'(Yine de) Ben nefsimi temize çıkaramam. Çünkü gerçekten nefis, -Rabbimin kendisini esirgediği dışındavar gücüyle kötülüğü emredendir. Şüphesiz, benim Rabbim, bağışlayandır, esirgeyendir.'
Edip Yüksel Meali
"Suçsuz olduğumu ileri sürmüyorum. Kuşkusuz ego, kötülüğü arzular. Ben ancak Rabbimin merhametini umuyorum; Rabbim Bağışlayandır, Rahimdir."
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Ben yine de nefsimi temize çıkarmıyorum. Çünkü nefis şiddetle kötülüğü emreder. Ancak Rabbimin rahmetiyle yarlığadığı müstesna. Muhakkak ki, Rabbim bağışlayıcı ve merhametlidir.
Süleyman Ateş Meali
Ben nefsimi temize çıkarmam. Çünkü nefis, daima kötülüğü emredicidir. Meğer Rabbimin esirgediği bir nefis ola. Rabbim bağışlayandır, esirgeyendir.
Yaşar Nuri Öztürk Meali
"Nefsimi ak-pak gösteremem. Çünkü nefs, Rabbimin merhamet ettiği durumlar hariç, olanca gücüyle kötülüğü emreder. Ama Rabbim çok affedici, çok esirgeyicidir.
Yusuf Ali (English)
"Nor do I absolve my own self (of blame): the (human) soul is certainly prone to evil,(1712-A) unless my Lord do bestow His Mercy: but surely my Lord is Oft- forgiving, Most Merciful."(1713) *
M. Pickthall (English)
I do not exculpate myself. Lo! the (human) soul enjoineth unto evil, save that whereon my Lord hath mercy. my Lord is Forgiving, Merciful.
Dedi ki: 'Daha önce kardeşi konusunda size güvendiğimden başka (bir şekilde) onun hakkında size güvenir miyim? Allah en hayırlı koruyucudur ve O, esirgeyenlerin esirgeyicisidir.'
Edip Yüksel Meali
"Daha önce kardeşi için size nasıl güvendiysem şimdi de onun içinde mi size güveneyim? ALLAH en iyi Koruyucudur ve O, Merhametlilerin Merhametlisidir."
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Babaları dedi ki: "Ben onu size nasıl emanet ederim? Ya bundan önce kardeşini emanet ettiğimde olan gibi olursa! En hayırlı koruyucu Allah'dır ve O, merhamet edenlerin en merhametlisidir."
Süleyman Ateş Meali
(Yakup) dedi ki: "Daha önce kardeşi için size güvendiğim gibi onun için de size güveneyim, öyle mi? En iyi koruyan Allah'tır ve O, merhametlilerin merhametlisidir!"
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Dedi: " Daha önce kardeşi için güvendiğim gibi yine güveneyim size, değil mi? Hâfız, koruyucu olarak Allah'tır en hayırlı olan. Merhamet edenlerin en merhametlisi de O'dur."
Yusuf Ali (English)
He said: "Shall I trust you with him with any result other than when I trusted you with his brother aforetime? But Allah is the best to take care (of him), and He is the Most Merciful of those who show mercy!"(1725) *
M. Pickthall (English)
He said: Can I entrust him to you save as I entrusted his brother to you aforetime? Allah is better at guarding, and He is the Most Merciful of those who show mercy.
(Şehre dönüp durumu babalarına aktarınca o:) 'Hayır' dedi. 'Nefsiniz sizi yanıltıp (böyle) bir işe sürüklemiş. Bundan sonra (bana düşen) güzel bir sabırdır. Umulur ki Allah (pek yakın bir gelecekte) onların tümünü bana getirir. Çünkü O, bilenin, hüküm ve hikmet sahibi olanın kendisidir.'
