Abdal (Bak. Fütüvvet)



Yüklə 2,51 Mb.
səhifə41/52
tarix27.12.2018
ölçüsü2,51 Mb.
#86799
1   ...   37   38   39   40   41   42   43   44   ...   52

SADRIÂZAM ALAYI (Bak. Sadaret Alayı)M.Sertoğlu.

SADRIÂZAM DİVANI (Bak. İkindi Divanı, Çarşamba Divanı)M.Sertoğlu.

SADRIÂZAM KÂHYASI (Bak. Sadaret Kethüdası)M.Sertoğlu.

SADR-I RÛM Rumeli Kazaskerlerinin diğer adı. (Bak. Rumeli Kazaskeri)M.Sertoğlu.

SAĞ AKÇE Ayarı ve vezni doğru hilesiz akçe. (Bak. Akçe)M.Sertoğlu.

SAĞ GARİBLER (Bak. Garib Yiğitler)M.Sertoğlu.

SAĞ ULÛFECİLER Kapıkulu süvari askerlerinin üçüncü bölüğü olup Sol Ulû-fecilerle birlikte orta bölükler diye anılırdı. Derece itibariyle Sol Ulûfecilerden evvel, Silâhtar Bölüğünden sonra gelirler ve Ulûfeciyan-ı yesar diye anılırlardı. Sağ ulûfeciler yüz yirmi bölüktü. Bayrakları yeşil olduğu için yeşil bayrak diye de anılırlardı. Yürüyüşlerde hükümdarların sağında yürüyen Sipah bölüğünün sağ gerisinde giderdi. Konaklarda da padişah sancağının sağında yer alırlardı. Sol ulû-fecilerle birlikte sefer zamanları konak yerlerinde ve ordugâhlarda hazineyi beklemek bunların vazifesiydi. Ulûfecilerden dört tanesi subaşı tayin olunur ve devlet alacaklarının tahsilinde Baş bakîkuluna yardımda bulunurlardı. Bunlara Bakîkulu denirdi. (Bak. Baş Bakîkulu). Yine ulü-fecilerden üç eskinin OtaKçı tâyin edilmesi kanundu. (Bak. Otakçı). Kanunî devrinden beri Kapıkulu süvarilerinin eskilerinden ayrılan Haraççfların bir kısmı da Ulûfecilerden olurdu. (Bak. Haraççı). Sağ ve Sol Ulûfeci bölüklerine Gala-tasarayı ile İbrahim Paşa ve Edirne Sarayından, Topkapı Sarayının Enderun kısmından efrad alındığı gibi, orduda ve devlet adamlarının hizmet ve maiyetinde bulunup harplerde yararlık gösterenlerle Veledeş denilen Kapıkulu süvarisi evlâtlarının alınması kanundu. Bundan başka, tehlikeli zamanlarda kendilerine hizmet teklif edilenlerin hayatlarını tehlikeye koyarak o hizmeti ifa şartıyla bu bölüklere kaydolunmaları usuldendiM.Sertoğlu.

SAĞ VE SOL HAMLACILAR Hükümdar kayığının en önünde kürek çeken iki hamlacı. Bunlardan sağ hamlacıya Hamlacıbaşı denirdi. (Bak. Hamlacıbaşı)M.Sertoğlu.

SAĞ VE SOL KOL BÖLÜKBAŞILARI: (Bak. Sağ ve sol kol cebehanecileri)M.Sertoğlu.

SAĞ VE SOL KOL CEBEHANECİLERİ Cebeci ocağı 1828 yılında Yeniçeri ocağ;nın ilgası üzerine başka bir şekle sokularak adı Cebehane ocağı olmuştu. Yeni bir kanunla Cebehane ocağı efradı bin elli dört nefer olarak tertip olunup sağ ve sol kol olarak ikiye ayrılırdı ve bunların kumandanlarına sağ ve sol kol bölükbaşıları denirdi. Bunların amiri olan bir de Baş Bölükbaşı vardı. Bölük-başılann aşağısında ise Mülazimler bulunurdu. (Bak. Cebeci Ocağı)M.Sertoğlu.

SAĞ YEŞİLCİLER (Bak. Yeşillikçi Ocağı)M.Sertoğlu.

SAH İŞARETİ Doğrudur manasına olan Sahihtir kelimesinin kısaltılmış şekli olan bir işaret olup neticesi bir fermana iktiran edecek muameleli evraka se-lâhiyetli kimse tarafından konurdu. Malî meselelerde defterdarlar, divan muamelatında Reis ül - küttablar bu işareti vaza selâhiyetli idiler. Defterdarların kuyruksuz imzalarına da Küçük Sah denirdi. (Bak. Kuyruklu imza). Reis ül - küttablar bu işareti Resid diye yazarak koyarlardı. Divanda Resid muamelesi tamamlanmış, yani Reis Efendi tarafından tetkik olunup her şeyi yolunda olduğu anlaşılmış olan evrak, son defa olarak Sadrıâzam tarafından görülür ve bir daha tetkik olunduktan sonra ya kendi eliyle veya gözü önünde tezkireci eliyle Sah işareti konur ve bundan sonra fermanı yazılmak üzere divan kalemine gönderilir, en sonra da evrakıyla birlikte bu ferman nişancı tarafından tetkik olunup tuğrası çekilirdi. Divana vâki bir müracaat, divanda evvelâ tezkireciler tarafından yüksek sesle okunur ve müzakere ile verilen karar veya ait olduğu daireye yapılan havale üst tarafına yazılıp kararın altına Buy-ruldu denirdi. Meselâ: Mahallinde şer'ile görülmek buyrul-dn. veya: İzzetlû defterdar efendi kanun üzere kaydı görülüp mucibince hüküm buyruldu. gibi. Bundan sonra bu kâğıt icap eden daireleri dolaşıp bütün muamelesi ikmal olununca yine Divan-ı hümayun kalemine gelerek Reis Efendi tarafından tetkik ile Resid işareti konur ve yukarıda söylediğimiz şekilde Sah işareti konmak üzere tekrar Sadrıâzama sunulurdu. Resid'in kelime mânası ulaşdı, erişdi'-dir. Nitekim Maliye ıstılahatında her gün hazineye giren para vesair kıymetli şeylerin Ruznamçeci tarafından kaydedilerek hesap muamelesinin kapatılmasına da Re-sîd denirdiM.Sertoğlu.

SAHİBÂTA - OĞULLARI XIII. Yüzyılın sonlarında Afyonkarahisarına hâkim olmuş bir aile. Selçuklu Veziri Fahreddin Ali'nin evlâdından idilerM.Sertoğlu.

SAHİB-İ ARZ Mîrî toprağa devlet namına tasarruf eden kimse. Tımar ve zeamet sahipleri. (Bak. Timar)M.Sertoğlu.

SAHİB-İ AYAR Darphanede kesilen muhtelif cins ve kıymetteki madenî paranın ayar ve ağırlığını tesbit eden kimseM.Sertoğlu.

SAHİB-İ DEĞNEK Mîrî kalyonların birinci, ikinci ve üçüncü kaptanları olan Kapudane, Patrone ve Riyale kaptanlık alâmeti olarak asa taşıdıkları için kendilerine verilen unvan. Kapudanenin değneği yeşil, öbürlerininki de mavi idi. (Bak. Kapudane, Patrone, Riyâlp)M.Sertoğlu.

SAHİB-İ DEVLET Sadrıâzamlann gayrı resmî unvanlarından biriM.Sertoğlu.

SAHN-I SEMAN Fatih'in inşâ ettirdiği medreselerde en yüksek derslerin okunduğu kısım. Bugünkü Edebiyat ve ilahiyat fakültelerine muadildi. (Bak. Fatih Külliyesi, Medrese)M.Sertoğlu.

SAHN-I SÜLEYMANİYE Kanunî tarafından yaptırılan Süleymaniye Camiinin medreseleri. Burada yüksek fen dersleri, tabiblik, göz hekimliği ve tabii ilimler okutulurdu. Bugünkü Tıb, Fen fakültelerine muadildi. (Bak. Süleymaniye külliyesi. Medrese)M.Sertoğlu.

SAKA BAŞI (Bak. Sakayân-ı sim-i hassa)M.Sertoğlu.

SAKALAR KETHÜDASI (Bak. Saka-yân-ı sîm-i hassa)M.Sertoğlu.

SAKALLI (Bak. Beççe)M.Sertoğlu.

SAKALLI AĞALAR (Bak. îç Ağaları)M.Sertoğlu.

SAKÂYAN-I SİM-t HASSA Divanı hümayunda hizmet eden sakalara verilen isim. Bunlara kısaca Sîm sakalar da denirdi. Sayıları başlangıçta on iki olup sonraları otuz beşe kadar çıkmıştır. Bunların gümüş kaplarla taşıdıkları sularla Hır-ka-i Şerif dairesinin taşlığı yıkanırdı. Sîm gümüş demek olduğundan bunun için böyle anılmışlardır. Sîm Sakalar ocağı denilen kışlaları Sultanahmedde Ayasofya Camii civarında yanan eski adliye binasının yerindeydi. Ayrıca, Topkapı Sarayında, Birinci yer denilen mahalde, eskiden Askerî müze olarak kullanılan Aya Irani kilisesi binasıyla Bâb-ı Hümâyun tarafındaki surun arasında bunların bir odaları vardı. Sîm Sakaların bölükbaşlarına Ser Sa-ka-ı Sîm veya Sîm Saka Başı denirdi. Sakaların ulufelerinden başka erbainden erbaine verilen elbise bedelleri vardı. Kırba ve musluklarını yağlamak için kasap-başı tarafından senede bir kere de don yağı verilirdi. Ocakda Sakabaşından sonra Sîm Sakalar Kethüdası gelirdi. Sakabaşı-lık boşalırsa buna verilmesi kanundu. Lâkin, baltacılar arasından da seçildiği olurdu. Sîm Sakalar bölüğü, Bâb'üs - saadfl ağasının emrindeydi. Divan toplantılarında vezirler yerlerini alıp Sadnâzamın gelmesini beklerken yaz ise buzlu şerbetler, kış ise kokulu macunlar Sakabaşı tarafından divan erkânına derecelerine göre ikram edilirdi. Yine Sakabaşı, Buyur diye yüksek sesle bağırarak Sadrıâzamın gelişinden d;van halkını haberdar ederdi. Divanda yemek yenirken sakabaşının Sadrı-âzamla Vezirlere ve Nişancıya ve Sakalar Kethüdasının Kazaskerlere leğen, ibrik tutmaları ve öbür sakaların da diğer divan erkânına bu şekilde hizmet etmeleri kanundu. Aynı zamanda divanda yelpaze ve sineklik kullanmak da bunların vazifeleriydiM.Sertoğlu.

SALAHUR-I HASSA Has ahırın birinci sınıf hademelerinden olan binicilere verilen isim. Sayıları bin kadarken XVni. Yüzyılda ikibine çıkmıştı. Hükümdarların atlarını talim ettirmek ve resmî günlerde bunlara binerek hüner göstermek Salâhurlarm vazifesiydi. Has Sa-lâhurlann âmiri terfi ederse ikinci ira-rahorluk verilirdi. Bunlara Serâhur da denirdiM.Sertoğlu.

SALGIN Her çeşit Avârız-ı divaniye-y s halk arasında verilen isim. (Bak. Avarız)M.Sertoğlu.



SALICI (Bak. Bozma)M.Sertoğlu.

SALNAME Genel olarak geçmiş yılların veya bir yılın bütün olaylarını, her nevi icraatını, istatistik, ticaret, sanayi, iktisat, tarih, fen ve biyografi bilgilerini özet halinde ihtiva eylemek üzere her sene tertip edilen ve neşredilen eserler hakkında kullanılan bir tâbir (deyim) dir. Kelime olarak, yıl sene demek olan Sal ile mektup, kitap anlamında kullanılan Name'den meydana getirilmiştir. Türkçe tam karşılığı olarak da Yıllık kelimesi kullanılmaktadır. Batıda, Lâtince Anmış, Fransızca Annale ve bilhassa An-nuaire nihayet Almanach kelimeleri ile bu nevi neşriyat ifade edilir. Salnameler devlet tarafından neşre-dildiklerine göre Resmî olur. Bunlar umumiyetle devlet teşkilâtı ve kadrolariy-le buraları işgal eden rical ve yüksek memur adlarını, memlekete ait sair umumi malûmatı ihtiva ederler. Bir de hususi müesseseler yahut şahıslar tarafından neşredilen gayrı resmî Salnameler vardır ki bunlar da geçen bir yılın iç ve dış olaylarından, önemli şahsiyetlerinden bahseder. Daha umumi, daha harcıâlem olurlar. Tek maksatlı, pek ciddi ve ilmîlerinin yanında mizaha yer verenleri de bulunur, resim, bakımından gayet zengindirler. Salnameler ister devlet tarafından, ister şahıslarca çıkarılmış olsunlar, tek veya umumi maksada göre tanzim edilirler. Osmanlılarda resmî Salname neşri ilk defa XIX. Yüzyıl ortalarında Büyük (Koca) Reşid Paşa'nm düşünce ve himmetiyle başlamıştır. Bundan sonra gittikçe gelişerek her sahada gerek resmî, gerek hususi müesseseler tarafından pek çok çeşitte ve pek faydalı neşriyatta bulunulmuştur. Başlıcaları şunlardır: I — Askeri Salname: Osmanlı ordula rı ve teşkilâtı kadroları ve bu mevkiile- ri işgal edenlerin en küçük rütbelisinden en büyüğüne kadar olanların isimleri, ni şanlan vesaireleri hakkında bilgi veren ve Keçecizade Fuad Paşa'mn seraskerli ğinde neşrine başlanan resmî Salnameler dendir. Bahriye Salnamesi neşredilinceye kadar deniz ordusuna dair bilgileri de muhtevidir, ilki 1282 de çıkarılan bu Salnamenin, 1283, 1286, 1287, 1291, 1293, 1304, 1306, 1307, 1308, 1309, 1310, 1313, 1324 ve son olarak da 1326 yılları na ait olanı neşredilmiştir. II — Bahriye Salnameleri: Bahriye nezaretine bağlı Fen Komisyonu marifetiyle tertip ve neşrolunan resmî Salnameler dendir. Ait olduğu nezaretin bütün teşki lâtı, kadroları ve buraları işgal eden ze vatın adlan, rütbeleri ve nişanlarından başka donanmayı teşkil eden gemilerle, bunların evsafı hususunda geniş malûma tı havidir. İlki 1307 de çıkarılan bu Sal namenin 1308, 1309, 1310, 1311, 1313, 1314, 1315, 1317, 1318, 1319, 1320, 1321, 1322, 1323, 1326 ve son olarak da 1330 yıllarına ait olanı neşredilmiştir. Yine Bahriye nezareti, ingiltere rasathanesi tarafından çıkarılan ilmî bu- alma-nak'ı her yıl Takvim-i bahri adı ile tercüme ettirilmek suretiyle neşretmiştir. III — Devlet Salnamesi: imparatorlukta Sadrıâzamlardan Büyük (Koca) Re-şid Paşa tarafından düşünülen ve tatbik mevkiine konulan ilk resmî salnamedir. En muntazam ve devamlı şekilde çıkarılanlardan biri olan Devlet Sâlnamesi'nin ilk zamanlarında hazırlanmasiyle Müverrih Hayrullah Efendi, Ahmed Vefik (sonra paşa). Müverrih Cevdet Paşa gibi şahıslar alâkadar olmuşlardır. Daha sonralan Meclis-i Maarif Başkâtibi Behçet, meclis âzasından Rüşdi Beğler Devlet Sâlnamesi'nin tertibiyle vazifelendirildi. Bir müddet sonra irade-i seniyye ile Maarif nezareti Mektubi kalemi hey'etine havale edilen bu iş nihayet, 1306 (1888) senesinden itibaren Memurin-i Mülkiyye komisyonuna bağlı Sicill-i alı-val-i memurin idaresine verildi, imparatorluğun sonuna kadar Devlet Salnamesi bu idare tarafından tertip edilmiştir. Devlet Salnameleri 1263 yılından bağlar, 1326 ya kadar her yılınki tamam olmak üzere kesintisiz devam eder. 1326 dan itibaren Malî yıl esas kabul edilerek 1326, 1327, 1328 yıllarınki de neşredilmiştir. Bundan sonra da birkaç sene fasılayı müteakip 1333 te imparatorluk devrinin son nüshası neşredilmiştir. Bunlarda devletin bütün resmî teşkilât ve kadrolarından başka buraları işgal eden ricalin ve memurların isimleri, tayin tarihleri, rütbeleri, nişanlan gösterilmiştir. IV — Hariciye Salnamesi: Hariciye nezareti Sicill-i ahval müdiriyeti marife tiyle tertip olunmuş resmî salnamedir. Kanunî Süleyman devrinden itibaren ya bancı elçiler, Türk elçileri, Reis'ül-küt- tablar, ilk Hariciye nazırları ile Hariciye nezaretinin içteki ve dıştaki teşkilâtından, temsilcilerinden, nişanlarından ve yaban cı devletlerin dış işlerinden, bazı muahe delerden, sair hususlardan bahseden kı sımları ihtiva eder. Yalnız 1302 (1301). 1306, 1317 ve 1320 yıllarına ait olmak üze re dört tane çıkmıştır. V — llmiyye Salnamesi: Meşihat-ı ce- lile-i Islâmiyyenin Ceride-i resmiyyesme ek olarak Meşihat-ı Ülya mektupçuluğu marifetiyle tertip olunmuş resmî salname dir. Baş tarafındaki ifadeye göre Daire-i meşihat'ın teşkilât ve muamelâtına ve ta- rik-i ilminin tertibat ve tekemmülâtma müteallik malûmat-ı haliye ve tarihiveyi havidir. Birçok Şeyhülislâmların fetvala rının tıpkı - basım (fa - simile) larını da ihtiva eden bu salnameden neşredilen bir tanedir ve H. 1334 (R. 1332) yılına ait tir. VI —ı Maarif Salnamesi: Maarif ne zareti tarafından hazırlanan ve neşredilen salnamelerdendir. Maarif nezaretinin ta rihçesi, nazırları ve bu nezaretin teşkilâ tı, kadroları ve bu mevkiileri işgal eden ler hakkında izahat verdikten başka, imparatorluk dahilinde, ister maarife ister diğer bir makama veya yere ait olsun, bütün mektepler ve maarifi alâkadar eden daha bir çok hususa dair malûmatı havidir. Maarife ait nizamat, talimat ve programlar da bulunur. Yalnız 1316 iıe 1321 arasına ait olmak üzere altı yıhnki neşredilmiştir. VII — Rasadhane-i Âmirenin Sâtaa- mesi: Rasadhane-i Âmire idâresinin Ti caret ve Nafia Nezaretine bağlı olduğu zaman, mezkûr idarece tanzim ve neşre dilen Salnamelerdendir. Esasında Rasad hane-i Âmire Mümürü Kombari tarafın- gün fransızca olarak yazılan ve sonra Fenn-i Hikmst-i tabiiye muallimi yüzba şı Said Efendinin Türkçeye çevirdiği bu îlmî salnamede; muhtelif maksatlara gö re ait olduğu yılın rasad cedvelleri ya pılmış ve bu suretle Isahriyuna lâzım olan başlıca meseleleri kolaylıkla halle debilmeleri için ilm-i hey'etten malûmat-ı muhtasara ve müfide dahi serd ve ityan olunmuştur. Baş tarafında beher sene bi rer salname neşri karan okunuyorsa da eldeki yalnız (R. 1288 (1872) yılına ait olanıdır. VIII — Rüsumat Salnamesi: Maliye nezaretinde merbut Rüsumat emanetinin veya son zamanlardaki adı ile Rüsumat müdiriyeti umumisinin Umur-u tahririyye dairesince tertip olunmuş resmî bir sal namedir, imparatorlukta rüsum işlerinin bilhassa gümrüklere ait olanlarından ve dolayısiyle bu idarenin kuruluş safhasın dan, geçirdiği değişikliklerden, tertip edil diği zamanki teşkilâtından, kadrosundan ve bunların başında bulunanlardan ve niha yet gümrüklerin hasılat ve muhtelif tali matından bahseder. Devamlı olarak her sene çıkarılacağı kaydedilmişse de eldeki yalnız H. 1330 yılına aittir. IX — Vilâyetler ve bazı eyalet-i mttm-taze salnameleri: Yukarıda işaret ettiğimiz Devlet sâlnamesi'nin neşrinden sonra bunu diğer bâzı resmî salnamelerin hazırlanması takip etmiştir. Bilhassa vilâyetler bu hususta pek faal davranmışlardır. Her bakımdan faydalı olan vilâyet salnameleri, ait oldukların yerin gerek resmî ve gerek hususi bütün teşkilât ve müesseselerinden, bunların başında bulunanlardan bahsettikten başka, o mahallin tarihini, hususiyetlerini, önemli sanat eserlerini ve âbidelerini, istihsal maddelerini, madenlerini, ticaretini, geçim yollarını, nüfus vaziyetlerini de muhtevidirler. Bazı vilâyetlerce oldukça muntazam şekilde ve muhtelif yıllara ait olmak üzere neşredilen bizim tesbit edebildiğimiz bu salnameler şunlardır: 1 — Adana; 1289 ile 1294 yılları ara sında tamdır. 1296, 1297, 1308, 1309, 1312, 1316, 1318 ilâ 1320 yılları arası tam dır. 2 - Ankara; 1289 üâ 1291 yılları arası tamdır. 1293, 1295, 1299, 1300, 1307, 1308, 1311, 1318, 1321, 1323, 1325. 3 — Aydın; 1296 ilâ 1308 ve 1311 ilâ 1317 ve 1319 ilâ 1321 yılları aralan tam dır, 1323, 1326. 4 — Bağdad; 1292, 1299 ilâ 1303 ve 1309 ilâ 1313 ve 1315 ilâ 1319 yılları ara ları tamdır, 1321, 1323 ilâ 1325 yılları ara sı tamdır, 1329. 5 — Basra; 1307 ilâ 1309 yılları ara ları tamdır. 1310, 1311, 1314, 1318, 1320. 6 — Beyrut; 1310, 1311, 1318, 1819, 1322, 1324, 1326, 1335, 1336. 7 — Bitlis; 1310, 1316, 1317, 1318. 8 — Bolu; 1324, 1334. 9 — Bosna; 1283 ilâ 1286 yılları ara sı tamdır, 1288, 1290 ilâ 1295 yılları ara sı tamdır, 1301, 1302, 1308. 10 — Cebel-i Lübnan; 1304 ilâ 1309 yıl ları arası tamdır. 11 — Cezair-i Bahr-i Şef id; 1287 ilâ 1293 ve 1301 ilâ 1304 ve 1310 ilâ 1313 yıl ları araları tamdır, 1316, 1318, 1319, 1321. 12 — Diyarbekir: 1286 ilâ 1294 yıl ları arası tamdır, 1297, 1300 ilâ 1302 yıl ları arası tamdır, 1306, 1308, 1312, 1316 ilâ 1319 yılları arası tanıdır, 1321, 1323. 13 — Edirne; 1287 ilâ 1294 ve 1300 ilâ 1317 yılları araları tamdır, 1319. 14 — Erzurum; 1287 ilâ 1294 yıllan arası tamdır, 1299, 1304. 1310, 1312, 1313, 1315 ilâ 1318 yıllan arası tamdır. 15 — Girit; 1292, 1310. 16 — Haleb; 1284 ilâ 1290 yılları ara sı tamdır, 1295, 1299, 1300 ilâ 1303 ve 1305 ilâ 1310 ve 1312 ilâ 1324 yılları ara lan tamdır, 1326, 1328. 17 — Hicaz; 1301, 1303, 1305, 1305, 1309. 18 — Hüdavendigâr; 1287 ilâ 1293 ve 1295 ilâ 1297 ve 1301 ilâ 1307 ve 1310 ilâ 1325 yılları aralan tamdır. 19 — Işkodra; 1299, 1310, 1312, 1313, 1315. 20 — Karasi; 1305. 21 — Kastamonu; 1286 ilâ 1299 yılla- n arası tamdır, 1306, 1310 ilâ 1312 yıl lan arası tamdır, 1314, 1317, 1321. 22 — Konya; 1286 ilâ 1287 ve 1289 ilâ 1292 ve 1294 ilâ 1296 ve 1298 ilâ 1307 yıl ları aralan tamdır, 1309, 1310, 1312, 1314, 1317, 1322, 1330. 23 — Kosova; 1296, 1300, 1302, 1304, 1305, 1311, 1314, 1318. 24 — Ma'muret'ül-aziz; 1298, 1300 iıâ 1302 yılları arası tamdır, 1305, 1307, 1303, 1310, 1312, 1325. 25 — Manastır; 1292, 1293, 1305, 1308, 1310 ilâ 1314 yıllan arası tamdır. 26 — Mısır; 1288. 27 — Musul; 1308, 1310, 1312, 1325, 1330. 28 — Prizren; 1290. 29 - Selanik; 1287, 1288, 1291 ilâ 1294 yılları arası tamdır, 1299, 1303, 1307, 1310 ilâ 1313 yılları arası tamdır, 1315, 1318, 1320, 1322, 1324, 1325. 30 — Sisam (Rumca); 1891 milâdi. 31 — Sivas: 1287 ilâ 1289 yılları ara sı tamdır, 1292, 1298, 1300 ilâ 1302 yılları arası tamdır, 1304, 1306, 1308, 1321, 1325. 32 — Suriye; 1285, 1286, 1288, 1289, 1291, 1292, 1294, ilâ 1306 ve 1308 ilâ 1313 ve 1315 ilâ 1318 yılları araları tamdır. 33 — Trablusgarb; 1286, 1287, 1289, 1292 ilâ 1295 yılları arası tamdır, 1301r 1302, 1305, 1312. 34 — Trabzon; 1282, 1286 ilâ 1296 yıl ları arası tamdır, 1298, 1305, 1306, 1309, 1311, 1313, 1316, 1318 ilâ 1322 yılları arası tamdır. 35 — Tuna; 1285 ilâ 1294 yıllan arası tamdır. 36 — Van: 1315. 37 — Yanya; 1288, 1292 ilâ 1294 yıl lan arası tamdır, 1306, 1308, 1311, 1317. 1319. 38 — Yemen; 1298, 1299, 1302, 1304, 1305 ilâ 1308 yıllan arası tamdır, 1311, 1313, 1314. X — Hususi müesseseler ve şahıslar tarafından hazırlanan ve neşredilen salnameler, nevsâller, takvimler: Bunların içinde pek ciddi, ilmi ve takvim mahiyetinde bulunanlarının yanında, mizahi, siyasi sıhhi ve muayyen msslek ve müesseselere, sanatlara ait olanları, bazan da, her şeyden bahseden daha ziyade almanak cinsinden olanlar da bulunmaktadır. Ekserisi musavver yani resimlidir. Bilhassa Ebüzziya müessesesinin hazırladıktan meşhurdur. Miktarları pek çok olan bu özel salname nevsal ve takvimlerin meşhurları; Annelere ve çocuklara salname, Cemiyyet-i tedrisiyye-i Islâmiy-ye salnamesi (1332), Diken ve inci salnamesi, Donanma müneccimi (1330), He-diyye-i sal (1312-13), Hilâl-i ahmer (1329-1331), Karagöz'ün salnamesi (1326, 1327, 1328, 1329), Musavver eczacı nevsâ-li (1328), Musavver nevsâl-i Osman'ı (1327, 1328), Musavver nevsâl-i meşahir (1314), Musavver nevsâl-i fennî (1315). Nevsâl-i afiyet (1315, 1316, 1320, 1322), Nevsâl-i askeri (1316), Nevsâl-i asır (1313, 1314, 1315), Nevsâl-i ata-i (1321), Nevsâl-i bahri (1325), Nevsâl-i baytari, Nevsâl-i malûmat (1315, 1317), Nevsâl-i marifet (1306, 1307-8, 1309-10), Nevsâl-i milli (1330), Nevsâl-i nisvan, Nevsâl-i osmani (1306, 1325, 1326), Nevsâl-i Ragıb (IS'M), Nevsâl-i servet-i f ünün (1326), 1327, 1328, 1329), Nevsâl-i ziraat ve ticaret (1330), Reb-i marifet (1297, 1299 1300, 1301, 1302, 1303, 1304, 1305), Rehber-i sal (1332), Sâlnams-i Ebüzziya (1294), Sâlname-i hadika (1290), Sâlna-me-i kamerî (1297), Sâlnamo-i Servet-i f ünün (1326, 1327, 1328, 1329), Takvim-i bahar (1S05, 1306, 1307), Takvim-i Ebüzziya (1310-11, 1315-16, 1316-17), Takvim-ün nisa (1317), Türkiye (1288, 1290), Yeni askeri cep takvimi (1326) dırM.Sertoğlu.

SALTANAT KAYIĞI Hükümdarların deniz gezintilerinde bindikleri kayığa va-rilen isim olup buna Kancabaş da denirdi. On üç çift kürekli ve fevkalâde süslü olan bu kayığın kıç tarafında kırmızı çuhadan sırma saçaklı bir gölgelik bulunur ve padişah bunun altında otururdu. Hükümdarın ön tarafında has odanın üç büyük ağası olan Has odabaşı, Silâhdar-ağa ve Çuhadarağa, kayığın ortasında iki çuhadar durur, kürekleri hamlacılar çeker ve dümsni ise Bostancıbaşı tutardı. Saltanat kayıklarından birisinin adı da Kırlangıç idi. Bu, Kancabaş'm yanında gider ve hünkâr imamıyla bir kısım saray ağaları bunun içinde bulunurdu. Dönüşte padişahların buna bindikleri de olurduM.Sertoğlu.

SALTANAT KAYMAKAMI İlk za manlarda padişahlar seferlere gittikleri zaman bazan şehzadelerini merkezde kendi yerlerine bırakırlardı. Böyle bir hal vukuunda bu şehzadeye saltanat kaymakamı denirdi. Meselâ Fatih Otlukbeli savaşına gittiği zaman şehzade Cem'i İstanbul'da Saltanat Kaymakamı bırakmıştıM.Sertoğlu.

SALTANAT SANCAKLARI Osmanlılarda Elviye-i sultani, Alemha-i Osmani, Alem-i padişahi adiyle anılan müteaddit saltanat sancakları vardı. Bunlar, biri ak, ikisi kırmızı, biri yeşil, ikisi alaca yeşil ve kırmızı, biri alaca san ve kırmızı olmak üzere yedi tane idiler. Ak alem de nilen beyaz sancak, esas saltanat sancağı idi. Ananeye göre, Selçuklu hükümdarı tarafından Gazi Osman Beğe gönderilmişti. Lâkin bu rivayet bir senede istinad etmediğinden şüphelidir. Aşıkpaşa - zâdo Alaşehir'in kızıl renkli bezinden Osmanlıların ilk devirlerinden beri sancak yaptıklarını kaydeder. Saltanat sancakları dört âdet iken 1529 yılında Kanunî tarafından sayılan yediye çıkarılmıştır. Saltanat Sancaklarının sırıklarının başları altın alemli olup bilhassa sefer zamanlarında uçlarına birer Mushafı Şorif takılırdı. Sancaklarda ise fetih ve zafer âyetleri yaz; lı bulunurdu. Her padişah cülusundan sonra kendi adı yazılı yedi bayrak yaptırırdı. Muharebe zamanlarında sancaklar açılır ve padişahın bulunduğu yerin arkasında dal-galanırlardı. Bunları Mîrî alemin maiyetinde bulunan alemdarlar taş'rlardı. (Bak. Mîrî Âlem). Yalnız ak sancağı bizzat mîrî âlem götürürdüM.Sertoğlu.

SALYÂNE Yıllık olarak verilen maaşlar. Deniz ümerasının çoğu, Kırım hanları ve hanzadeleri, salyâneli eyaletler valileri ve sancak beğlsri maaşlarını bu adla ve yıllık olarak alırlardı,

SALYÂNE KALEMİ (Bak. Maden Kalemi)M.Sertoğlu.

SALYÂNELİ EYÂLETLER (Bak. Mâstesna eyâletler, Havass-ı vüzera)M.Sertoğlu.

SALYÂNE MUKATAASI Salyâneli eyâletlerden geliri iltizama verilenlerin hesaplarına ve mukataalarmın tevcihlerine ait muamelâta bakan kalem. (Bak. Maden kalemi)M.Sertoğlu.

SAMAN KÂTİBİ Has ahıra ait samanların teslim ve tevziine ve bunların hesabını tutmaya memur kimse. (Bak. Ot Kâtibi)M.Sertoğlu.

SAMOS Türk fethinden evvel Sisam adasının ismiM.Sertoğlu.

SAMSUN (Bak. Sekson)M.Sertoğlu.

SAMSUNCU (Bak. Seksoncu)M.Sertoğlu.

SANÂDİD-1 BEKTAŞİYAN Ocak ağalarının diğer adı. (Bak. Ocak Ağalan)M.Sertoğlu.

SANCAĞI ŞERİF Peygamberimize ait olduğu bilinen ve Topkapı sarayında diğer mukaddes emanstlerle birlikte Hır-ka-i Saadet dairesinde hıfzolunan siyah renkteki sancak. Liva-i Saadet adiyle de meşhur olup Yavuz Sultan Selim Mısır'dan dönerken beraberinde getirmiştir. Bir rivayete göre ise, Mısır'a btğlerbeği tâyin olunan Hayır Beğ tarafından İstanbul'a veya Rodos muhasarası sırasında ordu ile birlikte bulunan Kanunîye gönderilmiş olup Peygamberimizin Ukab adlı sancağıdır. Üçüncü bir rivayete göre de Sancağı Şsrif bir müddet Şam hazinesinde bulunmuş, hacılar ve Surre alayı ile birlikte 75 sene Mekke'ye gidip gelmiş, nihayet 1593 yılında Avusturya seferi münasebetiyle Şam yeniçerileri tarafından Gelibolu yoliyle orduya götürülmüş ve seferden sonra Şam'a iade edilm ş. 1595 te tekrar getirtilip bu sefer bir daha geriye gönderilmemiş ve Enderunda muhafaza o-lunmuştur. İşte bundan sonra, sefer oldukça Sancağı Şerifin ordu ile götürülmesi âdet olmuştur. Sancağı şerif zamanla eskiyip parçalandığından asıl kıtasına göre üç sancak yaptırılıp parçalan bunlara dikilmiş ve aslında bir tane iken uça ayrılmıştır. Bunlar, yeşil kılıflar içinde muhafaza olunur ve padişah sefere gitmeyecek olursa Da-vudpaşa sahrasında yapılan büyük mera simle bir tanesi serdar olan zata teslim edilirdi. Hükümdar Edirne'ye kadar gelirse merasim burada yapılırdı. Ordunun avdetinde Sancağı Şerif Sadrıâzâm tarafından aynı merasimle hükümdara iade edilirdi. Bunun gibi, ordu cepheye gittikten sonra padişah arkadan gelip iltihak ederse, Sancağı Şerifi Sadrıâzâm hükümdara teslim ederdi. Sancağı Şerif yalnız seferlere inhisar ettirilmeş ve İstanbul'da devlet aleyhine askeri isyanlar vukuu buldukça çıkartılarak halk altına davet olunurdu. Bu vasıta ile bir çok isyanlar bastırıldığı gibi, yeniçerilerin, ocağın ilgasiyle neticelenen son ayaklanmalarında da onlara karşı Sancağı Şerif çıkarılmıştıM.Sertoğlu.


Yüklə 2,51 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   37   38   39   40   41   42   43   44   ...   52




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin