Birleşmiş Milletler Şartı Temelli Denetim Usulleri
BM’nin insan haklarının korunması ve geliştirilmesi kapsamında oluşturduğu sistem çerçevesinde, andlaşmalara dayalı mekanizmalar ve bildirgelere ek olarak, şart temelli mekanizmalar olarak adlandırılan çeşitli araçlar da mevcuttur. Bu mekanizmalar, herhangi bir sözleşmeye bağlı olmadan işlemektedir. Özellikle Uluslararası Çalışma Örgütü’nün II. Dünya Savaşı sonrası dönemde ortaya çıkardığı ve BM’nin de sonraki yıllarda kabul ettiği, “üye devlet temeline dayalı sözleşme dışı koruma ve denetim mekanizmaları” hukuksal yaptırım yönünden eksiklik taşısalar da insan haklarının korunması açısından ilerletici ve işlevli olmuştur.
BM insan hakları sisteminin en tepesinde, 2006 yılında İnsan Hakları Komisyonu yerine oluşturulan İnsan Hakları Konseyi bulunmaktadır. Üye ülke temsilcilerinden oluştuğu için oldukça siyasi bir yapıya sahip olan Konsey, seçilmiş 47 üye ülkeden gelen kişilerden oluşmaktadır. Bu organ yıl içerisinde toplanarak, insan haklarıyla ilişkili meseleleri görüşür ve BM’nin insan hakları alanındaki çalışmaları için öncelikli alanları belirler. Bu kapsamda özel raportörler veya çalışma grupları atanmakta veya bir bildirgenin ya da sözleşmenin hazırlanması için girişim başlatılmaktadır.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 15 Mart 2006 tarihinde İnsan Hakları Konseyi’nin oluşturulmasına dair aldığı karar ile uygulanmaya başlayan Evrensel Periyodik Gözden Geçirme74 usulü ile Konsey, BM üyesi devletleri denetlemektedir. Evrensel düzeyde başka bir denetim usulü bulunmamaktadır. Böyle bir usulün öngörülmesindeki amaç, tüm ülkelerde insan hakları standartlarının geliştirilmesini sağlamak ve tüm ülkelere insan haklarına saygı gösterme ve insan haklarını koruyucu düzenlemeleri hayata geçirme yükümlülüklerini hatırlatmaktır. Bu usul kapsamında, BM üyesi 192 ülkenin her dört yılda bir insan hakları karnesinin gözden geçirilmesi hedeflenmektedir. Bu kapsamda Türkiye hakkında gözden geçirme 2010 yılı Mayıs ayı içerisinde gerçekleşmiştir. Yapılan değerlendirmede insan hakları ile ilgili birçok konunun yanında ulusal bir insan hakları kurumu ve ombudsmanlık kurumunun oluşturulmasına yönelik hazırlık çalışmalarının hızlandırılması; ülkenin bu gibi kurumlara sahip kılınması; etnik ve dini azınlıklara, kadınlara, lezbiyen, gey, biseksüel, travesti ve transseksüel (LGBTT) kişilere yönelik ayrımcılıkla mücadele edilmesi; çocuklar, yaşlılar ve azınlıklara yönelik özel önlemlerin öngörülmesi; ayrımcılıkla ilgili mevzuatın güçlendirilmesi vb. konular üzerinde durulmuştur.75
Özel raportörler ve çalışma grupları, belirli alanlarda veya belirli ülke veya bölgelerde meydana gelen insan hakları ihlalleriyle ilgilenmek üzere İnsan Hakları Konseyi tarafından atanmaktadır. Hem özel raportörler hem de çalışma grupları, insan haklarıyla ilişkili meselelerde hükümetlerle doğrudan iletişim kurabilmektedir. Bunlardan bazıları ayrımcılık alanında da çalışmaktadır. Bunlar arasında, “Din ve Vicdan Özgürlüğü Özel Raportörü”, “Azınlıklarla İlgili Konularda Bağımsız Uzman”, “Irkçılık, Irk Ayrımcılığı, Yabancı Düşmanlığı ve Hoşgörüsüzlüğün Günümüzde Karşılaşılan Biçimleri Özel Raportörü” bulunmaktadır. BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği ise, BM kapsamındaki insan hakları çalışmalarına liderlik etmektedir. Yüksek Komiserlik, BM’nin insan hakları alanında yürüttüğü faaliyetlerden birinci derecede sorumludur.
üye devlet temeline dayalı olan bu mekanizmaların ortaya koyduğu kararlar yargısal ya da yargısal benzeri nitelik taşımamaktadır. Fakat bu durum, söz konusu organların kararlarının hukuki bir nitelik taşımadığı anlamına gelmemektedir. Aksine, bu kararlar ileride görüleceği gibi iç hukukta insan hakları standartlarının sağlanması için kullanılabilecek ve uygulama açısından da ışık tutucu niteliktedir.
Dostları ilə paylaş: |