Yazar duygularını, düşüncelerini, öğrendiklerini, gözlemlerini, yaşadıklarını paylaşmak amacıyla yola çıktığında yazının biçimini de belirlemiş olur. Örneğin, okurunu bir konuda bilgilendirmek isteyen bir yazar o konu hakkında bilgileri açıklayıcı anlatım ile verir. Böylece yazarın amacı, anlatım biçimini de belirler.
Öyküleyici Anlatım
Amaç okuyucuyu olay içinde yaşatmaktır. Yazar tasarladığı yada gözlemlediği bir olayı yer, zaman ve kişiye bağlayarak aktarır. Okuyucu da olmuş olabilecek bir olayda “olan ne, nasıl olmuş?” sorularına yanıt arar. Temel unsurlar olay ya da olgu, yer, zaman ve kişilerdir.
a) Açıklayıcı Öyküleme: Herhangi bir şeyi tarihsel gelişimi içinde okura aktarmak, bu konuda onu bilgilendirmektir. Tarih kitapları, gezi yazıları, röportajlarda kullanılır.
b) Sanatsal Öyküleme: Okuru olayın içine çekmeyi, içinde yaşatıp duygulandırmayı amaçlar.Öykü ve roman türlerinde kullanımı yaygındır.
Örnek 1. Metin
Güneş iyice ısınmıştı; kürek çekerken ihtiyarın sırtında ensesinden aşağıya doğru inen tel damarları peyda ediyordu. “Yorgunluktan bitsem de perişan olsam da…” diye düşündü, “Oturduğum yerde uyurum. Oltanın ipini ayağıma sararım bir şey olursa beni uyandırır. Bugün artık seksen beşinci gün iyi bir vurgunun sırası çoktan gelip geçti.” Tam bu sırada olta ipinin altında küpeşteye dayadığı tahta çubuklardan birinin düştüğünü gördü.
―Hah! Oldu! Diye söylendi. Yavaşça kürekleri bıraktı. Oltayı baş parmağı ile işaret parmağı arasında tutarak yokladı. Hiçbir şey hissedilmeyen oltayı bütün dikkatiyle oynatmadan tutuyordu. Birden bir titreme oldu. Fakat ihtiyar ne olup bittiğini çok iyi biliyordu.
Örnek 2.Metin
Şehrin göbeğinden geçen büyük çayın üzerindeki köprüyü aşıp hastanenin kapısına vardıkları zaman ortalık epeyce ağarmıştı, fakat soluklanacak zaman yoktu. İbrahim arabayı bir kenara çekti, kapıyı çalmaya cesaret edemediği için, kendiliğinden açılacağı zamanı bekledi. Yavaş yavaş başka köylü hastalar da sökün etti.
Örnek 3.Metin
… Akhisar cephesi, düşmanın ilk temasıyla ince bir tülbent gibi yırtılmıştı. Bizans orduları beş asırlık bir ayrılıktan sonra uzun bir yoldan tekrar gelmişlerdi. Evleri yanmış, halkı göç etmiş kasabamızda, Aydın’ın ıssız bir gecesinde, kaldırımları döven Yunan süvarilerinin ayak seslerini yatağımda doğrularak dinledim. İstanbul surları önünden gemilere atlayarak, şişkin yelkenlerle bir daha dönmeyecekmiş gibi uzaklaşanlar, yeni bir hükümet, yeni bir ordu halinde geri geliyorlardı. Felâket büyüktü. Aylarca mücadeleden sonra Bursa düşmüştü.
Betimleyici Anlatım (Tasvir Etme)
Amaç izlenim kazandırmaktır. Yani anlatan kişi, görünüm ya da varlığı, okuyucunun zihninde sözcüklerle canlandırmaktadır. Görme, işitme, tatma, dokunma ve koklama duyularının kullanıldığı bir anlatımdır. Betimleyici anlatım, amacına göre iki çeşittir.
a) Açıklayıcı Betimleme: Bu tür betimlemelerde amaç bilgi vermektir.
Betimlenen varlık ya da nesne, tanıtıcı ve ayırıcı özellikleriyle nesnel bir tutumla okuyucuya aktarılır. Sözcükler genel olarak temel anlamlarıyla kullanılır.
Örnek: Dicle, Güneydoğu Anadolunun en uzun nehridir.
b)Sanatsal Betimleme: Temel amaç izlenim kazandırmaktır. Gözlemlenen varlık ya da nesnenin anlatıcı üzerinde bıraktığı etki yansıtılır. Anlatım öznel, dil sanatlıdır.
Örnek: Dicle kışın daha bir coşar, türküsünü dağlara dinletir.
Örnek 1.Metin(Doğa Betimlemesi)
…Orada yumuşak sazdan henüz kesilmiş asma dallarından yapılmış, yere serili döşeklere keyifle uzandık. Başımızın üstünde kavaklar, kara ağaçlar sallanıyordu. Yanımızda Nympháların mağarasından kutlu bir su çağlaya çağlaya dökülüyordu. Güneşten yanan ağustos böcekleri de gölgeli dalların arasında koro halinde ötüyorlardı. Uzakta dikenli böğürtlen çalılıklarında bir kurbağa avazı çıktığı kadar bağırıyordu; tarla kuşları, sakalar ötüşüyor, kumru dem çekiyordu. Sarı sarı arılar pınarın etrafında uçuşuyordu. Her tarafta bereketli bir yaz kokusu, bir yemiş mevsimi kokusu vardı. Ayak ucumuzda bal bal armutlar, iki yanımızda da bal bal elmalar yuvarlanıyordu; eriklerin yükünden dallar yerlere kadar eğiliyordu.
Örnek 2. Metin (Kent, Mahalle Betimlemesi)
Sabahın erken saatleri sardalye sokağında bir büyü gibidir. Ortalığın ağarıp da güneşin doğmasına yakın, sokağı saran grilik içinde her şey zamanın zincirinden kurtulmuşçasına gümüş bir ışığa asılıdır sanki. Sokak fenerleri teker teker söner; arsaları bürümüş otlar yemyeşildir. Balıkhanenin üstündeki oluklu saçlar platinleşmiş ya da eski kalayların buğulu rengine bürünmüştür. Sokak işten ve hareketten sıyrılmış sessizlik içindedir. Sardalye imalathanelerinin direkleri arasında çalkalanan dalgaların iç çekişleri işitilir.
Örnek 3. Metin (Hayvan Betimlemesi)
Yılanlarınki gibi yassı başlarının dörtte üçünü gözleri ve ucu sivri gagaları kaplar. Göğsü, gövde, ense ve sırt başları lacivert, sırt üstleriyle açılmaya hazır duran kabarık, şişkin kuyruk, yeşildir. Fakat bunlar, yalın kat, düz bir mor ya da yeşil değil; menevişli öbek öbek, perde perde koyulaşan, tıpkı usta kuyumcuların eski ve değerli kadın saatlerinin mineli kapaklarına yerleştirdikleri iç içe katmerleşen, koyulaşan, canlı ve ağdalı yeşillerdir.
Örnek 4.Metin (İnsan Betimlemesi)
Sarı Mustafa’nın sarı, gür saçlarına, tombul yapısına, sürekli gülen yüzüne karşılık, Kösenin Yusuf buğday benizli seyrek sakallı ince yapılı orta boylu düşünceli görünen biriydi. Dor Ali ise iri yarı, esmer, kara bıyıklı, sağlam yapılıydı. Huyları pek birbirine benzemese bile iyi anlaşmışlar, iyi arkadaş olmuşlardı. Düzlükte birbirine yardım ederek yaşayıp gidiyorlardı.
Coşku ve Heyecana Bağlı (Lirik) Anlatım
Amaç duygulanımları ortaya çıkarmaktır. Bir konuya duygularımızı ve coşkularımızı katarak anlatmaya “duygusal” anlatım denir. Yazar ya da şair okuyucuyu coşturan, heyecanlandıran, bazen hüzünlendiren, bazen sevindiren, mutlu kılan, ona acı ve hüzün veren bir yazıyla okuyucuya duygulanımlarını yaşatabilir.
Amaç yiğitliğin, kahramanlığın anlatılmasıdır. Hemen her kavmin ya da ulusun tarihinde kimlik edinmek için mücadele ettiği büyük savaşlarla, olaylarla dolu bir dönem vardır. Destansı anlatım bu dönemlerdeki kahramanlıkları anlatmak amacıyla oluşturulmuştur.
Örnek 1.Metin
Düşman tutmuştu tepeleri
Düşmanın topu vardı
Antepliler düz ovada
Sıkışmışlardı
Düşman şarapnel döküyordu
Toprağı kökünden söküyordu
Düşman tutmuştu tepeleri
Akan Antep’in kanıydı
Düz ovada bir gül fidanıydı
Nâzım Hikmet
Örnek 2.Metin
Cihan harbinden beri ardı arkası gelmeyen bir cenk için, ağzından bir şikayet sözü çıkmadan nesi varsa hepsini veren Anadolu kadınları, erkekleri kan ve ateş yerlerinde savaşırken uzak denizlerin kıyılarından orta yaylalara doğru günlerce haftalarca çıplak ayakları, giyimsiz sırtlarıyla kurşunları, top mermilerini taşıyor Anadolu kadınları! Batıda, doğuda, kıblede bütün cephelerin arkasında memleketi işleyen, tarlaları yeşerten, sayısız yetim çocukları yetiştiren, büyüten sensiz. Ey Anadolu kadını!
Yazarın amacı topluma yol göstermektir. Yazar gözlemlediği olumsuzlukları, yanlışları düzeltmek; kuralları öğretileri anımsatmak istediğinde buyurucu anlatımı seçer. Bir anlamda yazar okuyucuyu bir davranışı gerçekleştirmeye zorlar. Yasalar ve yönetmeliklerde bu anlatım tarzına girer.
Örnek 1.Metin
…
Kaldır başını kan uykulardan
Böyle yürek böyle atardamar
Atmaz olsun
Ses ol ışık ol yumruk ol
Karayeller başına indirmeden çatını
Sel suları bastığın toprağı dönüm dönüm
Alıp götürmeden büyük denizlere
Çabuk ol
Rıfat Ilgaz
Örnek 2.Metin
Kardeş senin dediklerin yok
Halay çekilen toprak bu toprak değil
Çık hele Anadolu’ya
Kamyonlarla gel, kağnılarla gel gayrı
O kadar uzak değil
Fazıl Hüsnü Dağlarca
Örnek 3.Metin
Ey, Türk Gençliği!
Birinci vazifen, Türk istiklalini ve Türk Cumhuriyeti’ni muhafaza ve müdafaa etmektir…
Ey Türk istikbalinin evladı! İşte; bu ahval şerait içinde dahi vazifen , Türk İstiklal ve Cumhuriyeti’ni kurtarmaktır.
Madde 2: Hükümetler aşağıda belirtilen ilkeleri göz önünde tutarak güçlü bir tüketiciyi koruma politikası geliştirip kuvvetlendirmeli ve idame ettirmelidir. Bunu yaparken her hükümet, tüketicilerin korunması ve sosyal şartları ile halkının ihtiyaçları doğrultusunda ve önerilen tedbirlerin bedelini ve yararlarını idrak etmiş olarak kendi önceliklerini tayin etmelidir.
(Birleşmiş Milletler Tüketici Hakları
Evrensel Beyannamesi)
Öğretici Anlatım
Belirli bir konuda bilgi vermek amacıyla yazılmış her çeşit metin bu guruba girer. Bilimsel-Düşünsel eserler, ansiklopediler, biyografiler, okul kitapları, kent tanıtım kitapları vb. bu anlatımla oluşturulur.
Örnek 1.Metin
Verem basilleri güneş ışığıyla doğrudan karşılaşmaları durumunda beş dakika içinde ölmektedir. İç ortamlarda standart ısı ve nem koşullarındaysa, basillerin % 60-71’inin 3 saat, %48-56’sının 6 saat, %28-32’sinin 9 saat canlı kaldığı gözlemlenmiştir. Oda havasının saatte 10 kez taze hava ile değiştirilmesi, yaklaşık bir saatte damlacık çekirdeklerinin hemen hepsinin ortamdan uzaklaştırılması için yeterli olmaktadır. Bu nedenle evlerde ve iş yerlerinde odaların yeterli genişlikte güneş alan yerler olması ve buraların sabah ve akşam olmak üzere günde iki kez havalandırılması gerekmektedir.
Dr. Deniz Akgün
Örnek 2.Metin
Halide Edip Adıvar, 1884 yılında doğdu, Ocak 1964’te İstanbul’da öldü. Üsküdar Amerikan Kız Koleji’ni bitiren yazar, Rıza Tevfik’ten felsefe ve sosyoloji; Salih Zeki’den matematik dersleri aldı.
Çeşitli okullarda öğretmenlik yaptı.Müfettişlik ve Darülfünun hocalığı görevlerinde bulundu.Milli mücadele yıllarında öncü yazılarıyla harekata destek oldu. Daha sonra Anadolu’ya geçerek onbaşı ve çavuşluk rütbeleri ile savaşa katıldı.
Öğretici Metinler
Ortak Yönleri
Bir konu hakkında açıklama yapma, bilgi verme, konuyu aydınlatma amacıyla yazılır.
Dil göndergesel işlevinde kullanılır
Bilgiler örnek ve tanımlarla pekiştirilir
Söz sanatları yan anlamlı sözcük ve sözcük grupları bulunmaz
Açıklayıcı Anlatım
Amaç öğretmektir. Yazar ele aldığı konu ile ilgili okurun kafasındaki “ne, nedir, ne işe yarar, ne zaman ortaya çıkmıştır, nasıl oluşmuştur, gelişimi nasıldır?” sorularına yanıt oluşturur. Hemen her çeşit konuya kolayca uygulanabilir. Burada temel amaç bilgi vermek olduğu için karşıt görüşlere yer verilmez. Fıkra, makale, deneme, gezi, eleştiri, röportaj gibi yazı türlerinde açıklayıcı anlatım kullanılır. Bilginin tam verilmesi için tanımlamalardan örneklemelerden karşılaştırmalardan ve sayısal verilerden yararlanılabilir.
Örnek 1.Metin
Roman öncesi, romana uzanıncaya kadar değişik anlatı türleri görülmüştür. Bunların ilki “mitolojik öyküler” dir. Mitolojilerin ilk örnekleri, henüz gelişim aşamasındaki insan soyunun en yaşamsal sorunlarını açıklayan ve çeşitli ayinlerden, şölenlerden geçerek ortaya çıkan kutsal anlatılardır. Doğa karşısında güçsüz ve bilgisiz olan insan oğlu bir gün doğa güçlerini ve doğa olaylarını bu mitler aracıyla anlatmaya ve açıklamaya çalışmıştır. Yunanca “epos” sözcüğünden gelen “destan”lar büyük kahramanlık öykülerini manzum olarak anlatan en eski edebiyat türü olarak değerlendirilir.
Örnek 2.Metin
Anlam bize bir şey anlatır, bir haber verir: “her kişi ölümlüdür.” deyince karşımızdakine anlatmak istediğimiz bir düşüncemiz vardır. Karşımızdaki bizim dilimizi bilmiyorsa çeviririz, hatta işaretlerle anlatmaya çalışırız. Bir sözün anlamını anladıktan sonra artık o sözü unutsak da olur, biz başka türlüde onu anlatabiliriz. Ama sanat eserlerindeki anlam, yalnız şiirde değil herhangi bir sanat eserindeki anlam, o eserde büründüğü şekilden başka hiçbir şeyle, hiçbir sözle anlatılamaz. Belki bir şiiri, her hangi bir sanat eserini anlamı için, yani bize duyurduğu, bize düşündürdüğü şey için seviyoruz; ancak onun bize duyurduğu, düşündürdüğü şeyi yalnız kendisi duyurabilir, yalnız kendisi düşündürebilir.
Nurullah Ataç
Düşünceyi Geliştirme Yolları
a.) Tanımlama
b.) Örnekleme
c.) Tanık Gösterme
d.) Benzetme
e.) Karşılaştırma
Tanımlama
Bir varlığı ya da kavramı özel ve temel nitelikleriyle kısaca ve açık olarak tanıtmaktır.
“…nedir ?” sorusunun yanıtı olan cümledir.
Örnek
Betimleme varlıkların nesnelerin ve olayların sözcüklerle resmini çizmektir.(Betimleme nedir?)
Masal, öykü, roman gibi yazı türlerinde olayın gerçekleşmesi evrelerinin sırasıyla bildirilmesine öyküleme denir.(Öyküleme nedir)
Lirik şiir duygu ve düşüncelerin düş gücüyle zenginleştirilip coşkulu bir dille anlatıldığı şiir türüdür.(Lirik şiir nedir?
Genç Kalemler hareketi edebiyatımıza özellikle dil konusunda yepyeni bir anlayış getirmiştir. Türkçe kendi benliğine yavaş yavaş dönmeye başlamış; halk, aydınların yazılarını anlar duruma gelmiştir. 1910’lu yıllarda yazan sanatçılardan bazıları halka inemezken Ömer Seyfettin, Ziya Gökalp bunu başarabilenlerdendir.
Tanık Gösterme
Düşüncelerimizi açıklarken başkalarının o konudaki düşüncelerinden yararlanmaktır.tanık göstermede tanıklığına başvurduğumuz kişinin adı,görüş ve düşünceleri yazılır.
Örnek
Bir çağ, bir yaşam, bir sorun, bir konu, bir toplum olayı edebiyata girmezse yok olur gider. İlle de yazarın ya da sanatçının tanıklığı gerekir. “Bütün bunlar yaşandı, bütün bunlar ülkede oldu.” demeleri. Yarının insanları o yapıtları okuyacaklar, yaşayacaklar bu günleri. Budur sanatçının gücü, çağının en güçlü tanığı, yorumcusu olmasıdır. Yalnız bu kadar da değil. Yargılayıcısı da… Hangi toplumda sanatçıya, edebiyatçıya ters düşmüşse o çağın yöneticileri gelecek kuşak önünde mahkum olmuşlardır. Hangi zalim,insanları ezmişse, hangi acımasız kişi topluma yanlış bir yön vermişse çağının yazarı, şairi, sanatçısı onun yarınlara alnı damgalı bir kişi olarak bırakmanın yolunu bulmuştur. Zola der ki: “Hükümetler edebiyatçıya kuşku ile bakar; çünkü o ellerine geçiremeyekleri bir güçtür.”
Benzetme
Bir varlık, olgu ya da düşünceyi daha anlaşılır kılmak için bir başka varlık, durum, olay ya da düşünceyle benzerlik ilişkisi kurmaktır.
Örnek
Yaşlı bir yazar için yeni bir dergi çıkartmak, öğrencilik sıralarına yeniden oturmak gibidir. Etrafını saran gençlerden yeni bir şeyler öğrenmek, onun hem kalemini, hem ruhunu ,hem zihnini tazeler. Aldığı övgüler onu, bir öğrencinin öğretmeninden alacağı bir “aferin” kadar heyecanlandırılır.
Karşılaştırma
İki ayrık varlık, kavram ya da olgu arasındaki benzeyen ya da benzemeyen yanları ortaya koyma yoluyla gerçekleştirilen bir düşünceyi geliştirme yoludur.
Örnek
Masallarda konu,olay ve kişiler gerçeğe uymaz; olağanüstüdür. Kişiler normal insanlardan üstün nitelikler taşırlar. Uçabilirler, gelecekten haber verebilirler. Masallarda olayın yeri ve zamanı da belirtilmez. Hikaye ise olay ve kişileriyle benzer bir olayı, yer ve zaman belirterek anlatan edebi eserdir. Gerçeğe benzerlik, masallardan başlıca farkıdır hikayelerin.
