Anne babalara rehberlik el kitabi


İstismara Uğrayan Bir Çocuk İçin Ne Yapabilirsiniz?



Yüklə 418,11 Kb.
səhifə4/5
tarix02.08.2018
ölçüsü418,11 Kb.
#66000
1   2   3   4   5

İstismara Uğrayan Bir Çocuk İçin Ne Yapabilirsiniz?

  • Ona inanın ve onu kabul edin.

  • Onunla sıcak ve içten bir ilişki kurun.

  • Kendini ifade etmesine izin verin.

  • Onu yorum yapmadan dinleyin.

  • Kendini iyi hissedeceği ortamlara girmesini teşvik edin.

  • Yaşadıklarını küçümsemeyin.



İstismarı Önlemek İçin Ne Yapabilirsiniz?

  • Bu konuda bilgisi olan kişilerle konuşun ve onlardan destek alın. çocuğu dinlemek ile ilgili görsel sonucu

  • Çocuk gelişimi hakkında bilgi edinin.

  • Çocuğunuzla ilişkilerinizi güçlendirin.

  • Bilgilerinizi yakınlarınızla paylaşın.

  • Yakınlarınızın çocuklarıyla ilişkilerini geliştirmelerini teşvik edin.


Daha İyi Anne Baba Olmak İçin Siz de Destek Alın

  • Çocuğunuzu önemsediğinizi gösterin.

  • Ona zaman ayırın.

  • Onun neler yaşadığını merak edin ve sorun.

  • Onu iyi dinleyin.

  • Yaptığı iyi davranışları ve başarılarını destekleyin.

  • Yapabileceğinden fazla şey istemeyin.

  • Tüm aile birlikte bir şeyler yapmaya özen gösterin.

  • Onu korkutmayın ve kötülemeyin.

  • Kaba kuvvete başvurmayın.

  • Her zaman yanında olduğunuzu hissettirin.




    1. BAĞIMLILIK

BAĞIMLILIK SÜRECİ

Kişi önce maddeye karşı merak duyar. Kullansam acaba neler olur diye merak eder ama aynı zamanda maddenin etkilerinden korkar. Merak korkuyu yenerse kişi maddeyi dener ve “Bir kereden bir şey olmaz” diyerek kullanır. Bundan sonraki her kullanışında “bu son” der, ama beklenen son hiç gelmez. Bağımlı olmayacağına ve maddeyi kontrol edebileceğine inanır. İsterse bırakabileceğini söyler ve kullanmaya devam eder. Ancak bir süre sonra kişi madde kullanımının olumsuz etkilerini yaşamaya ve “bu meret bırakılmaz ki!” demeye başlar. Maddenin olumsuz etkiler arttığında ve dibe vurduğunda artık bırakmak zorunda olduğunu anlar, bir an gelir ve bırakır. Bir süre temiz kalır. Fakat kişi kendine güven kazandıkça madde ile ilgili sıkıntılarını unutur ve tekrar “bir kere” dener. Ancak bu bir kere denemekle kalmaz, yine eskisi gibi madde kullanmaya devam eder. Böylece bir kısır döngü ortaya çıkar, bağımlılık gelişir.





Bağımlılık şeker hastalığına benzetilebilir. Şeker hastası olan biri kan şekerini kontrol altında tutmak için diyet yapmak durumundadır. Fakat seneler sonra yediği tek bir tatlı bile kan şekerini yükseltir. Bağımlı olan bir kişi de ömür boyu madde denememelidir. “Perhiz” bozulduğu an yukarıdaki döngü tekrar yaşanmaya başlanacaktır.

BAĞIMLILIĞIN NEDENLERİ

Bu alanda yapılan çalışmalarda kişinin madde kullanmaya başlamasının başta gelen nedeninin merak olduğu belirlenmiştir. Herkes önce bu maddeleri kullandıklarında ne gibi deneyinler yaşayacaklarını merak eder. Madde kullanmaya başlamadaki bir diğer önemli neden de kişinin yaşadığı sorunlara çözüm yolu arayışı ve sorunlarından kaçmak için madde kullanmasıdır. Maddenin etkisinde iken yaşadığı sorunları ve sıkıntıları unutan kişiler bunu bir çözüm yolu olarak görebilmektedirler. Madde kullanmaya başlama nedenlerinden biri de beğeni toplamaktır. Özellikle ergenlik döneminde arkadaşlıklar ve gruplar büyük önem kazandığından, arkadaşlarının beğenisini kazanmak, grup tarafından kabul edilmek, onların dikkatini çekmek, bir gruba ait olmak için ve eğlenmek için madde kullanmaya başlanabilmektedir. Ayrıca arkadaş baskısına “hayır” deme becerisine sahip olamayan kişiler maddeye arkadaşlarının baskısı ile başlayabilmektedirler.


BAĞIMLILIK YAPAN MADDELER
SİGARA:

Bağımlılığı çok güçlüdür ve bırakmak çok zordur. Yağ dokusunda biriktiğinden sigara bırakıldıktan sonra da vücuttan atılması çok uzun sürer.

Dünyada her 10 saniyede bir insan tütün kullanımı sonucu ölmektedir. 90’lı yıllarda tütün ve türevlerinin 3 milyon insanın ölümüne yol açtığı ve bu sayının giderek artacağı tespit edilmiştir.

Sigaranın yol açtığı sağlık sorunlarından bazıları şunlardır:



  • Kalp damarlarında tıkanıklık,

  • Bronşların daralması sonucu akciğer rahatsızlıkları, bağimlilik yapan maddeler ile ilgili görsel sonucu

  • Beyin damarlarında tıkanma ve buna bağlı felç, tiner zararları ile ilgili görsel sonucu

  • Ayak ve bacak damarlarında tıkanma.

Ayrıca;

    • Sigara içenlerde akciğer kanseri olma riski 22 kat,

    • Mesane kanseri riski iki kat,

    • Bronşit riski 10 kat,

    • Kalp hastası olma olasılığı 3 kat daha fazladır.

Gebelikte sigara ya da tütün kullanımı; erken doğuma, bebek ölümüne, düşük doğum ağırlığına neden olmaktadır. Sigara içenlerde içmeyenlere göre esrar kullanma riski 8 kat fazladır.



alcohol addiction ile ilgili görsel sonucu


ALKOL:

Alkol midede gastrit ve ülser, karaciğerde büyüme, yağlanma ve siroz, bağırsaklarda vitamin emiliminin azalması ve beslenme bozuklukları, sinir hücrelerinde hasar ve felç, kas güçsüzlüğü ve bunamaya yol açar. Alkol yutak borusu hastalıkları, pankreas iltihabı, kansızlık, bağışıklık sisteminin baskılanmasına bağlı hastalıklar da yapabilir.



UÇUCU MADDELER:

  • Tiner, bali, çakmak gazı, tüp gaz, kuru temizlemede kullanılan maddeler, benzin, uhu, oje, aseton gibi maddeler uçucu maddelerdir. esrar ile ilgili görsel sonucu

  • Genel yargının aksine, uçucu maddeler sadece sokak çocukları tarafından kullanılmazlar. Elde etmek ucuz ve kolay olduğundan yaygın olarak kullanılmaktadırlar.

  • Uçucu maddeler burundan koklanarak ya da ağızdan nefes alma yolu ile kullanılırlar.

  • Alındıktan sonra ciddi bir sarhoşluk, denge bozukluğu, yürüme güçlüğüne neden olabilirler.

  • Madde etkisindeki kişi saldırgan, öfkeli olabilir.

  • Baş ağrısı, bulantı, kusma, tıkanma ve boğulma, ani ölümler meydana gelebilir.

  • Uçucu maddeler beynin yapısını değiştirip kalıcı tahribata yol açabilirler.

  • Dikkat eksikliği, öğrenme güçlüğü, kavrama yeteneğinde bozulma gibi olumsuz etkileri vardır ve hafıza kaybı, konuşma bozukluğu gibi ciddi zihinsel bozukluklara yol açabilir.

tiner zararları ile ilgili görsel sonucu

ESRAR:

  • Esrar, Hint keneviri bitkisinin yapraklarının kurutulması suretiyle hazırlanan bir maddedir.

  • Kahverengi, preslenmiş tabakalar ya da ot halinde satılır.

  • Ot, joint, marihuana, gubar gibi isimlerle anılır ve sigara gibi içilir.

  • Akciğer kanseri, bronşit ve unutkanlığa sebep olur.

  • Esrar bağımlılık yapar.

  • Genellikle ilk denenen yasa dışı uyuşturucu madde esrardır ve eroin, kokain gibi diğer bağımlılık yapan maddelere geçişe neden olabilir. esrar ile ilgili görsel sonucu

  • Esrarın içinde 412 ayrı kimyasal madde vardır.

  • Uzun süre ve yoğun olarak kullananlardaki diğer bir etkisi belleğin zarar görmesidir, kısa süreli hafıza etkilenir.

  • Öğrenme ile ilgili fonksiyonlar da zarar görebilir. Psikoz adı verilen akıl hastalığına yol açabilir.


ECSTASY:

  • Son yıllarda giderek yaygınlaşan Ecstasy, tabletler ya da kapsüller şeklinde satılmaktadır. ecstasy ile ilgili görsel sonucu

  • Tabletlerin üstünde kuş, fil, gülen yüz gibi resimler bulunur.

  • Ex, E, Beyaz Kumrular, Mitsubishi, Soda, Uçuş, Kanat gibi isimlerle anılır.