Edip Yüksel Meali
"Hayır, egonuz sizi bir işe sürüklemiş. Bana düşen artık güzelce sabretmektir. Olur ki ALLAH, bana onları topluca getirir. O, Bilendir, Bilgedir," dedi. *
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Babaları dedi ki: "Hayır, sizi nefisleriniz altadıp bir işe sürüklemiş. Artık bana güzel güzel sabretmek düşüyor. Belki Allah hepsini birden bana geri getirir. Çünkü O, her şeyi bilir, hüküm ve hikmet sahibidir."
Süleyman Ateş Meali
(Dönüp babalarına geldiler ve kardeşlerinin sözünü söylediler. Ya'kub): "Herhalde, dedi, nefisleriniz size bir işi süs(leyerek sizi ona sürük)ledi. Artık (bana) güzelce sabretmek gerek. Belki de Allah, onların hepsini bana getirir. Çünkü O, bilendir, herşeyi hikmetle (yerli yerince) yapandır.
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Yakub dedi ki: "Hayır, öyle değil, nefisleriniz sizi yine bir işe itmiş. Bana düşen yine güzel bir sabra sarılmak. Bakarsın Allah onların hepsini bana getirir. Çünkü Alîm olan O, Hakîm olan O'dur."
Yusuf Ali (English)
Jacob said: "Nay, but ye have yourselves contrived a story (good enough) for you. (1756)So patience is most fitting (for me). Maybe Allah will bring them (back) all to me (in the end).(1757) For He is indeed full of knowledge and wisdom." *
M. Pickthall (English)
(And when they came unto their father and had spoken thus to him) he said: Nay, but your minds have beguiled you into something. (My course is) comely patience! It may be that Allah will bring them all unto me. Lo! He, only He, is the Knower, the Wise.
Yûsuf Suresi 100
وَرَفَعَ
çıkardı
أَبَوَيْهِ
ana-babasını
عَلَى
üstüne
الْعَرْشِ
tahtın
وَخَرُّوا
ve hepsi kapandılar
لَهُ
onun için
سُجَّدًاۖ
secdeye
وَقَالَ
ve dedi
يَا أَبَتِ
ey babacığım
هَٰذَا
işte bu
تَأْوِيلُ
yorumudur
رُؤْيَايَ
rü'yanın
مِنْ قَبْلُ
önceki
قَدْ
muhakkak
جَعَلَهَا
onu yaptı
رَبِّي
Rabbim
حَقًّاۖ
gerçek
وَقَدْ
ve gerçekten
أَحْسَنَ بِي
bana iyilik etti
إِذْ
zira
أَخْرَجَنِي
beni çıkardı
مِنَ السِّجْنِ
zindandan
وَجَاءَ
ve getirdi
بِكُمْ
sizi de
مِنَ الْبَدْوِ
çölden
مِنْ بَعْدِ
sonra
أَنْ نَزَغَ
fitne soktuktan
الشَّيْطَانُ
şeytan
بَيْنِي
benimle
وَبَيْنَ
arasına
إِخْوَتِيۚ
kardeşlerim
إِنَّ
gerçekten
رَبِّي
Rabbim
لَطِيفٌ
çok ince düzenler
لِمَا يَشَاءُۚ
dilediği şeyi
إِنَّهُ
şüphesiz O
هُوَ
O
الْعَلِيمُ
bilendir
الْحَكِيمُ
her şeyi yerli yerince yapandır
Türkçe Transcript (*)
Verafe’a ebeveyhi ‘alâ-l’arşi veḣarrû lehu succedâ(en)(s) vekâle yâ ebeti hâżâ te/vîlu ru/yâye min kablu kad ce’alehâ rabbî hakkâ(an)(s) vekad ahsene bî iż aḣracenî mine-ssicni vecâe bikum mine-lbedvi min ba’di en nezeġa-şşeytânu beynî vebeyne iḣvetî(c) inne rabbî latîfun limâ yeşâ(u)(c) innehu huve-l’alîmu-lhakîm(u)
Ali Bulaç Meali
Babasını ve annesini tahta çıkarıp oturttu; onun için secdeye kapandılar. Dedi ki: 'Ey Babam, bu, daha önceki rüyamın yorumudur. Doğrusu Rabbim onu gerçek kıldı. Bana iyilik etti, çünkü beni zindandan çıkardı. Şeytan benimle kardeşlerimin arasını açtıktan sonra, (O,) çölden sizi getirdi. Şüphesiz benim Rabbim, dilediğini pek ince düzenleyip tedbir edendi. Gerçekten bilen, hüküm ve hikmet sahibi O'dur.'
Edip Yüksel Meali
Ana ve babasını tahtın üzerine kaldırdı. Hepsi onun için secdeye kapandılar. Dedi ki: "Babacığım, bu, önceden görmüş bulunduğum rüyanın gerçekleşmesidir. Rabbim onu gerçekleştirdi. şeytan, benimle kardeşlerimin arasını açtıktan sonra O beni hapishaneden çıkararak ve sizi çölden getirerek bana iyilikte bulundu. Gerçekten Rabbim dilediğine karşı çok şefkatlidir. O, Bilendir, Bilgedir."
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Anasıyla babasını yüksek bir taht üzerine oturttu ve hepsi birden Yusuf için secdeye kapandılar. Bunun üzerine Yusuf dedi ki: "İşte bu durum, o rüyamın çıkmasıdır. Gerçekten Rabbim onu hak rüya kıldı. Şeytan benimle kardeşlerimin arasını bozduktan sonra, beni zindandan çıkarmakla ve sizi çölden getirmekle Rabbim bana hakikaten ihsan buyurdu. Doğrusu Rabbim dilediğine lutfunu ihsan eder. Şüphesiz O, her şeyi bilir, hüküm ve hikmet sahibidir."
Süleyman Ateş Meali
Ana-babasını tahtın üstüne çıkardı ve hepsi onun için secdeye kapandılar (önünde saygı ile eğildiler. Yusuf): "Babacığım, dedi, işte bu, önceden (gördüğüm) rü'yanın yorumudur. Rabbim onu gerçek yaptı, bana iyilik etti; zira şeytan, benimle kardeşlerim arasına fitne soktuktan sonra O, beni zindandan çıkardı, sizi de çölden getirdi. Gerçekten Rabbim dilediği şeyi çok ince düzenler. O, (her tedbiri) bilen, her şeyi yerli yerince yapandır."
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Ana-babasını tahtın üstüne çıkardı. Hepsi, Yûsuf'un önünde secde eder gibi eğildiler. Yûsuf dedi: "Babacığım, işte bu, benim önceden gördüğüm rüyanın yorumudur. Rabbim onu gerçekleştirdi. O, bana çok güzel lütuflarda bulundu, şeytan, benimle kardeşlerim arasına yamukluk soktuktan sonra, O beni zındandan çıkardı. Sizi de çölden getirdi. Rabbim, dilediği şeyde çok ince lütuflar sergiliyor. Alîm olan O'dur, Hakîm olan O'dur."
Yusuf Ali (English)
And he raised his parents high on the throne (of dignity),(1779) and they fell down in prostration, (all) before him.(1779-A) He said: "O my father! this is the fulfilment of my vision of old! Allah hath made it come true! He was indeed good to me when He took me out of prison and brought you (all here)(1780) out of the desert, (even) after Satan had sown enmity between me and my brothers. Verily my Lord understandeth best the mysteries of all that He planneth to do, for verily He is full of knowledge and wisdom. *
M. Pickthall (English)
And he placed his parents on the dais and they fell down before him prostrate, and he said: O my father! This is the interpretation of my dream of old. My Lord hath made it true, and He hath shown me kindness, since He took me out of the prison and hath brought you from the desert after Satan had made strife between me and my brethren. Lo! my Lord is tender unto whom He will. He is the Knower, the Wise.
Fe-immâ neżhebenne bike fe-innâ minhum muntakimûn(e)
Ali Bulaç Meali
Şu halde Biz seni alıp-götürürsek, elbette onlardan intikam alacağız.
Edip Yüksel Meali
Seni alıp götürsek de biz onları cezalandıracağız.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Eğer biz seni onlara azap gelmeden önce alıp götürsek bile onlardan intikam alırız.
Süleyman Ateş Meali
Ya biz seni alıp götürdükten sonra onlardan öc alırız.
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Ya biz, seni alıp götürdükten sonra onlardan öc alırız;
Yusuf Ali (English)
Even if We take thee(4645) away, We shall be sure to exact retribution from them, *
M. Pickthall (English)
And if We take thee away, We surely shall take vengeance on them,
Zuhruf Suresi 42
أَوْ
yahut
نُرِيَنَّكَ
sana gösteririz
الَّذِي وَعَدْنَاهُمْ
onları uyardığımız şeyi
فَإِنَّا
şüphesiz bizim
عَلَيْهِمْ
onlara
مُقْتَدِرُونَ
gücümüz yeter
Türkçe Transcript (*)
Ev nuriyenneke-lleżî ve’adnâhum fe-innâ ‘aleyhim muktedirûn(e)
Ali Bulaç Meali
Ya da kendilerine va'dettiğimiz şeyi onlara gösteririz ki, biz gerçekten onların üstünde güç yetirenleriz.
Edip Yüksel Meali
Yahut, onlara söz verdiğimizi sana gösteririz; bizim onlara gücümüz yeter.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Yahut da onlara vaad ettiğimiz azabı sana gösteririz. Çünkü bizim onlara azap etmeye gücümüz yeter.
Süleyman Ateş Meali
Yahut onları uyardığımız şeyi sana gösteririz (senin gözlerinin önünde onları azaba uğratırız); bizim onlara gücümüz yeter.
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Yahut da onlara yönelttiğimiz tehdidi sana gösteririz. Biz onlarla başa çıkacak güçteyiz.
Yusuf Ali (English)
Or We shall show thee that (accomplished) which We have promised them: for verily We shall prevail over them.
M. Pickthall (English)
Or (if) We show thee that wherewith We threaten them; for lo! We have complete command of them.
Zuhruf Suresi 79
أَمْ أَبْرَمُوا
yoksa -mi kararlaştırdılar?
أَمْرًا
bir iş
فَإِنَّا
biz de
مُبْرِمُونَ
kararlıyız
Türkçe Transcript (*)
Em ebramû emran fe-innâ mubrimûn(e)
Ali Bulaç Meali
Yoksa onlar, işi sıkı mı tuttular? İşte şüphesiz biz de işi sıkı tutanlarız.
Edip Yüksel Meali
Yoksa onlar bir plan mı kurdular? Biz de plan kurarız.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Yoksa onlar hakka karşı gelmek için bir iş mi kararlaştırdılar? Biz de onları cezalandırmak için kararlıyız.
Süleyman Ateş Meali
Yoksa (hakka engel olma hususunda) bir iş mi kararlaştırdılar? Biz de (onları cezalandırmağa ve hakkı yerleştirmeğe) kararlıyız.
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Yoksa bir iş ve oluşta kesin karara mı vardılar? Kuşkusuz, biz de kesin kararlıyız.
Yusuf Ali (English)
What! have they settled(4677) some plan (among themselves)? But it is We Who settle things. *
M. Pickthall (English)
Or do they determine any thing (against the Prophet)? Lo! We (also) are determining.
Zümer Suresi 37
وَمَنْ
ve kime
يَهْدِ
yol gösterirse
اللَّهُ
Allah
فَمَا
artık olmaz
لَهُ
onu
مِنْ مُضِلٍّۗ
şaşırtan
أَلَيْسَ
değil midir?
اللَّهُ
Allah
بِعَزِيزٍ
aziz
ذِي انْتِقَامٍ
öc alan
Türkçe Transcript (*)
Vemen yehdi(A)llâhu femâ lehu min mudil(lin)(k) eleysa(A)llâhu bi’azîzin żî-ntikâm(in)
Ali Bulaç Meali
Allah, kimi hidayete erdirirse, onun için bir saptırıcı yoktur. Allah intikam sahibi, güçlü ve üstün olan değil midir?
Edip Yüksel Meali
ALLAH'ın yol gösterdiğini de hiç kimse saptıramaz. ALLAH Üstün ve Öc Alan değil midir?
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Her kime de Allah hidayet verirse artık onu da şaşırtacak yoktur. Allah aziz (çok güçlü) ve intikam sahibi değil midir?
Süleyman Ateş Meali
Allah kime de yol gösterirse; artık onu şaşırtan olmaz. Allah galib ve öc alan değil midir?
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Allah'ın kılavuzluk ettiğini ise saptıran olamaz. Allah Azîz ve intikam alıcı değil mi?
Yusuf Ali (English)
And such as Allah doth(4297) guide there can be none to lead astray. Is not Allah Exalted in Power, (Able to enforce His Will), Lord of Retribution?(4298) *
M. Pickthall (English)
And he whom Allah guideth, for him there can be no misleader. Is not Allah Mighty, Able to Requite (the wrong)?
Zümer Suresi 53
قُلْ
de ki
يَا
ey
عِبَادِيَ
kullarım
الَّذِينَ أَسْرَفُوا
aşırı giden
عَلَىٰ
karşı
أَنْفُسِهِمْ
nefislerine
لَا تَقْنَطُوا
umut kesmeyin
مِنْ رَحْمَةِ
rahmetinden
اللَّهِۚ
Allah'ın
إِنَّ
şüphesiz
اللَّهَ
Allah
يَغْفِرُ
bağışlar
الذُّنُوبَ
günahları
جَمِيعًاۚ
bütün
إِنَّهُ
çünkü O
هُوَ
O
الْغَفُورُ
çok bağışlayan
الرَّحِيمُ
çok esirgeyendir
Türkçe Transcript (*)
Kul yâ ‘ibâdiye-lleżîne esrafû ‘alâ enfusihim lâ taknetû min rahmeti(A)llâh(i)(c) inna(A)llâhe yaġfiru-żżunûbe cemî’â(an)(c) innehu huve-lġafûru-rrahîm(u)
Ali Bulaç Meali
(Benden onlara) De ki: 'Ey kendi aleyhlerinde olmak üzere ölçüyü aşan kullarım. Allah'ın rahmetinden umut kesmeyin. Şüphesiz Allah, bütün günahları bağışlar. Çünkü O, bağışlayandır, esirgeyendir.'
Edip Yüksel Meali
Onlara bildir: "Kendilerine karşı sınırı aşan kullarım, ALLAH'ın rahmetinden ümit kesmeyin. ALLAH tüm günahları affedicidir. O Bağışlayandır, Rahimdir." *
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
De ki: "Ey haddi aşarak nefislerine karşı israf etmiş olan kullarım! Allah'ın rahmetinden ümid kesmeyin. Çünkü Allah, bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir."
Süleyman Ateş Meali
(Tarafımdan onlara) De ki: "Ey nefislerine karşı aşırı giden kullarım, Allah'ın rahmetinden umut kesmeyin. Allah bütün günahları bağışlar. Çünkü O, çok bağışlayan, çok esirgeyendir."
Yaşar Nuri Öztürk Meali
De ki: "Ey öz benlikleri aleyhine sınırı aşan/aşırı giden kullarım! Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin! Allah, günahları tümden affeder. Çünkü O, mutlak Gafûr, mutlak Rahîm'dir.
Yusuf Ali (English)
Say: "O my Servants who have transgressed against their souls! Despair not of the Mercy of Allah. for Allah forgives(4324) all sins: for He is Oft-Forgiving, Most Merciful. *
M. Pickthall (English)
Say: My slaves who have been prodigal to their own hurt! Despair not of the mercy of Allah, Who forgiveth all sins. Lo! He is the Forgiving, the Merciful.