BİLGİ YÖNETİMİ ORTAMINDA PERFORMANS YÖNETİM MODELLERİNİN UYGULANMASI
APPLICATION OF PERFORMANCE MANAGEMENT PATTERNS
IN THE KNOWLEDGE MANAGEMENT MEDIUM
ÖZ
Arastırmanın Temelleri: Organizasyonlar süreçlerini, teknolojilerini ve insan kaynaklarının yönetimini daha mükemmel bir duruma getirmek amacıyla performans yönetim modellerini uygulamaktadır. Performans yönetim modelleri, son dönemde performans ölçümü konusunda yapılan çalışmalarla sürekli gelişen bir alan olarak karşımıza çıkmaktadır. Toplam (Dengeli) Başarı Göstergesi Modeli (Balanced scorecard) (BSC), EFQM Mükemmellik Modeli (The European Foundation for Quality Management Excellence Model) ve diğer mükemmellik modelleri, işletme ve akademinin tarama alanına objektif bir çerçeve sunmaktadır. İşletmelerin bilgi yönetimi uygulamaları ile performans yönetim modellerinin ilişkilendirilmesine dönük araştırmaların yeterli düzeyde olmadığı görülmektedir. Bu çalışmada literatür desteğiyle, bilgi yönetimi ve performans yönetim modellerinin entegre edilmesine odaklanılarak, uygulama konusunda özgün bir yol haritasının geliştirilmesi olasılığına cevap aranacaktır.
Arastırmanın Amacı: Bu çalısmanın amacı, ilk olarak performans ölçümü konusunda işletmeler tarafından yaygın olarak kullanılan Toplam (Dengeli) Başarı Göstergesi Modeli (Balanced scorecard) (BSC) ve EFQM Mükemmellik Modeli (The European Foundation for Quality Management Excellence Model)’nin teorik boyutlarıyla ele alınarak bunların bilgi yönetimiyle ilişkilerinin ortaya konulmasıdır. İkinci olarak, söz konusu modellerin bilgi yönetimi kapsamında uygulanmasına yönelik olarak teorik bir çerçevenin oluşturulmasıdır.
Veri Kaynakları: Bu çalısmada kullanılan bilgi ve veriler performans yönetim modelleri ile ilgili yayınlanmış olan yerli ve yabancı literatürden elde edilmistir.
Ana Tartısma ve Sonuçlar: Son dönemde işletmelerin rekabet performansı, başta globalleşme olmak üzere teknolojik değişikler, müşteri talebindeki farklılaşma ve karmaşık bilgi yönetimi uygulamaları gibi faktörler nedeniyle etkilenmektedir. Bunun sonucunda, bilançoda gösterilmeyen fakat işletme için üstünlük veya zayıflık ifade eden, yine işletme çalışanlarının zihninde yer alan entelektüel değerlerle ilgili performans metriklerine daha fazla vurgu yapılmaktadır. Bu kapsamda bilgi yönetimi ortamında yararlanılabilecek olan başlıca performans yönetim modellerinin (Dengeli) Başarı Göstergesi Modeli (Balanced scorecard) (BSC) ve EFQM Mükemmellik Modeli (The European Foundation for Quality Management Excellence Model) olduğu görülmektedir. BSC modeli, bir organizasyonun stratejisiyle birlikte insan sermayesi, bilgi sermayesi ve örgütsel sermayeden oluşan bütünü belirleyen bir çerçevedir ve stratejileri uygulamada yararlanılan bir araç olarak karşımıza çıkmaktadır. Bir diğer performans yönetim modeli olan EFQM Mükemmellik Modeli, ilgili kuruluşlara mükemmelliğe giden yolun neresinde olduklarını gösteren, karşılaştıkları darboğazları saptamalarını sağlayan ve onlara uygun çözümlere ulaşabilmeleri için gerekli olan yaklaşımın kullanılmasını öneren bir araçtır. Her iki modelin de farklı yaklaşım ve çerçeveler aracılığıyla ve kendine özgü süreçlerle uygulamaya geçirilebileceği anlaşılmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Performans Yönetim Modelleri, BSC Yöntemi, EFQM Mükemmellik Modeli, Bilgi Yönetimi.