Tartışmacı Anlatım
Amaç yerleşmiş bir düşünceyi, kanıyı, duyguyu değiştirmektir. Yazar değiştirmek istediği düşüncenin yanlışlığını, nasıl olması gerektiğini güçlü kanıtlarla ortaya koymaya çalışır. Paragraf genellikle, karşı çıkılacak düşüncenin (antitez) aktarılması ile başlar. Paragrafın giriş bölümünden sonra yazar, kendi görüşünü (tez) açıklar ve diğer görüşe niçin karşı çıktığını gerekçeleriyle birlikte ortaya koyar. Yazar inandırıcılığı sağlamak için ağırbaşlı bir anlatım yerine sohbete varan rahat bir anlatım kullanır.
Tartışma çok yaygın bir anlatım biçimidir. Bir konferansta, söyleşi, ve eleştiride, röportajda, makalede, fıkrada, denemede, bir avukatın savunmasında kısaca düşünüş ayrılığını gidermek için yapılan her türlü anlatımda kullanılabilir.
Örnek 1. Metin
Biz aydınlar, kendimize “halkçı” dediğimiz zaman bile hatta belki en çok o zaman , halkı kendimizden ayrı bir dünyada yaşayan dumanlı bir kalabalık sayarız. Halk bizim inanmadığımıza inanabilir, bizim bayağı dediğimize güzel, güzel dediğimize saçma diyebilir;biz ağzımızın tadını biliriz, o bilmez. Oysa radyodan bazen halkın bugüne kadar duymadığı bayağılıkları yayan; gazete ve dergilerde düşünülmedik saçmalıklara düşen; kitap kapaklarına, köşe başlarına, ev işlerine umulmadık zevksizlikleri döşeyen bizleriz. Halk Karagöz’ü yapmış, biz o cıvık operetleri; halk alçakgönüllü ustalar yetiştirmiş, biz burnu Kafdağı’nda üstatlar…
Sabahattin Eyüboğlu
Örnek 2. Metin
Bazıları sanıyor ki edebiyat da kimya ve benzeri bilimler gibi bir uzmanlık dalıdır ve yalnız uzmanları ilgilendirir. Bu kanaitin bilhassa ülkemizde yaygınlaştığını görüyoruz. Örnek olarak söyleyelim: Televizyonunun tutumu, edebiyatı, okullarda okutulan edebiyat dersinden ibaret bilme gibi gözüküyor. Oysa edebiyatın bir uzmanlık konusu olan tarafı vardır, bir de herkesi ilgilendiren yanı. Herkes hatip olmaz; ama her insan düzgün konuşma çabasını göstermek zorundadır. Bu yüzdendir ki edebiyata aşina olmak, kişiye kolay, rahat ve doğru konuşmasında yaralı olacaktır.
Sezai Karakoç
Kanıtlayıcı Anlatım
Yazarın amacı okuyucusunu ikna etmektir. Bunun için sağlam deliller (belgeler, sayısal veriler…) sunmalıdır. Düşüncelerini doğrulayan örnekler göstermelidir.
Örnek 1. Metin
Dünyada didinerek para kazanmaya çalışanların sayısı artmıştır. Geçen yaz başlarında Peter Kuhn ve Fernando Lozanna adlı iki araştırmacının hazırladığı ve ABD’nin resmi araştırma kuruluşu NBER tarafından yayımlanan rapora göre, 1900’lü yılların başından 1970’li yıllara dek Amerika’da çalışma saatleri düşmüş, ancak sonra hızla artmış. Özellikle 1970’li yıllarda haftada elli saatten fazla çalışanların sayısında artış gözlenmeye başlamış. Örneğin 25-54 yaş arası haftada 50 saatten fazla çalışanların oranı 1980’de 14.7 iken 2001’de bu oran yüzde 18.5 olmuştur. Yani kimileri yan gelip ayağını uzatırken, didinerek para kazanmaya çalışanların sayısı artmıştır.