  • Koordinasyon bozukluğu, vücut ısısında ve kan basıncında artış, böbreklerde hasar, kalp ritminde bozukluğa neden olur.

  • Beden ısısının artması iç kanamalara, böbrek üstünde olumsuz etkilere neden olabilir.

  • Ecstasy kullanımına bağlı olarak gelişen ölüm vakaları genellikle yüksek ateş ve aşırı sıvı kaybından olmaktadır.

  • Ecstasy’nin de bağımlılık potansiyeli vardır. Kişi bir süre sonra bu maddeyi almadan eğlenemez hale gelir.

  • Piyasada Ecstasy adı ile başka haplar da satılmaktadır. Kişi aldığı hapın içinde hangi maddelerin olduğunu bilemediğinden Ecstasy yerine başka şeyler alma olasılığı yüksektir. Bu durumda kişi hem beklediği etkiyi görememekte, hem de bilinmeyen bir kimyasal maddeyi bedenine sokmuş olmaktadır.

EROİN:

  • Eroin afyon haşhaşından elde edilir.

  • Açık kahverengi renkte, toz halinde satılır. eroin ile ilgili görsel sonucu

  • Toz, beyaz, H (eyç) adı verilir.

  • Buruna çekilerek, damardan enjekte ederek (shot), buharını içe çekerek (kaydırma) ve sigara biçiminde (koreks) kullanılabilir.

  • Eroinin etkisi alındıktan sonraki 6-8 saat. Eroinin alınmadığı zaman ortaya çıkan yoksunluk belirtileri burun içinde geçtiği için gün içinde sık sık kullanma zorunluluğu ortaya çıkar.

  • Eroinin bağımlılığı diğer maddelere göre daha fazladır.

  • Yüksek dozda alındığında solunum yavaşlar, koma oluşur.

  • Enjektörlerin paylaşılmasından ya da aynı enjektörün tekrar tekrar kullanılmasından ve madde etkisindeyken korunmasız cinsel ilişkiye girmekten dolayı kullanıcılarda HIV virüsü, Hepatit C ve diğer enfeksiyon hastalıkları görülür.

  • Eroinin alınmadığı zaman ortaya çıkan yoksunluk belirtileri burun akıntısı, halsizlik, uykusuzluk, kas ağrıları ve kramplar şeklindedir. eroin ile ilgili görsel sonucu


KOKAİN:

  • Kokain beyaz bir tozdur. kokain ile ilgili görsel sonucu

  • Genellikle “kok, kola, pırlanta, pudra, toz şeker” gibi adlarla anılmaktadır.

  • Bağımlılık yapıcı etkisi oldukça yüksektir.

  • En sık kullanım yolu iyice ezilmiş tozun buruna çekilmesidir.

  • Kullanımını takiben kalp atışının hızlanması ya da yavaşlaması, göz bebeklerinin büyümesi, kan basıncında düşme ya da artma gözlenir.

  • Kokainin etkisi yaklaşık 30 ile 60 dakika içinde kaybolur. Bu süre zarfında eğer tekrar kokain alınmazsa yoksunluk belirtileri ortaya çıkar.

  • Yoksunluğunda çöküntü, mutsuzluk, hiçbir şeyden zevk almama, sıkıntı, kaygı, sinirlilik, güçsüzlük, çok uyuma isteği, korkutucu rüyalar ortaya çıkar.

  • Bu dönemde intihar gözlenebilir.

  • Sinirlilik, riskli cinsel girişimler, saldırganlık, hareketlilik, kalp ritminde bozukluk, göğüs ağrısı, kas zayıflığı gelişebilir.

  • Burunda kanamalar, akciğerde hasar, migren benzeri baş ağrıları oluşturabilir.

  • Beyinde tıkanmalarına ve beyin içi kanamalara yol açabilir.

  • Kalp damarlarında tıkanma ve kalbin ritminde bozulmalar olabilir ve takiben kuşku dolu hezeyanlar ve halüsinasyonlar gözlenebilir. kokain ile ilgili görsel sonucu


Kokain kullananlarda görülen damak erimesi


İLAÇ OLARAK KULLANILAN ANCAK BAĞIMLILIK YAPABİLEN MADDELER:

  • İlaç, doktor tavsiyesiyle ve tedavi amacıyla kullanılır.

  • Belirtilen miktar, süre ve doktor kontrolünde kullanıldığında amacına ulaşır.

  • Eczanelerde yeşil ve kırmızı reçete ile satılan ilaçlar kötüye kullanıldıklarında bağımlılık yapabilirler.

  • Sadece yeşil reçeteli haplar değil, öksürük şurupları, kilo verdirme hapları, kas geliştiren ve doping içeren haplar, kas gevşetici spreyler de bağımlılık yapabilir.

  • Bu ilaçlar alkol ile alındıklarında etkileri daha da artar.

amfetaminler ile ilgili görsel sonucu

MADDE KULLANAN GENCİ AİLE NASIL ANLAYABİLİR?

Anne ve babanın çocuğunun madde kullandığını erken dönemde öğrenmesi çok önemlidir. Bunun belirtileri şunlardır:


  • En kesin yöntem idrar testleridir.

  • Aile ilişkilerini azaltır ve evde daha az vakit geçirir.

  • Her zamankinden daha fazla para harcamaya başlar.

  • Yeni arkadaşlar edinmeye başlar. Kendisine olan özeni azalır.

  • Çevre ve arkadaşlar eski önemlerini yitirirler.

  • Hafif uykulu ve yorgun gözükebilirler.

  • Yeme alışkanlıkları bozulur, kilo kaybedebilirler.

  • Daha sinirli olabilirler.


şüphelenme ile ilgili görsel sonucu


ŞÜPHELENME SÜRECİ

Şüphelendiğinizde onu “çaktırmadan” izleyin, madde hakkında bilgiler edinin, kendinizi hazır hissettiğiniz zaman uygun bir ortam yaratın ve duygularınızı ve düşüncelerinizi çocuğunuzla paylaşın. Reddedebilir, bu normaldir. İzlemeye devam edin, bir süre sonra tekrar konuşmayı deneyin.




YAPILMASI GEREKENLER

Onun farklı olduğunu kabullenmek:

Onun farklı olduğunu kabullenmek gerekir Zaten farklı bir çocuk olduğu için madde veya alkol kullanmaya başladığı unutulmamalıdır.



Duyguları kontrol etmek:

Anne ve baba duygularını kontrol etmek zorundadır. Kimsede kabahatin olmadığını, sorunun çocukla aralarındaki ilişkide olduğunu kabullenmelidir.



Sınırları koymak:

Anne-baba çocuğuna sınır koymayı öğrenmelidir. Bu kurallar baskı biçiminde olmamalı, ortak bir yol geliştirilmeye çalışılmalıdır.



Sorumluluğunu almasını sağlamak:

Çocuğun kendi sorumluluklarını almayı öğrenmesi çok önemlidir. Madde veya alkol bağımlısı olanlarda, sorumluluk alma ve kendi sorumluluklarını yüklenme oranı çok düşüktür.



Beklentilerini düşürmek:

Anne-babanın amacı, onun zarar görmesini azaltmak olmalıdır. Bunun için de öncelikle onun farklı olduğunu kabullenmek gerekir.



Yeni beceriler kazanmak:

Anne-baba çocuğuyla başa çıkabilmek için yeni beceriler kazanmak zorundadır. Çatışmaları çözme yöntemleri konusunda kendisini geliştirmeli ve yeni beceriler edinmelidir.



Yeni stratejiler geliştirmek:

Anne-baba bugüne kadar uyguladığı yöntemlerin başarısız olduğunu kabullenmelidir. Bu nedenle, başarısız yöntemler tekrar uygulanmamalı ve bir kenara bırakılmalıdır.



İlk adımı atan olmak:

Ergenler, ergenliğin verdiği doğal isyankârlık ortamlarında anne-babaları ile uyuşmayı genelde ret ederler. Bu nedenle öncelikle anne-babanın değişmesi gereklidir. Anne-baba değişince o da değişmeye başlar.



Onu anlamak:

Onu ve yaptıklarını anlamak zorundayız. Bazı davranışlarını, bilerek yapmadığını da kabullenmemiz gerekiyor. Eleştirilmesi gereken onun kendisi değil, davranışları olmalıdır.



Çocukla iletişimin kalitesini artırmak:

Ebeveynlerin, çocuklarının uçucu madde kullandıklarından çok geç haberdar oldukları gözlenmiştir. Bu da, anne-babanın iletişiminin aslında çocukla ne kadar düşük olduğunun bir göstergesidir. İyi iletişim için, iyi dinlemek gerekir. Onu dinlediğinizi ve anladığınızı göstermek gerekir.



Hayatı sürdürmek:

Anne-baba hayatını o çocuğu üstüne odaklamamalıdır. Bir yandan onunla uğraşırken, hayatını da sürdürmeye özen göstermelidir. Bu şekilde evdeki diğer çocukları koruyabilir ve onların madde kullanan kardeşlerinden etkilenmesini azaltabilir. Yine bu şekilde anne-baba kendini koruyabilir ve uzun süreli olarak madde veya alkol kullanan çocuğu ile uğraşabilir.



Çatışmaları çözmek:

Çatışmayı öfkeliyken ertelemek gerekir. O maddeliyken tartışılmak yerine, ayıldıktan sonra gerekli olanlar konuşulmalıdır. Çatışmalar tartışmayla ya da kavgayla çözülemez!



Onu desteklemek:

Unutmayalım! Onun da yaptığı doğru şeyler var. Hep onun kötülerinin ya da yanlışlarının üstüne odaklanmak, başarıyı getirmez. Bu nedenle, olumlu davranışları da görülmeli ve bu davranışları yüzünden övülmelidir.




NASIL ÖNLEMELİ?

Madde kullanımını önleyici adımlar atmaya çalışırken çocuğunuzun yaşını ve o yaşın özelliklerini göz önünde bulundurmanız gerekir.



OKUL ÖNCESİ DÖNEM

  • Bu yaştaki çocuklar madde kullanıcıları değillerdir ve bu konular hakkında bilgi vermek gereksizdir. Ancak sigara ve alkol gibi maddelerin zararlarını basitçe çocuğunuza anlatabilirsiniz.

  • Bu dönemdeki onaylamalarınızın büyük ödül değeri taşır ve öğrettiğiniz şeyler sorgulanmadan kabul edilir. Bu nedenle sizin alkol ve sigara kullanmanız onların da bunu yapabileceği yönünde bir mesaj vermiş olacaktır.

  • Davranışlarınızı model aldıkları için onların önünde bu alışkanlıkları sergilememeye, özen gösterin.

  • Temizlik malzemeleri gibi bir takım zarar verebilecek maddeler hakkında çocuğunuzu bilgilendirmek faydalıdır.

  • İlaçların gereksiz yere alınınca zararlı olduğunu ve siz izin vermediğiniz sürece ilaç almaması öğretilmelidir.

  • Karar verme alışkanlığını kazanmaları için onlara fırsatlar tanıyın; sabahları kalkınca ne giyeceğine kendinin karar vermesi gibi.

  • Sağlıklı olmanın önemini gündeme getirmek (diş fırçalamak, el yıkamak, uyku, beslenme) ve bu yöndeki girişimlerini övmek çocuğunuzun davranışlarının pekişmesini sağlayacaktır.


OKUL ÇAĞI

  • Bu yaştaki çocuklar büyüdükleri için sevinçlidirler.

  • Zihinsel ve sosyal becerileri gelişmektedir.

  • Öğrenmeleri hala deneme-yanılma metoduna dayanmaktadır.

  • Öğrenmeye merak saldıklarından farklı şeylerin ne olduğunu ve nasıl çalıştığını bilmek isterler.

  • Bu dönmede sigara, alkol ve uçucu maddeler ve onların zararları hakkında bilgi vermek yerinde olacaktır.

  • Bu çocukların kendi kendilerine yanlış bilgiler edinmesine engel olmak çok önemlidir.

  • Sağlıklı olmanın önemi hakkında konuşulabilir ve yine bu yöndeki olumlu davranışlarını övmek gerekmektedir.

  • Bu dönemde kendilerine okul içinde bir arkadaş grubu oluşturmaya başlamışlardır. Bu yüzden arkadaş baskısına karşı koyma, “hayır” deme becerisi öğretmeye başlamalısınız.

ERGENLİK DÖNEMİ

Ergenlik çocukluktan çıkış ve erişkinliğe giriş dönemi olarak adlandırılabilir. Bu dönemin de kendine has özellikleri vardır. Ergenler çocukluklarına göre çok daha çabuk sinirlenebilirler. Hemen hemen her şeye karşı gelip, isyankâr bir tutum sergileyebilirler. Bir gülüp bir ağlayan, tutkuları hemen hemen her gün değişen, ayna karşısında çok uzun saatler vakit geçiren biri olurlar. Ergenlerin çözümlemesi gereken en büyük problemleri kimliklerini bulma çabasıdır. Bu kimlik arayışı onları endişeli, gergin, öfkeli yapabilmektedir. Bu dönem ailenin geri plana düşüp arkadaş gruplarının önem kazandığı bir dönemdir. Bir gruba ait olmak, arkadaşları tarafından onaylanmak ve kabul edilmek çok önemlidir. Bu dönemde akran grupları büyük önem kazanmıştır. “Grup”, ne giyeceklerini, hangi müzikleri dinleyeceklerini, hangi aktiviteleri gerçekleştireceklerini belirler. Bu açıdan bakıldığında arkadaş grubu değerlerinin gencin hayatındaki önemi sizin için tehdit edici gibi gözükebilir. Bu dönemde bilgilendirme yaparken, maddeler ve olumsuz etkileri hakkında korkularınıza değil, gerçeklere dayalı bilgilere dayanarak konuşun. Görünüşleri önem kazandığından maddelerin sağlığı, görünüşü, spor ve diğer aktiviteleri üzerinde nasıl etki yapacağını vurgulayın. Kendilerini ifade etmeleri için çocuğunuza fırsat verin. Sorumluluklarını almaları için destekleyin, onun adına onun sorumluluklarını siz yerine getirmeyin. Kurallarınızda tutarlı olun. “Hayır” demesini öğretmeye devam edin. Spor ve diğer sosyal faaliyetlere (sinema, tiyatro, resim, müzik vb) yönlendirin. Bu dönemde gencin yaşayabileceği çatışmaların çözümünde destek olmak önemlidir. Bunu talep etmese bile en azından her zaman dinlemeye açık olduğunuzun farkında olması adım atmasını kolaylaştıracaktır.



ÇOCUĞUNUZU SİGARA İÇERKEN YAKALADIĞINIZDA

  • Ona zarar vermeyin, ama elindeki paketi alın.

  • Her yakaladığınızda düzenli olarak aynı şeyi yapın.

  • Evde sigara içemeyeceğini kesin bir dille belirtin ve eğer siz de kullanıyorsanız bir an önce bırakın.

  • Sonra sigaranın zararlarına dair nasihat etmeden onunla sohbet edebilirsiniz. Çünkü bu olmadan yapacağınız her konuşma BOŞ’a gidecektir.

  • UNUTMAYIN! Birkaç seferlik konuşma yapmak işe yaramaz…

YASAL DURUM!


Eğer çocuğunuz madde kullanıyorsa onun yasal yönden karşılaşabileceği problemler hakkında bilgi sahibi olmanız gerekir. Çünkü kullananlar başlarına bir şey gelmeyeceğini düşünürler. Ancak siz bunun böyle olmadığını bilseniz de elinizde gerçeğe dayanan bilgiler olmalıdır.

Uyuşturucu madde kullananlara 1-2 yıl hapis cezası verilir. Ancak uyuşturucu madde kullanan kişi yakalandıktan sonra resmi makamlara başvurarak tedavi olmayı isterse haklarında kovuşturma yapılmaz. Yanında uyuşturucu madde bulduranlar, satanlar, satanlara aracılık edenler, satın alanlar 4 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası alırlar.

Okul içinde sorun yaşandıysa, okul idaresiyle yakın ilişki içinde olun. Eğer çocuk, bir daha madde kullanmayacağını ifade ederse, okuldan atılmayacak, sadece bir cezayla kurtulacaktır. Bu nenle çocuğun maddeyi bırakması için cesaretlendirilmesi gerekir.
ÇOCUĞUNUZUN BAĞIMLI OLMASINI ÖNLEMEK İÇİN NELER YAPABİLİRSİNİZ?

Eğer sizinle konuşmak istediği sırada bir işle meşgulseniz işinize ara verin, onunla göz kontağı kurarak dinleyin. Söylediği şeyleri doğru anladığınızdan emin olmak için ona sorular sorun. Problemleri paylaşmaya çalıştığınız gibi iyi vakitlerini de paylaşın..

Sadece maddelerin olumsuz etkileri hakkında değil, hayatına ve geleceğine dair düşünceleri hakkında da sohbetler edin. Düşüncelerine saygı gösterdiğinizi hissettirerek ona gerçek bilgileri aktarın. Çocuğunuza karşı AÇIK olmanız ve kendi hatalarınızı nasihat dili kullanmadan aktarmanız faydalı olacaktır. Bunları yaparken çocuğunuzun yaşını ve ihtiyaçlarını göz önünde bulundurmayı unutmayın.

Israrlarla başa çıkması için çocuğunuza “HAYIR” demeyi öğretmeniz gerekli. Önemli olan nokta, verdiği kararlarda arkadaş grubunun baskısı rol oynadığında yaşayabileceği olumsuz sonuçları fark edebilmesidir. “Hayır, teşekkür ederim” cümlesini ısrarlar karşısında birkaç kere tekrarlanmak, bahane uydurmak, atlatmak, konu değiştirmek ve ortamdan uzaklaşmak gibi yöntemleri denemesini için teşvik etmelisiniz.


Çocuğunuzun kötü alışkanlıklara alışmasını istemiyorsanız davranışlarınızla ilk önce siz
onlara ÖRNEK olmalısınız. Gereksiz ilaç kullanmayarak, çok alkol içmeyerek ve sigara kullanmayarak örnek olabilirsiniz.

Size bir sıkıntısından, sorunundan bahsettiğinde hemen etiket koymaya ya da ne olduğunu bulmaya çalışmayın. Kendisini ifade etmesine müsaade edin. Ne yaşamış, ne düşünüyor ve hissediyor, neye ihtiyacı var... Bunları anlamaya çalışın.





Ergenlik döneminde ön plana çıkan ve gencin hayatında çok önemli yeri olan arkadaşlarının nasıl insanlar olduklarını bilmeniz önemli. Ancak dozu kaçırmamak yani gencin özel hayatını da dikkat etmek gerekir. Kısaca, terazide bir denge sağlayarak arkadaşlarını tanıyın.

