Müslüman için niyetin önemi çok büyüktür. Niyetin hem dünyevi hem de uhrevi amellerimizin üzerinde çok büyük bir etkisi vardır. Amellerimizin hepsi niyetlerimizin keyfiyetine göre şekillenir. Niyetlerimize bağlı olarak amellerimiz zayıflar ya da güçlenir, kabul edilir ya da ret edilir. Bu sebeple Müslümanın yanında her amel için niyetin zorunluluğu sabittir.
‘‘De ki:Ben dini yalnızca Allah'a halis kılıp ibadet etmek ile emir olundum.’’(Zümer suresi 11.ayet)
Ayetlerde dikkati çeken ortak kelime ihlas kelimesidir. İhlas,ibadetlerdeki kastın Allah için birlenmesidir. O halde her amelin bir yapılış amacı bulunmaktadır. Kimisi riya için amel ederken, kimisi dünyalık bir mevki- makam için amel eder,kimisi ise bir çıkar uğruna, bazıları ise- Rabbim bizi bunlardan kılsın- Allah rızası için amel eder. Bu da mahlûkata ayrılan payın ibadetlerden arındırılması ile gerçekleşmektedir. İhlas insanların bakışlarını unutmak demektir. Allah Teâlâ’nın seni gördüğünü bildikten sonra insanların seni görüp görmemesinin hiçbir önemi yoktur. Her kim amelini insanlar için süslüyor ise o kişi artık Allah Teâlâ’nın hoşnutluğundan uzaklaşmış demektir. Tabi bu dile kolay gelen ama pratik hayata tatbik edilmesi son derece zor olan bir durumdur. Ancak Rabbimizin kendisine rahmet edip muvaffakiyet ettiği kulları ihlası yakalamışlardır. Bu yüzden Ömer’in(r.a.) sürekli yapmış olduğu dualardan bir tanesi de ‘‘Allah’ım bütün amellerimi senin rızan için kıl;onlardan hiç kimse için hiçbir pay bırakma’’dır.
Süfyan es-Sevri rahimehullah şöyle buyurmaktadır: ‘‘Niyetim kadar tedavi etmek için uğraştığım başka bir şey olmadı. Çünkü niyet değişiklik göstermektedir.’’ Yine şöyle söyler: ‘‘Kul gizliden bir amel işler ve bu kişi gizliden işlediği amelini bir başkasına anlatıncaya kadar şeytan onunla uğraşır. Ve bu kişinin ameli gizli ameller divanından silinip açıktan yapılan ameller divanına yazılır.’’
Bir âlime hangi şey nefse daha ağır gelir diye sordular. Cevaben dedi ki : ‘‘İhlastır;çünkü ihlaslı kişinin yaptığı amelde nefsi için hiçbir pay yoktur.’’
Abdullah İbn-i Mübarek der ki: ‘‘Nice küçük ameli niyetler büyük mevkilere çıkartmıştır. Ve nice büyük ameli niyetler küçültmüştür.’’
Ubde bin Süleyman bu sözün sahibi için yani Abdullah bin Mübarek için şöyle anlatır: “Abdullah bin Mübarek ile birlikte Rumlara karşı savaşmak için yola çıktık. Düşman ile karşılaştığımız zaman birçok kardeşi şehid eden ve artık kimsenin kendisi ile karşılaşmak istemediği bir kâfir, Müslümanları mübarezeye çağırmaya devam eder ve en nihayetinde Müslümanlardan yüzü maskeli birisi onu karşılar ve öldürür ve üzerine 5 kişi daha öldürür. Herkesin onun kim olduğunu merak ettiği bir sırada onun maskesini çektim ve Abdullah bin Mübarek olduğunu gördüm.”
Böylesine zahitliği ve ilmi ile bilinen insanlar bakın amellerini saklayıp riyaya düşmemek için neler neler yapmaktadırlar.
Bir hadisi şerifte Peygamberimiz(s.a.v) şöyle buyurmaktadır:
Rasulullah (a.s) şöyle söyler: ‘‘İnsanlar 4 gruptur. Bunlardan birincisi Allah’ın kendisine ilim ve mal verdiği kişidir. Bu kişi kendisine verilen ilim ve mal ile amel eden kişidir. İkincisi ise eğer Allah bana da bu adama verdiği gibi ilim ve mal verseydi;aynı bu adam gibi iyiliklerde bulunurum diyen kişidir. Bunlar sevapta eşittirler. Üçüncü kişi Allah’ın kendisine mal verdiği;yalnız ilim vermediği kişidir. Bu kişi malıyla Allah yolunda amel etmez. Dördüncü kişide bu adama verilen mal bana verilseydi aynı bu şekilde amel ederdim diyen kişidir. Bu iki kişi de günahta eşittirler.’’( Tirmizî, Zühd 17.)
Bu iki hadis ile alakalı güncel bir örnek vermek gerekirse geçtiğimiz haftalarda kendisini İslam’a nispet edenler de dâhil olmak üzere dünyanın genelinde bir je suis charlie yazısı yayınlandı. Her ne kadar bu yazıyı yayınlayanlar Charlie Hebdo gibi Peygamberimize dilleri ve çizimleri ile hakaret etmeseler dahi kendilerini o kişiye nispet ettiklerinden, niyetlerinden dolayı o kişi ile aynı duruma kendilerini düşürmüşlerdir.
Tebük gazvesine imkânsızlıklardan dolayı katılamayan Müslümanların gözyaşlarını düşünün. Rasulullah(s.a.v) şöyle söylemektedir: "Muhakkak ki Medine'de bazı kavimler vardır ki, siz ne kadar yol alırsanız alın, ne kadar vadi geçerseniz geçin, onlar da sizinle beraberdirler." Dediler ki:
"Ya Rasulallah! Onlar Medine'dedirler." Rasulullah(s.a.v.):
"Onlar Medine'dedirler, çünkü onları özür alıkoymuştur"(Buhârî, Cihad 35; Müslim, İmâre 159; Ebû Dâvûd, Cihad 19)
Kardeşlerim niyet etmeyi öğrenin, niyetlerinizi Allah için sabit tutmayı bilin;çünkü niyet kişiyi yaptığı, yapacağı amelden daha yüksek derecelere ulaştırır.
O halde değerli kardeşim niyetlerimizi her zaman gözden geçirmek üzerimize bir vazifedir. Kim bilir kaç insan sırf Allah’ın rızasını aramak için çıktığı yolda işi ticarete dökmüştür, kim bilir kaç kişi emirlik sevdası ile Allah’ın rızasını değiştirmiştir. Niyetlerimizi sabitleyelim ve yolumuzda her daim Allah’ın rızası için yürüyelim.