Hurşit Güneş
Örnek 2.Metin
Tercüme ya, soluk bir fotoğraf, diyor kitap, yahut sadakatsiz ama renkli ve canlı taklit. Tercüme bir yaratış bence. Şiir gibi, deneme gibi, ama onlardan çok daha güç. Edebiyatçılar, hiç olmazsa on büyük şair, on büyük romancı, on büyük tiyatro yazarı üzerinde anlaşılabilirler, ama hangimiz on büyük mütercim sayabiliriz? Evet, tercüme, sanatların en gücü; başka bir iklimde, başka bir çağda doğan düşüncenin kendi toprağımızda dirilmesi. Yalnız düşüncenin mi? Tercümede söze teslimiyet, ihanetlerin en büyüğüdür. Georgigue (Georjik) tercümesi De Lille’e (Dö Lil) Akademi’nin kapılarını açmış. Büyük Frederik’e göre, asrın en orijinal eseri bu tercüme.Richelieu (Riştiyö), De Lille’in akademiye giremeyecek kadar genç olduğunu söyleyince üyelerden biri haykırmış “Çok mu genç ? İki bin yaşında Virgile (Virjil) kadar yaşlı.” Chateoubriand (Şatobriyan), Milton tercümesi üzerine otuz beş yıl çalışmış yinede başarılı sayılmıyor tercümesi, ibret alalım.
Cemil Meriç
Düşsel (Fantastik) Anlatım
Düş gücü gözlem ve yaşantılarımızı kafamızda yeniden canlandırmaktır. Örneğin, denizi hiç görmemiş birisi kafasında denizi canlandıramaz. Ancak denizi bilen biri uzun süre denizi görmese bile zihninde canlandırabilir. Düşsel anlatım da çağrışımların hayal gücümüzde serbestçe işlenmesi sonucunda ortaya çıkan anlatım biçimidir. Fantastik, bilim kurgu yazıları ve masallar düşsel anlatımla oluşur.
Örnek 1.Metin
İşim gücüm budur benim
Gökyüzünü boyarım her sabah
Hepiniz uykudayken
Uyanır bakarsınız ki mavi
Deniz yırtılır kimi zaman
Bilmezsiniz kim diker
Ben dikerim
Orhan Veli Kanık
Örnek 2.Metin
Küçük Prens, çok yüksek bir dağa tırmandı. Şimdiye dek görmüş olduğu dağlar, boyları dizlerine gelen üç yanardağdı. Sönmüş yanardağı da tabure olarak kullanıyordu. “Bunun kadar yüksek bir dağdan, bir bakışta bütün gezegeni ve bütün insanları görürüm…” dedi kendi kendine. Ancak Sipsivri kayaların tepelerinden başka bir şey göremedi. “Merhaba” dedi rasgele. “Merhaba, merhaba, merhaba …” diye karşılık verdi yankı. “Siz kimsiniz?” dedi Küçük Prens. “Siz kimsiniz? Siz kimsiniz? Siz kimsiniz?” diye karşılık verdi yankı. “Benim dostum olun, yalnızım” dedi. “Yalnızım yalnızım yalnızım …”diye karşılık verdi yankı. “Ne garip bir gezegen!” diye düşündü o zaman. “Kupkuru, sipsivri ve çok tuzlu. Hem insanlarında düş güçleri yok. Kendilerine söyleneni yineliyorlar. Benim evimde bir çiçeğim vardı, her zaman ilk önce o konuşurdu.”
Saint Exupery
Gelecekten Söz Eden Anlatım
Yazarın amacı geleceğe dair kaygılarını, ümitlerini ortaya koymaktır. Bunun yanında özlemini duyduğu bambaşka bir dünya kurup okuru o dünyada da yaşatabilir. Genellikle ütopyalar, bilim kurgu romanları, bilimsel öngörüler gelecekten söz eden anlatımla oluşurlar
Örnek 1.Metin
Güneş kentte özel mülkiyet yoktur ve yasaktır. Herkes devlet adına üretir. Para geçerli değildir. Üretilenlerden herkes ihtiyacı kadar alır. Bireyler günde altı saat çalışır, geri kalan zamanlarını sanat ve bilimle uğraşarak geçirirler. Yöneticiler çok sıkı bir eğitimle yetiştirilir.
Thomas More
Örnek 2.Metin
Gençler!
Geleceğe güvenimizi güçlendiren ve sürdüren sizsiniz! Siz almakta olduğunuz eğitimle, bilgiyle insanlıktaki üstünlüğün, yurt sevgisinin, düşünce özgürlüğünün en değerli örneği olacaksınız. Ey yükselen yeni kuşak! Gelecek sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz.
Behçet Kemal Çağlar
Örnek 3.Metin
Güzel günler göreceğiz çocuklar,
Güneşli günler
Göreceğiz…
Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar,
Işıklı maviliklere
Süreceğiz…
Nazım Hikmet
Söyleşmeye Bağlı Anlatım
Amaç okuru canlı bir sohbetin içine çekmektir. Söyleşmeye bağlı anlatımda yazar, okuru sohbetin canlı tanığı yapar. Böylece okur kendini sohbetin içinde bulur. Mülakat, röportaj, tiyatro gibi yaz türlerinde kullanılır.
Örnek 1.Metin
(Çömleğin çalındığını öğrenen Euclio koşarak sahneye gelir.) Euclio “Ah! Mahvoldum! Öldüm! Boğazladılar beni! Nereye koşsam? Nereye koşmasam? Tutun! Tutun onu! Ama kimi tutacaklar? Kim tutacak? Bilmiyorum, bir şey görmüyorum, körcesine yürüyorum. Nereye gidiyorum? Nerdeyim? Ben kimim? Artık bilmiyorum, başım beynim perişan… Sizler, bana sizler acıyın; yalvarırım size, ayaklarınıza kapanarak yalvarırım, gelin benim imdadıma, onu kim aldıysa gösterin, söyleyin bana(seyircilere) sen ne diyorsun? İnanırım sana. Sen namuslu bir adama benziyorsun.
Örnek 2.Metin
Sen yüreğinin sesini dinleyenlerdensin ve biliyorsun asıl olan yürektir. Yürek sesi nedir bilmeyenler ya da bilip de duymayanlar acıtsa da içini, unutma yaşadığın sürece o yürek varolacak seninle birlikte sen yeter ki koru yüreğini ve yüreğinde taşıdığın sevda duygusunu. Elbet bitecek güneşe hasret günler ve o zaman kutuplarda yetişen cılız ve minik bitkiler değil, güneşin çiçekleri dolduracak yüreğini.
Nazım Hikmet
Mizahi Anlatım
Yazar yakaladığı çelişkileri yanlışları kendine özgü bir üslupla aktarma amacı taşır. Sorunların var olduğu yerde mizahi anlatım da vardır. Yazar, çelişkiler sonucunda ortaya çıkan sorunu sorgular, bunu okuruyla paylaşmak istediğinde de mizahi anlatımı seçer.
Örnek 1.Metin
Nasrettin Hoca pazarda dalgın yürüyormuş. Bu sırada ensesine bir tokat gelmiş. Hoca tökezlemiş, birkaç adım sendelemiş, neyse toparlanıp sinirli bir şekilde arkasına dönmüş. Bir bakmış ki hocanın iki katı bir adam. Hoca yutkunmuş ve “Bana sen mi vurdun?” demiş adama. Adam “Ben vurdum ne olacak?” demiş. Hoca “ Şakadan mı vurdun cidden mi?” demiş. Adam “Ciddi vurdum, ne yapacaksın?” demiş. Hoca “Aman aman, öyle olsun… Çünkü şakadan hiç hoşlanmam da.” demiş.
Örnek 2. Metin
Cep delik cepken delik
Yen delik kaftan delik
Don delik mintan delik
Kevgir misin be kardeşlik
Orhan Veli Kanık
Örnek 3. Metin
Ömer efendi, kahvede arkadaşlarına askerlikte nasıl kıdem aldığını anlatmaktadır: