tenğde- , denk etmek, müvazeneli bir şekile koymak; kadırınğ tabar katın al, tenğdep otun al folk. : kadrını bilecek karı al, hayvan üzerine odunu denkleştirerek yükle.
tenğdel- , denk olmak, bir sıraya gelmek.
tenğdeme, denkleştirme.
tenğdeş I, denk, müsavi.
tenğdeş- II, müş. tende-’ den; sen ağa tenğdeşpe: sen onunla denk olma.
tenğdik, 1. denklik, hukuk müsavatı; 2. es. yemin ederek şehadet, başkasının şehadetinin doğruluğunu tasdik ederek edilen yemin; kaalağan cerden tenğdik alsın: benim şehadetimin doğruluğunu yahut suçsuzluğunu tasdik etmek için istediği adamı çağırsın (karş. can sal- : can II maddesinde) ; eyesi tenğdikke könsö da, uuru könbeyt ats. : (çalınan) eşyanın sahibi ant içmeye muvafakat ediyorsa da, hırsız muvafakat etmiyor.