İstediğiniz gibi davranmadığında öfkelenebilirsiniz ve buna engel olamadığınızda da aklınıza gelen şeyleri söylemeye başlar ve farkında olmadan onu yargılayabilirsiniz. Öfkenizi kontrol ederseniz olayın birden fazla sebebi olabileceğini görebilirsiniz. Bu sayede ne siz yaptığınızdan dolayı pişmanlık duyarsınız ne de çocuğunuz “Ama ben bunu hak etmedim” hissini yaşamaz.


En sevdiğimiz şeylerden biri kendi geçmişimizden bahsetmek: “Ben senin yaşındayken ne doğru dürüst oyuncağım ne de bilgisayarım vardı. Hiç kıymet bilmiyorsun, hiç...” Deneyimleriniz nasihat tarzında olmadığı sürece çok kıymetlidir. Çünkü bu tarzdaki bir konuşmada iletişim kanalları zaten baştan kapanacaktır.


Tehdit kısa bir süre için çocuğunuzu korkutmaya yarar; ama etkili olmaz çünkü adı üstünde “tehdit”tir. Söylediğiniz şeyleri gerçekleştirmediğinizde de yaptığınız her türlü uyarının zamanla ciddiye alınma olasılığı düşer. İstediğinizi ve bunu neden istediğinizi ona anlatır ve beklentilerinizi onun potansiyeline göre belirlerseniz çocuğunuzun bunları yerine getirme olasılığı artar.
Hayatı hakkında bilgi sahibi olmanız önemlidir. Arkadaşları kim; nerelere gider, neler yaparlar? Ancak bunları öğrenmek için onu sorgulamamalısınız. Unutmayın niyetiniz “paylaşmak”. Eğer o anda size cevap vermiyorsa “Şu anda konuşmaya çok hazır değilsin; ama
istediğin zaman ben seni dinlemeye hazırım”
şeklinde karşılık vermeniz kendisiyle ilgilendiğinizi anlamasını sağlayacaktır.

Yapılmaması gereken bir şeyi yapmış olsa bile bunu ahlak dersi verir tarzda değil; yaptığının ne gibi olumsuz sonuçlara yol açtığını ve ne gibi duygular uyandırdığını dile getirerek anlatmanız ona bir şey öğretecektir.





    1. OKULDAN KAÇMA

Okuldan kaçma çocuğun ailesinin haberi olmadan, sık sık ve uzun süreli, geçerli bahanesi olmaksızın okula gitmemesi ya da ders saatleri dâhilinde okulu terk etmesi olarak tanımlanabilir.
Çocuklar Neden Okuldan Kaçar?

  • Sınıf arkadaşları ile anlaşamaması,

  • Okulda kendisiyle alay edilmesi veya küçük görülmesi,

  • Ders başarısının düşük olması,

  • Okula yeni başlamış olabilir ve annesinden ayrılmak istemiyor olabilir,

  • Okula ve okumaya karşı ilgisiz olması, dışarıdaki hayatın çocuk için cazibesi olması,

  • Sınıftaki diğer öğrencilerin öğrenme seviyesine yetişememesi,

  • Öğretmenlerle sorun yaşaması,

  • Evde içinde sorun ve şiddetli çatışmaların yaşanması,

  • Çocuğun çalıştırılması.


okuldan kaçma ile ilgili görsel sonucu


Neler Yapabilirsiniz?

  • Çocuğunuzun okula devamlılığını kontrol edin.

  • Eğer devamsızlığı sizin bildiğinizden fazla ise sakinliğinizi koruyun, öfke sorun çözmez.

  • Bir olayın birden fazla açıklaması olabileceğini unutmayın, çocuğunuzla ilgili çabuk yargıya varmayın.

  • Öncelikle çocuğunuz okuldan kaçma nedenlerini araştırın ve sebebini öğrenin.

  • Okul korkusu, arkadaş baskısı, anneden ayrılamamak, ders çalışma güçlüğü… Farklı sebepler farklı çözüm yolları gerektirir.

  • Ders başarısızlığı akademik becerilerinin zayıf olmasından kaynaklanıyor olabilir, test yapılması gerekir.

  • Okul ile işbirliği yapın. Rehber öğretmeni ile görüşün.

  • Çocuğunuz okuldan kaçtığında sonucunun neler olacağını önceden onunla konuşun.

  • Çocuğunuzu korumak/kurtarmak adına rapor almayın.

  • Ev içindeki sorumluluklar, disiplin kuralları ve sınırlar hakkında bir uzmandan yardım almanız bu durumda size yardımcı olacaktır.

  • Madde kullanımı, şiddet eğilimi, suç kapsamına girecek davranışlarda bulunma vb. risklerin bulunup bulunmadığını kontrol edin ve bir uzmana danışın.

  • Çocuğunuzun okula gidip gitmediklerini gözlemleyin ve uygun durumlarda siz okula getirip okul çıkışında çocuğunuzu alın.

  • Çocuğunuz okuldan kaçtığında neler yaptığını, kimlerle takıldığını ve nerelere gittiğinden haberdar olun.

Okuldan kaçma başka riskli davranışlar sergileme olasılığını arttırır.
DİKKAT!!!
Çocuğunuz, onu sokakta çalıştırdığınız için okula devamsızlık yapıyor ya da okuldan kaçıyorsa bu durum yasalara aykırıdır ve ceza alabilirsiniz.
T.C.K 477: Her kim idaresi altında bulunan veya büyütmek, okutmak, bakmak, muhafaza etmek veyahut bir meslek ve sanatı öğretmek için kendisine tevdi olunan (verilen) şahsın üzerinde haiz olduğu (taşıdığı) terbiye (eğitim) hakkını veya itaat ettirmek (söz dinletmek) salahiyetini (yetkisini) suistimal ile (kötüye kullanmayla) o şahsın sıhhatinin muhtel (sağlığının bozulması) veya bir tehlikeye maruz olmasına (tehlikeyle karşılaşmasına) sebep olursa onsekiz aya kadar hapsolunur.


    1. DAVRANIŞ SORUNLARI OLAN ÇOCUK VE GENÇLER

davranış bozukluğu olan çocuklar ile ilgili görsel sonucu
Davranış Sorunları Olan Çocukların Özellikleri

    • Yalan söylerler ve bunlar genellikle “kırmızı” –tehlikeli– türde yalanlardır.

    • Kendi istediklerini yaptırmak için hile yaparak insanları kandırırlar.

    • İnsanlara ve hayvanlara karşı acımasız davranabilirler, bilerek ve isteyerek onların canlarını yakabilirler.

    • Genellikle kabadayı tarzı davranışlar sergileme eğilimindedir.

    • Kuralları sık sık bozarak çevreye –dolaylı olarak kendine de– zarar verici davranışlarda bulunurlar.

    • Sorunların şiddeti hafiften ağıra doğru gidebilir.

    • Kurallar ve sınırların yoğun olduğu ve akademik zorluklar yaşadığı okuldan kaçma ya da var olan kuralları yıkarak düzeni bozma eğilimindedirler.

    • Akranlarıyla sık kavga ederler. Yaş ilerledikçe ergenliğe girince kavgaların içine kesici aletler veya silahlar da girmeye başlar.

    • Sinirli davranışları fazladır.

    • Pervasız/umursamazca hareket ederler.

    • Sigara ve yoğun alkol kullanımı olabilir.

    • Yaşlarına uygun olmayan cinsel davranışlar gösterirler.

    • Kanunla başlarının belaya girme ihtimali yüksektir.

    • Aile içi çatışmalar fazladır. Evden kaçma, gece aileden habersiz eve gelmeme gözlenebilir.


Unutmayın!

• Bu çocuklar ya da gençler “kötü” değillerdir. Uygun olmayan ve kabul edilemeyen davranışlar yaparlar, ancak bu bir hastalıktır/psikolojik-psikiyatrik bozukluktur ve tedavi edilmesi gerekir. Durum ne kadar önceden fark edilir ve ne kadar erken müdahale yapılırsa olumlu sonuç almak/ilerlemek daha kolay olmaktadır.

• Bu çocukların anne-babaları olarak sizler de kötü ebeveynler değilsiniz. Birçok yöntemi denemişsinizdir, ancak hiç biri işe yaramamıştır.

• Bu çocuklar sağlıklı ilişkiler kuramadıkları için genellikle arkadaşları tarafından dışlanırlar ve bu nedenle kendileri gibi olan çocukları kolayca bulurlar.

• Dövmek, tehdit etmek, eve kapatmak ya da rüşvet vermek bir çare gibi görülebilir ama değildir ve sorunu çözümsüz hale getirir.

• “Doğuştan böyle, kalıtımsal bu” demek problemin çözümünü engelleyen bir yaklaşımdır. Şiddet içerikli davranışlar öğrenilmiş davranışlardır, dolayısıyla olumsuz olan bir şeyi öğrenebiliyorsa olumlu bir tanesini de öğrenebilir.



Neler yapabilirsiniz?

    • Sadece çocuğunuzun değişmesi işe yaramaz, siz de değişime açık olun.

    • Çocuğunuzla ilgili önyargılarınız farkına varın.

    • Kısa sürede çözüm beklemeyin, değişim zaman alacaktır.

    • Çocuğunuza nasihat etmeyin, çok fazla işe yaramaz.

    • Sizinle konuşurken, onun yüzüne bakarak sadece onu dinleyin.

    • Çocuğunuzu suçlayıcı ifadelerden kaçının, onu serseri, deli vb. olumsuz sıfatlarla etiketlemeyin.

    • Sorumluluklarını yerine getirmediğinde onu iğneleyici konuşmayın, sadece onu bu durumla yüzleştirin.

    • Uyguladığı olumsuz yöntemlerle maddi veya manevi bir kazanç elde etmesini engelleyin.

    • Her iki tarafında öfkeli olduğu zaman konuşmayın, karşılıklı sakinleşmeyi bekleyin.

    • “Kuralları biliyor” diye düşünmeyin, çocuğunuza neler yapacağını açık açık her defasında söylemeyi ihmal etmeyin.

    • Onunla sonu olmayan tartışmalara girmekten kaçının.

    • Eşiniz ile konuşup çocuğunuza karşı “tek” ses çıkartın.

    • Çocuğunuzun kimlerle arkadaşlık ettiğini bilin, olumsuz arkadaşlıklar olumsuz davranışları arttırır.

    • Okul ve rehberlik öğretmeni ile işbirliği yapın ve vakit kaybetmeden bir uzmandan yardım alın.



    1. KENDİNE ZARAR VERME DAVRANIŞI OLAN ÇOCUK VE GENÇLER

kendine zarar veren çocuklar ile ilgili görsel sonucu
Kendine Zarar Verme Davranışı

Kendine zarar verme davranışı, kişinin kendini ciddi bir şekilde yaralayacak biçimde kesmesi ya da vücudunun belirli bölümlerine zarar vermesi olarak tanımlanır. Kendine zarar verme davranışı çocuğun bulunduğu ortama uyum sağlayamaması sonucunda yaşadığı sıkıntılardan kendini keserek rahatlaması durumudur.




Hangi Davranışlar Kendine Zarar Verme Davranışıdır?

•Kendini kesmek

•Kendini yakmak

•Kendine vurmak

•Kafa vurmak

•Duvara vurmak



Genel Bilgiler

  • Kendini kesme davranışı bir intihar davranışı olarak görülmemelidir. Kendini kesme davranışında ölüm isteği olmadığı için intihar davranışından ayrılır.

  • Kendini kesme davranışında bulunan çocuklar bazı çıkarlar elde etmek için kendilerine zarar verirler. Bunlar sorumluluktan kaçmak, can sıkıntısından kurtulmak, fiziksel tehlikelerden korunmak amacını taşır.

  • Kendini kesmeden önce çocuklar gerilim duygusu yaşarlar. Kesmeye başlamasıyla birlikte fiziksel acıyla beraber rahatlama ve zevk alma duygusu hissederler. Ardından utanma duygusu ve sosyal olarak damgalanma korkusuyla kendine zarar vermenin izlerini ya da kanı gizlemeye çalışır.

  • Bazen de çocuğun içinde boşluk duygusu, depresyon ve gerçekçi olmayan duygulardan uzaklaşmak, rahatlama duygusuna sahip olmak ve duygusal acıları bastırmak için kendilerini keserler.

  • Bir kişinin kendine zarar vermesi o ortamda bulunan diğerleri tarafından bu davranışın taklit edilmesine yol açabilir.

  • Davranış sorunları, kişilik bozuklukları ve madde kullanımı olan ergenlerde kendini kesme riski yüksektir.

  • Sıkıntı yaratan duygularla baş etmede ve yaşadığı sorunları çözmede zorluk çeken ergenlerde kendini kesme davranışı sık gözlenir.

  • Çocuğun ailesi ya da arkadaşları tarafından reddedilmesi, korkması, utanması, kendini yalnız hissetmesi ve panik olması kendini kesmeyi artıran etmenlerdir.

  • Öfke ya da incinme gibi olumsuz duygular kendini kesmede önemli derecede rol oynar.


Çocuk Kendini Kesme Tehdidinde Bulunursa

    • Bu durumda telaşa kapılmayın. Siz telaşa kapılmaz sakin kalırsanız o da sakinleşecektir.

    • Telaşa kapılmanız kendisini kesmesine neden olabilir.

    • “Kendini kesme, yap ya da yapma” demek herhangi bir yarar getirmez.

    • “Kesip kesmemeye sen karar ver” diyerek kararı ona bırakmak yerinde olacaktır.

    • “Kendini kesmenin sonucunda ne olacağını sen benden daha iyi biliyorsun. Bu yaptığının sonuçları neye yarayacak?” denebilir.


Kesme Anında Yapılması Gerekenler

Çocuğun etrafını güvenli bir hale getirin. El altında kesici bir alet bulundurmayın.

Kesikler çok derinleşmedikçe önlemeye çalışmayın.
Kestikten Sonra Yapılması Gerekenler

Kesikler ciddi olsun ya da olmasın pansuman yapılmalıdır.

Kan kaybı fazla ise doktora sevk edilmelidir.


ŞİDDET EĞİLİMİ OLAN VE SUÇA suça sürüklenen çocuklar ile ilgili görsel sonucu


SÜRÜKLENEN ÇOCUK VE GENÇLER
Şiddet Eğilimli ve Suç Kapsamına Giren Davranışlarda Bulunan Çocuk

Şiddet içerikli davranışlar arasında vurmak, tekmelemek, itmek, başkalarına tehditler savurmak ya da yaralamaya çalışmak, hayvanlara yönelik acımasız davranmak, yangın çıkarmaya teşebbüs etmek ve eşyalara bilerek zarar vermek sayılabilir.



Şiddet Öğrenilen Bir Davranıştır:

-Televizyonda izledikleri bir dizi, film ve hayran oldukları bir oyuncunun rolünden,

-Şiddet içerikli bilgisayar oyunlarından,

-Şiddet ya da suç içerikli davranışları normalleştiren arkadaşlarından,

-Şiddet uygulayan ve şiddeti onaylayan aile ve çevresindeki büyüklerden öğrenebilirler.

Hangi davranışların diğer davranışları doğurduğu kesin olarak bilinmese de şiddet ile suç arasında bir ilişki vardır.

Birini yaralamak, kesici alet veya silahla birini tehdit etmek suç kapsamına girdiği gibi şiddeti de kapsar.

Suç işlerken çocuğun yakalanması ya da yakalanmaması, polisle başının derde girmesi ya da girmemesi değil; hayatı boyunca bir kez suç kapsamına giren davranışlarda bulunması yeterlidir.


Suç Kapsamına Giren Davranışlarda Bulunma Riskini Arttıran Etkenler

  • Toplumsal kuralları benimsememesi

  • Suç işleyen bir çevrede büyümesi ve bu tür davranışları yadırgamayan hatta onaylayan bir tutumun var olması,

  • Suç kapsamına giren davranışlara dair yanlış inançların olması,

  • İsteklerinin gerçekleşmemesine dair toleransının/sabrının düşük olması ve fevri/ aklına estiği gibi davranma eğiliminin hâkim olması,

  • Madde kullanımı altında bu tür davranışların daha yapılabilir gözükmesi ya da madde temin etmek için suç kapsamına giren davranışlarda bulunması,

  • Sapkın davranışlarda bulunan gruplarla ve çetelerle takılmak…suça sürüklenen çocuklar ile ilgili görsel sonucu


Şiddet İçerikli Davranışlarda Bulunma Riskini Arttıran Etkenler

  • Çocukların sorun ve çatışma çözme, öfkeyi kontrol etme ve iletişim kurma gibi sosyal becerilerinin olmaması,

  • Çocuğun eğitim hayatının önemsenmemesi, okul ve derslerinin gidişatının izlenmemesi,

  • İstekleri engelle karşılaştığı zaman öfkesini kontrol edememesi,

  • Genellikle aklına ilk estiği gibi davranması,

  • Ailede uygunsuz, tutarsız ve sert disiplin yöntemlerinin uygulanması,

  • Aile içinde çatışma ve şiddetin yaşanıyor olması,

  • Çocuğun fiziksel ve ruhsal sağlığının iyi olmaması, madde kullanımının olması veya depresyon geçirmesi.


Yapılması Gerekenler

•Şiddet içerikli herhangi bir davranışı asla NORMALLEŞTİRMEYİN!

•Çocuğunuzla ilgili hedeflerinizi küçük parçalara bölün. Bu süreçte adım adım ilerleyeceğinizi unutmayın.

•Çocuğunuzun seyrettiği, ilgilendiği alanları bilin ve gerektiğinde müdahale edin.

•Şiddet ile sorun çözen bir model olmaktan kaçının.

•Çocuğunuzun şiddet içerikli davranışlarda bulunmasına nelerin yol açtığını gözlemleyin. Sizin kontrolünüz altında onları değiştirmek için adım atın, diğerleri için uzmandan yardım alın.

•Kimlerle birlikte, nerede olduğundan ve neler yaptığından haberdar olun.

•Arkadaşlarını hiçbir şekilde onaylamasanız bile daha iyi tanımak ve kontrol altında tutmak için ara sıra evinize çağırın.

•Olumsuz davranışlarını onaylamayın ama çocuğunuzu olduğu gibi kabullenmeye çalışın.

•Çocuğunuz adına onun sorumluluklarını yüklenmeyin.

•Olumsuz davranışlarından herhangi bir kazanç (izin veya para gibi) elde etmemesine dikkat etmelisiniz.

•Çocuklarınızın boş vakitlerini değerlendirebileceği etkinliklere yönlendirin.


•Suç kapsamına giren bir davranışta bulunduğunu öğrendiğinizde görmezlikten gelmeyin ve hemen yardım alın.

•Gerekirse içinde bulunduğunuz çevreyi değiştirin.



EĞER ÇOCUK EVDE ŞİDDETE TANIK OLURSAevde şiddet ile ilgili görsel sonucu

Çocuklar toplumda ve ailelerinde şiddet gördüklerinde bu onlarda derin yaralar açabilir. Televizyonlarda, bilgisayar oyunlarında hatta dinledikleri müziklerde bile şiddet içerikli davranışlara ve sözlere tanık olmaktadırlar.

Çocuklar sadece fiziksel şiddete değil bağırma, çığlık atma veya itekleme gibi davranışlara da tanık olabilmektedirler. Bu tür durumlarda birileri yaralanmakta, kötü bir şekilde incinmekte, dövülmekte ve hatta vurulmaktadır. Özellikle bu tür durumlar evin içinde gerçekleşiyor ise buna tanıklık etmek çocuklarda derin etkiler bırakmaktadır.

Çocuğun kendisinin evde şiddet görmesinin dışında evin içindeki bireylerin birbirlerine şiddet uygulamasını da görmesi gelişimine olumsuz yönde sekte vurmaktadır.
Bunları Biliyor muydunuz? ƒ

Çocuklar yetişkinlerin düşündüğünden daha fazlasını görürler, duyarlar ve hatırlarlar. Bazen ebeveynler kavga ederlerken çocuklarının uyuduğunu ya da televizyon seyrettiğini düşünürler. ƒ Çocuklar yaşlarına göre farklı davransalar bile her çocuk tanık olduğu şiddet olayından etkilenir.

Çocuklar evdeki gerilimi yetişkinlerin tahmininden daha fazla hissederler. ƒ Evlerinde şiddete tanık olan çocuklar yetişkinliklerinde kendileri de birer şiddet uygulayıcı olabilmektedir.

Çocuklar Bir Şiddet Olayı Gördüklerinde ya da Duyduklarında Ne Yaparlar?

Semptomlar yaşa, kişiliğe göre değişiklik gösterse de çocuklarda görülen bazı ortak davranışlar vardır, bunlar: 



Uyumada güçlük çekme 

İştah kaybı 

Karın ağrıları 

Kâbuslar 

Akşam yatak ıslatma 

Olduğundan daha çok korkarak davranma 

Sevdiği kişilerin güvenliği için endişe etme 

Okulda akademik başarı düşmesi 

Yeni arkadaşlar edinmede problem yaşama 

Arkadaşları ile ilişkisinin bozulması 

Kaçma 

Alkol ve madde kullanımı
Çocuklar gördükleri şeyleri öğrenirler. Bir çocuk büyürken şiddet içerikli davranışları görüyor ise bunların normal olduğunu düşünecek ve kendisi de bu şekilde davranacaktır.
NASIL YARDIM EDEBİLİRSİNİZ?

Çocuklar şiddet hakkında güvendikleri yetişkinler ile konuşabilirler. Eğer çocuk sizinle endişelerini, korkularını paylaşıyor ise konuşmayı yönlendirmekte fayda var. Örneğin: “bugün seni üzen bir şey mi oldu?” bana anlatabilirsin. “eğer konuşmak istediğin bir şey olursa istediğin zaman konuşabiliriz” Bazen çocuklar kendilerini suçlarlar böyle bir durumda kesin bir dille “bu senin suçun değil” demek gerekmektedir.



Unutmamak Gerekir!!!! 

Şiddet tanığı çocuklar korkmaya başlarlar. Onlara mutlaka ne düşündükleri ve hissettikleri hakkında konuşma fırsatı verilmelidir.  Uzmanlar mutlaka çocuğun evde ne tür bir şiddet olayı gördüğünü araştırmalıdır.




    1. İNTERNET VE BİLGİSAYAR BAĞIMLILIĞI

bilgisayar bağımlılığı ile ilgili görsel sonucu


İnternet Bağımlılığı Önlemek İçin Anne Babalar Olarak Neler Yapabilirsiniz?

İnternet bir vahşi orman! Herkes orada var. Üstüne üstelik oradaki herkes kendi kimliğinde değil. Birçoğu dürtüleriyle orada! İnternet tehlikeli bir arka sokak aslında. Çocuklarımızı sokağa gönderirken aşağıdaki soruları soruyor ve tembihlerde bulunuyoruz ama internete girdikleri zaman da yapıyor muyuz?



  • Nereye gidiyorsun?

  • Kimlerle buluşacaksın?

  • Yabancılarla konuşma

  • Sakın geç kalma!

  • Kendinizi internet konusunda eğitin. Çocuğunuzdan daha iyi olmak zorundasınız. İnternet programları hakkında yeterince bilgiye sahip olmalısınız. Bilmeden ona anlatamazsınız. Ama dikkat! Siz de bağımlı olmayın!



  • Bilgisayarınıza internet filtresi eklemeyi unutmayın. Filtreyi de sık sık yeni çıkanlarla değiştirin. Çocuğunuz sizden önce onları kırabilir.



  • Bilgisayarı açık bir alana koyun, ekran görünebilsin. İlk günden itibaren bilgisayar onun odasında olmazsa, iyi olur. Salonda bir yere koyun. Bir süre sonra siz sıkılabilirsiniz ama dayanmalısınız.



  • Onunla bir sözleşme yapın. Bu sözleşmenin bir örneği bölümün sonunda yer almaktadır. İyi örnek olun. Örneğin TV bağımlılığınızı gözden geçirin. Sizinle birlikte TV seyretmek zorunda olmadığını unutmayın. Sohbet için zamanlar ayırın.



  • Onların ne yaptığını takip edin. Ne oynuyor? Kiminle oynuyor? Hangi sitelere giriyor? İnternet “browsing history”i gözden geçirin. Ctrl ve H’ye basarak “history”i görebilirsiniz. Bunun için programlar da indirebilirsiniz…Yeni indirilen belgeleri tarayın ve gözden geçirin.



  • Küçüklerle birlikte internette sörf yaparak onlara öğretin. Hangi sitelere girilmeyeceğini, genel sörf adabını…“Home page”i değiştirin! Açılış sayfaları bazen tehditler içerebilir. İnternet açılış sayfası sizin belirlediğiniz bir sayfa olmalı.

  • İzleyin ama ses çıkarmayın! Neler yaptığını bilin ama fazla ses çıkarmayın. Tehlikeli bir durum oluncaya kadar izleyin. Böylece en azından kontrol sizin elinizde olabilir.



  • Şifre kırıcılar kullanılarak mesajlarının denetlenmesinin etik olup olmadığı bir tartışma konusudur. 18 yaşından küçükler için ve tehlikede olduğunu düşündüğünüz zaman bu yapılabilir. Ancak bunun dışında uygulamanın yarar değil zarar getirebileceği göz önüne alınmalıdır.


ERGENLERDE CİNSEL SAĞLIK EĞİTİMİ

Ergenlik cinsel gelişimin yoğun olarak yaşandığı bir dönemdir. Vücutta ve cinsel organlarda değişimler meydana gelir. Duygusal ve sosyal olarak cinselliğe ilgi, beğenilme, fark edilme isteği yoğunlaşır.

Kız çocukları bu dönemde adet görmeye başlar. Anne babanın bu dönem öncesi ve sonrasında kızlarına rehber olmaları ve bu konuyu kızlarıyla konuşabiliyor olmaları önemlidir. Genç kıza adet görmenin kötü ve gizlenecek bir şey olmadığı, sağlıklı gelişme ve büyümenin bir göstergesi olduğu hissettirilmelidir.

Erkek çocuklara da anne babanın yine rehber olması ve her ikisinin de oğullarıyla iletişimde bulunmaları önemlidir.

Cinsel organların ve bedenin temizliğinin önemi gence anlatılmalı ve gerekirse nasıl yapılacağı gösterilmelidir. Gencin cinsellikle ilgili sorularının, anne baba tarafından rahatlıkla yanıtlanabiliyor olması önemlidir. Eğer genç, cinsellikle ilgili bilgileri anne babadan alamazsa dışarıda arkadaşlarından ya da diğer kişilerden yanlış bilgiler alabilir.

Sorular sıkılmadan, anlaşılır bir şekilde, gülmeden, eleştirmeden açıkça cevaplanmalıdır.

Sorulan sorunun cevabı bilinmiyorsa birlikte araştırılmalıdır.

Kız ve erkekler için mastürbasyonun normal olduğu, ancak kendisini çevresinden ve arkadaşlarından soyutlayacak şekilde çok sıklıkla yapılması, sevgisizlik ve ilgi yetersizliğinin göstergesi olabilir. cinsel sağlık eğitimi ile ilgili görsel sonucu


ÇOCUKLARIN KENDİLERİNİ DUYGUSAL, FİZİKSEL VE CİNSEL TACİZDEN KORUYABİLMELERİ


  • Çocuklarınıza bedenlerinin kendilerine ait olduğunu, uygun olmayan, istemedikleri şekilde birinin dokunmasında HAYIR demelerinin en temel hakları olduğunu söyleyin.




  • İyi ve kötü dokunmanın ne olduğunu çocuğunuza öğretin.




  • Çocuğunuzun size her şeyi anlatabileceği şekilde bir güven ilişkisi kurun.




  • Çocuğunuzu dinleyin.




  • Çocuğunuzun çevresi hakkında bilgi sahibi olun.




  • Çocuklarınızı korkutmadan uyarın ve onlara gerektiğinde sınırlarını belirleyip “Hayır” diyebilme becerisini kazandırın.




  • Uygun olmayan, kendilerini rahatsız eden, istemedikleri bir dokunmanın sadece yabancılardan değil, aile içindeki kişilerden de gelebileceğini unutmayın. Çocuklarınızı bu gibi durumlara karşı uyarın.




  • Herhangi birinin uygunsuz bir şekilde dokunması halinde yapabileceklerini öğretmeliyiz. Çocuklarımıza bu konuyu şu şekilde anlatabiliriz:

  • Birisi sana uygunsuz bir şekilde dokunduğundu: “Hayır” de ve o kişiye yaptığından hoşlanmadığını bildir. Dokunmasını istemediğini söyle.




  • Hızla o kişiden uzaklaş. Hoşlanmadığın bir şekilde sana dokunana kişiden kaç. Bir daha o kişiyle asla yalnız kalma.




  • Yardım iste. Çığlık atabilirsin.




  • Kendine inan. Sen yanlış bir şey yapmadın.




  • Birisi sana uygunsuz bir şekilde dokunursa, durumu güvendiğini birine (annene, babana, bir akrabana, öğretmenine, doktoruna ya da güvendiğin başka bir yetişkine) anlat. Anlattığın kişi sana inanamazsa güvendiğin bir başka kişiyle konuş. Birisi sana inanıp yardım edene kadar vazgeçme.




  • Tehditlerin seni korkutmasına ve sessiz kalmana neden olmasına izin verme.




  • Birisi sana dokunur ve bunu aranızda bir sır olarak saklamanızı isterse, saklama.




  • Tehdit veya tacizde bulunan kişiden uzak durmak için elinden geleni yap. Kendini rahatsız veya güvensiz hissetmene neden olacak biçimde sana dokunan kişiyle yalnız kalma.

İYİ DOKUNMA VE KÖTÜ DOKUNMAYI NASIL ANLATMALIYIZ?


İyi Dokunma

Sevdiğin kişilerin sarılması ve öpmesi güzel bir şeydir.

Örneğin; uyandığında annenin sana sarılması ve öpmesi, babanın iyi geceler dilemek için sarılması ve öpmesi, anneanne ve büyükbabanın ziyarete geldiklerinde herkesin birbirini kucaklaması ve öpmesi.

Kötü Dokunma

Kendini rahatsız hissetmene neden olan tüm dokunmalar genellikle kötü dokunmalardır. Birisi sana istemediğin bir şekilde dokunduğunda bunu gizlemek zorunda değilsin. Kendinin kötü olduğunu düşünme. Kötü olan sen değil, sana kötü bir şekilde dokunan kişidir. Bedenin sana aittir. Sen istemiyorsan kimse sana dokunmamalıdır.

Maalesef bazı yetişkinler onlara duyduğun güveni kötüye kullanabilirler. Cinsel taciz daha büyük, daha yaşlı, daha güçlü kişilerin işlediği bir suçtur. Kendini suçlama ve kimsenin de seni suçlamasına izin verme.



Hazırlayan ve Derleyen
Esin TÜRKOĞLU

Psikolojik Danışman

Manisa Rehberlik Ve Araştırma Merkezi


KAYNAKÇA


  1. www.yeniden.org.tr

  2. YÖRET Vakfı, Barışçıl Okuldan Toplumsal Barışa Projesi Eğitmen Kitabı,

  3. Milli Eğitim Bakanlığı, 7-19 Yaş Aile Eğitim Programı Bilgi Bankası, 2008

  4. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Aile Eğitim Programı Kitapçığı, 2013


SINAVA HAZIRLIK SÜRECİ


  1. YGS-LYS SINAV SİSTEMİ

İrem ESER

Psikolojik Danışman

TBMM 85. Yıl Çok Programlı Lisesi


Çocuklarımızın yaşamında büyük yer kaplayan bir olgudur, sınav. Onların yaşamlarında ne kadar büyük değişiklik meydanahttp://3.bp.blogspot.com/-pzluao-azmm/u-e_btsxili/aaaaaaaaekc/ixgsp_-pxl0/s1600/147ygs.png

getiriyorsa, siz anne - babalarında yaşamlarında o kadar büyük değişiklikler meydana getiriyor. Evinizi ona göre organize ediyorsunuz, eş dost ziyaretlerini ona göre yapıyorsunuz, yatış kalkış saatiniz onun çalışma saatlerine göre ayarlanıyor. “Sabah kahvaltısını yaptı mı?”, “Öğlen yemeğini yedi mi?”, Çok mu uykusuz kaldı?” gibi daha da çoğaltabileceğimiz sorularla boğuşmaya başladıysanız: “Evet, sizin çocuğunuz sınava hazırlanıyor.” demektir.


Sınav sistemi konusunda bilgilenmeniz, çocuklarınızın sınav hazırlığı içinde olduğu zamanlarda onunla aynı dilden konuşmanızı, aynı kavramlarla olaylara bakmanızı, aynı pencereden olayları görebilmenizi sağlar. Bu nedenler ışığında bu bültenimizde sizlere sınav sistemi konusunda bilgi vereceğiz.

ÜNİVERSİTEYE GİRİŞ SİSTEMİNİN TEMEL İLKELERİ


  • Üniversiteye giriş sistemi iki aşamadan oluşur. Birinci aşama sınavı YGS (Yükseköğretime Geçiş Sınavı), ikinci aşama sınavı LYS (Lisans Yerleştirme Sınavı) dır.

  • YGS ve LYS puanları 100 ile 500 puan arasında hesaplanır.




  • Öğrencinin bireysel başarısında diploma notu eklenen puan esas alınır. Bunun adı “Ortaöğretim Başarı Puanı (OBP)''dır. Öğrencinin diploma notu 0,5'le çarpılarak OBP elde edilir.

  • Üniversite tercihi yapacak adaylar alan ayırt etmeksizin bölüm tercihinde bulunabilirler.

  • Örneğin bir TM ağırlıklı aday Mühendislik tercihi yapabileceği gibi MF ağırlıklı bir aday da Hukuk tercihi yapabilmektedir.



Yükseköğretime.........Geçiş.........Sınavı.........(YGS).........Genel Özellikleri:

  • YGS'de bütün okul türleri ve alanlarında ortak olarak okutulan derslerle ilgili sorular sorulmaktadır.

  • YGS ikinci aşama LYS (Lisans Yerleştirme Sınavı) sınavına girecek adayları seçmek için kullanılır.



  • Açıköğretim programları, Meslek Yüksekokulu ön lisans programlarına yerleştirilmek isteyen adaylar YGS sonuçlarına göre bu programlara yerleştirilirler.

  • İkinci aşama sınavına girebilmek için adayların YGS'den en az 180 puan almaları gerekmektedir.




  • YGS'de toplam 160 soru yer almaktadır.




  • 160 soru için öğrencilere 160 dakika zaman verilmektedir.




  • Her adaya tek bir kitapçık ve tek bir yanıt kâğıdı verilmektedir.




  • YGS sonunda 6 farklı puan türü hesaplanmaktadır.


YGS (YÜKSEKÖĞRETİME GEÇİŞ SINAVI)'DE HANGİ TESTLER YER ALMAKTADIR?



Lisans Yerleştirme Sınavı (LYS) Genel Özellikleri:

  • Genellikle Haziran ayının ikinci yarısında, iki hafta sonu uygulanır.




  • Adaylar 9. sınıf ve sonrasında okutulan programdan sorumludurlar.




  • YGS'den barajı geçen bütün adaylar hedefledikleri puan türüne göre istedikleri LYS'lere katılabilmektedir.

  • LYS'de 5 ayrı oturum vardır ve her oturum ayrı tarihlerde uygulanır.




  • Her oturumdaki test grubu için ayrı kitapçık kullanılır, yanıt kâğıdı ortaktır.

LYS (Lisans Yerleştirme Sınavı)'de Hangi Testler Yer Almaktadır?



  • LYS - 5 YABANCI DİL SINAVI

Yabancı Dil sınavı İngilizce, Almanca, Fransızca dillerinde sorularından oluşmaktadır. Aday istediği dilden sınava girebilmektedir. Yabancı Dil sınavında 80 soru vardır ve bu sorulara 120 dakika verilmektedir.

Hangi Alanlardan Sınava Girilir?


  • Fen - Matematik alanından tercih yapacak adaylar




YGS

YÜKSEKÖĞRETİME.........GEÇİŞ

LYS - 1

MATEMATİK.........-.........GEOMETRİ

LYS - 2

FEN BİLİMLERİ SINAVI




  • Türkçe - Matematik alanından tercih yapacak adaylar




YGS

YÜKSEKÖĞRETİME.........GEÇİŞ

LYS - 1

MATEMATİK.........-.........GEOMETRİ

LYS - 3

EDEBİYAT - COĞRAFYA SINAVI



  • Sosyal Bilimler alanından tercih yapacak adaylar




YGS

YÜKSEKÖĞRETİME.........GEÇİŞ

LYS - 3

EDEBİYAT - COĞRAFYA SINAVI

LYS - 4

SOSYAL BİLİMLERİ SINAVI



  • Yabancı Dil alanından tercih yapacak adaylar




YGS

YÜKSEKÖĞRETİME.........GEÇİŞ

LYS - 5

YABANCI DİL SINAVI

Girilen sınavlar sonucunda öğrencilere ilgili olan alanlarda puanlar hesaplanır ve hangi alanı istiyorsa ondan aldığı puan ve başarı sırasına bakılarak tercihleri yapılır.





  1. TEOG (TEMEL EĞİTİMDEN ORTAÖĞRETİME GEÇİS) SINAV SİSTEMİ


Dilek ÇALIŞKAN

Psikolojik Danışman

Dr. Ömer Faruk Meriç Ortaokulu



  1. TEOG NEDİR?

  • TEOG; Temel Eğitimden Ortaöğretime (liseye) Geçiş Sınavıdır.

  • TEOG sınavına sadece 8.sınıfta okuyan öğrenciler girebilir.

  • Öğrenciler TEOG sınavında 6 dersten sorumlu tutulmaktadır.

  • Dönemde üç yazılı sınavı olan derslerin (Türkçe, Matematik, Fen ve Teknoloji) ikinci yazılı sınavı, dönemde iki yazılı sınavı olan derslerin (İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi, Yabancı Dil) birinci yazılı sınavı yapılmayacaktır. Öğrencilerin TEOG sınav puanları bu yazılı sınavların puanı olacaktır.

  • TEOG Kasım ve Nisan ayında olmak üzere iki toplu sınav şeklinde yapılır.




  1. SINAV TARİHLERİ VE İÇERİK





  • Her dersten 20 soru sorulacaktır.

  • Sınavlarda öğrenciler müfredata göre sadece o güne kadar işlemiş oldukları konulardan sorumlu olacaktır.

  • Yanlış cevaplar doğru cevapları etkilemeyecektir. Bu yüzden öğrencilerin sınavda boş soru bırakmaması önerilmektedir.

  • TEOG sınav günleri okul diğer öğrencilere tatil olacak; o günler sadece TEOG sınavı yapılacaktır.

  • Öğrenciler herhangi bir olağan üstü durum olmadığı sürece sınavlara kendi okullarında gireceklerdir. Evde eğitim gören öğrencilerin sınavı evlerinde yapılacaktır.

  • 8. Sınıfta parasız yatılılık ve bursluluk hakkından faydalanmayı arzu eden öğrenciler ek olarak Parasız Yatılılık ve Bursluluk Sınavına (PYBS) tabii tutulmayacak, ortaöğretime yerleştirmeye esas puanı ile bu hakkı kazanıp kazanmadığı belli olacaktır.

  • Ortak sınavlara giremeyen öğrenciler; mazeret sınavına girebileceklerdir.

  1. SINAVIN DEĞERLENDİRİLMESİ VE YERLEŞTİRME İŞLEMLERİ

  • Her dersin katsayısı farklıdır. Kat sayısı yüksek olan dersler daha çok puan getirecektir.

  • Katsayılar aşağıdaki gibidir:


Dolayısıyla öğrencilerin Türkçe, Matematik, Fen ve Teknoloji sınavları daha çok puan getirecektir.



  • Öğrencilerin 6-7 ve 8. sınıftaki yılsonu başarı puanları (karne notları); TEOG yerleştirme puanlarına %30 oranında etki edecektir.

  • 1.Dönem TEOG sonuçları Ocak ayında, 2.Dönem sınav sonuçları Haziran ayında açıklanacaktır.

  • Yerleştirmeler Temmuz ayında yapılmaktadır.

  • Yerleştirmelerde her öğrencinin 25 tercih hakkı bulunmaktadır. Tercihler okul kodlarına ve okul türlerine göre yapılacaktır.

  • Ortaöğretim Yerleştirme Puanlarının eşit olması halinde;

  • TEOG Ortak Sınav Puanı,

  • Eşitliğin devam etmesi halinde 8. sınıf yılsonu başarı puanı

  • Eşitliğin devam etmesi halinde 7. sınıf yılsonu başarı puanı

  • Eşitliğin devam etmesi halinde 6. sınıf yılsonu başarı puanı yüksek olana öncelik verilecektir.

  • Bunların eşit olması halinde tercih önceliği ve özürsüz devamsız gün sayısının azlığı dikkate alınacaktır.

  • Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) tarafından gerçekleştirilen Uluslararası Bilim Olimpiyat Sınavları ve Matematik Olimpiyat Sınavları ile Proje Yarışmalarında, ulusal elemelerden geçtikten sonra ülkemizi temsil etme hakkı kazanan öğrencilere, katıldıkları yılın Yıl Sonu Başarı Puanına belirlenen oranda ek puan verilecektir.




  1. SINAV NEDİR? NE DEĞİLDİR?

  • Sınav; çocuklarımızın öğrenme yaşantılarını değerlendiren ve çocuklarımızın bir üst eğitim kurumlarına yerleşmesini sağlayan bir araçtır.

  • Sınav; anne babalığımızın ya da çocuklarımızın değerini ölçmez. Geleceğimizin tek belirleyicisi değildir. Çocuğumuzun başarısı/başarısızlığı, anne babaların başarısı/başarısızlığı demek değildir. Sınavda başarılı olmak mutlu olmanın tek yolu değildir.



  1. BAŞARIYI ETKİLEYEN FAKTÖRLER


Bireysel Faktörler;

  • Zekâ

  • Motivasyon

  • Öğrenme stilleri

  • Öğrenmeye karşı tutum

  • Aile desteği

  • Sosyoekonomik durum

ilgili resim

Çevresel Faktörler;

  • Arkadaş çevresi

  • Okul ve öğretmen etkisi




  1. ÇOCUKLARIMIZA NASIL YAKLAŞALIM?




  • Aileler, çocuklarının zekâlarını sınavla ölçme yanlışlığına düşmemelidir. “Zaten sorular bu seneden çıkıyormuş. Sen akıllıysan bu sınavı kazanırsın.” gibi yaklaşımlardan uzak durmalıdır.ilgili resim

  • Sınava hazırlanan öğrencilerin en fazla ihtiyaç duydukları kavramlardan biri aile desteğidir.

  • Başarılı öğrencilerle yapılan görüşmelerde “ailelerinin onlara destek olduklarını, ailelerinin başarılarında önemli bir paya sahip olduklarını” söylediklerini görüyoruz.

  • Sınava şeklen giren bir kişi olmasına rağmen, sınava hazırlanan tüm aile fertleri de bu sınav sürecini yaşamakta; maddi ve manevi olarak etkilenmektedirler.

  • Anne babalarda, kardeşlerde hatta akrabalarda beklentiler oluşmuştur. Ailenin beklentisi öğrencinin beklentisinin önüne geçtiği zaman bu beklentiler öğrenciye destek olmak yerine engel olacaktır.

  • Ailelerin öğrencilere sağlayacakları destek olumlu tutumlara; öğrenciler üzerinde oluşturacağı baskı ise olumsuz tutumlara yol açabilir.

  • Her anne-baba sınava hazırlanan çocuğuna destek olmak ister. Önemli olan doğru ve başarıyı artıracak destekte bulunmaktır.

  • Anne-baba sınavın kazanılması gereken bir savaş, hayatın tek amacı olarak düşünmez, çocuklarına üniversitesi  kazanmak için geçilecek bir basamak olduğunu hissettirirse çocuk daha güvenli bir şekilde sınava girecektir.

  • Sınava hazırlanmak öğrencinin; çalışmalarını sağlıklı bir şekilde yürütebilmesi için uygun koşulları sağlamak anne-babanın görevidir.

  • Aile, çocuğa sürekli “Çalış!demek yerine, “Ne yaptın? Nasıl gidiyor? Beraber gözden geçirmemizi ister misin? Bizlerden bir beklentin, bir isteğin var mı?” tarzında bir yaklaşımı tercih etmelidir.

  • Öğrencilerin sınava hazırlandıkları bu dönemde; alınganlık, kolay ağlama, odasına kapanma, öfkesini kontrol etmekte zorlanma ve agresif davranışlara sık rastlanmaktadır.

  • Verilmek istenen mesajlar anne-baba ya da çocuk tarafından yanlış algılanabilir. Anne-baba ya da çocuğun aklını meşgul eden düşünceler, endişeler ve stres iyi bir iletişim kurulmasını engelleyebilir. çocuklara yaklaşım ile ilgili görsel sonucu



  • Başaramaz!”, “Yapamaz!”, ”Çalışmayı bilmiyor!”, “Yeterince çalışmıyor!” vb. etiketlemeler; öğrencinin hem başarısını düşürecek hem de aşağılanma, yetersizlik duygusunu artıracaktır.

  • Anne-baba bazen sınava hazırlanmayı çocuğun sorumluluğundan alıp kendi sorumlulukları arasına katar. Unutulmamalıdır ki sınava hazırlanma sorumluluğu sadece öğrenciye aittir!

  • Anne-babalarda çok sık görülen davranışlardan biri, belki de motivasyon amaçlı başvurulan, ama asla motivasyon yaratmayan, çocuğun başarısını yakın çevredeki diğer çocuklarla/çocukların başarısıyla kıyaslama eğilimidir. Kıyaslama; öğrenciyi mutsuz eder, kaygı ve stresi arttırır, güven duygusuna zarar verir.

  • Sınav sürecinde sene boyunca eve misafir kabul etmemek, televizyon vb. açmamak, bütün programları iptal etmek öğrencinin üzerinde ekstra baskı yaratacaktır.

  • Çocuğumun mutlaka sınavı kazanıp kendini kurtarması gerekiyor.”, “Ben doktor olamadım. Çocuğum mutlaka doktor olacak.”, “Bir sürü para harcadım bunlar boşa mı gidecek!” gibi söylemler öğrencinin sınav kaygısını arttıracaktır.

  • Çocuklarımızla ilgili gelecek planlarını; okul döneminin, çocuk ve ergen olmanın getirdiği zorlukları göz önünde bulundurarak, onlarla birlikte yapalım!



Yüklə 418,11 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin