Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme
Sözleşme’nin İlgili Hükümleri
Birinci kuşak hakları düzenleyen ve Birleşmiş Milletler tarafından etkili bir koruma mekanizması oluşturan Sözleşme, Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme’dir51 (MSHS). Sözleşme’nin 2. maddesi ayrımcılığı Sözleşme’de korunan haklarla sınırlı olarak yasaklarken, 26. maddesi yasalar önünde eşitliği ve ayrımcılığa uğramama hakkını ortaya koyar. Başka bir ifadeyle, Sözleşme’de koruma altına alınmamış olsa dahi, ulusal mevzuatın düzenlediği her hak bakımından ayrımcılık, 26. madde kapsamında yasaklanmıştır. Sözleşme’nin 3. maddesi kadın ve erkeğin medeni ve siyasi haklar açısından eşitliğini ifade ederken, 4. madde hakların sınırlandığı durumlara ilişkin ayrımcılık yasağını, 23. madde evlilik kapsamında eşler arasında eşitliği, 24. madde çocuklara ilişkin ayrımcılık yasağını, 25. madde seçme ve seçilme hakkında eşitliği, 27. madde azınlık hakları kapsamında din, dil ve kültürel haklarda eşitliği ortaya koymaktadır.
Sözleşme’ye ek olarak bugüne kadar iki ihtiyari protokol kabul edilmiştir. Bu protokoller, İnsan Hakları Komitesi’ne bireysel başvuru yolunu düzenleyen Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşmeye Ek İhtiyari Protokol52 ile Ölüm Cezasının Kaldırılmasını Amaçlayan, Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme’ye Ek İkinci İhtiyari Protokol’dür.53
Türkiye Sözleşme’ye 2003 yılında, Ek İhtiyari Protokol’e (birinci protokol) ise 2006 yılında taraf olmuş ve Sözleşme’nin onaylanması sırasında etnik, dini ve dilsel azınlıklara ilişkin 27. maddeye çekince koymuştur. Dolayısıyla, etnik, dini ve dilsel azınlıkların kendi kültürlerinden yararlanma, kendi dinlerini öğretme ve uygulama ve kendi dillerini kullanma haklarının kapsamı sınırlandırılmıştır. Söz konusu çekince, bu hakların, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve Lozan Barış Andlaşması’nın ilgili hükümlerine uygun olarak yorumlanmasını ve uygulanmasını öngörmektedir.
Türkiye, Ek İhtiyari Protokol’e taraf olurken, yasalar önünde eşitlik ve ayrımcılık yasağına yer veren 26. madde ile ilgili başvurularda, sadece Sözleşme’de yer verilen haklara ilişkin başvuruları tanıyacağını belirtmiştir. Bunun anlamı, MSHS bağlamında Türkiye’den yapılacak başvurularda ayrımcılık yasağının sadece birinci kuşak haklarla sınırlandırıldığı ve Sözleşme’de düzenlenmeyen ekonomik, sosyal ve kültürel haklar açısından ayrımcılık yasağını düzenleyen 26. maddeye dayalı bir şikâyette bulunmanın mümkün olmadığıdır. Ancak, Sözleşme’nin uygulanmasını denetlemekle yetkili İnsan Hakları Komitesi’nin, Sözleşme’ye ve Ek İhtiyari Protokol’e ilişkin olarak sunulan çekincelerle ilgili 24 No’lu Genel Yorumu’na bakıldığında, Komite’nin bu tür çekinceleri geçerli bulmadığı görülmektedir. Söz konusu Genel Yorum’a göre, eğer bir devlet Sözleşme’ye taraf olurken bir hükme çekince koymadıysa, daha sonra Ek İhtiyari Protokol’e taraf olurken, o hükmü Komite denetiminden çıkartmak üzere çekince koyamaz. Bu halde, Türkiye Sözleşme’ye taraf olurken 26. maddeye çekince koymadığından, Ek İhtiyari Protokol’e taraf olurken 26. maddenin denetim kapsamını sınırlamak üzere koyduğu çekince geçersizdir. Bu nedenle de, MSHS kapsamında olmayan, ancak ulusal mevzuat tarafından koruma altına alınmış her hak (örneğin, çalışma hakkı, sosyal güvenlik hakkı, sağlık hakkı vs.) bakımından da, İnsan Hakları Komitesi’ne ayrımcılık yapıldığı iddiası ile başvurmak mümkündür.
Dostları ilə paylaş: |