Anadolu Türk Beylikleri Sanatı



Yüklə 8,23 Mb.
səhifə5/179
tarix17.01.2019
ölçüsü8,23 Mb.
#100097
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   179

11 Güneydoğu Anadolu için, bkz Albert Gabriel, Voyages archéologiques dans la Turquie orientale, 2 vols (Paris: 1940); ayrıca Mardin için, Ara Altun, Mardin’de Türk Devri Mimarisi (Istanbul: 1971); Diyarbakır için, Metin Sözen, Diyarbakırda Türk Mimarisi, (Istanbul: 1971); ayrıca idem, Anadolu’da Akkoyunlu Mimarisi, (Istanbul: 1981).

12 Bertrandon de la Broquière’ nın açıklamaları için bkzThe Voyage d’Outremer, trans. Galen R. Kline (New York: 1988) 83-5; Schiltberger için, bkz The Bondage and Travels of Johann Schiltberger, A Native of Bavaria, in Europe, Asia and Africa, 1396-1427, trans. J. Buchan Telfer (London: 1879) 40.

13 Aydın Beyliğindeki mimari patronlar ve tesisleri için, bkz Akın, Aydınoğulları Tarihi (Ankara: 1968) 216-20.

14 Osmanlı patronları ve tesisleri için, bkz Ekrem Hakkı Ayverdi, Osmanlı Mimarisinde İlk Devri (İstanbul: 1966); idem., Osmanlı Mimarisinde Çelebi ve II. Murad Devri (İstanbul: 1972).

Akın, Himmet. Aydınoğullaıı Tarihi hakkında bir Araştırma. Ankara: Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Cografya Fakültesi, 1968.

Akok, Mahmut. “Kastamonu’nun Kasaba Köyünde Candaroğlu Mahmut Bey Camii”, Belleten 10 (1946): 293-301.

Altun, Ara. Mardin’de Türk Devri Mimarisi. İstanbul: Gün Matbaası, 1971.

Arel, Ayda. “Peçin, A Capital of the Principality of Menteşe. ” Anadolu Sanatı Araştırmaları, I. İstanbul: İTÜ Mimarlık Fakültesi, 1968. 69-101.

Arel, Mehlika. “Mut’taki Karamanoğulları Devri Eserleri. ” Vakıflar Dergisi 5 (1962): 241-50.

Aslanoğlu, İnci. Tire’de Camiler ve İç Mescit. Ankara: ODTÜ Mimarlık Fakültesi, 1978.

Ayverdi, Ekrem Hakkı. Osmanlı Mimarisinin İlk Devri. İstanbul: Baha Matbaası, 1966.

–––, Osmanlı Mimarisinin Çelebi ve II. Sultan Murad Devri. İstanbul: Baha Matbaası, 1972.

Bertrandon de la Broquière. The Voyage d’Outremer. Trans. Galen R. Kline. New. York: P. Lang, 1988.

Emre, N. “Aydınoğulları ve Eserleri, ” Arkitekt. 10-11 (1973): 307-20.

Eyice, Semavi. “İlk Osmanlı Devrinin Dini-İçtimai bir Müessesesi: Zaviyeler ve.

Zaviyeli-Camiler. ” İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Mecmuası 21 (1962-. 3): 1-80.

Gabriel, Albert. Une capitale turque, Brousse, Bursa. 2 vols. Paris: E. de Boccard, 1958.


–––, Monuments turcs d’Anatolie. 2 vols. Paris: E. de Boccard, 1931-1934.

–––, Voyages archéologiques dans la turquie orientale. 2 vols. Paris: E. de Boccard, 1940.

Göde, Kemal. Eratnalılar (1327-1381). Ankara: Türk Tarih Kurumu, 1994.

Gökoğlu, A. Paflagonya, Kastamonu, Sinop, Çankırı, safranbulu, Bartın, Bolu, Gerede,

Mudurnu, İskilip, Bafra, Alaçam ve civarı gayrımenkul eski eserleri arkeolojisi. Kastamonu, 1952.

González de Clavijo, Ruy. Narrative of the Embassy of Ruy González de Clavijo to the.

Court of Timour at Samarcand A. D. 1403-06. Trans. Clements R. Markham. New York: Franklin, 1970.

Goodwin, Godfrey. A History of Ottoman Architecture. London: Thames and Hudson, 1970.