BİLGİ YÖNETİMİ ORTAMINDA PERFORMANS YÖNETİM MODELLERİNİN UYGULANMASI
APPLICATION OF PERFORMANCE MANAGEMENT PATTERNS
IN THE KNOWLEDGE MANAGEMENT MEDIUM
ABSTRACT
Content : Organisations apply the performance management patterns in an attempt to get dreamier case for their processes , technologies and human resources managements . The performance management patterns appear as a scope that is constantly rising with the studies about performance measure performed in the recent epoch .Balanced Score Card , the European Foundation for Quality Management Excellence Model and the other excellence models offer an objective insight into the scan field of foundation and academic . It is seen that the researches about correlated with knowledge management application of foundations and the performance management models are not adequate. In this study , it is sought an answer for improving a unique route-map probability about application , by focusing on integrating the knowledge knowledge management and the performance management models with the help of litteratuer .
Aims : The aim of this study is , firstly, to set forth the relations with the knowledge management by handling with the teoric dimesions of Balanced Score Card and the European Foundation for Quality Management Excellence Model , commonly used by foundations about the performance measure . Secondly , it is offered a teorical frame –work which is aim at the application of these models in the knowledge management .
Data Sources : The knowledge and the data used in this study are got from local and foreign litterateur , published about performance management models .
Result and Discussion : In recent epoch , foundations competition performance is affected by globalisation , technological variations , differenciation in customer demand and application of complex knowledge management .
At the end of this , it is more emphasized on the performance metric about intellectual values that is not shown in balance sheet but expressed a superiority or gracility for the foundation employees’ mind . In this content , it is seen that the leading performance mangement models are Balance Score Card and European Foundation for Quality Management Excellence Model , which will be used in the knowledge management medium . Balance Score Card Model is a frame-work , determining the whole that is consisted of human capital with the organisation strategy , knowledge capital and organisational capital and it is occured as a means used in application of the strategies . Yet another performance management model , the European Foundation for Quality Management Excellence Model , is a means that show where they are in the way towards excellence , provide to determine their bottlenecks , and offer to use necessary approach . It is understood that both of two models can be applied in terms of different approach and frame-works , and with the idiocratic processes .
Keywords: Performance Management Models, BSC Method, EFQM Excellence Model, Knowledge Management
GİRİŞ
Performans ölçümü, son dönemde çeşitli disiplinlerden gelen çıktılar sayesinde başarı ve büyümede temel çözüm olarak görülmeye başlanmıştır. Diğer taraftan, son dönemde yoğunlaşan rekabet, globalizasyon ve teknoloji patlaması gibi nedenlerden dolayı örgütsel öğrenme, bilgi yaratma ve yenilik yapma kapasitesi rekabet avantajının hakim faktörleri olarak ortaya çıkmıştır. Bu gelişmelerin bir sonucu olarak organizasyonların bilânçolarında gösterilmeyen fakat organizasyon için bir üstünlüğü veya zayıflığı ifade eden, yanı sıra çalışanların zihninde yer alan yumuşak konularla ilgili performans metriklerine daha çok vurgu yapılmakta ve geleneksel finansal ölçülerin ötesine geçerek araştırma yapmaya yönelinmektedir (Ioannou, Prastacos ve Soderquist, 2005). Böylece performans ölçümünün, bir taraftan karşılaşılan sorunlara yönelik bir çözüm aracı olarak nitelendirildiği, diğer taraftan da bilgi yönetimi sürecinde yararlanılan ve geleneksel mali tablolarda gösterilmeyen aktiflerin büyüklüğünü değerlendirme metriği şeklinde ele alındığı anlaşılmaktadır. Özünde performans ölçümü, geçmişte gerçekleştirilen eylemleri nitelendirme sürecidir. Bu kapsamda hissedar değerini ölçme, faaliyet tabanlı maliyet hesaplaması, Balanced Scorecard (BSC), performans piramidi, makro süreç modeli, işletme ölçüm kartı ve diğer işletme mükemmellik modelleri, işletme ve akademi farkı olmaksızın radar ekranı gibi nesnel bir çerçeve oluşturmaktadır (Sureshchandar ve Rainer Leisten, 2005). Carrillo ve arkadaşları (Carrillo, Anumba ve Kamara, 2000), bilgi yönetiminin, anahtar performans göstergeleri ve başka performans ölçüm yaklaşımları ile entegre edilebileceğini öne sürmüştür. Bazı organizasyonların, Balanced Scorecard ve EFQM Mükemmellik Modeli gibi çeşitli işletme performans ölçüm modelleri uyguladıkları görülmektedir. Bu çalışmada, en yaygın olarak başvurulan performans yönetim modellerinden Balanced Scorecard ve EFQM Mükemmellik Modelleri üzerinde durularak kapsamlı bir literatür taraması yapılacak, söz konusu modellerin bilgi yönetimi bağlamında uygulanabilmesi konusunda özgün yol haritaları oluşturulmaya çalışılacaktır.
1. BİLGİ YÖNETİMİ
Günümüzün hızla değişen hiper rekabetçi işletme eko-sistemindeki her bilgi çalışanı, çok defa yenilikçi ve güncel gelişmelerin farkında olarak, işlevsel biçimde başka çalışanların bilgi ve deneyimlerinden öğrenme gereksiniminde olmaktadır. Bilgi, işletme stratejisini destekleyen herhangi bir işletme faaliyetinin temel elemanı ve kritik kaynağıdır (Kerschberg, 2001). Bilgiyi, doğru çalışan için doğru zamanda ve doğru yerde bulundurmak, bu yönde organizasyonun yeteneklerini geliştirmek ve sürdürmek hayati bir önem taşımaktadır. Etkili bir bilgi yönetimi, bilgi paylaşımı ve işbirliği süreci için kritik önem taşımaktadır (Nevo ve Wand, 2005). Bilgi kaynağına ulaşma, kritik önemdeki bilgileri elde etmeye devam etme ve bunları başarılı şekilde kaldıraçlama, organizasyonların daha yüksek performans göstermesini sağlayacaktır. Bu kapsamda bilgi yönetimi, piyasada rekabetçi kalma ve çevresel meydan okumalarla yüzleşmek için varılması öngörülen örgütsel hedeflere ulaşmada, bilginin kullanıldığı tüm aktviteleri kapsamaktadır (Greiner, Tilo Bohmann ve Krcmar, 2007). Literatürde çok sayıda bilgi yönetimi tanımı olduğu görülmektedir. Gloet and Terziovski (2004), bilgi yönetimini, “müşteri değerini arttırma, yenilik yapılmasını teşvik etme, daha üst performansa olanak verme, yeni kapasiteler yaratan deneyim, bilgi ve uzmanlığa erişme ve tüm bu süreçlerin formalleştirilmesi” olarak tanımlamaktadır.
Bilgi yönetimi; yenilik yapma, bilginin yaratılması, edinilmesi, örgütlenmesi, uygulanması, paylaşımı ve yeniden üretilmesi gibi süreçlerden oluşan, entelektüel sermayeyi değerleme ve transfer etme süreci olarak tanımlanabilir. Bilginin tanımlanması, karmaşık, tartışmalı ve farklı biçimlerde yorumlanabilen bir nitelik taşımaktadır. Bilgi yönetimi literatürünün büyük bölümü, bilgiyi çok geniş anlamı olan kavramlarla, temelde bir organizasyonun tüm yazılımını da kapsayan bir çerçevede ele almaktadır. Bu bakış açısı, insanların yetenekleri ve daha çok dokunulamaz bilginin yanı sıra yapılandırılmış veri, patentler, programlar ve prosedürleri kapsamına almaktadır. Yine sözü edilen çerçeve, yeni iş yapma yöntemlerinin geliştirilmesi, problemlere yeni çözümler getirilmesi, durumların analiz edilmesi, iletişim kurulması ve örgütlenme işlevi gibi aktiviteleri içerir. Ayrıca, sözü edilen bakış açısı, müşteri ve tedarikçilerle ilişkilerin yanı sıra, kültür, alışkanlık, değerler ve becerileri de kapsar. Bu kapsamda bilgi yönetimi, organizasyonun “bildiği şeyi” değerlendirmesi için sistematik ve stratejik olarak ifade edilen bir program olmaktadır ( Ellen, 1998). Bilginin yaratılması, açık ve örtülü bilgi arasında sarmal biçimde ortaya çıkan etkileşimler süreciyle mümkün olmaktadır. Söz konusu bilgi türleri arasındaki etkileşimler, yeni bilgi yaratılmasına yol açabilir. Bu iki kategorinin kombinasyonu, aşağıda sıralanmış olan ve SECI olarak bilinen dört çevrim modelinin kavramsallaştırılmasına olanak vermektedir. Bunlar (Yang ve Chuan Ho, 2007);
-
Dışsallaştırma (Externalization) : örtülü bilgiden açık bilgiye,
-
Kombinasyon (Combination),
-
İçselleştirme (Internalization) : açık bilgiden örtülü bilgiye ve
-
Sosyalizasyon (Socialization) şeklinde sıralanmaktadır.
Diğer taraftan, SECI modeli, tek başına bilgiyi yaratma ve kendiliğinden mükemmel olma düşüncesi olarak hizmet etmez. Yanı sıra tamamen soyuttur. Darroch ve McNaughton (2002), bilgi yönetiminin, organizasyonun uzun dönemdeki yararı doğrultusunda bilginin etkin ve etkili biçimde kullanılmasını sağlayan, bilgi akışının yönetildiği, bilginin konumlandırıldığı ve yaratıldığı yönetim fonksiyonu olduğunu belirtmektedir. Sözü edilen yazarlara göre, bir organizasyonun yeteneğini bilgi yönetimiyle sergilemesi, bilgi yönetimi ve bilgi odaklılığın yöneticiler tarafından uygulamaya konulan stratejileri etkileyen işletme felsefesine rehberlik etmesi anlamına gelmektedir.
Parlby and Taylor (2000), bilgi yönetiminin, bir organizasyonun düşünme gücünün kullanılması, yeni fikirlerin geliştirilmesi ve yenilik yapılmasının desteklenmesi süreçleriyle ilgili olduğunu ileri sürmektedir. Aynı zamanda bilgi yönetimi, bilgiyi ne zaman, nerede veya kim tarafından gereksinildiği önemli olmadan organizasyon için mevcut ve kullanılabilir hale getiren görüş ve deneyimi içine alan bir süreçtir. Bilgi yönetimi, formal olarak kayıtlı veya kişinin aklında bulunsa da uzmanlık ve know-how’a kolayca erişimi sağlamaktadır. Yine bilgi yönetimi işbirliğine, sürekli öğrenmeye, bilgiyi paylaşmaya ve sürekli öğrenmeye de olanak sağlar. Ayrıca bilgi yönetimi, daha iyi karar alınmasını destekleyerek entelektüel aktiflerin daha iyi anlaşılması, kullanımı ve etkinliğinin sağlanması, katkıda bulunması ve bunlara değer biçilmesini de olanaklı duruma getirir.
Bilgi yönetiminin amacı, organizasyona değer katmaktır. Bilgi yönetiminin temel hedefi, organizasyonun değişen çevreye uyum sağlamasına ve öğrenmesine olanak sağlamak için bilgi kaynaklarının ve bilgiye ilişkin yeteneklerinin harmanlanmasıdır. Bundan dolayı bilgi yönetimi uygulamaları genellikle açıkça ifade edilen bilgiden ziyade, organizasyon içerisinde öğrenilen ve tecrübe edilen bilgiyi, faaliyetleri sırasında bir sonraki aşamada kullanarak çalışanların sahip olduğu örtülü bilginin ortaya çıkarılmasını amaçlar. Bilgi yönetimi, veri toplamanın çok daha ötesine geçerek elde edilen enformasyonun yönetilmesini ele alan bir süreçtir (Kim, 2000).
Bilgi yönetimi süreçleri dairesel bir model etrafında ve aşağıdaki aşamalar halinde karşımıza çıkmaktadır (Bose, 2004):
-
Bilginin yaratılması: Bilgi öncelikle, çalışanların deneyim ve becerilerinden ortaya çıkar. Bilgi, çalışanlar yeni iş yapma tarzı belirlediğinde veya know-how geliştirdiğinde yaratılmış olur. Bazen organizasyonda gereksinilen bilgi bulunmazsa araştırma laboratuarlarından elde edilen bilgi, işletme organizasyonuna dışsal bilgi şeklinde ve teknoloji transferi yoluyla getirilir.
-
Bilginin elde edilmesi: Bilginin yaratılması, onun veri tabanında işlenmemiş haliyle depolanmasını gerektirir. Çok sayıda organizasyon, bilgiyi elde etmek amacıyla farklı türde bilgi depoları kullanır.
-
Bilginin rafine edilmesi: Yeni bilgi eyleme geçirebilmesi bağlamında düzenlenmiş olmalıdır. Bu durum, insaların örtülü bilgisinin veya önsezilerinin olduğu yerde bilginin, açık bilgi ile birlikte rafine edilerek elde edildiğini gösterir.
-
Bilginin depolanması: Örtülü ve açık bilginin kodlanması, bilginin anlaşılabilir ve daha sonra da kullanılabilir hale getirilmesine yardımcı olur.
-
Bilginin yönetilmesi: Bilgi bir kütüphane gibi sürekli güncellenmelidir. Onun konu ile ilgili ve kesin olduğu doğrulanmalıdır. Dolayısıyla çok sayıda şirket, bilgilerini sürekli güncellemek amacıyla bölümlerini iyi tanımlamışlardır.
-
Bilginin dağıtılması: Bilgi, organizasyondaki birisi herhangi bir yerde veya zamanda ona gereksinimi olduğunda yararlı bir formatta mevcut hale getirilmelidir. Grup yazılımı, internet, intranet ve diğer benzer nitelikteki teknolojiler bilginin dağıtılmasına yardım eder.
Du Plessis ve Boon (2004)’a göre bilgi yönetimi, işletme stratejisi ile aynı doğrultuda ve müşterilerin yararına olacak şekilde ürün ve hizmetlerin tesliminde bir şirketin hız yeteneğini arttıran bir aktif olarak; bilginin kaldıraçlanması, yaratılması ve harmanlanması ile paylaşılmasını yönetmek amacıyla başvurulan planlı ve yapılandırılmış bir yaklaşımdır. Bilgi yönetimi, üç düzeyde yani birey, takım ve organizasyonel düzeylerde gerçekleştirilir. Aynı şekilde bilgi yönetimi, çeşitli perspektifleri, yani insanlar, süreç, kültür ve teknoloji perspektiflerini bir araya getiren, bilginin yönetimine eşit ağırlık verilmesini sağlayan bütünsel bir çözümdür. Davenport, ve Prusak (1993), bilgi yönetimi sürecinin, bilginin elde edilmesi, yaratılması, bir araya getirilmesi, uygulanması veya yeniden kullanılması konuları ile ilgili olduğunu açıklamaktadır. Bilgi yönetimi sürecine ilişkin bazı örnekler aşağıda sıralanmaktadır:
-
Bilginin Elde Edilmesi: Çok sayıda kaynak arasında araştırma yaparak ve gereksinimleri anlayarak mevcut bilgiyi ortaya çıkarmak,
-
Bilginin Yaratılması: Film yapımı, makale veya kitap yazımı, reklamcılık gibi konularda araştırma faaliyetlerinin yürütülmesi,
-
Bilginin Sunumu: yayınlama, düzenleme ve tasarım çalışması,
-
Mevcut bilginin uygulanması veya kullanımı: denetim, tıbbi analiz,
-
Bilginin yeni bir amaç doğrultusunda yeniden kullanımı: bilginin üretim ve yazılım geliştirme sürecinde kaldıraçlanması.
2. FİRMA PERFORMANSI VE BİLGİ YÖNETİMİ
Firma performansının belirlenmesi, uzun süredir çok tartışılan ve üzerinde çok az konsensüs bulunan bir konudur. Günümüzde, Araştırma ve Geliştirme (Ar-Ge) harcamaları, internet ve web uygulamaları, insan kaynakları ve müşteri kazanılması gibi şirketlerin performansını önemli ölçüde etkileyen, maddi olmayan aktiflerin ölçümü konusu hala tartışmalıdır. Söz konusu dokunulamaz aktifler, bunların ölçümünden bile karmaşık olan finansal raporlarda yer almamaktadır. Bilgi yönetim sistemlerinin, organizasyonların performansı üzerine pozitif bir etki yaptığı uygulayıcı toplulukların yanı sıra akademik topluluk tarafından da kabul edilmektedir (Lev, 2001).
Örgütsel bilgi, açık ve örtülü bilgiden oluşan bir bilgi karmasıdır ve bilgi yönetiminin rolü, örgütsel bir aktif olarak mevcut olan farklı bilgi türlerini kaldıraçlamak ve ortaya çıkarmaktır. Bununla birlikte, bilgi yönetimi konusunda karşımıza çıkan anahtar bir konu da organizasyonun bilgi yönetiminden sağladığı olası yararların saptanmasıdır. Bilgi yönetimi stratejileri, bunların etkinliğini ve etkililiğini değerlendirmek amacıyla performans ölçüm seti ve bilgi yönetimi girişimleri arasındaki karşılıklı etkileşimleri açık bir şekilde göstermede yararlı olacak performansa dayalı bir yaklaşımı başarıyla uygulamaya olanak verecektir (Carrillo, Anumba ve Al-Ghassani, 2003).
Stratejik yönetim literatüründe, bilgiye dayalı firma perspektifi geliştirilmiştir. Söz konusu perspektifte, örgütsel bilginin, firma için değer yaratmada kullanılan kaynakların ve dokunulabilir aktiflerin biçimlendirendirildiği süreçlerde, prosedürlerde ve bireysel çalışanlarda bulunduğuna inanılmaktadır. Bu durum, dokunulamaz aktifler olarak bilginin, firma performansını arttırma ve rekabet avantajı yaratan dokunulabilir aktiflerin kullanımı üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğunu göstermektedir. Bilgi yönetiminin işletme performansı üzerinde etkisi bulunduğuna ilişkin çok sayıda çalışma bulunmaktadır (Becerra-Fernandez ve Sabherwal, 2001).
Bununla birlikte, bilgi yönetiminin işletme performansı üzerindeki olası etkisini değerlendirmede önemli bir problemin varlığına işaret edilmektedir. Bu yüzden performans önemli bir konudur ve performans ölçüm modelleri, bilgi yönetimine dönük yapılandırılmış bir yaklaşım geliştirilmesinde bir temel oluşturur. İşletme performansını ölçüm modelleri, organizasyonları süreç, insan ve ürünle ilgili olarak ortaya çıkan geniş çaptaki işletme performansı konularını ölçüme odaklanmada giderek teşvik edici olmaktadır. Son dönemde yapılan bir araştırmada, inşaat sektöründe faaliyet gösteren organizasyonların yüzde otuz beşten fazlasının ya BSC Modeli ya da EFQM Mükemmellik Modeli’ni kullandıkları ve yaklaşık yüzde yirmi beşinin de diğer yöntemleri tercih etkileri anlaşılmıştır. Yine dengeli başarı göstergesini (BSC) veya EFQM Mükemmellik Modeli’ni kullanan organizasyonların yüzde doksandan fazlasının kısa dönemde, bir bilgi yönetimi stratejisine sahip oldukları görülmüştür. Bununla birlikte, örnek olay çalışmalarında tanımlanan önemli bir faktör, bilgi yönetimi ve işletme performansının iyileştirilmesi çabaları arasında bir koordinasyon olmayışıdır (Carrillo ve diğ., 2003).
Diğer taraftan, sürdürülebilir performans yönetimi veya sürdürülebilir büyüme çağdaş organizasyonların ulaşılmasını arzu ettiği bir amaçtır. Son yıllarda, kapsamlı bir kalite değerlendirme yöntemi olarak ortaya çıkan BSC Yöntemi, organizasyonun düzenli biçimde kendisini değerlendirmesi ve başarısını ölçmede hem kalitatif hem de kantitatif ölçülerin eşit önemde olduğu düşüncesini desteklemektedir. Üretimden Pazar etkenlerine değişen yönelim, yeni kalite göstergelerinin yaratılmasını gerektirmektedir. Tüm bu değişimler, kalite sistemi düşüncelerini ve kalite yönetim sisteminin sürekli iyileştirilmesini gerektirmektedir. Anahtar işletme faktörlerine yönelik bütün yönelim, mükemmellik modeliyle (Avrupa’da EFQM Mükemmellik Modeli, Amerika’da Malcolm Baldrige v.s.) birlikte gelmektedir. Bunlar önceden reçete olarak kabul edilmez fakat organizasyonun gereksinmelerine göre adapte edilirler (Bozic, 2005).
Mükemmel bir organizasyon, yetenekli bir liderlik ve yönetimin bir arada bulunmasını gerektirir fakat bunların her ikisinin karşılıklı etkileşimi olmadan da başarılı olamaz. Tüm mükemmellik çabasında önemli olan şey, standardize bir yaklaşımla aynı süreçten biraz daha ileride olmak değil aynı zamanda, stratejik bir farklılaşmayı ortaya koymaktır. İşletme performansının bilgi yönetimiyle ilişkilendirilmesi, üst yönetimin bilgi yönetimi stratejisine uyumun gerekli olduğuna ikna edilmesinde güçlü bir işletme analizini oluşturabilir ve özellikle bilgi yönetiminin yararlarını gösterme yeteneği gerekli olduğunda, rekabetin fonlanmasında daha da önemli olmaktadır. Bilgi yönetimi girişimlerinin etkililiğini ve etkinliğini belirlemede önerilen iki performans ölçüsü, uygun girişimlerin seçilmesini garanti etmez fakat söz konusu girişimlerin, işletme performansı ve spesifik performans ölçülerine göre etki düzeyi açısından derecelendirilmelerine olanak sağlar. Günümüzde artan sayıda organizasyonun, bilgi yönetiminin performans ölçümleriyle kolayca ilişkilendirilebileceğini ifade eden BSC Modeli ve EFQM Mükemmellik Modellerini uyguladığı görülmektedir (Carrillo ve diğ., 2003).
Bilgi yönetiminin, bir organizasyonun performansı üzerine etkisi, bilgi yönetiminin organizasyonun piyasa gücüne katkıda bulunan en değerli çerçeve olduğu yerde, onu destekleyen yeteneğiyle sıkı biçimde ilişkilidir. Bilgi yönetiminin, bir organizasyonun performansı üzerine etkisini ölçmeye yönelik en mantıklı ve en iyi yaklaşım, bilgi yönetiminin organizasyonun kapsamlı performans ölçüm sistemleriyle bağlantısının kurulmasıdır. Bu yaklaşım, bireysel proje veya süreçlerde ya da örgütsel düzeyde gerçekleştirilebilir. Bilgi sezgiyle öğrenilecek kadar açık olsa bile kişi, onun değerini sayılarla açıklamaya çalıştığında, herhangi bir işletme organizasyonundaki anahtar değer yaratıcılarından birisidir (Bose, 2004). Bilgi yönetimi kapsamında yararlanılan bir performans yönetimi sistemine ilişkin bazı varsayımlar aşağıda sıralandığı gibidir (De Gooijer, 2000).
-
Bilgi yönetimi performans çerçevesi, işletmenin performans çerçevesinden izole edilemez.
-
Kişisel çalışma planları, takım hedefleri, işletme birim hedefleri ve organizasyonun anahtar alanları arasında şeffaflık ve doğrudan ilişki vardır.
-
Performans ölçümüne karşı belirgin kıyaslamalar vardır.
-
Performans göstergeleri kesindir.
-
Bilgi yönetimi bir işletme prensibidir ve organizasyonun işinin tüm yönlerinde yer alır.
3. PERFORMANS YÖNETİM MODELLERİ
Rouse ve Putterill (2003), performans yönetimini “daha iyi olma hedefini ortaya koyarak, beklentilerle ortaya çıkan sonuçların karşılaştırılması” olarak tanımlamaktadır. Yazarlara göre, performans yönetim sisteminin başlıca uygulanma nedeni daha iyiye ulaşılması hedefidir. Bu görüş, performans ölçülerinin bireylerin karar almalarını daha da iyileştirme, onlara rehberlik ederek motive olmalarını sağlamak suretiyle hedeflere ulaşmalarının desteklenmesi için oluşturulduğunu ileri süren Dumond tarafından da desteklenmektedir (Dumond, 1994). Performans yönetim sistemi, peformansın ne olduğunu tanımlamada önemli olmaktadır. Lebas ve Euske (2002), “bugün yapılan şey, yarının ölçülen değerinin sonuçlarına götürecektir” diyerek, performansın daha kabul edilebilir bir tanımını yapmaktadır. Performans yönetim sisteminde performansın ölçümü, rakibin performansı veya daha önceden belirlenmiş olan bir kaç kriterle ilgilidir.
Lebas (1995)’a göre, firmanın geleneksel yönetsel muhasebe modeli, ürün maliyetine odaklıdır ve performansı gelir olarak tanımlar. Yani satış ve maliyetler arasındaki fark firma performansını oluşturur. Bourne ve Neely (2000), “geleneksel muhasebeye dayanan performans ölçüleri, işletmenin performansı veya kapsamlı sağlığıyla ilgili olmaktan ziyade daha çok yöresel bölümsel performansıyla ilgilidir ve geriye dönük, içeriye odaklı, finans merkezli olarak karakterize edilir” demektedir. Bu “performans ölçüm devrimi” boyunca BSC, Performans Piramidi (Performance Pyramid) ve Performans Prizması (Performance Prism) gibi çok sayıda performans yönetim sistemi geliştirilmiştir. Bu sistemlerin hedefi, organizasyonların hedeflerine ve performanslarına göre değerlendirilmelerini yansıtan bir dizi ölçünün tanımlanmasına yardım etmektir. Bu sistemler genellikle, finansal ve finansal olmayan ölçüleri dengeleyecek niteliktedir ve çok boyutludurlar. Yine ölçütün kapsamı, etkili performans ölçümü elemanlarını ve ölçüm sistemlerine ilişkin işlevleri ortaya koyacak biçimde geliştirilmiştir. Frigo ve Krumwiede (1999)‘ın gerçekleştirdiği bir ankete göre, şirketlerin %40 ile %60’lık bölümü, 1995 ve 2000 arasında ölçüm sistemlerini önemli ölçüde değiştirmiştir. BSC Modeli ve EFQM Mükemmellik Modelleri, organizasyonun stratejisini kapsamlı performans ölçüleri setine dönüştürmektedir. Bu ölçüler, iyileştirme fırsatlarının ortaya konulmasını ve endüstri performansına karşı, hedefler belirlenmesini, performansın izlenmesini ve kıyaslama yapılmasını gerektirir. Kalite ölçüm olmadan iyileşmez (Reichheld, F.F. ve Sasser, 1990). BSC Modeli ve EFQM Mükemmellik Modeli, yenilik yapılmasını daha da kolay hale getiren öğrenme ve bilgi yönetimi boyutlarını bir araya getirirler.
Dostları ilə paylaş: |