AleviLİK & bektaşİLİk araştirmalari derleyen: ramazan koç 80. Yil cumhuriyet anadolu lisesi


Muhabbet Nedir? İnsan kime ve ne ölçüde muhabbet edecektir?



Yüklə 1,42 Mb.
səhifə92/120
tarix04.01.2022
ölçüsü1,42 Mb.
#57965
1   ...   88   89   90   91   92   93   94   95   ...   120

Muhabbet Nedir? İnsan kime ve ne ölçüde muhabbet edecektir?


Muhabbetullah, Allah-ü Teâlâ'nın kemâl ve cemâlini idrak ve takdir nispetinde kalpte hâsıl olan bir nûrdur. Bu muhabbet ile insan ruhu, kederlerden ve hüzünlerden kurtulur. Sırf sürür ve sevince kavuşur. İnsan ruhunu ulvî kemâle ulaştıran vesilelerin en sağlamı, Allah sevgisidir.

 Cenâb-ı Hak, insanın kalbine nihayetsiz bir muhabbet kabiliyeti ihsan etmiştir. Bu sonsuz muhabbet, ancak zât ve sıfatlarıyla nihayetsiz kemâlde bulunan Allah içindir. Yâni, insana lütfedilen bu sevgi kabiliyeti, O'nun Allah'ı sevmesi içindir.

 Ayrıca bütün güzellikler, ihsanlar ve ikramlar O’nun Zatının sıfatlarının ve esmasının güzelliğindendir. Muhabbet ettiğimiz ve sevdiğimiz, çiçekler, ağaçlar ve meyveler, yıldızlar, bağlar  ve bahçeler ve hatta cennet, Cenab-ı Hakk’ın güzelliğinin birer aynası ve cemalinin birer cilvesidir.

 Öyle ise , Cenab-ı Hakk’ın sevgisine mazhar olmak en büyük bir bahtiyarlık ve saadettir.

 İnsan bir şeyi yada ondaki kemâl , yahut ondan aldığı lezzet ve gördüğü menfaat için sever . Meselâ , bir Müslüman peygamberleri , evliyaları , irfan ve fazilet sahibi zâtları , onlardaki kemalât için sever. Kendisine ihsan eden kimseleri, onlardan gördüğü lütuf ve ikramları için sever. Yediği yemek ve meyveleri ise lezzetleri için sever.

 İnsan, aklen ve vicdanen bilir ki, lezzet aldığı bütün bu mahlûkatın hepsi Allah'ındır. Hepsini O yaratmıştır. Bunlarda tecelli eden bütün kemâl, cemâl ve ihsanlar, hep O'ndan gelmektedir.

 Öyleyse, insan kendindeki bu nihayetsiz muhabbet kabiliyetini, evvelâ ve bizzat Allah'a verecek, diğer bütün muhabbete lâyık zâtları, nimetleri ve ihsanları da Allah için sevecektir.

 Bu sebeple, biz Müslümanlar başta Peygamberimiz (SAV) olmak üzere, Dört Halifeyi, Âl-i Beyt'i, bütün Sahâbe-i Kirâmı Allah nâmına, "Allah onları sevdiği ve sevmemizi istediği" için seviyoruz. Eğer bu zâtları, Allah için değil de, sırf kendi şahsiyetleri için sevsek, o zaman Hıristiyanların düştüğü vartaya, tehlikeye biz de düşmüş oluruz. Zira, onlar Hz.İsa'yı (A.S.) Allah'ın bir Resulü, elçisi olarak, Allah nâmına değil de, -hâşâ- Allah gibi seviyorlar. O'nu, Allah'a ortak koşmakla küfre düşüyorlar.

Kur'ân-ı Kerim, insanların dünyevî ve uhrevî bütün davranışlarına ölçü getirmiştir. Konuşmalarına, yiyip içmelerine, ticaretlerine... ölçü koyduğu gibi, fikir ve his âlemlerine de ölçüler koymuştur.

 Biz Müslümanlar sınırsız ve nihayetsiz olarak ancak Allah'ı severiz. Sonra Peygamberimizi (SAV) severiz. Ama, O'nu (SAV) -hâşâ- Allah gibi değil, Allah'ın kulu ve Resulü olarak severiz. O'ndaki bütün kemalâtın kendi zâtından değil, Allah'dan olduğuna iman ederiz. O'nun, Cenâb-ı Hakk'ın isim ve sıfatlarının tecellisine en kapsamlı bir ayna olduğunu bilir ve bu itibarla kendisini canımızdan, malımızdan ve akrabalarımızdan daha çok severiz.

 Allah ve Resulünden sonra diğer peygamberleri, sonra Dört Halifeyi, sonra diğer sahâbeleri severiz. Sonra da derecelerine göre, bütün evliyâları ve mü'minleri severiz... Böylece, sevgimizde Allah’ın koyduğu ölçülere aynen uyarız.

 Allah'ı sevmenin nasıl olacağına gelince, bu hususta Kur'ân-ı Kerîm şu ölçüyü koymuştur:




Yüklə 1,42 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   88   89   90   91   92   93   94   95   ...   120




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin