ADALET MESLEK ETİĞİ ÜNİTE-12
TARİHSEL SÜREÇTE VE ÇEŞİTLİ TOPLUMLARDA YARGIÇLIK
Adaleti tesis etmeninin eski çağlardan günümüze kadar devam eden sorunlu bir süreci ifade ettiği yadsınamaz bir hakikattir. Adalet hizmeti, kimi zaman tanrılar tarafından verildiğine inanılan kral, han, hakan, sultan, padişah, imparator, buda, rahip gibi sayılamayacak çokluktaki sıfata sahip insanlarca; kimi zaman da sıradan insanlarca yerine getirilmiştir.
Hintlilerde Yargıçlık
Eski Hindistan'da devletin başında Brahman tarafından seçilen bir kral bulunurdu ve yargı yetkisi krala aitti.
Mısırlılarda Yargıçlık
Yargı fonksiyonu bizzat kral tarafından ifa edilmekteydi; ancak kral dilerse bunu havale edebilmekteydi .
Sümerlerde Yargıçlık
Yargı fonksiyonu ya tek hâkim ya da üç veya dört yargıçlı mahkemeler tarafından ifa edilmekteydi.
İbranilerde Yargıçlık
Tevrat'a göre peygamberler hem kavimlerinin siyasi lideri hem de onların hukuki uyuşmazlıklarını çözen kişilerdir.
Asurlularda Yargıçlık
Başkenti Ninova olan bu eski uygarlıkta da yargı yetkisi kral tarafından kullanılmaktaydı.
Babil Uygarlığında Yargıçlık
Günümüze kadar ulaşan meşhur Hammurabi Kanunları ile ünlü bu uygarlıkta, adli teşkilatın çağına göre ileride olduğu söylenmektedir. Eğer bir yargıç bir davaya bakar ve bir karara varırsa verdiği hükmü yazılı olarak takdim eder, daha sonra verdiği kararda bir hata ortaya çıkarsa ve bu kendi hatasından kaynaklanırsa o zaman davada onun tarafından kararlaştırılan para cezasının on iki katını öder, halka ilan edilerek yargıçlık makamından el çektirilir ve bir daha asla yargıçlık görevini icra edemezdi. Bu kural Hammurabi Kanunlarının günümüze ulaşan hükümlerinden sadece biridir.
İranlılarda Yargıçlık
Eski İran uygarlığında da en yüksek hâkim, hükümdarın kendisidir.
Romalılarda Yargıçlık
Romalılarda en yüksek yargı kurumu Halk Meclisleridir. Sonraki dönemlerde ise Konsüller ve Preatorlerin yargıçlık mesleğini ifa ettikleri söylenebilir.
Arabistan'da Yargıçlık
İslamiyet öncesi dönemde kabile reislerinin yargıçlık yaptığı bilinmektedir. İslamiyet'in gelişi ile birlikte bu yetki Hz. Peygamber'e geçmiştir. Ancak sınırların genişlemesi ile Hz. Peygamber tarafından atanan idareciler bu yetkiyi kullanmışlardır.
Selçuklularda Yargıçlık
Selçuklular döneminde kadıların başında bulunduğu adli yargı mahkemeleri ve Divan-ı Mezalim denilen idari yargı mahkemeleri varlığı bilinmektedir. Ayrıca askerî davalara bakan kazaskerler de bulunmaktaydı.
Osmanlılarda Yargıçlık
Adli ve idari işlere bakmakla yükümlü kadı ve kazaskerler, yargıçlık yapan kişilerin başında gelmektedirler.
YARGIÇ-SAVCILIK MESLEKİ ETİK KURALLARI BİRLEŞMİŞ MİLLETLER BANGALORE YARGI ETİĞİ İLKELERİ
Yargı etiği ise yargı görevini ifa etmekle yükümlü olanların uyması gereken ilkeleri kapsar. Yargı etiği konusunda birçok uluslararası metin bulunmaktadır. Amerika Barolar Birliği tarafından 1972 yılında kabul edilen "Yargı Etiği Kodu"; 1976 tarihli Idaho Yargı Etiği Kodu; 1977 tarihli Avusturya Yargısal Bağımsızlık Prensipleri Deklarasyonu; 1989 tarihli Filipinler Yargı Etiği Kodu; 1994 tarihli Malezya Anayasası; Hâkimler Statüsüne İlişkin Avrupa Şartı (1998); 1999 tarihli Kenya Yargı Mensuplarına Yönelik Davranış Kodu; 1999 tarihli Hindistan, Yargısal Hayatla İlgili Değerlerin Yeniden İfadesi İlkeleri; Namibya Hâkimler için Davranış Yasası; Nijerya Federal Cumhuriyeti Yargı Mensupları Davranış Kodu; Uluslararası Hâkimler Örgütü tarafından 17 Kasım 1999'da Tayvan'da kabul edilen "Evrensel Hâkimler Şartı" gibi birçok düzenleme ve çalışma yapılmıştır.Taslak daha sonra Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu tarafından 23 Nisan 2003'te yapılan toplantıda gözden geçirilmiş ve 2003/43 saylı karar ile kabul edilmiştir. Bu ilkeler Türkiye'de 27 Haziran 2006'da, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından 315 sayılı karar ile hâkim ve savcılara tavsiye edilmiştir. Bu ilkeleri şu şekilde saymak mümkündür:
Bağımsızlık
Bağımsızlık, hukuk uygulayıcısın yasama ve yürütme organı ile diğer kişilere karşı hür olmasını ifade eder. Bağımsızlık mutlak değildir. Yargıç-savcı, başta evrensel hukuk normları olmak üzere iç hukukta da Anayasa ve yasalarla bağımlıdır. Yargıç ve savcıların görevi yasaların kendilerine çizdiği sınırlar dâhilinde hukuku uygulamaktan ibarettir. Yargıç yasayı uygulamaktan kaçınamaz. Bu nedenle bağımsızlığı mutlak olmayıp yasa ile sınırlanmıştır. Ancak yasama ve yürütme organı karşısında mutlak olarak bağımsızdır. Onlardan gelecek emir ve telkinlerle hareket edemez.
Tarafsızlık
Hüküm vermede uyuşmazlık yanlarını tutmama ve yanlı davranmama anlamına gelmektedir. Yargıç yargılama görevini mutlak olarak tarafsız bir şekilde yerine getirmelidir. Mahkeme ve mahkeme dışında bunu korumalıdır. Kimsede tarafgirlik hissi uyandırmamalıdır. Yargılananlarla ve diğer yargı mensupları ile ilişkilerini bu ilkeye göre tesis etmelidir.
Doğruluk ve Tutarlılık
Doğruluk bir eylemi gereği gibi ifa etmektir. Tutarlılık ise eylemi yapmada özenli ve düzenli olma, beklenmeyen bir duruma yer vermemedir. Yargıç yasaları uygularken, yasanın dışına çıkmayacak, yasayı doğru yorumlayıp uygulayacak ve vereceği karar da yasanın gerektirdiği şekilde olacaktır. Hâkim, mesleki davranış şekli itibariyle, makul olarak düşünme yeteneği olan bir kişide herhangi bir serzenişe yol açmayacak hâl ve tavır içinde olmalıdır.
Dürüstlük
Dürüstlük, Türk Dil Kurumu sözlüğünde "doğruluk" olarak; diğer sözlüklerde ise "özü sözü bir olma", "olanı olduğu gibi yansıtma", "gerçeği saklamama", "bildiğinden, inandığından ve olduğundan başka türlü görünmeye veya göstermeye çalışmama" olarak tanımlanır. Eski Türkçe'deki karşılığı samimiyettir.
Eşitlik
Eşitlik, belirli bir sistemdeki farklı grupların hukuksal açıdan eşitliği anlamına gelmektedir. Yargılamada eşitlik ise yargıcın, taraflara aynı uzaklık ve yakınlıkta bulunması, kanunları, kanunların eşitliği ilkesine uygun tatbik etmesi anlamına gelmektedir. Hâkim, toplumdaki çeşitliliğin ve sınırlı sayıda olamamakla birlikte ırk, renk, cinsiyet, din, tabiiyet, sosyal sınıf, sakatlık, yaş, evlilik durumu, cinsel yönelim, sosyal ve ekonomik durum ve benzeri diğer sebeplerden neşet eden farklılıkların (davaya mesnet olmayan sebepler) şuurunda olmak ve bunları anlamak zorundadır.
Ehliyet ve Liyakat
Sözlükte "yetki; elverişli, lâyık ve yeterli olmak" anlamlarına gelen ehliyet, hukuki terimi olarak, kişinin hukuki hükümlere muhatap olmaya elverişli oluşunu ifade etmektedir. Başka bir deyişle, insanların leh ve aleyhindeki hak ve sorumluluklara muhatap olabilmesi hâlidir. Yargının, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile diğer uluslararası ve ulusal belgelerdeki adil yargılanma hakkını gereği gibi yerine getirebilmesi bu koşula bağlı tutulmuştur. Raporda hâkimin görev süresi, mesleğe alınma süreci, görev yeri, maaşı ve günlük yaşantısından mali özerkliğe kadar birçok kural yer almaktadır.
BUDAPEŞTE İLKELERİ
Bu ilkeler, Macaristan Savcılığı işbirliği ile Avrupa Konseyi tarafından düzenlenmiştir. 31 Mayıs 2005'de, Avrupa Savcılar Konferansında, savcılar için etik kuralları olarak kabul edilmiştir. Budapeşte İlkelerinin, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından 10 Ekim 2006 tarihinde, 424 sayılı karar ile benimsenmesine karar verilmiştir. Dolayısı ile bu ilkeler iç hukuk bakımından da önemlidir. Bu ilkeler özet olarak şöyle sıralanabilir:
Hukuka Uygun Hareket Etmek
Savcılar ulusal ve uluslararası hukuka uygun olarak dava açmalıdırlar. Kanunlarda belirtilen esasların dışına çıkmadan ve kanunun kendilerine verdiği yetkiyi kötüye kullanmadan hareket etmeleri gerekmektedir.
Makul Sürede Hareket Etmek
Adil yargılanma hakkının gereği olan makul sürede yargılanma hakkı savcıların görevlerini yapmalarında da geçerlidir.
İnsan Onuruna Saygı Göstermek
Savcı şüpheli, sanık, mağdur ve diğer yargılama süjelerinin onurunu incitecek tavırlardan kaçınmalıdır.
Kamu Yararını Gözetmek
Savcı bireysel ve kamusal yararı gözetmek ve bunlar arsında adil bir denge sağlamak zorundadır.
Bağımsızlık ve Tarafsızlık
Savcı, hâkimlerin sahip olduğu bağımsızlık kadar geniş anlamda olmasa da bağımsızlık hakkına sahiptir. Savcının amiri konumunda bulunan başsavcılık makamı bağımsızlık ilkesine riayet etmek durumundadır.
AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ KARARLARINDA
ETİK
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine bireysel başvuru yapılabilmektedir. Türk vatandaşları iç hukuk başvuru yollarını tükettikten sonra, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde koruma altına alınan haklar için AİHM'e de başvuru hakkına sahiptirler. AİHM, etik konusunda şu ilkeleri benimsemektedir: Bağımsızlık; tarafsızlık; dürüstlük; özen ve ehliyet; ketumluk; ifade hürriyeti;
ilave faaliyet; ödüller ve yararlar; nişanlar ve unvanlar. Mahkeme, tarafsızlığı, davanın çözümünü etkileyecek bir ön yargı, tarafgirlik ve menfaatin olmaması ve yargıçların taraflara karşı lehte ya da aleyhte duygu ve çıkarlara sahip olmaması şeklinde anlamaktadır.
TÜRK HUKUKUNDA YARGIÇLIK VE SAVCILIK
Yargıç ve Savcının Türk Hukukundaki Yeri
Egemenlik yetkisini elinde bulunduran üçüncü erk ise yargı organıdır. Yargı organı, yargı yetkisini Türk milleti adına kullanmaktadır ve bu yetki doğrudan Anayasa'dan kaynaklanmaktadır. Yasama ve yürütme nasıl bir erk ise yargı da öyle bir erktir. Yargı organları ise bu erki yargıç, savcı başta olmak üzere çeşitli kamu görevlileri eli ile kullanmaktadır. Hâkimler de kanuni anlamda memur sayılmaktadırlar. Ancak hâkim, diğer devlet memurlarından ve kamu görevlilerinden farklı olarak, görevini yerine getirirken bağımsızdır. Yargı, 1921 ve 1924 Anayasalarında ayrı bir erk olarak yargı düzenlenmemişti. 1961 Anayasası'nın yeniliği olan kuvvetler ayrılı ilkesi, 1982 Anayasası'nda da muhafaza edilmiştir. Egemenlik başlığı altındaki; yargı yetkisi başlığı altındaki; anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü ile ilgili hükümler yargı organı ile ilgilidir.
Yargıç ve savcılara ilişkin bazı maddeler şunlardır:
Hâkimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanun ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler. Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz. Görülmekte olan bir dava hakkında yasama meclisinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz. Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez. Meslekten çıkarılmayı gerektiren bir suçtan dolayı hüküm giymiş olanlar, görevini sağlık bakımından yerine getiremeyeceği kesin olarak anlaşılanlar veya meslekte kalmalarının uygun olmadığına karar verilenler hakkında kanundaki istisnalar saklıdır (m. 139).
Yargıçlık ve Savcılık Mesleği
Anayasa yargıçlık ve savcılık mesleğini madde 140'da düzenlemiştir. Bu maddeye göre, hâkimler ve savcılar adli ve idari yargı hâkim ve savcıları olarak görev yaparlar. Bu görevler meslekten hâkim ve savcılar eliyle yürütülür.
Hâkimler, mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre görev ifa ederler.
Hâkim ve savcıların nitelikleri, atanmaları, hakları ve ödevleri, aylık ve ödenekleri, meslekte ilerlemeleri, görevlerinin ve görev yerlerinin geçici veya sürekli olarak değiştirilmesi, haklarında disiplin kovuşturması açılması ve disiplin cezası verilmesi, görevleriyle ilgili veya görevleri sırasında işledikleri suçlarından dolayı soruşturma yapılması ve yargılanmalarına karar verilmesi, meslekten çıkarmayı gerektiren suçluluk veya yetersizlik hâlleri ve meslek içi eğitimleri ile diğer özlük işleri mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kanunla düzenlenir.
Hâkimler ve savcılar altmış beş yaşını bitirinceye kadar hizmet görürler; askerî hâkimlerin yaş haddi, yükselme ve emeklilikleri kanunda gösterilir.Hâkimler ve savcılar, kanunda belirtilenlerden başka, resmî ve özel hiçbir görev alamazlar. Hâkimler ve savcılar idari görevleri yönünden Adalet Bakanlığına bağlıdırlar.
Hâkim ve savcı olup da adalet hizmetindeki idari görevlerde çalışanlar, hâkimler ve savcılar hakkındaki hükümlere tabidirler. Bunlar, hâkimler ve savcılara ait esaslar dairesinde sınıflandırılır ve derecelendirilirler, hâkimlere ve savcılara tanınan her türlü haklardan yararlanırlar. Yargıçlar ve savcılarla ilgili temel kanun 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu'dur. Bu Kanun'da, hâkim ve savcıların hak ve ödevleri; mesleğe alınma süreci; ilerleme ve yükselmeleri yer değiştirmeleri; hâkim ve savcılık teminatı; görevlerinin sona ermesi, çalışma saatleri ve özlük hakları dâhil birçok düzenleme yer almaktadır.
Hâkimler ve Savcılar Kanunu hükümleri adli yargı hâkimleri ve cumhuriyet savcıları ile idari yargı hâkim ve savcıları hakkında uygulanmaktadır. Bu Kanun'a göre hâkim:
1. Adli yargıda: Mahkeme başkan ve üyelerini, hâkimleri, Yargıtay tetkik hâkimleri ile Adalet Bakanlığı merkez, bağlı ve ilgili kuruluşlarında idari görevlerde çalışan hâkimleri;
2. İdari yargıda: Mahkeme başkan ve üyelerini, hâkimleri, Danıştay tetkik hâkimleri ile Adalet Bakanlığı merkez, bağlı ve ilgili kuruluşlarında idari görevlerde çalışan hâkimleri,
Savcı ise:
-
Adli yargıda: İl ve ilçe cumhuriyet başsavcılarını, cumhuriyet başsavcı vekillerini, cumhuriyet savcılarını, Yargıtay cumhuriyet savcıları ile Adalet Bakanlığı merkez, bağlı ve ilgili kuruluşlarında idari görevlerde çalışan savcıları,
-
İdari yargıda: Danıştay savcıları ile Adalet Bakanlığı merkez, bağlı ve ilgili kuruluşlarında idari görevlerde çalışan savcıları, ifade eder.
Yargıçlık ve savcılık mesleği kısaca bu şekilde tanımlanabilir. İdari yargı alanında görev yapan yargıçların hem hukuki hem de idari görevleri bulunmaktadır. Örneğin Danıştayın tüzükleri inceleme yetkisi bulunmaktadır. Yine adli yargıda savcılar, icra dairelerini denetlemekle yükümlüdürler. Hâkim ve savcıları mesleğe kabul etmede Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu yetkilidir. Ancak, mesleğe alınma için yapılan mülakatta Adalet Bakanlığının yetkileri kanun gereği daha fazladır.
Güncel Bilgi:
Yargıç ve savcı olabilmek için,
Adalet Bakanlığı tarafından yapılan adli yargı hâkim ve savcılık sınavından; veya idari yargı için yapılan sınavdan başarılı olmak gerekmektedir. Yazılı sınavdan en az 70 almak gerekmektedir. Yetmiş ve üzeri alan adaylar alınacak hâkim ve savcı sayısının 3 katı kadar başarı sırasına ikinci bir sınav olan sözlü mülakata tabi tutulmaktadırlar. Mülakatta da en az 70 almak zorunludur. Adaylığa alınmak için yazılı sınavın yüzde yetmişi; mülakatın ise yüzde otuzu hesaplanmak sureti ile en yüksekten başlayarak başarı sırasına konulmaktadır. Kişi, alınacak kontenjan içinde olmalıdır. Adaylık süresi Adalet Akademisi Kanunu hükümlerine tabidir. Adaylar, Devlet Memurları Kanunu Genel İdare Hizmetleri sınıfına tabidirler. Adaylık için:
Türk vatandaşı olmak: giriş sınavının yapıldığı tarih itibarıyla otuz beş yaşını doldurmamış olmak;
adli yargı adayları için; hukuk fakültesinden mezun olmak veya yabancı bir hukuk fakültesini bitirip de Türkiye'deki hukuk fakülteleri programlarına göre eksik kalan derslerden sınava girip başarı belgesi almış bulunmak; idari yargı adayları için; hukuk fakültesinden mezun olmak veya yabancı bir hukuk fakültesini bitirip de Türkiye'de hukuk fakülteleri programlarına göre eksik kalan derslerden sınava girip başarı belgesi almış bulunmak, hukuk fakültesinden mezun olanlar dışından alınacak adaylar bakımından, her dönemde alınacak aday sayısının yüzde yirmisini geçmemek üzere ihtiyaç oranında, hukuk veya hukuk bilgisine programlarında yeterince yer veren siyasal bilgiler, idarî bilimler, iktisat ve maliye alanlarında en az dört yıllık yüksek öğrenim yapmış veya bunlara denkliği kabul edilmiş yabancı öğretim kurumlarından mezun olmak; kamu haklarından yasaklı olmamak; askerlik durumu itibariyle askerlikle ilgisi bulunmamak veya muvazzaflık hizmetini yapmış yahut ertelenmiş veya yedeğe geçirilmiş olmak; hâkimlik ve savcılık görevlerini sürekli olarak yurdun her yerinde yapmasına engel olabilecek vücut ve akıl hastalığı veya sakatlığı, alışılmışın dışında çevrenin yadırgayacağı şekilde konuşma ve organlarının hareketini kontrol zorluğu çekmek gibi özürlü durumları bulunmamak; taksirli suçlar hariç olmak üzere, üç aydan fazla hapis veya affa uğramış olsa bile devletin şahsiyetine karşı işlenen suçlarla zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı veya şeref ve haysiyet kırıcı bir suçtan veya kaçakçılık, resmî ihale ve alım satımlara fesat karıştırma, devlet sırlarını açığa vurma suçlarından dolayı hükümlü bulunmamak veya bu suçlardan veya taksirli suçlar hariç olmak üzere üç aydan fazla hürriyeti bağlayıcı cezayı gerektiren bir fiilden dolayı soruşturma veya kovuşturma altında olmamak; yazılı yarışma sınavı ile mülakatta başarı göstermek; hâkimlik ve savcılık mesleğine yakışmayacak tutum ve davranışlarda bulunmamış olmak gerekir.
BAZI YASALARIN ETİK İLE İLGİLİ HÜKÜMLERİ
Ceza Muhakemesi Kanunu
Ceza yargılamasına ilişkin hükümlerin yer aldığı kanundur. Yargıçların çekinme ve reddi sebepleri bu yasada açıkça düzenlenmiştir (İçel vd., 2012).
Örneğin: Hâkim, suçtan kendisi zarar görmüşse;
Sonradan kalkmış olsa bile şüpheli, sanık veya mağdurla aralarında evlilik, vesayet veya kayyımlık ilişkisi bulunmuşsa;
Şüpheli, sanık veya mağdurun kan veya kayın hısımlığından üstsoy veya altsoyundan biri ise;
Şüpheli, sanık veya mağdur ile aralarında evlat edinme bağlantısı var ise;
Şüpheli, sanık veya mağdur ile aralarında üçüncü derece dâhil kan hısımlığı var ise;
Evlilik sona ermiş olsa bile, Şüpheli, sanık veya mağdur ile aralarında ikinci derece dâhil kayın hısımlığı var ise;
Aynı davada savcılık, adli kolluk görevi, şüpheli veya sanık müdafiliği veya mağdur vekilliği yapmış ise;
Aynı davada tanık veya bilirkişi sıfatıyla dinlenmiş ise, hâkimlik görevini yapamaz. Bu sebeplerden birinin varlığı hâlinde hâkimin kendiliğinden çekinmesi gerekmektedir. Taraflar da çekinmeyi talep edebilmektedir. Bu hükmün amacı, yargılamada tarafsızlığı sağlamaktır.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu
Medeni hukuk yargılamasına ilişkin temel hükümlerin yer aldığı yasalardan biridir. Hâkimlik mesleğinin etik ilkelerini gerçekleştirebilmek adına bu yasanın çeşitli maddelerinde şu hükümlere yer verilmiştir: Hâkim, kendi davasına; eşinin; nişanlısının; üçüncü derece dâhil kan ve kayın hısımlarının; evlatlığının; kendisi ve eşinin altsoy ve üstsoyunun; vekil, vasi, kayyım veya yasal danışmanlığını yaptığı kişilerin davasına bakamaz. Bu durumlardan biri var ise, hâkim, talep olmasa dâhi davadan el çekmek zorundadır. Yargılamada tarafsızlık ve bağımsızlık ilkeleri ihlal edilirse, hâkimin hukuki, cezai ve idari sorumluluğuna gidilebilmektedir.
DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Aşağıdakilerden hangisi Bangalore Yargı Etiği ilkelerinden biri değildir?
A)Tarafsızlık B)Dürüstlük C)Doğruluk D)Eşitlik E)Ehliyetsizlik
2. Aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
-
Anayasa'da hâkim ve savcılık mesleği düzenlenmiştir.
-
Hâkim ve savcılar bağımsız ve tarafsız olmalıdırlar.
-
Ceza Muhakemesi Kanunu'nda nişanlılık yargıcın çekinme nedenidir.
-
Yargıç kendi davasına bakamaz.
-
Yargıç kanunlarla bağlı değildir.
3.Aşağıdakilerden hangisi doğrudur?
A)Hâkim kamu görevlisi değildir. B)Hâkim yasama organına bağımlıdır.
C)Hâkim memur değildir. D)Medeni hukuk yargılamasında hâkim nişanlısının davasına bakamaz.
E)Hâkim gereken hâllerde kendi davasına bakabilir.
4.Aşağıdakilerden hangisi yazılı yarışma sınavına girmeden hâkim veya savcı olabilir?
A)Avukat İhsan Bey B)Hukukta doktorasını yapmış Yusuf Bey
C)Lise diplomasına sahip milletvekili Kemal Bey D)Vasıflı vatandaş Sezen Hanım
E)Hiçbiri
5. Aşağıdakilerden hangisi 1982 Anayasası için doğru değildir?
A)Yargıyı ayrı bir erk olarak düzenlemiştir. B)Yürütmeyi güçlendirmiştir.
C)Yargı yetkisinin açıkça Türk milleti adına kullanılacağını düzenlemiştir.
D)Yüksek mahkemeleri düzenlemiştir. E)Güçler birliğini kabul etmiştir
6.Aşağıda verilenlerden hangisi Budapeşte ilkelerindendir?
A)Hukuka uygun hareket etme B)Makul sürede hareket etme
C)İnsan onuruna saygı gösterme D)Kamu yararını gözetme
E)Hepsi
7.Hâkim-savcı adaylığına atanabilmek için aşağıdaki verilen şartlardan hangisi gerekmemektedir?
A)Kamu haklarından yasaklı olmamak B)Askerlik ilişkisi bulunmamak
C)Yapılan sınavlarda başarı göstermek D)KPSS'den 70 ve üzeri puan almak
E)Hukuk fakülteleri veya bu fakülte dengi yerlerden mezun olmak
-
Adli yargı hâkim-savcılık sınavında aşağıdakilerden hangisinden soru çıkmamaktadır?
A)Borçlar hukuku B)Ceza hukuku C)İş hukuku
D)Anayasa hukuku E) İdare hukuku
-
Hâkim-savcılık yazılı yarışma sınavı hangi kurum tarafından yapılmaktadır?
-
Başbakanlık
-
Ölçme Seçme ve Yerleştirme Merkezi
-
Adalet Bakanlığı
-
Devlet Malzeme Ofisi
-
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu
-
Savcılarla ilgili yasaklılık veya ret sebepleri hangi kanunda düzenlenmiştir?
-
Anayasa
-
Medeni Kanun
-
Türk Ceza Kanunu
-
Ceza Muhakemesi Kanunu
-
Hiçbiri
1.e, 2.e, 3.d, 4.b, 5.e, 6.e, 7.d, 8.c, 9.b, 10.e
REYHAN TUNA
Dostları ilə paylaş: |