M. Pickthall (English)
|
Unto Allah belongeth whatsoever is in the heavens and whatsoever is in the earth And We charged those who received the Scripture before you, and (We charge) you, that ye keep your duty toward Allah. And if ye disbelieve, lo! unto Allah belongeth whatsoever is in the heavens and whatsoever is in the earth, and Allah is ever Absolute, Owner of Praise.
|
Nisâ Suresi
132
وَلِلَّهِ
Allah'ındır
|
مَا
olanlar
|
فِي السَّمَاوَاتِ
göklerde
|
وَمَا
olanlar
|
فِي الْأَرْضِۚ
ve yerde
|
وَكَفَىٰ
yeter
|
بِاللَّهِ
Allah
|
وَكِيلًا
vekil olarak
|
|
|
|
|
Türkçe Transcript (*)
|
Veli(A)llâhi mâ fî-ssemâvâti vemâ fî-l-ard(i)(c) vekefâ bi(A)llâhi vekîlâ(n)
|
Ali Bulaç Meali
|
Göklerde ve yerde ne varsa Allah'ındır. Vekil olarak Allah yeter.
|
Edip Yüksel Meali
|
Göklerde ve yerde ne varsa ALLAH'ındır. Koruyucu olarak ALLAH yeter
|
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
|
Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'ındır. Vekil olarak Allah yeter.
|
Süleyman Ateş Meali
|
Göklerde ve yerde olanların hepsi Allah'ındır. Vekil olarak Allah yeter.
|
Yaşar Nuri Öztürk Meali
|
Hem göklerdekiler hem yerdekiler Allah içindir. Vekil olarak Allah yeter.
|
Yusuf Ali (English)
|
Yea, unto Allah belong all things in the heavens and on earth, and enough is Allah to carry through(642) all affairs. *
|
M. Pickthall (English)
|
Unto Allah belongeth whatsoever is in the heavens and whatsoever is in the earth. And Allah is sufficient as Defender.
|
Nisâ Suresi
133
إِنْ
eğer
|
يَشَأْ
(Allah) dilerse
|
يُذْهِبْكُمْ
sizi götürür
|
أَيُّهَا
ey
|
النَّاسُ
insanlar
|
وَيَأْتِ
ve getirir
|
بِآخَرِينَۚ
başkalarını
|
وَكَانَ اللَّهُ
ve şüphsiz Allah
|
عَلَىٰ ذَٰلِكَ
buna
|
قَدِيرًا
hakkıyla kadirdir
|
|
|
Türkçe Transcript (*)
|
İn yeşe/ yużhibkum eyyuhâ-nnâsu veye/ti bi-âḣarîn(e)(c) vekâna(A)llâhu ‘alâ żâlike kadîrâ(n)
|
Ali Bulaç Meali
|
Eğer dilerse, ey insanlar, sizi giderir (yok eder) ve başkalarını getirir. Allah, buna güç yetirendir.
|
Edip Yüksel Meali
|
İnsanlar! O dilerse sizi ortadan kaldırıp başkalarını getirir. ALLAH'ın gücü buna yeter.
|
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
|
Ey insanlar! Eğer Allah dilerse sizi giderir de başkalarını getirir. Ve Allah, buna kadirdir.
|
Süleyman Ateş Meali
|
Ey insanlar, (Allah) dilerse sizi götürür ve başkalarını getirir. Allah, bunu yapabilir. *
|
Yaşar Nuri Öztürk Meali
|
Ey insanlar! O dilerse sizi ortadan kaldırır, başkalarını getirir. Allah buna gerçekten Kadîr'dir.
|
Yusuf Ali (English)
|
If it were His will, He could destroy you, o mankind, and create another race; for He hath power this to do.
|
M. Pickthall (English)
|
If He will, He can remove you, O people, and produce others (in your stead) . Allah is Able to do that.
|
Nisâ Suresi
134
مَنْ
kim
|
كَانَ يُرِيدُ
isterse
|
ثَوَابَ
sevabını
|
الدُّنْيَا
dünya
|
فَعِنْدَ
(bilsin ki) katındadır
|
اللَّهِ
Allah
|
ثَوَابُ
sevabı
|
الدُّنْيَا
dünya
|
وَالْآخِرَةِۚ
ve ahiret
|
وَكَانَ اللَّهُ
Allah
|
سَمِيعًا
işitendir
|
بَصِيرًا
görendir
|
|
|
|
|
|
|
Türkçe Transcript (*)
|
Men kâne yurîdu śevâbe-ddunyâ fe’inda(A)llâhi śevâbu-ddunyâ vel-âḣira(ti)(c) vekâna(A)llâhu semî’an basîrâ(n)
|
Ali Bulaç Meali
|
Kim dünya sevab (yarar)ını isterse, dünyanın da, ahiretin de sevabı Allah katındadır. Allah işitendir, görendir.
|
Edip Yüksel Meali
|
Her kim dünya nimetini isterse, bilsin ki hem dünya hem ahiret nimeti ALLAH'ın yanındadır. ALLAH İşitendir, Görendir.
|
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
|
Kim dünya nimetini isterse, bilsin ki dünya ve ahiret nimeti Allah katındadır. Allah her şeyi çok iyi işiten ve çok iyi görendir.
|
Süleyman Ateş Meali
|
Kim dünya sevabını isterse (bilsin ki) dünya ve ahiret sevabı Allah katındadır. Allah işitendir, görendir.
|
Yaşar Nuri Öztürk Meali
|
Dünya nimeti ve bereketini isteyen bilsin ki, dünya nimeti de âhiret mutluluğu da Allah katındadır. Allah, çok iyi işitir, çok iyi görür.
|
Yusuf Ali (English)
|
If any one desires a reward in this life, in Allah.s (gift) is the reward (both) of this life and of the Hereafter;(643) for Allah is He that heareth and seeth (all things). *
|
M. Pickthall (English)
|
Whoso desireth the reward of the world, (let him know that) with Allah is the reward of the world and the Hereafter. Allah is ever Hearer, Seer.
|
Nisâ Suresi
135
يَا أَيُّهَا
Ey
|
الَّذِينَ آمَنُوا
inananlar
|
كُونُوا
olun
|
قَوَّامِينَ
ayakta tutarak
|
بِالْقِسْطِ
adaleti
|
شُهَدَاءَ
şahidler
|
لِلَّهِ
Allah için
|
وَلَوْ
bile olsa
|
عَلَىٰ
aleyhinde
|
أَنْفُسِكُمْ
kendinizin
|
أَوِ
veya
|
الْوَالِدَيْنِ
ana babanızın
|
وَالْأَقْرَبِينَۚ
ve yakınlarınızın
|
إِنْ يَكُنْ
olsalar
|
غَنِيًّا
zengin
|
أَوْ
veya
|
فَقِيرًا
fakir de
|
فَاللَّهُ
çünkü Allah
|
أَوْلَىٰ
daha yakındır
|
بِهِمَاۖ
ikisine de
|
فَلَا تَتَّبِعُوا
öyle ise uyarak
|
الْهَوَىٰ
keyfinize
|
أَنْ تَعْدِلُواۚ
adaletten sapmayın
|
وَإِنْ
eğer
|
تَلْوُوا
eğip bükerseniz
|
أَوْ
ya da
|
تُعْرِضُوا
doğruyu söylemezseniz
|
فَإِنَّ
muhakkak ki
|
اللَّهَ
Allah
|
كَانَ
olandır
|
بِمَا تَعْمَلُونَ
yaptıklarınızdan
|
خَبِيرًا
haberdar
|
|
|
|
|
Türkçe Transcript (*)
|
Yâ eyyuhâ-lleżîne âmenû kûnû kavvâmîne bilkisti şuhedâe li(A)llâhi velev ‘alâ enfusikum evi-lvâlideyni vel-akrabîn(e)(c) in yekun ġaniyyen ev fakîran fa(A)llâhu evlâ bihimâ(s) felâ tettebi’û-lhevâ en ta’dilû(c) ve-in telvû ev tu’ridû fe-inna(A)llâhe kâne bimâ ta’melûne ḣabîrâ(n)
|
Ali Bulaç Meali
|
Ey iman edenler, kendiniz, anne-babanız ve yakınlarınız aleyhine bile olsa, Allah için şahidler olarak adaleti ayakta tutun. (Onlar) ister zengin olsun, ister fakir olsun; çünkü Allah onlara daha yakındır. Öyleyse adaletten dönüp heva (tutkuları)nıza uymayın. Eğer dilinizi eğip büker (sözü geveler) ya da yüz çevirirseniz, şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır.
|
Edip Yüksel Meali
|
İnananlar! Kendiniz, ananınz, babanız ve yakınlarınız aleyhinde dahi olsa ALLAH için tanıklık ederek adaleti gözetin. İster zengin, ister fakir olsun, ALLAH her iki gruba da bakar. Öyleyse, kişisel çıkar ve duygularınıza uyarak taraflı davranmayın. Gerçeği çarpıtırsanız veya tanıklık etmekten çekinirseniz, bilesiniz ki ALLAH yaptıklarınızı haber alır.
|
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
|
Ey iman edenler! Adaleti ayakta tutan ve kendiniz, anababanız ve yakın akrabanız aleyhine de olsa, yalnız Allah için şahitlik eden kimseler olunuz. Zira zengin de olsa, fakir de olsa, Allah ikisine de (sizden) daha yakındır. Nefsinizin arzusuna uyarak adaletten uzaklaşmayın. Eğer (şahitlik ederken) dilinizi eğer, bükerseniz veya çekinirseniz, şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır.
|
Süleyman Ateş Meali
|
Ey inananlar, adaleti tam yerine getirerek Allah için şahidlik edenler olun, kendinizin, ana babanızın ve yakınlarınızın aleyhinde bile olsa, (şahidlik ettiğiniz kimseler) zengin veya fakir de olsalar (adaletten ayrılmayın). Çünkü Allah, ikisine de daha yakındır (onları sizden çok kayırır). Öyle ise keyfinize uyarak doğruluktan sapmayın. Eğer (şahidlik ederken dilinizi) eğip bükerseniz, ya da doğruyu söylemezseniz, muhakkak ki Allah yaptıklarınızı bilir.
|
Yaşar Nuri Öztürk Meali
|
Ey iman edenler! Öz benliğiniz, anne-babanız, yakınlarınız aleyhine de olsa, zengin veya fakir de olsalar, adaleti dimdik ayakta tutarak Allah için tanıklık edenler olun. Allah, ikisine de sizden daha yakındır. O halde, nefsinizin arzusuna uyarak adaletten sapmayın. Eğer dilinizi eğip büker yahut çekimser kalırsanız, Allah, yapmakta olduklarınızdan haberdardır.
|
|
Dostları ilə paylaş: |