Hamd-Allah Mustawfı. The Geographical Part of the Nuzhat al-Qulüb, Composed by Hamd-Allah Mustawfa of Qazwın in 740 (1340). Trans. G. LeStrange, Leiden: Luzac, 1919.

Ibn Battuta. The Travels of Ibn Battuta, A. D. 1325-1354, Vol. 2. Trans. H. A. R. Gibb. London: Hakluyt Society, 1962.

Otto-Dorn, Katharina. “Die İsa Bey Moschee in Ephesus. ” Istanbuler Forschungen 17. (1950): 117-31.

Önder, Mehmed. Mevlana Şehri Konya. Ankara: Güven Matbaası, 1971.

Répertoire chronologique d’épigraphie arabe. 19 vols. Eds. Ét. Combe, et. al. Le Caire: Imprimerie de l’Institut français d’ archéologie orientale, 1931 —.

Riefstahl, Rudolf. Turkish Architecture in Southwest Anatolia. Cambridge, Mass. Harvard University Press, 1931.

Sayılı, A. “The Wajidiyya Madrasa of Kütahya. ” Belleten 11 (1948): 667-77.

Schiltberger, Johann. The Bondage and Travels of Johann Schiltberger, A Native of Bavaria, in Europe, Asia and Africa, 1396-1427. Trans. J. Buchan Telfer. London: Hakluyt Society, 1879.

Sözen, Metin. Anadolu’da Akkoyunlu Mimarisi. Istanbul: Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu, 1981.

–––, Diyarbakır’da Türk Mimarisi, İstanbul: Gün Matbaası, 1971.

Taeschner, F. “Die Türbe der Isfendiyaroğlu in Sinop. ” Beiträge zur Kunstgeschichte.

Asiens, In Memoriam Enrst Diez. Ed. Oktay Aslanapa. İstanbul: İstanbul. Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, 1963.

Ülkütaşır, Ş. “Sinop’ta Candaroğulları zamanına ait tarihi eserler. ” Türk Tarih, Arkeoloji ve Etnografya Dergisi 5 (1949): 112-51.

Varlık, Mustafa Çetin. Germiyanoğulları tarihi (1300-1429). Ankara: Sevinç Matbaası, 1974.

Wittek, Paul. Das Fµrstentum Mentesche, Studie zur geschichte Westkleinasiens im. 13. -15. Jh. Istanbuler Mitteilungen. Heft 2 (1934). Yücel, Yaşar. XIII. -XV. Yüzyıllar Kuzey-Batı Anadolu tarihi. Çoban-Oğulları Candar-. Oğulları Beylikleri. Ankara: Türk Tarih Kurumu, 1980.

Beylikler Dönemi Hanları

DOÇ. DR. ALİ BAŞ

Selçuk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi / Türkiye

akın Doğu veya Ön Asya olarak adlandırılan ve Anadolu’nun da içinde bulunduğu coğrafyanın, insanoğlunun yerleşik hayata geçtiği ilk yörelerden biri olması sebebiyle, bu topraklar üzerinde birçok uygarlık ortaya çıkıp, yok olmuştur. Bu süreç içerisinde ekonomik ve ticari açıdan bölgedeki uygarlıklar arasında bazı girişimlerde bulunulmuş olması doğaldır. Zaten yazılı metinler ve arkeolojik veriler, Anadolu ile özellikle Mezopotamya arasında tarihin ilk devirlerinden beri önemli bir ticaret ağının kurulduğunu göstermektedir.1 Bu durum daha sonraki dönemlerde de devam etmiş, buna bağlı olarak da Anadolu’da köklü bir ticari yapı geleneği oluşmuştur. Bu gelenek zamanla toplumların yaşantısına, inançlarına ve sanat zevklerine göre gelişip değişmiştir.

Türkler, 1071 yılındaki Malazgirt Savaşı’ndan sonra Anadolu topraklarına gerçek anlamda yerleşmeye başlamışlar ve kısa bir süre içerisinde bu toprakların büyük bir bölümünü ele geçirmişlerdir. Türkler tarafından bu topraklar üzerinde kurulan ve tarihe Anadolu Selçuklu Devleti olarak geçen bu dönemde, dini ve sivil karakterli olmak üzere çok sayıda eser inşa edilmiştir. Bu eserler arasında, inşa edildikten sonraki süreçte, hatta günümüzde dahi büyük bir hayranlıkla izlenen menzil hanları önemli bir yer tutar.

Selçukluların 1243 yılındaki Kösedağ yenilgisi sonrasında Anadolu’da başlayan kargaşa ortamıyla birlikte, Sultan I. Alaeddin Keykubad zamanında sınır boylarına yerleştirilmiş olan Türkmenler, beylerinin önderliğinde kendi beyliklerini kurmaya başlamışlar, buna bağlı olarak da, özellikle Bizanslılarla yapılan savaşlarda toprak elde ederek, sınırlarını kendi lehlerine genişletmişlerdir. XIII. yüzyılın ortalarına doğru bazı Beylikler, Anadolu’da zulüm ve baskı kuran Moğol valilerinin tutumlarına dayanamayarak, bağlı oldukları Anadolu Selçuklu Devleti ile ilişkileri kesip, bir süre sonra da bağımsız hareket etmişlerdir. Bu süreç 1250 yıllarından itibaren hız kazanmış, XIII. yüzyılın sonlarına kadar çok sayıda beylik kurularak, bunlar adeta Anadolu Selçuklularının çöküşünü de hızlandırmışlardır. Selçukluların yıkıldığı 1308 yılında, bu topraklar üzerinde farklı büyüklüklerde 20 civarında beylik bulunuyordu.

Şehirler arası kervan yolları üzerinde bulunan menzil hanları, Türk mimarlık ve ticaret tarihi açısından önemli yapılardır. Şehir içerisinde bulunan ticaret yapılarının konumu ve fonksiyonu ise menzil hanlarına göre biraz değişmektedir. Türkler, henüz Anadolu’ya gelmeden önce ticaretin önemini kavramışlar, yaşadıkları toprakları, menzil hanlarıyla donatmışlardır. Tarihi İpek Yolu denilen ve doğuyu batıya bağlayan yolun Orta Asya’da, Türklerin yaşadığı topraklardan geçmiş olması, menzil hanlarının Türkler tarafından yoğun bir biçimde inşasını gerektirmiş olmalıdır. Mevcut belgeler ve kalıntılar, bunun doğruluğunu kanıtlamaktadır. Türkler Anadolu’ya geldikten sonra, daha önceki dönemlerde ticari alanda oynadıkları rolün de etkisiyle olsa gerek, yeni geldikleri bu toprakları da menzil hanlarıyla donatarak, Anadolu’yu kervan yolları ile adeta bir ağ gibi örmüşlerdir.

Türk ticaret tarihinde, ticaretin en büyük göstergelerinden olan menzil hanları, ticari fonksiyonlarının yanı sıra, hapishane, sığınak veya Anadolu’yu ziyaret eden

yabancılara misafirhane gibi, birçok fonksiyonu da üstlenmiştir.2 Anadolu Selçuklu Dönemi’ne ait bazı menzil hanlarının vakfiyeleri, bu yapılarda verilen hizmetler ve görevlilerle ilgili olarak detaylı bilgiler içermektedir.3

Anadolu Selçuklu menzil hanlarının büyük bir çoğunluğu, verilen hizmetlere paralel olarak oldukça büyük ölçekli inşa edilmiştir. Bunların birçoğunda hana gelen yolcuların bütün ihtiyaçlarını karşılayabileceği servis üniteleri bulunmaktaydı. Yatak yerleri, mutfak, ahır, mescit, hamam, tuvalet vb. gibi. Ayrıca yine büyük ölçekli hanlarda nalbant, baytar, ayakkabıcı gibi hizmet üreten kişiler de bulunuyordu. Yine bazı belgeler hanlarda verilen hizmetlerin üç gün boyunca ücretsiz olduğunu da göstermektedir. Bu hizmette dil, din ve ırk ayırımı da bulunmamaktadır.4

Anadolu Selçuklu menzil hanlarının plan tipolojisi konusunda birçok araştırma yapılmış, bu tipolojilerin çoğu avlu ögesine dayandırılmıştır.5 Bunun dışında işlevlerin ön plana çıkarıldığı tipoloji denemeleri de bulunmaktadır.6 Selçuklu Dönemi menzil hanları daha çok avlu ve kapalı kısmı bir arada bulunduran şemaya göre inşa edilmiş, literatürde en çok tanınan eserler de bu şemayı yansıtan örnekler olmuştur. Selçuklu Dönemi’nde kervan yolu üzerinde yolcunun rahat edebileceği tarzda menzil hanı inşa etme geleneği, adeta devletin milli bir politikası haline gelmiş, sultanlar bu yönde yapılacak olan çalışmalara öncülük ederek, kendileri de menzil hanları yaptırmışlardır. Bu döneme ait menzil hanları arasında en çok tanınan örnekler olan Aksaray Sultan Hanı ile Kayseri yakınındaki Sultan Hanı, Selçukluların ünlü hükümdarı I. Alaeddin Keykubad (1219-1237) tarafından yaptırılmıştır. Anadolu Türk tarihinde Beylikler dönemi dediğimiz devre yaklaşık olarak 1300-1450 yılları arasını kapsayan 150 yıllık bir süreçtir. Bu süreç, bu topraklar üzerinde kurulan beylikler arasında daima savaşlara sahne olmuş, buna bağlı olarak da, Anadolu iç karışıklıkların yaşandığı bir konuma düşmüştür. Anadolu’da Beylikler dönemi, XV. yüzyılın ortalarında, hâlâ mevcut olan bir kaç beyliğe rağmen, Osmanlılar tarafından bu topraklar üzerinde mutlak bir hakimiyet sağlanarak sona ermiştir. İşte bizim genel özelliklerini vurgulamaya çalışacağımız hanlar, Türk tarihinde “Beylikler Dönemi” denilen bu devreden gelmektedir.

Anadolu Türk Sanatı’nda ticaret yapıları konusunda yapılan araştırmalar, genellikle Selçuklu ve Osmanlı dönemi eserleri üzerinde yoğunlaşmış, Beylikler Dönemi denilen devreye ait menzil hanları konusuna hemen hemen hiç değinilmemiştir.7 Bu konu, ilk defa tarafımızca hazırlanan “Beylikler Dönemi Hanları” konulu doktora tezinde gündeme getirilmiştir.8 Konu ile ilgili olarak da 1991 yılında düzenlenen 9. Milletlerarası Türk Sanatları Kongresi’nde, Beylikler Dönemi’ne ait menzil hanı ve şehiriçi hanlarını kapsayan “Beylikler Dönemi Hanlarında Uygulanan Plan Şemaları” isimli bir bildiri sunduk.9 Bu yazımızda ise Beylikler Dönemi hanlarının genel özelliklerini, plan şemaları da dahil olmak üzere, örneklerle tanımlamaya çalışacağız. Burada özellikle bilinmesi gereken husus şudur: Beylikler Dönemi denilen süre içerisinde inşa edilen menzil hanlarından hiçbiri Anadolu Selçuklu Dönemi menzil hanları kadar anıtsal ölçekte olmamış, hatta bunların çoğunluğu 500 m2’nin altında kalmıştır. Anadolu Selçuklu Dönemi’ne ait, tarihi kesin olarak tespit edilen en küçük menzil hanlarının dahi 1000 m2’nin altına düşmediği dikkate alınırsa, Beylikler Dönemi menzil hanlarının oldukça mütevazi yapılar oldukları daha iyi anlaşılacaktır. Ayrıca, Anadolu Selçuklu Dönemi menzil hanlarında daha çok tercih edilen plan şeması, avlunun da içinde bulunduğu grup olmakla birlikte, Beylikler Dönemi’nde şehirler arası yollarda avlulu menzil hanı yapılmamıştır. Selçuklu Dönemi’nden günümüze kadar ulaşabilen şehir içi hanı örneği bulunmadığı için, Beylikler Dönemi’nden itibaren tanımaya çalıştığımız şehir içi hanlarını kendinden önceki dönemle mukayese etme imkanı yoktur. Bu araştırmada, bu dönem hanlarının plan, malzeme ve teknik, mekan, yapı elemanları ve süsleme özellikleri genel olarak değerlendirilmeye çalışılacaktır.

Plan


Beylikler Dönemi hanlarını, konumu itibarıyla iki ana gruba ayırmak mümkündür.

1. Menzil hanları,

2. Şehir içi hanları (Çizim 1).

Menzil hanlarını kapalı mekanın gösterdiği özellikleri dikkate alarak dört ana gruba ayırmak mümkündür. Ayrıca bu ana grupların bazıları da alt gruplara ayrılmaktadır. Bunlar:

1.1. Tek katlı ve tek sahınlı olarak düzenlenmiş menzil hanları,
1.1.1. Ön mekanı olmayanlar,

1.1.2. Ön mekanı olanlar.

1.2. Tek katlı ve iki sahınlı olarak düzenlenmiş menzil hanları.

1.3. Tek katlı ve üç sahınlı olarak düzenlenmiş menzil hanları,

1.3.1. Ön mekanı olmayanlar,

1.3.2. Ön mekanı olanlar.

1.4. İki katlı menzil hanları.

Tamamen bir avlu ögesine dayanan şehir içi hanları ise kat durumlarına göre iki gruba ayrılmaktadır.

2.1. Tek katlı şehir içi hanları,

2.2. İki katlı şehir içi hanları.

1.1. Tek Katlı ve

Tek Sahınlı Olarak Düzenlenmiş Menzil

Hanları

1.1.1. Ön Mekanı



Olmayanlar

Bu plan şemasına göre inşa edilen üç adet menzil hanı tespit edilmiştir. Bunlardan ikisinin girişi dar, birininki ise uzun cepheden sağlanmıştır. Girişi dar cepheden sağlanan örneğimiz, Niğde şehir merkezindeki Karamanoğulları veya Eratnalılar Dönemi’ne ait 1354 tarihli Sarıhan ile Peçin’deki Menteşeoğulları Dönemi’ne ait Üçgöz Hanı’dır.10 Girişi uzun cepheden sağlanan örneğimiz ise, Muğla-Milas yakınlarında Bafa Gölü kenarında bulunan Bafa Gölü Hanı’dır. Menteşeoğulları Dönemi’ne ait olan ve girişi uzun cepheden sağlanan eserin plan şeması Anadolu Selçuklu Dönemi’nde Alanya’da inşa edilmiş olan Şarapsa Han ile benzerlik gösterir. Dikdörtgen planlı olan her iki eserde de yapıların üzerini örten beşik tonoz direkt olarak duvarlara oturtulmuştur (Çizim 2).

1.1.2. Ön Mekanı Olanlar

Bu plan şemasına göre inşa edilen iki menzil hanı tespit edilmiştir. Her ikisinin de girişi dar cepheden sağlanan bu eserlerden biri Osmanlılar dönemine ait Bilecik-Gölpazarı Mihal Bey Hanı, diğeri de Kastamonu İsmail Bey Külliyesi’nde bulunan Candaroğulları Beyliği’ne ait Deve Hanı’dır. Bu iki yapıda, kapıdan bir ara mekana geçilmekte, buradan yine bir kapı vasıtasıyla hayvanların bağlandığı bölüme girilmektedir. Ara mekan bölünmeden yani bağımsız odalar yapılmadan bırakılmış, diğer kısım ise ön mekanı olmayan menzil hanlarındaki gibi tasarlanmıştır. Ara mekanda özellikle ocakların bulunması, bu bölümlerin yatak yerleri olarak kullanıldığını gösterir (Çizim 3).

1.2. Tek Katlı ve İki

Sahınlı Olarak

Düzenlenmiş Menzil Hanları

Bu plan şemasına göre inşa edilen iki eser tespit edilmiştir. Bunların her ikisi de Karaman-Mut kervan yolu üzerinde bulunmaktadır. Karamanoğulları Dönemi’ne ait olan ve literatüre Kozak Hanı ve Sertavul Hanı olarak geçen bu iki yapının planları büyük ölçüde birbirleriyle benzerlik gösterir. Biri diğerine göre daha geniş olmak üzere, iki sahınlı olarak tasarlanan plan şemasında kapı dar cephede bulunmakta ve daha geniş olan sahına açılmaktadır.11 Her iki sahnın üzeri birer beşik tonozla örtülüdür. Ayrıca Kozak Hanı’nda ocak sistem de bulunur (Çizim 4).

1.3. Tek Katlı ve Üç

Sahınlı Olarak

Düzenlenmiş Menzil

Hanları


1.3.1. Ön Mekanı Olmayanlar

Beylikler Dönemi’nde inşa edilen menzil hanları arasında en fazla rastlanılan gruptur. Bu plan şemasını yansıtan eserlere Anadolu’nun hemen her tarafında rastlanılmaktadır. Dikdörtgen bir alan üzerine kurulan bu yapıların girişleri dar cephede bulunur. Bunların bazıları Konya çevresindeki Hoca Cihan Hanı, Pamukçu Hanı, Zalmanda Hanı, Kavak Hanı; Karaman çevresindeki Atlas Hanı ve Gelendi Hanı; Kütahya çevresindeki Çakırsaz Hanı, Yeniceköy Hanı, Uşak-Ulubey İnay Köyü Hanı, Bursa-İnegöl Ortaköy Kervansara

yı’dır. Bu eserlerde de, her sahnın üzeri beşik tonozla örtülü olmakla birlikte, Kavak Hanı’nın üzeri bazı bölümlerde çapraz, bazı bölümlerde ise yarım çapraz, yarım beşik tonozla örtülüdür. Bu yapıların bir kısmında, duvar kenarlarında olmak üzere ocak ve seki sistemine rastlanmıştır (Çizim 5).

1.3.2. Ön Mekanı Olanlar

Üç sahınlı olarak düzenlenen bu grup menzil hanlarının giriş bölümlerinde genelde bağımsız iki oda bulunmaktadır. Bursa-Ulubat Issız Han, Kastamonu Atabey Hanı, Kastamonu Gökçeağaç Hanı, Karaman Bucakkışla Han Yeri Hanı gibi eserler, bu plan şemasını en iyi yansıtan örnekler olarak görülür. Bu grup eserlerden Gökçeağaç Hanı çapraz tonozla, diğerleri ise beşik tonozla örtülmüştür (Çizim 6). Genelde, ön kısımda giriş koridorunun iki tarafında birer mekan bulunmaktadır. Bucakkışla Han Yeri Hanı’nda ise ön mekan boydan boya beşik tonoz ile örtülü tek bir ünite halinde tasarlanmıştır. Bu grup eserlerin hepsinde ocak ve baca sistemine de rastlanılmaktadır. Yalnız Osmanlılar dönemine ait tarihi bilinen ilk menzil hanı olan Issız Han’daki ocak sistemine, sadece bu dönem menzil hanlarında değil, daha sonra inşa edilen menzil hanlarında da rastlanılmamaktadır. Ocak Beylikler Dönemi menzil hanlarında beden duvarlarının iç yüzeylerine yerleştirilmişken, Issız Han’da orta sahında, baldaken tarzında tasarlanmıştır.

1.4. İki Katlı Olarak Düzenlenmiş Menzil Hanları

Bu başlık altında iki eser incelenmiştir. Bunlardan biri Menteşeoğullarına bir süre başkentlik yapmış olan Muğla-Milas Peçin’deki Menteşeoğullarına ait olan Kızıl Han (Çizim 7), diğeri de Afyon-İhsaniye Döğer’deki Osmanlı dönemine ait Döğer Kervansarayı’dır. Bu grup yapılarda zemin kat hayvanların bağlandığı ve aynı zamanda yatak yerlerinin bulunduğu bir konuma sahip iken, üst kat bağımsız odalar halinde tasarlanmıştır. Zemin kat tonoz ile örtülmüş, üst katlarda tonozun yanı sıra kubbeye de yer verilmiştir. Kubbe, tespit edebildiğimiz Beylikler Dönemi menzil hanlarında sadece bu grup eserlerde kullanılmıştır.

2.1. Tek Katlı Olarak İnşa

Edilen Şehir İçi Hanları

Bu grup hanlarda, ortada yer alan açık bir avlunun etrafında müstakil odalar sıralanmıştır. Osmanlılar döneminde inşa edilen Bergama’daki Taş Han ile (Çizim 8), Balat’daki Menteşeoğulları Dönemi’ne ait I ve II nolu hanlar bu grubun tipik örnekleridir. Alanya kale içinde bulunan ve araştırmacılar tarafından farklı şekilde değerlendirilen yapı bu grup eserlerin plan şemasını yansıtmakla birlikte, yapı hakkında tarihleme açısından kesin bilgiler elde edemedik. Eser bazı araştırmacılar tarafından incelenmiş, fakat bu araştırmacıların hemen hepsi eser hakkında değişik tarihler önermişlerdir. Riefstahl ile S. Lloyd-D. S. Rice yapıyı XVII. yüzyıla,12 Türkiye’de Vakıf Abideler ve Eski Eserler adlı çalışmada ise XIV. yüzyıla veya XV. yüzyıl başlarına tarihlendirilmektedir.13 İ. Hakkı Konyalı ise, yapıyı han olarak değil, bir cephane kışlası olarak değerlendirmektedir.14

2.2. İki Katlı Olarak

İnşa Edilen

Şehir İçi Hanları

Özellikle Osmanlılar döneminde, menzil hanlarına göre daha fazla inşa edildiği anlaşılan bu grup hanlar, genellikle içerisinde ticari faaliyetlerin yürütüldüğü eserler olarak kullanılmıştır. Birçoğu tamamen yıkılmış olan bu grup eserlerin günümüze kadar ulaşabilenlerinden tespit edebildiklerimiz şunlardır: Bursa’da Emir Hanı, Geyve Hanı (Çizim 9), İpek Hanı, Tuz Hanı; Kastamonu’da İsmail Bey (Kurşunlu) Hanı. Bunlardan Tuz Hanı özelliklerini büyük ölçüde kaybetmiştir. Bu eserlerin ortasında revaklı bir avlu ile, revakların gerisinde müstakil mekanlar bulunmaktadır. Birinci kat da zemin kat gibi düzenlenmiş olup, bu kata çıkış genelde revak içerisinden başlayan merdivenlerle sağlanır. İsmail Bey Hanı’nın zemin katında revak bulunmaması sebebiyle merdiven avlunun köşelerine alınmıştır.

İkinci grup yani avlulu şehir içi hanlarının öncüsü plan şemasına sahip olan Anadolu Selçuklu Dönemi örneği mevcut değildir. Fakat kaynaklarda, Anadolu Selçukluları Dönemi’nde şehir içi hanlarının mevcut olduğundan söz edilmektedir. Ariflerin Menkıbelerinde Konya’da Anadolu Selçukluları Dönemi’ne ait Penbefuruşan (Pamukçular) ve Şekerfuruşan (Şekerciler)15 gibi bazı hanların ismi geçmektedir. Yine Sahib Ata’nın Sivas Sahibiye Medresesi’ne ait vakfiyesinde on dokuz dükkanlı bir handan bahsedilmektedir.16 Bu sebeple Beylikler Dönemi şehir içi hanlarıyla Anadolu Selçuklu Dönemi şehir içi hanlarını mukayese etme imkanımız şimdilik yoktur. Fakat Emir Hanı’nın olgun bir plan anlayışıyla inşa edilmesi ve bu plan şemasının Osmanlı Devleti’nin son dönemlerine kadar fazla bir değişiklik göster

memesi, Beylikler Dönemi şehir içi hanlarının öncüsü plan şemasının Selçuklulardan beri tatbik edile geldiğini düşündürmektedir.

Malzeme ve Teknik

Anadolu Selçuklu Dönemi’nde inşa edilen menzil hanlarının ana malzemesi genellikle kesme taştır. Bununla birlikte, Kızılören Hanı, Kuruçeşme Hanı, Obruk Hanı gibi bazı eserlerde kaba yonu taş ile, devşirme antik malzemenin de kullanıldığı görülmektedir. Özellikle Sultan hanları tamamen kesme taş ile inşa edilmiş, hatta Aksaray Sultan Hanı’nda olduğu gibi bazılarının üzeri de kesme taş ile kaplanmıştır. Moloz taş ise bazı yapıların beden duvarlarında veya tonozunda kullanılmıştır. Bu dönem hanlarında sınırlı olmakla birlikte, orta sahında yer alan ve aydınlık feneri olarak düzenlenen kubbelerin iç örgülerinde Horozlu Han ile Çay’daki Taş Han’da olduğu gibi tuğlanın da kullanıldığı görülür.

Beylikler Dönemi menzil hanlarının da ana malzemesi taş olmakla birlikte, cümle kapısı ve kemerler haricinde daha çok moloz taş veya kaba yonu taş kullanılmış, ayrıca Zalmanda, Zıvarık ve Atlas Hanı gibi bazı eserlerde devşirme antik malzemeden de faydalanılmıştır (Resim 1). Kemerler ise, tuğla veya kesme taş ile inşa edilmiştir. Beylikler Dönemi’nin genel karakteristiği olan ve tarihleme açısından önemli bir özellik olarak kabul edilen almaşık duvar örgüsü, dönemin diğer mimari eserlerinde olduğu gibi, Ulubat Issız Han, Kastamonu Deve Hanı, Yeniceköy Hanı gibi menzil hanlarında da kullanılmıştır (Resim 2). Bu dönem hanlarından bazılarının tonoz, kubbe ve kemer gibi mimari elemanları tuğla ile inşa edilmiş (Resim 3), özellikle tuğla şehir içi hanlarının vazgeçilmez malzemesi olmuştur. Bilhassa Bursa Geyve Hanı’nda olduğu gibi iç kısımlarda, ayaklar haricinde kalan bölümlerde tamamen tuğla kullanılmıştır (Resim 4).

Üst örtü, Beylikler Dönemi menzil hanlarında genellikle toprak damdır. Şehir içi hanlarının bir kısmının kurşun ile kaplı olduğu, fakat bazı eserlerin tamirleri sırasında kurşunun sökülerek, yerine kiremidin kullanıldığı belgelerde belirtilmektedir.17 Üst örtünün kurşun ile kaplanması Beylikler Dönemi’nden itibaren başlamakla birlikte, bazı hanlarda, pahalı olan bu malzemenin yerine kiremidin de kullanıldığını kabul etmek gerekir. Çeşitli dönemlerde yapılan tamirler, bu konuda sağlıklı bir gözlem yapmayı şimdilik imkansız kılmaktadır. İncelediğimiz süre içinde yapılmış eserler arasında, orijinal olarak ahşap çatı ile örtülü şehir içi han örneğine rastlanmamıştır.

Beylikler Dönemi hanları genellikle tuğla, moloz taş ve kaba yonu taş ile inşa edildiğinden, duvar ve tonoz gibi kısımların örgüsünde harç vazgeçilmez malzeme olmuştur.

Mekan


Beylikler Dönemi menzil hanları küçük ölçekli yapılar olmasının yanı sıra, birçoğunda bağımsız mekanın bulunmayışı sebebiyle, menzil hanlarında ikamete bağlı ihtiyaçların, mekan bakımından nasıl çözümlendiğini kestirmek zordur. Anadolu Selçuklu Dönemi menzil hanlarının büyük bir çoğunluğu ise devrinin modern ve çok fonksiyonlu konaklama yeri olarak görülür. Selçuklu Dönemi’ne ait belgelerden edindiğimiz bilgilere göre, özellikle kapalı ve açık kısmı bir arada bulunduran menzil hanlarının çoğunluğunda, hana gelen kervanın tüm ihtiyaçlarını giderebileceği ahır, yatak yerleri, mescit, mutfak, tuvalet, hamam gibi mekanlar bulunmaktadır. Ayrıca bazı menzil hanlarında hastaların tedavisinin yapılması, hayvanların nallatılması ve yolcuların ayakkabılarının tamir edilmesi gibi hizmetlerin de verildiği belirtildiğinden, bu hizmetler için de ayrı mekanların olduğu düşünülebilir. Bu grup yapılarda kapalı kısım hem ahır hem de yolcuların konakladığı yerler olarak görülür. Avlunun etrafındaki mekanlar ise yukarıda sıraladığımız servis ünitelerine ait bölümlerdir. Aksaray yakınındaki Sultan Hanı’nda yapılan çalışmalar mutfak, hamam, tuvalet, seki ve hayvanların bağlandığı yerlerin açığa çıkmasını sağlamıştır.18 Yine aynı şekilde bu dönem menzil hanlarında görülen mescitlerin en güzel örneklerinden biri de bu yapıda bulunur. Türk sanatında köşk mescit olarak adlandırılan ve avlunun ortasında yer alan yapılar ayrıca süslemesiyle de dikkati çeker.

Beylikler Dönemi menzil hanları, Anadolu Selçuklu Dönemi menzil hanları kadar zengin programlı ve abidevi ölçülerde inşa edilmediğinden, yukarıda Selçuklu menzil hanları için belirttiğimiz servis ünitelerinin çoğunu bu dönem menzil hanlarında bulma imkanımız yoktur. Bazı menzil hanlarının giriş bölümlerinde bir veya iki mekan bulunmasına rağmen, tespit edebildiğimiz menzil hanlarının büyük bir çoğunluğu ön mekansız yani sadece kapalı bir mekandan oluşmaktadır. İncelemiş olduğumuz bu eserlerde, Anadolu Sel


Yüklə 8,23 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   179




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin