yılı ağustos nüshasında ve «Türk Yurdu» (XIII, 1917, s. 3581) bahis mevzuu olmuştur.
t*-22) Sonransan bu makale, Türkistanlı talebelerden ismi yukarıda s. 519 da geçen Settar Can tarafından Deutsche Kundschvu mecmuasının 1930 mart nüshasında almanca olarak neşredilmiştir.!
eden iktisadı, harsı, İçtimaî felâketlerden ve esaretten kurtarabilecek, tabiî hukukundan istifade ile âtiyen terakki ve inkişafını temin edebilecek en son çare de, siyası istiklâldir. Türkistan için istiklâl her şeyin başıdır. İstiklâl olmazsa Türkistana ancak hariçten getirilmesi mümkün olan asrı teknik âletlerine transit yol bulunamaz. Çünkü Ruslar Türkistana getirilmesini istemedikleri eşyanın bu ülkenin Ruslardan başka yolla ve onlara rağmen inkişafına sebebiyet verecek vâsıtaların geçirilmesine elbette mâni olurlar. Bu yüzden Türkistan, herhangi bir R.us rejimi idaresinde olursa olsun, istenildiği gibi imar edilemez. Türkistanda bulunan milyonlarca göçebe ahali iskân olunabilmek ve dolayısiyle ziraat^ köy hayatına geçmek için pek çok yeni kanallar açarak İska hususunu temin etmek istiyor. Göçebe Türklerin ziraat hayatına geçebilmesi de ancak Amuderya, Sırderya ve İle ırmaklarının beyhude yere Aral ve Balkaş göllerine ve diğer ırmakların da çöllere akan sularının büyük kanallar açarak İskaya sarf edilmesiyle vücuda gelebilir. Halbuki mezkûr ırmakların, bilhassa aşağı mecralarından istifade edebilmek için büyük asrı barajlar, Mısırdaki Asuan ve Hindistan bentleri gibi büyük bentler ve su hâzineleri yapmak icap ediyor. Irmakların mezkûr kısmında meselâ Khorezmde sed ve bend yapılacak noktalar, dağ ve taştan uzakta bulunduğundan, onların binalarında lâzım olacak taşların celp ve nakilleri için mahsus demiryolları inşasına ihtiyaç görülecektir. Gevrek bu bend ve gerek hatlar için milyonlar ve milyarlar sarfetmek Iâ- zımgelecektir. Bunlara gereken masraflar için müstakil Türkistan dün-^ yanın her tarafındaki büyük medenî memleketlerden sermaye celbede- bilecektir. Fakat Ruslar bunu yapamazlar. Çünkü evvelâ paraları yok-' tur; İkincisi paraları olsa dahi bu gibi tesisatı ve inşaatı ancak oralarda Rus köylüsü ve amelesi getirip yerleştirebilmek imkânları açılmak nis- betinde yapacaktır.
Türkistanın istiklâli nasıl vücuda gelebilir? Bu mesele, her hangi bir millet gibi Türkistanlıların da medenî seviyeleri meselesi ile karış- tırılamaz. Keza istiklâl fikri, Rusyanm kuvvetli ve büyük olduğu bizim* ancak bir kaç milyondan ibaret nüfusumuzun teşkil edeceği akalliyetin nisbetsizliği gibi, kemiyet ve keyfiyete dair hesap ve muamelelerle teşviş edilemez. Elbette Rusya, Türkistan, Azerbaycan, Finlindiya, Estonya, Gürcistan ve sair küçük milletlerin ve Şarktaki yarı müstemleke şeklindeki devletlerin münferiden her birine âdet ve kuvvet itibariyle faiktir. Fakat bu gibi ufak milletlerin ve elyevm müstakil yaşıyan devletlerin hiçbirisi kendi istiklâllerini ileri sürerken mezkûr hususlarda Ruslara fa-' ik olduklarını iddia etmemiştir. Bunlar önce bir taraftan büyük milletler arasındaki rekabetten, İkincisi de diğer taraftan istiklâli muhafaza