AileleriMİz gidenlere rahmet, sağlara selâmet


ÖĞRENME MERAKI VE İLİM AŞKI



Yüklə 278,32 Kb.
səhifə2/5
tarix24.12.2017
ölçüsü278,32 Kb.
#35855
1   2   3   4   5

4. ÖĞRENME MERAKI VE İLİM AŞKI

Yunus Hoca, bütün sıkıntıların, dertlerin ve problemlerin bilgisizlikten, akılsızlık ve cehâletten kaynaklandığına inanmaktadır. Cehâlet ortadan kaldırıldığında ilerlemenin ve kalkınmanın önündeki engellerin de kalkacağını düşünmektedir.

Yunus Hoca bu konuda şöyle der:

“Akıllı bana sövüp-saysa, düşmanlık etse, ben razıyım. Zira, onun düşmanlığı lüzumsuz değildir. Belki nice hikmet ve iyilik ve menfaatleri içerir. Yani, akıllının düşmanlığı, câhilin sadâkatından hayırlıdır. Zira, akıllının düşmanlığı, elbette barış için olur. Amma, câhilin dostluğu tabîatının gereği olmakla zarardan başka türlü olmaz.”21


Câhil kendi düşmanıdır; gayre, nice dost ola.

1.Câhil ile sohbet etmek, katı âdîdir, biline,


Çünkü câhil ne gelirse onu söyler, diline,
Yunus Hoca, bu mısralardan sonra şöyle devam eder:

“Câhil ve ahmağın ne sözünde, ne işinde, ne dostluk ve düşmanlığında hiçbir fayda beklentisi yoktur.”22


Süfehâyı levm eden, kendisini mat eder.

Tâze necis taşlayan, üstünü berbat eder.23



Cehâletin okumakla ortadan kalakacağına inanan Yunus Hoca şöyle der:


İkraoku, okumakladır herşey. İnsanın saâdeti, selâmeti okumakladır.24 Yunus Hoca’nın hayatı cehâletle mücadele ile geçmiştir.
Müntehabbü'n-Nefâis isimli kitabının önsözünde, okuma ve yazmanın önemini şöyle belirtir:

İşbu öğrencilerin en hakîri ve yazanların en zayıfı Yunus b. Ali der ki;

“Âdeti âcizânem budur ki; mütâlaasını gerekli gördüğüm kitapta, bazen anlamlı latîfelerden veya mühim meselelerden acayip hikâyelerden ne gördü isem kaleme alıp, ﻉﺎﻀ ﺲﺎﻃﺮﻗﻠﺎﺑ ﺲﻴﻠ ﻡﻠﻋﻞﻜ (Her ilim kağıtla kaybolmaz.) mefhumunca kaybolmamasını ve korunmasını isterim. ...

Bu mecmuamı inceleyen kardeşlerden hayır-duâ talep ederim.

Allahü Teâlâ (C.C.) niyetlerimizi hâlis ve amellerimizi sâlih kılsın!”
Yunus Hocanın bu sözleri, bir kitabın “hangi amaçla, niçin ve nasıl?” okunması gerektiğini çok güzel özetlemektedir. Pek çok okur ve öğrenci, okunan kitabın özeti diyebileceğimiz, işaret edilen bu ölçülere dikkat etmediği için, o güzel sözler ve düşünceler, zamanla kaybolmaktadır. Ne yazık ki, yazılanların bir kısmı da ne okunmakta ve ne de yararlanılmaktadır.

Yunus Hoca "Bu mecmuamı inceleyen kardeşlerden hayır-duâ talep ederim." demekle yazılarını, kendisinin okuması için değil başkalarının yararlanması için kaleme almakta ve okuyanlardan “hayır-duâ” beklemektedir.

Bu konuda, Yunus Hoca’yı daha iyi tanımak amacıyla, öyküsü ile ilgili bazı hatıralara değinmede yarar olduğu düşüncesindeyiz.

a) Öğrenme Merakı



Hayvanlar pazara götürülmekle kâr elde edildi mi?

Yunus Hoca hayvanlarını pazara götürmüştü. Küçük İlyas’a:

- Oğlum, İlyas! Şu anda henüz müşteri yok. Pazar daha yeni kuruluyor, sen hayvanları bekle! Ben Kemaleddin (Üstün) Efendi’nin yanına gidiyorum, der.
İlyas, hayvanları bekler, bekler, bekler. Müşteriler gelir, ama boş dönerler.

Öğleden sonra olur. Pazar dağılır, kimseler kalmaz. Küçük İlyas, dayanamaz ve Yunus Hoca’yı aramaya gider. Kemaleddin Efendi’nin kütüphanesinin merdivenlerinde Hocefendi ile karşılaştığında:

- Efendim! Pazar dağıldı, herkes evine döndü, hayvanlar da satılmadı! deyince, Hoca:

- Bunlar olur, oğlum İlyas! Hayvanları gelecek haftalarda da satabiliriz. Kemaleddin Efendi’ye İstanbul’dan üç cilt, yeni kitap gelmiş, bir cildini okudum, iki cildini de götürüyorum, sonra okuyacağım, der.25


b) Gayretin Önemi
“Gayret üç manaya gelir: Biri, usanmaksızın, bıkmaksızın çalışmak; diğeri, kendini ve sâirlerini fenalıklardan korumak; üçüncüsü, kendine âit olan şeyi rızası olmaksızın, yasalara uymadan başka adamın eline geçmesine müsaade vermemektir.”26

Hacı Ömer Cevahircioğlu, hocası Kemalettin Üstün Hocafendi’den, Yunus Hoca’yla ilgili bir olay onlatır.

Kemalettin Efendi şöyle konuşur:

“Yunus Hocafendi, odasına çekilir, ders çalışırdı. Uzun süre kapısını kapatıyor, kilitliyor ve içeri de kimseyi kabul etmiyordu. Günlerdir, aylardır içeride ne yaptığı belli değildi. Ne yaptığını herkes merak ediyordu. Bir gün kapının kilitlenmediğini, hafif aralık olduğunu görünce, içeriye daldım.

Beni çalışma odasında gören Hocafendi şaşırdı, yüzüme bakmaya başladı. Bu kadar acele gelişimin bir hikmetinin olduğunu düşündüğünü hissettim.

‘Hocafendi! Günlerdir böyle, yalnız başınıza ne çalışıyorsunuz?’ diye sordum.

‘Kur’ân-ı Kerim’in bir fihristini hazırlıyorum,’ cevabını verdi. Bu hareketimle Hocafendi’nin, çalışma sistemini bozduğum için, hâlâ çok pişmanım ve üzüntülüyüm.”
Bu anlatılanlar, Yunus Hoca’nın bitmez bir çalışma azmi olduğunu göstermektedir.
Sabır ve Metanet
Mustafa Orhan Hoca ile ilgili şu olay anlatılır:

Talebesi Mustafa Hoca derslerini mütalaa ederken, bazı noktalarda takılır. Sorunu açıklığa kavuşturacak ve çözecek bir başka yardımcı da yoktur. Sıkıla sıkıla Yunus Hoca’nin kapısını çalar.

Yunus Hoca da kendisine, bilgisini genişletmek ve birşeyler öğrenmek için gelenlerden hayli memnun olduğundan konuyu tam açıklamak ister.

Yunus Hoca, sabırla derse devam ederken, hocasını fazla meşgul etmek istemeyen öğrencisi Mustafa Hoca, “dersi anladığını” ifade ederek müsaade edilmesini ister.

Vermek istediği gerekli bilgiler yarıda kalan Yunus Hoca, “Konuyu henüz kavramadı. Derse başladığında geri dönme ihtiyacını duyacak Biraz sonra yine gelecek,” der.

Bir müddet sonra Mustafa Efendi geri döndüğünde, Hocafendi’nin yüzünde bir işi tam yapmanın mutluluğu okunur.




Tarladan Eli Boş Dönüldü mü?
Yunus Hoca’nın yanında kalem-defter ve okuyabileceği bir kitap bulunmadığı zaman rahatsız olduğu anlatılır.
Bir gün tarlasına gider, sabanını indirir, bir köşeye çekilerek kitabının başına çöker ve merak ettiği konuyu okumaya başlar. Yemek molası ile ihtiyaçların giderilmesinden ve konunun hizmetkâra anlatılmasından sonra tekrar kitabına döner. Tarlasına bir çizi dahi çekmeyen Hoca:

- Oğlum, Seyit! Artık vakit geçti, hazırlan, dönelim, der ve evinin yolunu tutar.

- Yunus Hoca! Bugün hiç iş yapmadın, diye söyleyen komşularına:

- Şu, ..., şu konuları okudum ve şu, ..., şu meseleleri de çözdüm, cevabını verir.




  1. Harf Devrimi ve Çamurun İçinden Toplanan İnciler

Harf Devrimi’nden sonra Yunus Hoca, çok önceden tanıdığı yeni harflerle yayınları yakından takip etmiştir.


1929 yılının ilkbaharında, komşu beldede (A. Güney K.) tertip edilen bir cemiyete gidilirken, geçilen yolun kenarında bir kısmı çamura düşmüş yeni bir gazeteyi alır, temizler ve katladıktan sonra cebine koyar.

Gazetenin yabancı dilde ya da Türkçe olup olmadığını bilmeyen halktan bazıları:

“Hocafendi, Hocafendi! Gayri, gavur gazetesi mi okuyorsun, günah değil mi?” derler.

Yunus Hoca, vakarlı bir edâ ile:

- Ben günaha girmiyorum. Orada değerli bilgiler var. Uygun zamanda okuyacağım. Ben çamurun içinden inciler topluyorum. İlmin gavuru, müslümanı olmaz, cevabını verir.

Tartışma cemiyetin bulunduğu yerde de devam eder. (Vahip Hocafendi tartışmayı uzatır.) Hocafendi:

- Kim ne derse desin, Türkiye’nin yeni düzeni budur ve değişmesi de mümkün değildir. Herkes yeni yazıyı ve bu yazı ile verilecek ilmi öğrenmeye bakmalıdır! der ve orada bulunanları susturur.27
Bu örnekte de olduğu gibi Yunus Hocafendi cehâletten nefret etmekte, halkın kurtuluşunun ve refaha ulaşmasının ilim ve irfanda olduğunu fark etmekte, bunun yolunun da gayret ederek, sabır ve metanetle okumaktan geçtiğini bilmektedir. Hocafendi’inin ömrü bu gaye uğrunda ilim tahsili ile geçmiştir.


  1. Halk Arasında


Öldün de Ölemedin!
Yunus Hocafendi, vasiyet üzerine Halil Efendi’nin babasının cenazesini yıkar ve kefenler. Hemen musallaya kaldırılmasını ister. Acele olarak, cenazenin evden çıkarılmasını da sağlar.

Cenaze evden çıkarılırken Yunus Hoca, ağlayan kadınların seslerini işitir:

“Öldün; öldün de, ölemedin!..”

Böylece, halkın bâtıl geleneklerinin kefenlenen cenaze üzerinde uygulanmasına fırsat verilmemiştir.28


Yağmur Duâsında Tavaf

Bölge halkı yağmur duâsına çıkmıştır. Hocafendi topluluğa katıldığında halkı, duvarla çevrili mescidin (“Yağmur Baba”nın kabrinin bulunduğu alanın etrafında) tavaf ederken (dönerken) bulur.29

Yunus Hoca, tavaf edenlerin başında olan Hafız Hoca’ya yaklaşır ve seslenir:

“Siz, Kâ’be’den başka, nerenin tavaf edildiğini gördünüz? Bu tavafınıza delil nedir?”

Hafız Hoca, halkın arasında tavaf etmekte olan oğlu Emin Efendi’ye seslenir: “Oğlum, gel! Bu tavafımız meşrû’ değil, bâtıldır, tavafı bırakınız!”

Böylece usulsüz tavaf bırakılır ve gelenek olmaktan çıkar.30


Böylece Yunus Hoca, her zaman ve her yerde kötülüklere engel olma ve halkı uyarma görevini yürütür.



  1. VEFÂTI


Yunus Hoca, bir şiirinde şöyle söyler:
Gecelerini “Kadir Gecesi” ede gör,

Menzil-i râhını yüce ede gör,

“Men arefe” dersini hece ede gör,

Zîrâ, câhillikte ünün ele girmez.


Seyrâna çekilir kervan, araba,

Ansızın gidersin, yarın turâba,

Cevap veremezsin, anda Arâba,

Bağırsan, çağırsan, ün ele girmez.31


Bu şiirde; hayatın bir gün duracağına, ansızın toprağa defnedileceğine işaret etmiştir. Eğer cehâlet varsa, hazırlığın yoksa; o hayatta yani âhiret hayatında sorulacak sorulara cevap verilemeyeceğini anlatmaktadır.
Oğlu Mehmet İnci Hocafendi anlatıyor:

“Hastalığını bilemediğimiz babam uyuyordu. Uyandırdılar.

Babam uyandığında:

- Beni niye uyandırdınız? Rüya görüyordum, dedi. Çok güzel süslenmiş, hârika bir araba ile bir ‘arap’ geldi. Bana, ‘Seni almaya geldim, bin arabaya gidelim,’ dedi. Ben öleceğim, yanımdan ayrılmayın, çocuklar korkabilir, dedi.

- Daha çok yaşarsın, diye cevap verdiler.

- Hayır, öleceğim. Melek, Peygamberimize ‘arap’ suretinde geldi. Azrâil de bana ‘arap’ suretinde göründü. O araba da, beni mezarlığa götürecek olan saldır. Ben gideceğim, dedi.

Bir saate yakın, bir zaman sonra da babam vefât etmişti.”
Yunus Hoca, yukarıdaki şiirinde işaret ettiği “araba” ve “Araba” deyimleri, ölüm döşeğinde gördüğü rüyâda açıkladığı “araba” ve “Arap” deyimleri birbirine çok benzemektedir.

Bu rüyasından, öyle zevk alıyor ki “Beni niye uyandırdınız?” diyor ve devam ediyor Yunus Hoca, “Ben öleceğim.” İnsan ölüm anının geldiğini bildiği, dünyada bütün her şeyinin sona ereceğini bildiği anda zevk duyabilir mi?

Bu olay Yunus Hoca’nın mânevî tarafını göstermektedir.

Yunus Hoca, sebebi anlaşılamayan bir hastalığa yakalanmış ve verimli olabilecek yaşlarında iken 10 Şubat 1930’da hayata gözlerini yummuştur.32



HANE: 6/2

ÇULFAOĞULLARI

AHMET AKBIYIKOĞLU
AHMET AKBIYIKOĞLU’nun oğulları;

Mustafa Akbıyıkoğlu
Tahir Akbıyıkoğlu 1933 yılında doğmuş ve 2006’nın sonbaharında Allah’ın rahmetine kavuşmuş ve İzmit’de toprağa verilmiştir.
Mustafa Akbıyıkoğlu’nun çocukları;
Lütfi Akbıyıkoğlu,

Hatice Akbıyıkoğlu,
Tahir Akbıyıkoğlu’nun çocukları;

Sadık Akbıyıkoğlu,

Mustafa Akbıyıkoğlu,

Pakize Akbıyıkoğlu,
LÜTFİ ÇULHA
AHMET oğlu LÜTFİ ÇULHA, 1879 tarihinde Cemile’den doğmuş ve 07.12.1954 tarihinde de vefat etmiştir. 1892 tarihinde doğan ve 26.01.1976 tarihinde vefat eden eşi Fatma Güllü’nün babası Abdullah ve annesi Hatice’dir.

1932 tarihinde doğan Lütfi kızı Fatma Güzide Çulha’nın annesi Fatma Güllü’dür.


SEYİT MEHMET ÇULHA
AHMET oğlu SEYİT MEHMET ÇULHA, 1881 tarihinde Cemile’den doğmuştur.

OLAYLAR
Akbıyıkoğlu sülalesi, Avşar’da oturmakla beraber Eymür köyü nüfusuna kayıtlıdır.
Lütfi Çulha ve Seyit Mehmet Çulha, ikisi de hafız olmuş ve Abdulhamid’in özel yetiştirdiği kişilerdendir. Kendilerine Trakya’nın çeşitli şehirlerinde görevler verilmiş ve buralarda hizmet etmişlerdir.


TAHİR

AKBIYIKOĞLU

BİYOGRAFİ
(Hayatı, Hizmeti, Hatıraları)


Nurettin SEZEN
Ankara/2005

ﻪﻤﻠﻋﻮ ﻦﺁﺮﻘﻠﺍ ﻡﻠﻌﺘ ﻦﻤ ﻡﻜﺮﻴﺧ


Sizin en hayırlınız Kur’ân-ı öğrenen ve öğretendir.”

(Hadîs)
İnsanın değerini artıran bilgisi ve kazanmış olduğu ilmidir.”
“Lakin kendi canını bilmez, ruhu için hiçbir şey tahsil etmez, işte öyle kimse câhildir, câhildir! Dünya câhili değil, amma hakikat câhilidir.”

Yunus Fehmi
Öğrenmenin yaşı, başı yoktur.

Bilmekten değil, bilmemekten korkmalı.
İlim; karanlık yolda yıldız, vahşet zamanında dost, gurbette arkadaş ve yalnızlık halinde mutluluk kaynağı, güçlük ve kolaylık hâlinde delil ve düşmana silahtır.

İlim her fazilete vesiledir.”

Seyit Mehmet Sezen

Başkalarının ayıplarını meydana çıkarmak, insana ne kazandırır?”

İnsanların kirli elini çamurdan çıkaracağını sanma!”

İlyas Erdoğan

İÇİNDEKİLER


TAKDİM 5
1. HAYATI 7


Yüklə 278,32 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin