tör, 1. obanın giremecine karşı olan yer, başköşe; tör ağa es.: reis (toplantı başkanı) ; tör ağalık es. riyaset; atasının törün taanıp alar!: ala cağı olsun!; tördön atmay: bir oyunun adıdır; 2. yüksek dağ otlağı, yayla; ısık körböy, tördö öskön; şamaldap salınbelde öskön folk.: dağlarda sıcak görmeden büyümüş; rüzgârda, serin dağ geçidinde büyümüş.
törağa = tör ağa (bk. tör: I).
törağalık = tör ağalık (bk. tör I).
törçül, (karş. tör) 1. başköşe heveslisi; 2. db. Kırgızca sözlerin sonlarında bulunmayan c. d, ğ. g sesleri ve harfleri böyle tesmiye olunuyorlardı.
törkündö-, akrabasının yahut babasının evine gitmek (evli kadın hakkında).
törkündöt-, et. törkündö-‘den; katının törkündötüp cibergen: karısını balasının evine göndermiş.
törkünsöök, babasının evini sık-sık ziyaret etmesini seven (evli kadın hakkında).
törkünsü-, evli kadının hısım-akrabasına münasebette bulunması gibi münasebetlerde bulunmak; caman katın çıkkan cerin törkünsüyt ats.: kötü karı kocasının ailesine karşı. kendi ailesine gibi muamele eder (yani kendisi bir misafir imiş gibi hareket eder).
törö I, 1. efendi. devlet memuru, rifat sahibi, derebeyi; törölörçö: bey gibi, bürokratça: 2. es. bürokrat.
törö- II, doğurmak; enenğ erkek törögöndöy: (sen öyle memnunsun ki) sanki annen erkek çocuk doğurmuş.