aldıraş- , müş. aldıra- dan.
aldırat- , 1.şaşkınlığı mücibolmak; 2. takatten düşürmek, gevşetmek.
aldıratuu, işs. aldırat- tan.
aldırıl- , mut. aldır- dan, teveccüh etmek, yönelmek.
aldırış- , müş. aldır- dan.
aldıroo, 1. şaşkınlık hali; 2. dermansızlık durumu.
aldırt- , et. aldır- dan.
aldırtan, 1. önden; 2. aşağıdan, alttan; aldırtan karap koy- : göz ucuile (işvekârlıkla) bakmak; abıdan içtiküygüzöt aldırtan karap koygonunğ folk: senin işven insanın bütün içini yakıyor; 3. mec. gizlice, mahremane.
aldıruu, işs. aldır- dan.
aldoo, aldatma, aldatım.
aldooç = aldagıç.
aldooçu = aldagıç.
aldooçuluk, aldatma faaliyeti, aldatış.
alduu, 1. kevvetli muktedir, kudretli; 2. zengin, hali vakti yerinde olan; alduu kişi: zengin adam.
alek I, bir çeşit pamuklu, yolu kumaş.
alek II a. talâş, uğraşma, ıstırap, balanğ ıylap meni alek kıldı: çocuğun ağlayıpbeni fazla rahatsız etti; meni alek kılbaçı: beni üzmesene,arkim öz canı menen alek: herkes kendi hayatını korumakla meşguldür,alın bilbegen alek ats. halini bilmeyen (hesabını bilmeyen) adamzahmet çeker; alekdelek: acelelikle telâşla.
Dostları ilə paylaş: |