oynokto- = oynokto-.
oynoloktot- = oynoktot-.
oynoo, 1. işs. oyno-‘dan; 2. oynak, şuh.
oynooçu, 1. oynayıcı, oyuncu; 2. sahnede) bir rol alarak oynıyan şahıs.
oynook, 1. sık-sık yerinden oynoyan (burkulmuş fakat tekrar yerine konmuş mafsal hakkında) ; barmağım oynook bolup kalıptır: çıkık ve düzeltilmiş parmağım yerinden oynuyor; 2. şuh; oynak.
oynoş I, maşukka, metres; dost, maşuk.
oynoş- II, 1. hep beraber oynamak; 2. aşk ve alâka münasebetlerinde bulunmak.
oynoşçul, aşk maceralarına temayülü olan, çapkınlık eden.
oynot-, et. oyno-‘dan; at oynot-: at üzerindehalkı çağırarak (elle) işaretler yapmak; baça oynot es.: baça oynatmak ( dansettirmak) (bk. baça).
oyon, (destanda) 1. bahadır; 2. asîl, efendi.
oyoz = üyöz.
oyron, f. 1. harap, yıkık, viran, yok edilmiş, helâk olmuş, helâk; oyron kıl-: tahrip etmek, imha eylemek; 2. kuvvetli, müthiş, korkunç; oyro mıktı: gayet kvvetli, kudretli; 3. kadın ölen kocası için ağlarken, adet olduğu üzere, kocasını böyle adlamaktadır ( bu manayla daha ziyade: kül oyron) :
oyrondo-, tahrip edilmek, imha edilmek, helâk olunmak, yıkılmak, mahvolmak.
oyrot, (oynat) : oyrotto cok: benzeri yok, dengi yok; oyrokto dünğü taradı: bütün cihanda maruf oldu; oyun, kızık, temaşa; oyrotto cok keb boldu folk,: oyunlar; eğlenceler şenlikler- bütün cihanda misli görülmemiş derecede oldu.
oysonğdo-, şuh olmak, oynak, canlı, çevik olmak (başlıca, genç kadın hakkında).
Dostları ilə paylaş: |