Altın-Orda Hanlığı iktisadî şartlar itibariyle üst seviyede zengin bir ülke olmamıştır. Bu durum Deşt-i Kıpçak’ın coğrafî yapısı ile yakından ilgilidir. El-Ömerî, “bu ülkenin insanları, bozkır şartlarına uygun şekilde umumi olarak hayvancılıkla, bazı yerlerde ise ziraat ile iştigal ederler. Kıtlık ve hayvan hastalıklarının zuhur ettiği yıllarda perişan olurlar; hatta erkek evlatlarını satmak zorunda kalırlar. Bugün Mısır ordusunda bunların pek çoğu vardır.” diyor.90 Altın-Orda’nın ticarî geliri de büyük sayılamazdı. Çünkü, Avrupa ile Asya arasındaki ticarî irtibat o devirde Ön-Asya yoluyla yapıldığı için Deşt-i Kıpçak ikinci planda kalıyordu. Dolayısıyla, mesela İlhanlılara oranla büyük siyasî kudrete sahip olmasına rağmen, mütevâzı bir iktisadî hayata mahkumdu. İlhanlılarda, İktisadî gücün ifadesi olarak altın para bol miktarda darp edilirken, Altın-Orda Hanlığı’nda Sayın Han Sülalesi’nin son bulduğu 1360 yılına kadar altın para bastırıldığına dair emâre görülememiş ve ancak gümüş ve bakır paralar darbedilmiştir.
Altın-Orda Hanlığı’nın Kırım, Bulgar, Kuzey Kafkasya, Harezm ülkesinin o devir dünyasındaki ticarî hayatta yeri mühim durumdaydı. Batu Han’ın kurmuş olduğu Saray şehrinden sonra Berke Han’ın kurduğu Yeni-Saray şehri bu merkezler arasında yeni yer almış bulunmaktaydı. Ayrıca Kırım bölgesindeki Kerç, Kefe, Sudak ve Azak limanları Ceneviz ve Venedikli tâcirlerin ticarî depolarının yer aldığı limanlar durumundaydı. Bu şehirler arasında gelip giden kervanlar ve yukarıda saymış ol
duğumuz limanlara uğrayan gemilerden damga vergileri alınırdı. Bu alınan damga vergileri hanlığın temel gelir kaynakları arasındaydı. Ayrıca Altın-Orda Hanlığı’nın hanlığa gelir temin eden Ortaklık adı verilen bir usulden faydalandığını bilmekteyiz. Ortak diye tabir edilen bu tüccar kimseler komşu ülkelerde ticarî temsilci gibi çalışırlar ve büyük gelir temin ederlerdi. Ayrıca devlet gelirleri arasında tabii Rus knezliklerinden alınan vergiler bulunmaktaydı. Bunlar daha ziyade Daruga ve Baskak adı verilen vergi amirleri tarafından toplanırdı. Bu vergiler tabiî olan Rus kneziklerinde baca vergisi (ev başına demektir), haraç ve bac yıllık olarak toplanırdı. Bunlardan başka devlet posta teşkilatı için alınan Yam ve Ulak vergisi Galle adı ile orduya erzak ve temini gayesiyle toplanan vergiler Altın-Orda Hanlığı’nın canlılığını ve hayatiyetini temin etmekteydi.
Cuci Ulusu’nun kendi bünyesinde toplanan vergilerin başında, gayrimenkullerden alınan Uluğ-Mal, veya Talay adındaki vergi gelmektedir. İkinci olarak, Kalan adı verilen ve öşür tertibinde olan vergi, hasat sonunda, müstahsilin elde ettiği hubûbatın 1/10’u oranında alınırdı. Kopçur adındaki diğer bir vergi ise, bozkır sekenesi ile alakalı olup, koyun sürülerinden 1/100’u miktarınca aynî olarak alınırdı.91
Altın-Orda Hanlığı’nın kuruluş döneminde bu ülkede var olan pek çok şehri bilebilmekteyiz. Bu şehirlerin başında kuzeyde Bulgar şehri, Kuzey Kafkasya’daki Macar şehri, İtil boyundaki Ükek, Suvar gibi şehirler meyanında Kırım sahasında Kefe, Kerç ve Sudak, Harezm ülkesinin merkezi Harezm şehri ve yine Sır-Derya boyundaki Doğu Deşt-i Kıpçak’ın merkezi Sığnak şehri gelmektedir. Bu şehirlere ilave olarak hanlığın kuruluşundan sonra Batu Han zamanında kurulan Eski-Saray ve Berke Han zamanında kurulan Yeni-Saray şehirleri, Yayık ırmağı boyunda ise Saraycık şehrini ilave edebiliriz. Hatta tahrip edilen İtil şehrinin yerine kurulan, bugün As-Tarhan adıyla anılan şehrin yerine, Hacı Tarhan adında yeni bir merkezin meydana geldiğini de bilmekteyiz. Yine daha sonra gelişen ve Sağ-Kol Ordası’nın merkezi durumunda olan Kırım yarımadasının ortasındaki Kırım şehrini de bunlara ilave etmek gerekmektedir.
İbn Batuta 1330’lu yıllarda Anadolu’dan Kırım’a çıktıktan sonra, daha sonra Eski Kırım adını alan, Kırım şehrini görmüş daha sonra Don nehrinin Azak denizine döküldüğü yerdeki Azak şehrine ulaşmış, Kuzey Kafkasya’daki Macar şehrine ulaşmış, oradan da Saray şehrine, daha sonra da Saraycık şehri üzerinden Harezm’e erişmişti.92 1330’lu yıllardaki durum bu merkezde iken Altın-Orda Hanlığı’nın XV. asrın ortasından itibaren bölünmeye başlaması üzerine Kırım’da Bağçe-Saray ve Ak-Mescid, İtil’in orta havzasında eski Bulgar şehrine yakın olan Kazan şehri Kazan Hanlığı zamanında ve İtil’in Hazar Denizi’ne döküldüğü bölgedeki As-Tarhan veya Hacı -Tarhan şehirleri ise gelişmelerini daha ziyade bu hanlıkların kuruluşundan sonra yapacaklardır.
Deşt-i Kıpçak’ın fethi sırasında Rus prenslikleri üzerinde büyük nüfuz sahibi olan Kief Büyük Knezliği’nin başkentinde Moğollar tarafından tahribi sebebiyle; eski itibarını kaybeden Kief şehrindeki Rus metropolitliği, daha sonra kuzeydeki Moskova’ya taşınmıştı. Altın-Orda Hanları, Moskova prensini Büyük Knez olarak tayin ettikleri gibi, Moskova metropolitlerini de Rus kilisesinin başı olarak tanıdılar. Böylece, Moskova Knezliği, Altın-Orda’nın da himaye ve müsamahasıyla diğer Rus knezleri üzerinde hakimiyet kurmaya muvaffak oldular. Başka bir ifade ile, Altın-Orda, başlangıçta Batu’nun yıktığı Kief Büyük Knezliği yerine, daha kuvvetlisini yani mustakbel Rus Devleti’nin temelini teşkil edecek Moskova Rusyası’nın inkişaf yolunu açmış oluyordu. Derinliğine tetkik edilmemiş olmasına rağmen, Altın-Orda’nın bazı müesseselerinin, hususiyle Moskova Knezliği tarafından taklit ve kabul olunduğuna dair belirtiler vardır. Netice itibariyle, Altın-Orda Hanlığı, Doğu Avrupa’nın ve Rusya’nın modern devreye girişine amil olmuştur.
Altın-Orda Han’ı Ahmet Han’ın 1480 yılında Moskova üzerine yapmış olduğu seferin sonuçsuz olarak bitmesi Moskova Büyük Knezliği’nin artık ciddi olarak varlık göstermeye başlayışının ifadesi olmaktadır. O sırada Moskova’nın başında bulunan Büyük Knez III. İvan (1462-1505) Rus Devleti’ni canlandıran ilk Büyük Prens durumunda olmaktadır. Onu takiben III. Vasili (1505-1533) ve daha sonra Rus Devleti’nin başına geçen IV. İvan (1533-1584), Rus Devleti’ni tarih sahnesinde devlet haline getiren müthiş lakaplı bu IV. İvan olacaktır.
Nitekim 1547 yılından itibaren Büyük Prenslik ünvanını bırakarak Çar ünvanını almakla bu iddiasını açıkça ortaya koymuştur. 1552 yılında Kazan Hanlığı’na 1556 yılında Hacı-Tarhan Hanlığı’na daha sonra Saraycık merkezli Mangıt-Nogay Ordası’na son vererek Sibirya’daki Tura Şibanîleri Devleti hükümdarı İşim Han ile mücadeleye giren ve Sibirya topraklarına doğru genişleme siyasetini ortaya atan bu IV. İvan olacaktır. Onun vefatından sonra 1600 yıllarına doğru Tura Şibanîleri Dev
leti’ne son verilecek, hatta daha doğudaki Kazak Hanlığı ile mücadelelere başlanacak ve Rus Devleti’nin İrtiş boylarına kadar genişlemesi bu siyasetin sonucu olacaktır. IV. İvan’ı muvaffak kılan Rus ordusunu yeniden teşkilatlandırarak ateşli silahlarla onları teçhiz etmesi sayesinde ateşli silahlardan mahrum olan bu hanlıkların kolayca istila edilebilmesinin sebebini görmek ve bulabilmek mümkündür. Daha sonraki yüzyıllarda Japon Denizi’ne kadar uzanan ve Türkistan Hanlıklarına son veren siyasetin temeli IV. İvan zamanında ortaya konulmuştur.
Altın-Orda Hanlığı’ndan en son geriye kalan Kırım Hanlığı ise Osmanlı desteği münasebeti ile 1774 Kaynarca Anlaşması’na kadar Osmanlı yardımıyla Rus ileri harekatı karşısında direnmiştir. Fakat Kaynarca Anlaşması’ndaki Kırım Hanlığı’na istiklal verme maddesi görünüşte olmuş, hakikatte ise Kırım Hanlığı’nın Rus kontrolüne girişinin başlangıcı sayılmalıdır. 1783 yılında Rus ordularının Kırım Hanlığı’na girerek Kırım Hanlığı’na son vermesi ve doğrudan doğruya Kırım ülkesinin Rusya’ya ilhakı ile 1783 tarihinde Kırım Hanlığı da tarihe karışacaktır.
1 Moğolların Gizli Tarihi, Monghol-un Niuça Topça’an, Ahmet Temir terc. Ankara 1948, s. 185; Cüveyni, Cihân-Gûşâ, M. Kazvini neşr. I, 115-116; Reşîdüddin, Câmi’üt-tevârih, Behmen Kerîmî neşr, I, s. 430-431.
2 İbn’ül-Esir, El-Kâmil, Tiesenhausen, I.n s. 54-56; Cihân-Gûşâ, I. s. 116-118; Câmi’ü’t-tevârih, I. s. 382.
3 Rene Grousset, L’Empire des Steppes, s. 308; P. Pelliot, A propos des Comans, J. A., 1920, s. 149.
4 Reşüdiddin, Câmi’ü’t-tevârih, ayni neşr. I, s. 382-383.
5 El-Kâmil, Tiesenhausen, I, s. 57-59.
6 Mogolların Gizli Tarihi, s. 186.
7 Reşidüddin, Câmi’ü’t-tevârih, I. s. 383, Reşidüddin metinde Orda’yı Buzurg ve Taht-ı Zerrin tabirlerini kullanmıştır.
8 Mogolların Gizli Tarihi, s. 191.
9 Ötemiş Hacı Tarihi, Z. Velidî nüshası, 16b-17b.
10 Reşüdiddin, Câmi’ü’t-tevârih, I, s. 523; Ali Celâyir, Câmi’ü’t-tevârih, İ. Berezin neşr., Kazan 1851, II.; s. 114; Ötemiş Hacı Tarihi, 17a, Abdülgaffar Kırımî, Umdetü’t-tevârih, Necip Âsım neşr. İstanbul 1343, s. 16-17; Ebulgazi Bahadır Han, Şecere-i Türk, Desmaisons neşr. St. Petersburg, I-II, 1871-1874, I, s. 132.
11 Reşidüddin, Şu’b-i Pençgâne, III, Ahmet kütb. Nu. 2937, 108a-109a, Muiz’zu’l-ensâb, Tiesenhausen, Sbornik Meteryalof Otnosiaşçihsia k İstorii Zolotiy Ordu, A. A. Ramaskoviç, S. L. Volin neşr, II, Moskova-Leningrad, 1941, s. 29vd., Reşüdiddin, Câmi’ü’t-tevârih, I, s. 507-513.
12 Ötemiş Hacı Tarihi, 17b; Umdedü’t-tevârih, s. 17-18: Seyid Mehmet Rıza, es-Seb’ü’s-seyyâr, 34a, Ayrıca bk. M. Kafalı, Cuci Ulusu ve Ak-Orda= Altın-Orda, Gök-Orda, İ. E. F. T. Dergisi, sayı 24, s. 63-65.
13 George Vernadsky The Mongol and Russia, Yale University, 1953, s. 121; A. von. Gabain, Renklerin Sembolik Anlamları, S. Tezcan terc. A. T. D. III, 1, s. 111; Z. Gökalp, Türk Medeniyeti Tarihi, İstanbul 1942, s. 41-42, Fahrettin Çelik, Tarihte Dört Yönün Adlandırılması, Türk Amacı, İstanbul 1942, s. 38-41, 81-84, 132-138, 177-181, 267-277, 334-336, 372, 378.
14 Mu’iniddin Natanzi, Tarih-i Mu’ini, Jean Aubin neşr, Tahran, 1957, s. 81; Kadı Ahmet Gaffârî Tarih-i Cihan-Ârâ, M. Minovî neşr, Tahran 1342, s. 203-205.
15 Geniş malumat için bk. M. Kafalı aynı makale, s. 59-68.
16 The Jurney of John of Plano de Carpini, W. Rockhill neşr, London 1900, s. 21-22.
17 Mogolların Gizli Tarihi, s. 191.
18 Ötemiş Hacı Tarihi, 19a; Umdet’ü’t-tevarih, s. 18.
19 Markof, A. K., İnvertarnity katalog Müsülmanskih Monet Ermitaja, St. Petersburg, 1892, s. 528.
20 Şu’b-i Pençgâne, 113a-b; Ali Celayir, Câmi’ü’t-tevârih, II, s. 121.
21 Reşüdiddin, Câmi’ü’t-tevârih, I, s. 525; Şu’b-i Pençgâne, 113a-b.
22 Reşüdiddin, Câmi’ü’t-tevârih, aynı yer; Şu’b-i Pençgâne, aynı yer.
23 Reşüdiddin, Câmi’ü’t-tevârih, I, s. 525-526.
24 Reşüdiddin, Câmi’ü’t-tevârih, I, s. 526-527.
25 Reşüdiddin, Câmi’ü’t-tevârih, I, s. 527-528.
26 Reşüdiddin, Câmi’ü’t-tevârih, I, s. 528.
27 Ötemiş Hacı Tarihi, 27b-28b; Reşüdiddin, Câmi’ü’t-tevârih, I, s. 529-532.
28 Ötemiş Hacı Tarihi, 29a-31a; Umdet’ü’t-tevârih, s. 32-35.
29 Ötemiş Hacı Tarihi, s. 29a-29b; Umdet’ü’t-tevârih, s. 32; Ebulgazi “13 yaşında idi” demektedir (Şecere-i Türk R. N neşr. S. 180). Bazı yabancı kaynaklarda bu yaş için verilen rakamlar çok farklı ise de 13-14 yaşı doğru olması lazım. Zira Nogay 1299/1300 yılında ölünce, Toktaga Han’ın Atalığı Bacırtuk-Buka, Toktoga’yı bütün oğlanları öldürmek hususunda ikna etmişti. Özbek Han’ın babası Tuğrulca da bu tarihte öldürülmüş olmalıdır ki hanımı Gelin-Beyalin o sırada Özbek Han’a hamile idi. Özbek Han 1313 yılında tahta çıktığına göre 13-14 yaş doğru olmaktadır.
30 Tarih-i Şeyh Üveys, s. 76.
31 Tarih-i Şeyh Üveys, aynı yer.
32 Tarih-i Mu’ini, s. 85.
33 Tarih-i Mu’ini, s. 84.
34 Ötemiş Hacı Tarihi, 35a-b; Umdet’ü’t-tevârih, s. 41.
35 Şu’b-i Pençgane, 109a; Reşiduddin, Câmi’ü’t-tevarih, I, s. 506-507.
36 Reşiduddin, Câmi’ü’t-tevarih, I, s. 507.
37 Şu’b-i Pençgane, 109a; Reşiduddin, Câmi’ü’t-tevarih, I, s. 512.
38 Reşidüddin, Câmi’ü’t-tevârih, I. s. 508-510.
39 Tarih-i Mu’ini, s. 88.
40 Tarih-i Mu’ini, s. 88-89; Markof, s. 528.
41 Markof, s. 528.
42 Tarih-i Mu’ini, s. 89.
43 Ötemiş Hacı Tarihi, 31b; Umdet’ü’t-tevârih, s. 35.
44 Ötemiş Hacı Tarihi, 36a-b ve 39b; Umdet’ü’t-tevârih, s. 41-43.
45 Eserin başlangıcındaki Tini-Bek Han’ın hanımı Melike Hatun’a ait methiye kısmı. Bkz. Kutb, Hüsrev-ü Şirin, A. Zayackovsky neşr., I-II, Varşova 1958, I, s. 27; II, 5b-7b.
46 Tarih-i Cihan-Ârâ, s. 205-206; Tarih-i Mu’ini, s. 93-98.
47 Ötemiş Hacı Tarihi, 17a.
48 Umdet’ü’t-tevârih, s. 45, 55, 90-91.
49 Ebulgazi Bahadır Han, Secere-i Türk, s. 184.
50 Ali Celayir, Câmi’ü’t-tevârih, s. 158, 159, 163.
51 Markof, s. 463-467 arasındaki hanlar ve paralar. Ayrıca bkz. Lane-Poole, (Stanley), Catalogue of Coins in the British Museum, VI; Coins of the Mongols in the British Museum, London 1881, VI, s. 147-168.
52 Ötemiş Hacı Tarihi, 40b; Umdet’ü’t-tevârih, s. 43-44.
53 Ötemiş Hacı Tarihi, 41a; Umdet’ü’t-tevârih, s. 45.
54 Ötemiş Hacı Tarihi, 41a; Umdet’ü’t-tevârih, s. 45-46.
55 Markof, s. 528’deki 770/1369 yılında Sığnak’ta darbedilen para.
56 Markof, s. 478’deki Saray şehrinde darbedilen H 779/1377 tarihli para.
57 Kazak Hanlarının nesebi şöyledir: Cuci oğlu Tokay-Timur oğlu Örenk-Timur oğlu Açık oğlu Mamıtık (Bahtiyar) oğlu Timur Hoca
oğlu Badık Oğlan oğlu Urus Han oğlu Kayırçak oğlu Barak Han, Kazak hanlarının atasıdır. Ali Celayir, Câmi’ü’t-tevarih, II, s. 163; Ebulgazi bu soy kütüğünü eksik olarak verimiştir. Bk. RN neşr., s. 184-185. Aynı eksik soy kütüğünü Şihabüddin Mercani, Müstefadü’l-ahbar, fi tarih-i Kazan ve Bulgar, I-II, Kazan 1885-1900, I, s. 122 de ve Murad Remzi, Telfikü’l-ahbar, ve Telkihü’l-âsâr fi ahvali Kazan ve Bulgar ve Mülûki’t-Tatar, I-II, Orenburg 1908, I, s. 568’de tekrarlamışlardır.
58 Ötemiş Hacı Tarihi, 40b.
59 Ötemiş Hacı Tarihi, 45b-46b; Umdet’ü’t-tevârih, s. 55.
60 Toktamış Han’ın nesebi şöyledir. Cuci oğlu Tokay-Timur oğlu Öz-Timur (Örenk Timur) oğlu Sarıca oğlu Könçek oğlu Tokul-Hoca oğlu Tuy-Hoca oğlu Toktamış (Ebulgazi, Şecere-i Türk, RN neşr. S. 184).
61 Ötemiş Hacı Tarihi, 59a-61a.
62 As-Tarhan hanları Cuci oğlu Tokay-Timur oğlu Kin-Timur oğlu Abay oğlu Togan oğlu Kutluk-Timur oğlu Timur-Kutluk Han oğlu Timur Han oğlu Küçük Muhammed oğlu Ahmet soyundan gelirler. Ali Celayir, Câmi’ü’t-tevârih, II, s. 159; Ebulgazi, Şecere-i Türk, RN neşr, s. 185. Müneccimbaşı, Küçük Muhammed, Uluğ Muhammed ve Toktamış’ın küçük oğlu Küçük Sultan’ı birbirine karıştırır. (Müneccimbaşı Ahmet b. Lütfullah, Sahâifü’l-Ahbar, Türkçe terc. II, İstanbul 1285, s. 695-698).
63 Kazan hanlarının nesebi şöyledir. Cuci Hanoğlu Tokay-Timur oğlu Örenk-Timur oğlu (Tok-Timur) Sarıca oğlu Könçek oğlu Tülek-Timur oğlu Habine (Şecere-i Türk’te bu şekildedir. Ötemiş Hacı Tarihinde “Çıga”, Umdet’ü’t-tevarih’te “Çıgay”, Gülbün-i Hanan ve es-seb’ü’s-seyyar’da “Canay” şeklindedir.) oğlu İçkili Hasan oğlu Uluğ Muhammed Han (Şecere-i Türk, RN, neşr, s. 184; Umdet’ü’t-tevarih, aynı neşr, s. 92-95).
64 Kırım hanlarının nesebi ise: Cuci Han oğlu Tokay-Timur oğlu Örenk-Timur (Tok-Timur) oğlu Sarıca oğlu Könçek oğlu Tülek-Timur oğlu Çıgay veya Canay oğlu Baş-Timur (Taş-Timur) oğlu Gıyasettin Sultan oğlu Hacı Giray şeklindedir. (Umdet’ü’t-tevarih, aynı neşr, s. 95-97; Halim Giray, Gülbün-i Hânân, İstanbul 1911, s. 3). Şecere-i Türk’te soy kütüğünün sonunda hata edilmiştir. Bkz. Şecere-i Türk, RN neşr, s. 184.
65 Ötemiş Hacı Tarihi, 17a; Umdet’ü’t-tevarih, s. 18.
66 Ebulgazi, Şecere-i Türk, RN neşr, s. 188.
67 Şu’b-i Pençgâne, 114b Ebulgazi, Şecere-i Türk, RN neşr. S. 189; Ötemiş Hacı Tarihi’nde yalnız Şaban, Şevval ve Bahadır adında üç oğlundan bahsediyor. Bkz. 73a.
68 Ebulgazi, Şecere-i Türk, aynı yer; Ötemiş Hacı Tarihi’nde Kutluk-Buka, Bahadır’ın oğlu ve Cuci-Buka’nın babası olarak gösterilmiştir. Bkz. 73a. Fazlullah Ruzbehan, Şiban evladının şeceresinde Bahadır’ın oğlu ve Cuci-Buka’nın babası olarak Yisun-Buka’dan bahsediyor. Bk. Fazlullah Ruzbehan, Mihman-nâme-i Buhara, Minüçihr Sutüde neşr., Tahran 1341, s. 41.
69 Şu’b-i Pençgâne, 114b; Ebulgazi, Şecere-i Türk, RN neşr. S. 189.
70 Ebulgazi, Şecere-i Türk, aynı yer.
71 Ötemiş Hacı Tarihi’nde Tunga eksiktir. Bkz. 73b; Mu’izziü’l-ensab ve Şecere-i Türk bu eksikliği tamamlıyor.
72 Ötemiş Hacı Tarihi, 73a-b.
73 Ötemiş Hacı Tarihi, 45b.
74 Ötemiş Hacı Tarihi, 46a.
75 Ötemiş Hacı Tarihi, 47b; Umdet’ü’t-tevarih, s. 55-57.
76 Ebulgazi, Şecere-i Türk, s. 190.
77 Ötemiş Hacı Tarihi, 48b.
78 Ötemiş Hacı Tarihi, 69b.
79 Ebulgazi, Şecere-i Türk, RN neşr, s. 190.
80 Ötemiş Hacı Tarihi, 48b.
81 Ötemiş Hacı Tarihi, 51b.
82 Maveraünnehri Şibanilerin nesebi şöyledir; Cuci oğlu Şiban oğlu Bahadır oğlu Cuci-buka Badakul (Batavul) oğlu Ming-Timur (Melik-Timur) oğlu Fulat oğlu İbrahim (Ayba) oğlu Tuğlu-Şeyh (Devlet Şeyh) oğlu Ebulhayr Han, Ötemiş Hacı Tarihi, 73a-b; Mihmanname-i Buhara, s. 41; Ebulgazi, Şecere-i Türk, s. 189-190.
83 Harezm Şibanilerinin neseb cetveli sırası ile şöyledir; Cuci oğlu Bahadır oğlu Cuci-buka Badakul (Batavul) oğlu Ming-Timur (Melik-Timur) oğlu Fulat (Pulat veya Pusat) oğlu Arab-Oğlan oğlu Hacı Tuğlu oğlu Timur Şeyh oğlu Yadigar Han, Ötemiş Hacı Tarihi, 73a-b; Ebulgazi, Şecere-i Türk, s. 193-200.
84 Tura Şibanilerinin nesebi ise: Cuci Han oğlu Şiban oğlu Bahadır oğlu Cuci-Buka oğlu Badakul (Batavul) oğlu Ming-Timur (Melik-Timur) oğlu Bek-Kondu oğlu Gali Oğlan (Ali Oğlan) oğlu Hacı Muhammed oğlu Mahmudek (Şeybak) oğlu Külük Muhammed oğlu Aybak oğlu Murtaza oğlu Küçüm Han şeklindedir. Ötemiş Hacı Tarihi, 73a-b; Ali Celayir, Câmiü’t’tevarih, II., s. 155-156.
85 Wilhelm, V. Radlof, Yarlıki Toktamışa i Timur-Kutluga, ZVORAO, III, Petersburg 1889, s. 20.
86 Mesalikü’l-ebsâr, Tiesenhausen, I, s. 363-368.
87 M. D. Priselkof, Hanskie Yarlıki Russkim Mitropolitam, ZİFFPU, CXXXIII, Petersburg 1916 s. 59.
88 İbn Batuta, Seyahatname, I, s. 376; Kırım’daki Orda Emiri İsa Beg, Tokay Timur’un oğlu Öz-Timur’un oğlu Sarıca’nın oğlu idi. Bkz. Ebulgazi, Şecere-i Türk, s. 178.
89 Mogolların Gizli Tarihi, s. 204.
90 Mesalikü’l-ebsâr, Tiesenhausen, I, s. 363-366.
91 Cihan-guşâ, I, s. 25; II, s. 256, s. 261.
-
İbn Batuta, I, s. 364-369.
-
Berezin, N. İ., Tarhannie Yarlıki Toktamışa, Timur Kutluka i Saadet Gireya, Kazan 1851.
Celâyir, Ali, Cami’ü’t-tevârih, I-II, İ. Berezin neşr., Kazan 1851.
Cüveynî, Alaaddin Ata Melik, Tarih-i Cihân-Gûşâ, Mirza Muhammed Kazvini neşr., I-III, London 1912, 1916, 1837.
Ebulgazi Bahadır Han, Şecere-i Türk, Desmaisons neşr., St. Petersburg, I-II, 1871-1874; Türk Şeceresi, Rıza Nur neşri, İstanbul 1925.
El-Kutbî, Ebu Bekr el-Kutbî el-Aherî, Târih-i Şeyh Üveys, J. B. von Loon neşr. ve terc., Gravenhage 1954.
el-Ömeri, Şihabüddin İbn Fazlullah, Mesalikü’l-ebsâr fi memalikü’l-emsâr, Tiesenhausen, I, İstanbul 1941.
Fazlullah Ruzbehan, Mihman-nâme-i Buhara, Minüçihr Sütûde neşr., Tahran 1341.
Federof, G. A., Davidof, Kladı Cucidskih Monet, I, Moskov 1960.
Fraehn, Ch. M. Von, Die Münzen der Chane vom Ulus Dschutschi’s oder von der Goldenen Horde, St. Petersburg-Leipzen 1832.
Gaffârî, Kadı Ahmet, Tarih-i Cihan-Ârâ, M. Minovî neşr., Tahran 1342.
Halim Giray, Gülbün-i Hânân, İstanbul 1911.
İbn Batuta, Ebu Abdullah Muhammed et-Tanci, Seyahatname, Rıhle; Tuhfetü’n-nuzzar fi garâib’il-emsar ve acâibi’l-esfâr, M. Şerif terc., I-II, III (fihrist), İstanbul 1333-1338.
İbn’ül-Esir İzzüddin Ebu’l-Hasan, Tarih el-Kâmil, Tiesenhausen, I, Türkçe terc. İstanbul 1941.
Kırımî, Abdülgaffar, Umdetü’t-tevârih, Necip Âsım neşr., İstanbul 1343.
Kurat, Akdes Nimet, Topkapı Sarayı Müzesi Arşivindeki, Altınordu, Kırım ve Türkistan Hanlarına Âid Yarlık ve Bitikler, İstanbul 1940.
Kutb, Hüsrev-ü Şirin, A. Zayackovsky neşr, I-II, Varşova 1958.
Lane-Poole, Stanley, Catalogue of Oriental Coins in the British Museum, London 1881.
Markof, A. K., İnvertarnity katalog Müsülmanskih Monet Ermitaja, St. Petersburg, 1892.
Mehmet Rıza Seyyid, es-Seb’ü’s-seyyâr Ragıp Paşa Kütb, Nr. 1016; Kazım Beğ neşr., Kazan 1248.
Moğolların Gizli Tarihi, Monghol-un Niuça Topça’an, Ahmet Temir neşr., Ankara 1948.
Muiz’zu’l-ensâb, Tiesenhausen, II, Moskova-Leningrad 1941.
Müneccimbaşı Ahmet b. Lütfullah, Sahâifü’l-Ahbar, Türkçe terc. II, İstanbul 1285.
Natanzi, Mu’iniddin, Müntehâbü’t-tevârih-i Mu’ini, Jean Aubin neşr., Tahran 1957.
Ötemiş Hacı, Ötemiş Hacı Tarihi, yazma; Z. Velidî Nüshası., Zeki Velidî Togan Hususi Kütb; Taşkent Nüshası, Zeki Velidî Hususî Kütb. (Kopyası); Mustafa Kafalı, Bu eser üzerinde Basılmamış Dr. Tezi, İstanbul 1965.
Priselkof, M. D., Hanskie Yarlıki Russkim Mitropolitam, ZİFFPU, CXXXIII, Petersburg 1916.
Reşîdüddin, Câmi’üt-tevârih, Behmen Kerîmî neşr., I-II, Tahran 1338.
Reşidüddin, Şu’b Pençgâne, Topkapı Sarayı, III. Ahmet kütb. Nu. 2937.
Rockhill, W., The Jurney of John of Plano de Carpini, London 1900.
Savaliev, P. S., Moneti Cucid of, Cagatayidof, Clearidof i druge, RAOVOT, III, St. Petersburg 1858.
Tiesenhausen, W. G., Altınordu Devleti Tarihine Âid Metinler, I, İsmail Hakkı İzmirli terc., İstanbul 1941.
Tiesenhausen, W. G., Sbornik Meteryal of Otnosiaşçihsia k İstorii Zolotiy Ordu, I, Petersburg 1884; A. A. Romaskoviç-S. L. Volin neşr., II. Moskova-Leningrad, 1941.
Wilhelm, V. Radlof, Yarlıki Toktamışa i Timur-Kutluga, ZVORAO, III, Petersburg 1889.
Araştırmalar:
A. Zeki Velidî, Togan, Türk ve Tatar Tarihi, Kazan 1912.
A. Zeki Velidî, Togan, Umûmî Türk Tarihine Giriş, I, İstanbul 1946.
Çelik, Fahrettin, Tarihte Dört Yönün Adlandırılması, Türk Amacı, İstanbul 1942.
von Gabain, A., Renklerin Sembolik Anlamları, Semih Tezcan terc, Ankara Üniversitesi Tarih Dergisi, III/1.
George Vernadsky, The Mongol and Russia, Yale University, 1953.
Gökalp, Ziya, Türk Medeniyeti Tarihi, İstanbul 1942.
Howorth, Henry, History of the Mongols, I-IV, London 1876-1927.
Kafalı, M, Cuci Ulusu ve Ak-Orda= Altın-Orda, Gök-Orda, İ. E. F. T. Dergisi, sayı 24, İstanbul 1970.
Kafalı, Mustafa, Altın-Orda Hanlığı’nın Kuruluş ve Yükseliş Devirleri, İstanbul 1976.
Köprülü, M. Fuad, Altınordu’ya Âid Yeni Çalışmalar, Belleten, V-19, Ankara 1941.
Kurat, Akdes, Nimet Kurat, Kazan Hanlığı, DTCFD. XII/3-4, Ankara 1954.
Murad Remzi, Telfikü’l-ahbar, ve Telkihü’l-âsâr fi ahvali Kazan ve Bulgar ve Mülûki’t-Tatar, I-II, Orenburg 1908.
Pelliot Paul, A propos des Comans, Journal Asiatique, Avril-Juni 1920.
Rene Grousset, L’Empire des Steppes, Bozkır İmparatorluğu, M. Reşat Uzmen terc, İstanbul 1980.
Spuler, Bertold, Die Goldene Horde (1223-1502), Wiesbaden 1965.
Şihabüddin Mercani, Müstefadü’l-ahbar, fi tarih-i Kazan ve Bulgar, I-II, Kazan 1885-1900.
Vladimirtsof, B. Y., Mogollar’ın İctimaî Teşkilatı, Abdülkadir İnan terc., Ankara 1944.
Vom Hammer-Purgstall, J., Die Geschichte der Goldenen Horde im Kipschak, Wien-Budapeşte 1840.
Yakubovsky, A. Y., Altınordu ve Çöküşü, H. Eren terc., Ankara 1976.
“Altın Ordu”
Prof. Dr. ULİ SCHAMİLOGLU
Wısconsın Üniversitesi Madıson / A.B.D
ltın Ordu, Cengiz Han (ölümü 1227) tarafından oğlu Coçi’ye verilmiş olan Batı Avrasya bölgesinde, 13. yüzyılın başlarında Coçi’nin oğlu Batu tarafından kurulmuş olan devlete atfen kullanılan ve günümüz uluslararası bilim çevreleri tarafından kabul gören bir terimdir. Bu devlete, hala gizemini koruyan bazı sebeplerden dolayı 14. yüzyılın ortalarında anarşi hakim oldu.1 “Altın Ordu” ismi günümüz bilim çevreleri tarafından, Büyük Ordu, Nogay Ordu ile Kazan, Kasım, Kırım, Astrahan ve Sibirya hanlıkları da dahil olmak üzere Altın Ordu devletinin yıkılmasından sonra ortaya çıkan devletler için de kullanılmaktadır. 15.-18. yüzyıllar arasını kapsayan bu dönem, önceki dönem ile karıştırılmaması için “İkinci/Geç Altın Ordu” olarak da isimlendirilebilir.
Bizim “Altın Ordu” olarak bildiğimiz, Sibirya’ya kadar uzanan ve üzerinde göçerlerin, ziraatla uğraşan köylülerin ve yerleşik hayata geçmiş olanların yaşadıkları uçsuz bucaksız bir ülkedir: Bu devlete ait step arazisi, bugünkü Moğolistan ve Kazakistan’dan, Kafkasya’dan Tuna nehrinin ağzına kadar batıya uzanan Karadeniz kıyıları da dahil olmak üzere Moldova’nın berisine kadar olan Kuzey Kafkasya’ya; Transkafkasya’nın kendisi, Orta Asya’daki Harezm; Ural Dağları; İdil Nehrini’nin aşağı bölgeleri ve İdil-Kama’nin birleştiği yerleri kapsamaktaydı. Bu devletin en eski yerleşim merkezi İdil ile Kama nehirlerinin birleştiği bölge boyunca uzanan Bulgar’dır, fakat daha sonra başkent İdil Nehri’nin aşağı ucunda kurularak geliştirilen “Saray” (ya da Saray Batu) olmuştur ve bunu da nehrin daha yukarılarında kurulan “Yeni Saray” (ya da Saray Berke) takip etmiştir. Bu devlet, Venedik, Cenova ve Piza gibi denizcilikle uğraşan ve Kırım ile Karadeniz kıyısı boyunca başka yerlerde ticaret kolonileri bulunan İtalyan cumhuriyetleri ile yaptığı yoğun ticaretle zenginleşerek büyümüştür. Altın Ordu, 14. yüzyılda yükselen Türk-İslam kültürüne de ev sahipliği yapmıştır.
Dostları ilə paylaş: |