlemesinin Bati liberalizminde nihayete erdigini; kimileri de artik tarihin, onceki zamanlarda inanildigi gibi, Tanri, insan, toplum, isci sinifi gibi bir oznesi olmadigini iddia ediyordu. Ayrica, tarihin yuzunu dondugu bir telos, bir utopya, bir insanlik ideali de kalmamisti. Aslinda butun bu gorusler zamani ‘simdi’ye tercume ediyordu. Dolayisiyla, gecmis ve gelecek, ancak simdiki zamanda anlam buluyordu; her ‘text’ ancak simdiki bir ‘context’e gore kavraniyordu. Tarih, ‘tarihsiz’lesmisti.

●Modernligin gelistirdigi toplum fikri yerine ‘kultur’un ikame edilmesi; bilgi ve iktidarin etnik, dinsel ve diger kimliklere gore orgutlenmesi; ayrica bu sureclerle birlikte kulturun ozellestirilmesi, sanat tarihini ve elestiri yazinini da etkiliyordu. 18. yuzyilda, kamusallik bilincinin uyanmasi sonucu ortaya cikan modern sanat tarihi ve elestiri, simdilerde gittikce sanatin pesi-sira ozel isletmelerin iletisim ortamlarina ve kurumsal kulturlerine eklemleniyordu. Sonucta tarih ve elestiri, kamu adina soz soyledikleri ortamlarini yitirmeye basladi.

Iste bu kirilmalar tarihin anlamsizlasmasina, sanatin da tarihsizlesmesine yol acti. Sanat kadar, sanat tarihi ve elestiri de giderek sanat yonetimine temelluk ediliyordu. Sanat, akilci disiplinler karsisinda onu ‘yonetilemez’ olarak tanimlayan estetik modernizm sayesinde korudugu ozerkligini terk ediyor ve caglar boyunca oldugu gibi yeniden yonetimlerin, otokratlarin denetimine giriyordu. Sanat tarihi ise bu teslimiyeti yazinsallastiriyordu.

Neyse ki, yukardaki profil hikayenin bir yuzunu, iktidar yuzunu, hegemonik ve resmi yuzunu, kurumsal yuzunu resmediyor. Cunku 1968 ve sonrasi, bir yandan sanatin, tarihin ve elestirinin yonetilmesine direnen, oteki yandan sanatin iktidar teknolojileriyle iliskilerini kesfeden ve teshir eden bir sanat tarihi hareketinin serpilmesine de yol acti. “Radikal”, “elestirel” ya da “toplumsal” olarak anilan bu hareket, romantik filozoflardan cagdas Paris filozoflarina, Marx’tan Frankfurt Okulu’na, R.Williams ve E.P. Thompson doneminin “kulturel calismalar” acilimindan post-kolonyalizme, feminist ve queer teorilere, elestirel teoriyi canlandiran ‘tarihleri’ kapsamaktadir. Derdi modernligin muhafazasi olamaz, cunku en koklu modernlik elestirileriyle beslenir. Ozellikle 19. ve 20. yuzyil sanatinin modern, formalist tarih soylemlerinden sokulerek, siyasal, toplumsal hayatla birlestirilmesine caba harcar. Modernligin asilmasi onun da hedefleri arasindadir ama ‘simdinin mutlaklastirilmasi’ icin degil. Elestirel tarih, gelecege iliskin umudunu, utopyalarini korur. Ayrica, o da kulture oncelik verir ancak kulturu egemen bir iktidar ve anlamlandirma sistemi olarak inceler. Sanatin nasil kimlik ve kultur savaslarinin gostergelerine donustugu uzerinde durur. Sanati, siyaseti ve tarihi kulturel yasama indirgemez. Incelemelerinde toplumsal yasam da basattir. Sanati ve sanat tarihini toplumsal, politik donusum hareketlerinden yalitmaz.



Iste Skop, sanat ve estetigi elestirel kuramla ve siyasetle birlestiren, son derecede verimli boyle bir tarih hareketini beslemek amaciyla yayinlanmaktadir.

Turkiye’de ozellikle 20.yuzyilin sanatiyla ilgili tarih birikiminin sinirliligi bilinmektedir. Bir kere, sanat tarihinin malzemesi olan bircok sanat eseri daha henuz ortaya cikmakta ve belgelenmektedir. Bu nedenle sanat tarihi genellikle metinden metine devrolan bir takim tekniklere bagimli kalmistir. Ote yandan, Batililasma zihniyetlerinin resmilestirdigi ‘modern’ tanimi hala yururluktedir. Ve sanat tarihine ozgu olan “modernizm” kavrami da bu tanimdan turetilerek, “estetik modernizm” ile “toplumsal modernizasyon” arasindaki karsitlik atlanmakta, ‘modernizm’ ve ‘modernlesme’ ozdeslestirilmektedir. Sonucta, avangard hareketlerin dogmasina da yol acan sanatin modernist ozerklesme sureci Turkiye’nin sanat tarihinde bir bosluktan ibarettir. Gunumuzdeyse, 1990’lardan baslayan ve kuresellesen piyasanin kurguladigi cagdas sanat kronolojileri ile bu bosluk iyice derinlesmektedir. Ve ‘tarihsizlesme’ doneminin bu ‘guncel’ tarihleri, oncekilere kiyasla sanki daha standart, daha resmi ve daha otoriterdir.

Skop, bu konformizmi sarsmayi amaclamaktadir.

Bunu basaracak bir elestirel enerjinin var olduguna inaniyoruz. Ornegin, kamusal bir ruhla kotarilan, ama kamusal ortamlarin kapatilmasi nedeniyle kamuya erisemeyen tez calismalari bu enerjinin en heyecan verici kaynaklarindandir. Ayrica, kozasi icine hapsedilen, entelektuel pazarda kabul gormeyen daha nice dusunce, elestiri, hakikat… Skop, bu enerjinin, bu birikimin kamusal ekrani olmayi umut etmektedir. Skop, sanatin tarihten, elestiriden, siyasetten arindirilmasi kampanyasina karsi canli bir birikim olusturabilme gayretine bir cagridir. Iliskilerini rekabet yerine dayanisma uzerine kuran dusunsel bir girisimdir.

Peki neden Skop? Cunku skop,[Ing. scope, It. scopo, Lat. scopus, Yun. skopos] ozgur bir dusunce ve eylem alanidir; dusuncenin ve eylemin kapsamini da ifade eder; ve bu kapsamda amaclar kadar arzulara da yer vardir. Ayrica skop , “mikro-skop”, “tele-skop” gibi sozcuklerden bildigimiz en yaygin anlamiyla gozlemlemektir, izlemektir; ‘ufuk’ anlamina da gelir…

Skop uc bolumden olusuyor: Skop–Dergi, Skop-Bulten, ve Skop-Duyuru. Skop–Dergi, konulari onceden aciklanan dosyalar uzerinde yogunlasiyor. Bir ‘dergi’ formatinda olmakla birlikte henuz bir periyodu yok. Skop-Bulten, dosya konulariyla oldugu kadar, Skop’un icerigine uygun diger konularla da ilgilenen makalelere (KALEYDOSKOP), sergi/tez/kitap tanitimlarina ve elestirilere yer veriyor. Skop’a gelen, medyada ve kurumsal yayinlarda yer verilmeyen haberler de (MIKROSKOP) Bulten’de yayinlaniyor. Skop-Duyuru, okurlarin ilgisini cekebilecek yayinlari, internet sitelerini tanitiyor, etkinlikleri duyuruyor, onlara cagrilar yapiyor. Tabii hepsi yetebildigimiz kadar ve katkilariniz olcusunde.



Skop’un kurucu editoru, Ali Artun. Diger editorleri, Sibel Yardimci, Ayse H. Koksal, Roysi Ojalvo, Elcin Gen ve Zeynep Baransel. Kurulus tarihi: Aralik/2010; yayin tarihi: Ekim/2011.


Yüklə 0,53 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin