Afet Hukuku AÖF 2018



Yüklə 142,96 Kb.
səhifə1/3
tarix09.01.2019
ölçüsü142,96 Kb.
#94145
  1   2   3

Afet Hukuku AÖF 2018

ÜNİTE 1 E-ISBN: 978-975-06-2764-4

Hukuk kuralları, din kuralları, ahlak kuralları, örf ve âdet kuralları ile görgü kuralları sosyal düzeni sağlayan kurallar. Bu tüm kuralların ortak bir amacı vardır, o da toplumsal düzenin sürdürülmesidir.



Hukuk kurallarının türleri : emredici, tamamlayıcı, tanımlayıcı ve yorumlayıcı hukuk kuralları.

İnsanların birlikte yaşamasını sağlayan gücün ne olduğu konusunda çeşitli görüşler : 1-insanların kendilerine benzeyenleri aradıkları 2-Bireyin çıkarlarını ön planda tutması 3-Hayvansal içgüdü 4-barış içerisinde yaşama zorunluluğu.

Toplum ve birey arasındaki ilişkiye sosyal ilişki denir.

sosyal ilişkilerin tabi olduğu düzene sosyal düzen adı verilir. Sosyal düzeni sağlayan kurallara da sosyal düzen kuralları denir. Bu kuralların amacı, toplum içinde yaşayan bireylerin hem birbirlerine hem de topluma, toplumun da bireylere karşı olan tutum ve davranışlarını düzenlemek ve çıkar çatışmaları arasında denge kurmaktır.

Sosyal düzen kurallarının özellikleri: 1-genel nitelik taşıması 2-sürekli olması 3-bunlar birer yaptırım kuralıdır.

Sosyal Düzen Kurallarının Türleri : Din kuralları, ahlak kuralları, görgü kuralları, örf ve âdet kuralları ve hukuk kuralları

Sosyal düzen kurallarına uyulmadığı takdirde karşılaşılan tepkiye yaptırım (müeyyide) denir.



Yaptırımlar, manevi yaptırımlar maddi yaptırımlar olarak ikiye ayrılırlar.

Din kuralları : inançlar kuralları, ibadet kuralları ve toplumsal ilişki kuralları olarak üç ana başlık altında toplanabilir.

Din kurallarının özelliği : 1- normatif 2- muhatabı insandır 3- müeyyidesi olması.

Din kuralları, ilahi bir iradenin emri olduğu için değişmemektedir. Hukuk kuralları ise toplumun ihtiyaçlarına bağlı olarak değiştirilebilen kurallardır.

. 1928 yılında yapılan Anayasa değişikliğiyle, devletin dininin İslam olduğuna ilişkin hükmün kaldırılması ve 1937 yılındaki Anayasa değişikliğiyle de laiklik ilkesinin benimsenmesiyle, Türk toplumunda da dini kuralların hukuk üzerindeki etkisi azalmış ve Türk hukuku, çağdaş hukuk hareketi içerisine dâhil olmuştur. Herkesin din ve vicdan özgürlüğüne sahip olması ve dini devletten bağımsızlaştırma anlamına gelen laiklik çağdaş hukuk anlayışlarında benimsenen bir ilkedir.

. Din kurallarına uymayanlara uygulanacak yaptırım, günahkâr sayılma, dinden çıkarılma, toplumdan dışlanma, ayıplanma, kınanma gibi manevi yaptırımlardır. Bununla birlikte kimi dini kuralların, özellikle temel insani değerlere ilişkin olan kuralların hukukça benimsenerek, bunlara uymayan kişilere maddi yaptırım uygulanması da mümkündür.

. Ahlak, insan davranışları hakkında doğru ya da yanlış, iyi ya da kötüyü bulma bakımından yapılan değerlendirmeler bütünüdür.

.

. Objektif (nesnel, sosyal) ahlak kuralları ve sübjektif (öznel, kişisel) ahlak kuralları olmak üzere iki yönü bulunan ahlak kurallarından; objektif ahlak kuralları, bireyin diğer bireylere ve topluma karşı olan davranışlarını düzenlerken; sübjektif ahlak kuralları ise bireylerin kendi iç dünyalarındaki değerleri ve kendilerine karşı olan davranışlarını düzenler.



. Ahlak kuralları da bu iki kural gibi normatiflik özelliğine sahiptir. Ahlak kurallarının amacı insan davranışlarını düzenlemektir. Diğer bir ifadeyle kuralların muhattabı insandır. Kişinin kendi vicdanı ahlak kurallarının koruyuusudur. Son olarak da ahlak kurallarınınn yaptırımı vicdan azabı çekmedir.

. Ahlak kuralları, topluma, zamana ve coğrafyaya göre değişebilir, farklılık gösterebilir. Bu yönüyle ahlak kuralları din kurallarından farklıdır.

. Ahlak kurallarına uymamanın yaptırımı manevi niteliktedir.

. Objektif ahlak kurallarına uymayanlara karşı uygulanabilecek yaptırım, ayıplanma, dışlanma gibi manevi niteliktedir. Bununla birlikte objektif ahlak kuralları da dini kurallar gibi hukuk tarafından benimsenmişse uygulanacak yaptırım maddi nitelikte olabilecektir.

. Ahlak kurallarının kapsayıcılığı hukuk kurallarına göre daha fazladır. Zira ahlak kuralları hem subjektif hem de objektif nitelikteki kurallar sayesinde, hem toplumsal ilişkileri hem de kişinin kendi içerisindeki değer yargılarını düzenlemeye yönelik kurallar içerir.

. Görgü kuralları temelinde ahlak kurallarıyla oldukça benzerlik taşısa da ahlak kurallarından ayrılan yönleri bulunmaktadır. Her iki kural da canlıdır, yani zaman içerisinde değişebilirler. Yine ahlak kuralları gibi yere, zamana ve topluma göre farklılık gösterirler.

. Görgü kuralları toplumsal düzen kuralları içerisindeki etkisi ahlak ve din kuralları kadar değildir.

. görgü kurallarının yaptırımları da manevi niteliktedir.

. ahlak kuralları, hukuk kuralları ve din kuralları daha geniş bir kitle tarafından benimsenmiş sosyal düzen kurallarıdır.

. görgü kuralları yazılı olmayan kurallarken; hukuk kuralları yazılı kurallardır.

. Örf ve adet kuralları, temelinde ahlak kurallarıyla benzese de onlardan kimi yönden ayrılır. Örf ve adet kuralları, bir toplumsal çevre içerisinde, çok uzun zaman içerisinde, kimin tarafından konulduğu belli olmayan, zamana yayılarak oluşan ve toplumca benimsenen ve uyulması konusunda inanış ve baskı bulunan sosyal düzen kurallarıdır.

. Örf ve adet kuralları toplumsal tepki, refleks olarak da anılabilirler. Ahlak kurallarıyla bu yönüyle farklılaşırlar.

. Örf ve adet kuralları, zaman içerisinde değişip, evrilebilirler.

. Örf ve adet kurallarına uymamanın yaptırımı genellikle manevi niteliktedir. Ancak kimi zaman bir örf ve adet kuralı hukuk tarafından benimsenmese dahi maddi yaptırımla desteklenebilir. Bu yaptırımlar, çiğnenen kurala göre toplumdan dışlanma, ayıplanma, kınanma, yaralama, linç ve hatta öldürmeye kadar gidebilir.

. örf ve adet kurallarının kimi yaptırımları yasa dışıdır.

. örf ve adet kuralları hukukun kaynaklarındandır.

. Sosyal düzen kuralları içerisinde en önemlisi hukuk kurallarıdır. Çünkü toplumun tümünü ilgilendiren kurallardır.

. Hukuk, Arapça kökenli anlamı haklardır.

. Hukuk kurallarının temel özelliği soyut ve genel nitelikte olmasıdır. Bu bağlamda hukuk kuralları toplumun tümüne uygulanır ve toplumun tümü için bağlayıcı nitelik taşır. Hukuk kurallarına uymamanın yaptırımı da kamu gücü eliyle sağlanır. Bu anlamda hukuk kurallarına uymamanın yaptırımı maddi niteliktedir.

. maddi yaptırımlar, somut, kişinin üzerinde fiziksel etki bırakan kurallar olarak, yalnızca hukuk kurallarına uymamanın karşılığı olarak karşımıza çıkarlar.



hukuk kurallarının özellikleri :

• Hukuk kuralları, toplumdaki egemen güç, yani siyasal iktidar tarafından belirlenir,

• Hukuk kuralları, kişilerin dışa yansıyan davranışlarını düzenler,

• Hukuk kuralları, genel olarak kişiler arasındaki ilişkileri düzenler,

• Hukuk kuralları, örtülü siyasal mekanizma aracılığıyla gerçekleşir,

• Hukuk kuralları, maddi yaptırımlarla desteklenir,

• Hukuk kuralları, toplumsal barışı, hukuk güvenliğini ve adaleti sağlamayı amaçlar.

. hukuk kurallarının açık veya örtülü, üç temel öğesi bulunduğu görülebilir. Bunlar; konu, emir (irade) ve yaptırımdır.

. hukuk kuralları, kişilerin içsel davranışlarını, yani kendi vicdanlarını konu alan kurallar değillerdir; kişilerin dışa yansıyan davranışlarıyla ilgilenirler.

. Soyut kurallar olarak, somut olaylara uygulanırlar. Ayrıca hukuk kuralları, genel nitelik taşırlar.

. tek tek somut durum, olay ve belirli kişiler için değil; benzer durum ve olayları ve de bu durum ve olaylar içerisinde yer alan herkesi kapsayan ve herkes için bağlayıcı olan kurallardır. Buna hukuk kurallarının nesnelliği adı verilir.

Hukuk kurallarının diğer sosyal düzen kurallarından ayrılan farklı özellikleri : 1- maddi yaptırımlarla

Desteklenmesi. 2- yazılı olması 3- yaptırımı devlet eliyle desteklenir 4- uymayanlar kolluk güçleri, ceza infaz kurumları, icra daireleri, mahkemeler gibi kurumlarla cezalandırılır.

. HUKUK KURALLARININ TÜRLERİ : emredici (buyurucu), yorumlayıcı, tanımlayıcı, tamamlayıcı.

. Emredici (buyurucu) hukuk kuralları, aksine bir hukuki işlemin yapılması mümkün olmayan, tarafların kendi iradeleri ile değiştiremeyeceği ve bertaraf edemeyeceği kurallardır.

. Hukukun temel amaçlarından biri de, toplum içinde güçsüz olan kimseleri güçlü olanlar karşısında korumaktır.

. TCK’ya göre suç karşılığında uygulanan yaptırım olarak cezalar, hapis ve adlî para cezalarıdır.

. Yoklukta: hukuki işlem kanunun öngördüğü kurucu unsurlardan biri veya birkaçına uyulmadan yapıldığı için hiç oluşmamış sayılır.

. Butlanda: kendi içinde “mutlak butlan”, “kısmi butlan” ve “nispi butlan” olarak ayrılır. Mutlak butlanda, kanunun öngördüğü kurucu unsurlara sahip olan ancak kanunun emredici hükümlerine aykırı olarak yapılan hukuki işlemler aleyhine uygulanan yaptırımdır. Nispi butlanda, kanunun öngördüğü unsurlara sahip olan ve kanunun emredici hükümlerine aykırı olmayan bir işlemin o işlemi oluşturan iradelerden birindeki sakatlık sebebiyle geçersiz sayılmasıdır. Kısmi butlanda ise, hukuki işlemin tamamı değil bir kısmının geçersiz olması söz konusudur. İptal edilebilirlik, hukuk kurallarına aykırı bir biçimde yapılmış idari işlemlerin idari yargı organlarınca ortadan kaldırılması halinde ortaya çıkar.

. Tamamlayıcı Hukuk Kuralları taraflara başka bir çözüm biçimini kararlaştırabilme imkânı tanımıştır.

. Yorumlayıcı Hukuk Kuralları Taraflar hukuki işlem yaparken kullandıkları ve ne anlama geldiği iyi anlaşılmayan niyetleri, beyan ve davranışları bu tür kurallarla yorumlanır.

. Tanımlayıcı Hukuk Kuralları Kanunun daha iyi anlaşılması için bazen belirli hususların açıkça tanımlanması, anlamının ve içeriğinin belirlenmesi gerekmektedir. Bu tanımları getiren düzenlemeler.

. hukukun kaynağı onu yaratan toplumdur.

. hukuk kurallarının yayınlandığı araçlar hukukun biçimsel kaynağıdır. Hukukun biçimsel kaynaklarına üçe ayrılmaktadır. Bunlar, asli kaynak olarak gelenek hukuku ve yazılı hukuk, yardımcı kaynak olarak da içtihat hukukudur.


. hukuk, bilgi kaynakları ve organsal kaynaklar olarak da ayrılabilir.

. Bilgi kaynakları, hukuk hakkında bilgi veren, hukuk hakkındaki bilgiye ulaşılmasını sağlayan kaynaklardır.

. Hukukun bilgi kaynakları olarak Resmi Gazete, meclis tutanakları, hukuk kitapları, internet siteleri, içtihat derlemeleri gösterilebilir.

Organsal kaynaklar ise, hukuku yaratan organa göre yapılan ayrımdır. Burada normu, hukuk kuralı haline

getiren organ esas alınır. Kanunları çıkartan TBMM, tüzükleri düzenleyen Bakanlar Kurulu, yönetmelik çıkarabilen kamu tüzel kişileri yaratıcı kaynak özelliği gösterir.


. gelenek hukuku kuralları herhangi bir yerde yazılı olmayan, toplumun vicdanında doğan kurallardır.

. Gelenek kuralının hukuk kuralı olarak kabul edilebilmesi için bazı koşulların gerçekleşmesi gerekmektedir.

Bu koşullar süreklilik, genel inanç ve devlet tarafından desteklenmedir. Genel olarak kabul edildiği gibi en az kırk yıl olarak uygulanan, bağlayıcılığı ve zorunluluğu konusunda genel inanç bulunan, içeriği akla ve hukuka aykırı olmayan ve devletçe de desteklenen kurallar hukuk kuralı haline gelebilir.
. Yasada veya örf ve adet hukukunda uygulanacak kuralın açıkça ve tereddütsüz olarak bulunmadığı konularda, yargıcın veya hukukçunun düşüncelerinden doğan sonuca içtihat denmektedir. Bu bakımdan iki tür içtihattan bahsedilebilir. Bunlardan ilki yargısal içtihat, diğeri ise bilimsel içtihattır.

. Yargısal içtihat, mahkemelerin önlerine gelen uyuşmazlıklarla ilgili verdiği kararlardır.

. Bilimsel İçtihat ise hukuk bilginlerin hukuki konulara ilişkin görüş ve yaklaşımlarıdır.

. Bilimsel içtihada uygulamada doktrin de denmektedir.

. Yasaların nasıl yorumlanması gerektiği Bilimsel içtihat türleri şerhler, sistematik eserler, monografiler, makaleler, içtihat derlemeleri ile bibliyograflardır.

. Şerhler, bir şeyi açıklamak amacıyla yazılan kitaplardır.

. Sistematik eserler, bilim insanlarınca, kanunların ya da hukuksal konuların belli bir sistematikle incelenmesidir.

. Monografi, bilimsel alanda özel bir konu ya da sorun üzerine yazılan incelemedir. Burada ele alınan tek müessese tüm detaylarıyla karşılaştırmalı olarak incelenmektedir.

. Makaleler ise bilimsel eserlerde yer alan açıklayıcı ve yorumlayıcı niteliği olan kısa inceleme yazılarıdır.

….. Bilimsel içtihatlar ve yargısal içtihatlar hukukun yardımcı kaynaklarıdır.



Yazılı Hukuk Devletin yetkili organları tarafından konulan tüm hukuk kurallarını kapsayan yazılı kaynaklar anayasa, uluslararası sözleşmeler, kanun, kanun hükmünde kararname, tüzük ve yönetmeliklerden oluşur. Bu kurallar hiyerarşik bir sıralama içerisinde olup hâkimi bağlar.
Normlar Hiyerarşisi Yazılı hukuk kaynakları arasında bir altlık-üstlük ilişkisi bulunmaktadır. Bu ilişki piramide benzer. İşte bu hiyerarşik yapıya normlar hiyerarşisi denilmektedir. Bu piramidin en üstünde Anayasa yer almaktadır. Yani en üst düzenleyici norm Anayasadır. Anayasayı kanunlar, kanunları tüzükler, tüzükleri ise yönetmelikler takip eder. Kanun hükmünde kararnameler ile uluslararası sözleşmeler kanunlarla aynı küme içinde yer almaktadır.
. Türkiye’de bugüne kadar 1976, 1921, 1924, 1961 ve 1982 Anayasaları olmak üzere beş Anayasa uygulanmıştır.

. 1923 anayasa değişikliği ise cumhuriyetin bir hükümet şekli olarak resmileştirmiştir.

. Milletvekili seçilebilme yaşı son Anayasa değişikliği sonrası yirmi beşten on sekize inecektir. (600 vekil)

. Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri beş yılda bir aynı günde yapılacaktır.

. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin görevleri son Anayasa değişikliği sonrası “kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak; bütçe ve kesin hesap kanun tekliflerini görüşmek ve kabul etmek; para basılmasına ve savaş ilânına karar vermek; milletlerarası antlaşmaların onaylanmasını uygun bulmak, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının beşte üç çoğunluğunun kararı ile genel ve özel af ilânına karar vermek ve Anayasanın diğer maddelerinde öngörülen yetkileri kullanmak ve görevleri yerine getirmektir.”

. yürütme organı artık sadece Cumhurbaşkanı olmuştur.

. Cumhurbaşkanı, kırk yaşını doldurmuş ve yükseköğrenim yapmış Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri veya bu niteliklere ve milletvekili seçilme yeterliğine sahip Türk vatandaşları arasından, halk tarafından seçilir. Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır. Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir.

. Anayasa’da belirtilen Yüksek Mahkemeler; Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay ve Uyuşmazlık Mahkemesidir.

. bir hukuk alanına giren ve sınırlı ilişkileri düzenleyen kanunlar da bulunmaktadır. Bu kanunlara özel kanun denir.

. Kanun yapılma süreci öneri, görüşme, kabul ve yayın şeklinde dört aşamadan oluşur.

. Kabul yeter sayısı toplantıya katılanların salt çoğunluğudur. yeter sayısı hiçbir şekilde 139 milletvekilinden az olamayacaktır.

. Kanun metninde kanunun hangi tarihte yürürlüğe gireceği belirli değilse Resmi Gazete’de yayınlandığı günü izleyen günden itibaren 45 gün sonra yürürlüğe girer.

. Kanunun başka bir kanunun yürürlükten kaldırmasına ilga denir. Sonradan yapılan kanunda açık hüküm ile önceki kanun yürürlükten kaldırılıyorsa buna açık ilga denir. Sonraki kanun önceki kanun hükümleriyle çelişen düzenlemeler

yapmak suretiyle yürürlükten kaldırmışsa buna örtülü (zımnî) ilga denir.


Kanun Hükmünde Kararnameler Hukukumuza ilk defa 1961 Anayasasında 1971 değişikliği ile girmiştir.

. 1982 Anayasası’nda iki çeşit KHK mevcuttur. Bunlardan ilki olağan dönem KHK, diğeri ise olağanüstü KHK’leridir.

. “Kanun hükmünde kararnameler, Resmî Gazetede yayımlandıkları gün yürürlüğe girerler”. Ancak bazı KHK’larda yürürlük tarihi daha sonraki bir tarih olarak kararlaştırılabilir.

. KHK’lerde içerik bakımından Anayasa’ya uygun olmak durumundadır. Bu konudaki denetim organı Anayasa Mahkemesi’dir.


. Uluslararası sözleşmeler, evrensel ve üstün değerleri gerçekleştirmenin yanında ekonomik, ticari ve askeri çıkarları gerçekleştirmek amacıyla yapılır.

. Uluslararası sözleşmeler (andlaşmalar) hukuk sistemimize göre kanun hükmündedirler.

. onaylanması, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin onaylamayı bir kanunla uygun bulmasına bağlıdır.

. çıkabilecek uyuşmazlıklarda uluslararası sözleşme hükümleri esas alınacaktır.


Tüzükler Bakanlar Kurulu’nun, kanuna dayalı ve kanunun yürütülmesini amaçlayan düzenleyici işlemlere tüzük denir.

. tüzük çıkarma yetkisi Bakanlar Kurulu’ndadır. Tüzükler kanunlar gibi Cumhurbaşkanı’nca imzalanır.

. tüzüklerin konusu, “kanunların uygulanmasını göstermek” veya “kanunun emrettiği işleri belirtmektir”.

. tüzükler Danıştay’ın incelemesinden geçmek zorundadır. Bu zorunluk anayasal zorunluluktur. Ancak Danıştay’ın vereceği görüş bağlayıcı değildir.


. Yönetmelikler, Başbakanlık, bakanlar ve kamu tüzel kişileri tarafından, kendi görev alanlarıyla ilgili olmak üzere, kanunlar ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere çıkartılan düzenleyici işlemlerdir.

. Yönetmeliklerin hepsinin Resmi Gazete’de yayınlanmak zorunda değildir.

Bölüm 2
Genel olarak hukuk kamu hukuku ve özel hukuk olarak ikiye ayrılmıştır.

Kamu hukuku, bir devlet ile başka bir devlet arasındaki ya da bir devlet ile bireyler arasındaki ilişkileri düzenleyen hukuk kurallarının bütünüdür.

Özel hukuk ise, bireylerin birbirleriyle olan ilişkilerini tarafları eşit kabul ederek düzenleyen kurallar bütünüdür.

. Kamu hukuku temel olarak Anayasa Hukuku, Ceza Hukuku, İdare Hukuku, Vergi Hukuku, Devletler Genel Hukuku gibi dallara ayrılır.

. özel hukuk ise Medeni Hukuk, Ticaret Hukuku, Borçlar Hukuku gibi dallara ayrılır.

. Ancak bazı hukuk dalları var ki hem kamu hukuku hem de özel hukuk özellikleri gösterir. İş Hukuku, Çevre

Hukuku, Bilişim Hukuku gibi dallar karma hukuk dalları olarak adlandırılmaktadır.
ÖZEL HUKUK KAMU HUKUKU AYRIMI

. Bir hukuk dalının kamu hukukuna mı girdiği yoksa özel hukuka mı girdiği hakkında bazı ölçütlerin

kullanılması gerekmektedir. Bunun için de doktrinde çeşitli ölçütler sunulmuştur. Bunlar :

1- Menfaat Teorisi 2- Egemenlik Ölçütü 3- İrade Özgürlüğü Ölçütü 4- Eşitlik Ölçütü
1- Menfaat Teorisi : eğer bir hukuk dalında kamu menfaat daha ağır basıyorsa o, kamu hukuka, özel menfaatler ağır basıyorsa özel hukuka aittir.

2- Egemenlik Ölçütü : bir hukuk dalında bir tarafın diğer bir taraf üzerinde egemenliği mevcut ise o kamu

hukuku dalıdır. Öte yandan bir tarafın diğer tarafa karşı bir egemenliği mevcut değil ise, başka bir değişle taraflar arasından eşitlik bulunuyorsa o artık özel hukukun bir dalıdır.



3- İrade Özgürlüğü Ölçütü: Taraflar iradelerini serbestçe ortaya koyma imkânı buluyorsa o hukuk dalı özel hukukun, eğer bir hukuk dalında taraflar serbest iradelerini ortaya koyma imkânı bulamıyorsa o kamu hukukuna aittir.

4- Eşitlik Ölçütü : eşit durumda bulunan kişiler arasında bir hukuki ilişki meydana geliyorsa bu ilişkileri düzenleyen kurallar özel hukuk alanına girer. Öte yandan ilgili kişi ile devlet arasındaki bağımlılık esasına dayanan hukuki ilişkileri düzenleyen kurallar ise kamu hukukuna girmektedir.
ÖZEL HUKUK

Bu hukuk dalı genel olarak kişilerin birbiriyle olan ilişkileri düzenler. Bununla birlikte özel hukuk, tüzel kişiler arasındaki hukuki ilişkilerin ve kişilerle kamu tüzel kişilerin arasındaki ilişkilerin düzenlenmesinde de kişi yararı ön planda tutan kurallar bütünü oluşturur. Hukuki ilişkiye dâhil olan taraflar birbirlerine karşı eşit durumdadırlar. Bununla birlikte hukuki ilişkinin içeriğini serbest iradeleriyle belirleme imkânına sahiptirler.

Özel hukuk ilişkisi iki taraflı olup hukuki ilişkinin ortaya çıkabilmesi için karşılıklı anlaşmaları gerekir.

Taraflardan biri diğerine kendi iradesinin kabul edilmesini zorlayamaz. Özel hukukta herkes kendi iddiasını ispat ile hükümlüdür. Öte yandan kimse re’sen icra yetkisine haiz değildir. Özel hukukta tarafların eşit olmasının sebebiyle, taraflardan her biri kendi çıkarlarını korumak amacıyla hareket etmektedir.


Özel hukukun başlıca dalları şunlardır: Medeni Hukuk, Borçlar Hukuku, Ticaret Hukuku, Devletler

Özel Hukuku, Medeni Usul ve İcra İflas Hukukudur.


Medeni Hukuk kişi, aile, miras, eşya ve borç ilişkilerini düzenler. temeli Türk Medeni Kanunu’dur.

. Kanunda uygulanabilir bir hüküm yoksa hâkim, örf ve âdet hukukuna göre, bu da yoksa kendisi kanun koyucu olsaydı nasıl bir kural koyacak idiyse ona göre karar verecektir.



. Hak ehliyeti, haklara ve borçlara sahip olabilme ehliyetidir. Kişi tam ve sağ doğmak kaydıyla

hak ehliyetine sahip olur.

. Fiil ehliyeti ise, kişinin kendi fiiliyle hak sahibi olması ve borç altına girebilmesidir. Ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişinin fiil ehliyeti vardır.

. Erginlik, kişinin 18 yaşını doldurmasıyla başlamaktadır. Bunun yanında evlenme kişi ergin kılmaktadır. Ayrıca 15 yaşını dolduran küçük, kendi isteği ve velisinin rızasıyla mahkemece de ergin kılınabilir.

. Kişiler arasındaki kan bağından veya bir sözleşmeden doğan ilişkiye hısımlık denir.

. Kişi toplulukları olarak bilinen dernekler . Mal toplulukları olarak bilinen vakıflar.

. Erkek veya

kadın on yedi yaşını doldurmadıkça evlenemez . Ancak hâkim, on altı yaşını doldurmuş olan erkek veya kadının evlenmesine izin verebilir.

. Kişinin yaşarken sahip olduğu malvarlığına öldükten sonra tereke adı verilir. devlet en son mirasçı konumundadır.

. Saklı pay, bu mirasçılara tanınan ve miras bırakanın müdahale edemeyeceği miras payının bir kısmıdır.

. eşya hukuku : hak sahiplerinin eşya üzerindeki hâkimiyet ve tasarrufları dolayısıyla ortaya çıkan hususları düzenleyen hukuk dalıdır.

. mülkiyet hakkı : Kişilere eşya üzerinde doğrudan doğruya egemenlik sağlayan mutlak hak ilişkileri düzenlenmiştir. Söz konusu mutlak haklara ayni haklar denir. Mülkiyet en geniş kapsamlı ayni haktır.

. Zilyetlik eşya üzerindeki fiili hâkimiyettir. Tapu kütüğü ise taşınmaz eşya üzerindeki ayni hak ilişkilerini gösteren resmi kütüktür.
. Borçlar hukuku Medeni Hukuk’un bir altdalıdır.

. Borç ilişkisinin kaynakları sözleşme, haksız fiil ve sebepsiz zenginleşmedir.

. Edim ise borcun konusu olup, borçlunun yerine getirmekle yükümlü olduğu davranış biçimidir.

. Haksız fiil, kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren her türlü davranıştır.

. Sebepsiz zenginleşme, bir kimsenin haklı bir sebep olmaksızın bir başka kimse aleyhinde zenginleşmesidir.

. Özel Borç İlişkileri bölümünde ise sözleşme çeşitleri düzenlenmiştir.

. Ölünceye kadar bakma sözleşmesi, bakım borçlusunun bakım alacaklısını ölünceye kadar bakıp gözetmeyi, bakım alacaklısının da bir malvarlığını veya bazı malvarlığı değerlerini ona devretme borcunu üstlendiği sözleşmedir.


Ticaret Hukuku : ticari nitelik taşıyan olaylara uygulanan hukuk kurallarından oluşan hukuk dalıdır. altı alt bölümden oluşmaktadır. Bunlar başlangıç ve son hükümler dışında ticari işletme hukuku, şirketler hukuku, kıymetli evrak hukuku, taşıma işleri, sigorta hukuku ve deniz ticareti hukukudur.

. şirket, ortaklarına kâr amacı güden, tüzel kişilerdir. Şirketler şahıs şirketleri ve sermaye şirketleri olmak üzere ikiye ayrılır.

. Kollektif şirket ticari bir işletmeyi bir ticaret unvanı altında işletmek amacıyla, gerçek kişiler arasında kurulan ve ortaklarından hiçbirinin sorumluluğu şirket alacaklılarına karşı sınırlanmamış olan şirkettir.

. Şirket alacaklılarına karşı ortaklardan bir veya birkaçının sorumluluğu sınırlandırılmamış ve diğer ortak veya ortakların sorumluluğu belirli bir sermaye ile sınırlandırılmış olan şirket komandit şirkettir. Sorumlulukları sınırlandırılmış ortaklara komanditer, sınırlandırılmamış ortaklara komandite denir.

. Anonim şirket, sermayesi belirli ve paylara bölünmüş olan, borçlarından dolayı yalnız malvarlığıyla sorumlu bulunan şirkettir. Tek kişi ile kurulabilir.

. Limited şirket ise bir veya daha çok gerçek veya tüzel kişi tarafından bir ticaret unvanı altında kurulur; Ortaklar, şirket borçlarından sorumlu olmayıp, sadece taahhüt ettikleri esas sermaye paylarını ödemekle ve şirket sözleşmesinde

öngörülen ek ödeme ve yan edim yükümlülüklerini yerine getirmekle yükümlüdürler.

. Kıymetli evrakın çok çeşidi bulunmakla birlikte uygulamada bono, poliçe ve çek yaygın şekilde kullanılmaktadır.



Yüklə 142,96 Kb.

Dostları ilə paylaş:
  1   2   3




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin