köölö- I, 1. kuruma bulaştırmak; 2. kurumdan temizlemek; kazan köölö- : kazanı kurumdan temizlemek.
köölö- II, 1. kazımak, kurcalamak; 2. karıştırmak; talkan kılıp, mayğa, sütkö köölöp berdi: kavut yaptı, yağla, sütle karıştırıp verdi.
köölön- , mut. köölö- ’den.
köölöt- , et. köölö- ’den.
köömp, köm- ’den gerundif.
köön, bk. könğül.
köönçök = = könğülçök.
köönö, f. köhne, eski, kadim; köönö kiyim: köhne giyim.
köönök (Rad. ) = = köynök.
köönöl- = = köönör- .
köönör- , 1. eskimek, köhneleşmek; 2. kocamak, ihtiyarlamak (ve hayattan tecrübe edinmek) ; köönörgön, köptü körgön kişi: ihtiyar ve görmüş- geçirmiş adam.
köönört- , eskitmek.
kööp, köp- III’ ten gerundif.
köör, f. inci, gevher, zikıymet taş; koş kolu kol maşiyne köörün tökkön: o kadının eli el (dikiş) makinesini meharetle idare ediyordu; kolunan köör tögülgön usta: (elinden gevher dökülen usta) eli uz kimse.
köörçök, çobanlara yiyecek olan süt ürünü (mahsulü) (bir mikdar kımız karıştırılmış olan koyun yahut keçi sütü) .
köörük, demirci körüğü; koş köörük: çift körük; köörük bas- : körüğü basmak, körüğü işletmek.
Dostları ilə paylaş: |