Azerbaycan-Türkiye İlişkilerinin Boyutları
Azerbaycan-Türkiye halkları arasındaki ilişkiler iki ülke halklarının birlikte yaşadığı binlerce yıl öncesine dayanmaktadır. Büyüyen evlatların baba ocağından ayrılması gibi, bu halklar ayrı devletler olarak örgütlendiklerinde de zaman zaman ilişkilerde kopukluklar yaşansa da hiçbir dönemde kopmamıştır ve günümüze güçlü bir şekilde ulaşmıştır. İlişkiler de siyasi, ekonomik, askeri, kültürel ve sosyal boyutlar yoğun bir şekilde
2.1. İlişkilerin Tarihsel Arkaplanı:
Eski çağlarda asırlar boyunca aynı çatı altında yaşamış olan Türkiye ve Azerbaycan Türkleri devletleşme sürecinin belli dönemlerinden ayrı ayrı devletler kurarak, farklı çatılar altında yaşamaya başlamışlardır. Özellikle Osmanlı ve Safevî Devletleri döneminde bu iki Türk toplumu arasında ciddi kopukluk, hatta toplumsal düzeyde değilse de devlet düzeyinde çatışmalar yaşanmıştır. Safevî Devleti’nin dağılmasının ardından Azerbaycan coğrafyasında ortaya çıkan hanlıklar ile Osmanlı Devleti arasında, yoğunluğu ve niteliği zaman içerisinde değişmekle beraber ilişkiler mevcut olmuş, Osmanlı Devleti ile Çarlık Rusya’sı arasında yaşanan savaşlarda çok sayıdaki diğer Kafkas toplulukları gibi Azerbaycan Türkleri de toplum olarak genelde Osmanlı’dan yana tavır almıştır. Azerbaycan ve Anadolu Türkleri arasındaki ilişkiler 19. yüzyılın sonları, 20. yüzyılın başlarında yeniden üst düzeye çıkarak adeta zirve yapmıştır (Aslanlı ve Kurban, 2016: 33).
Tarihi açıdan bakıldığında “köklü bir kardeşlik”, hâlihazırdaki durum değerlendirildiğinde ise “stratejik ortaklık” olarak tanımlayabileceğimiz “bir millet iki devlet” olarak tanımlanan Türkiye – Azerbaycan ilişkilerinde en önemli mihenk taşlarından birini Kafkas İslam Ordusu’nun Azerbaycan’ın başkenti Bakü’yü Ermeni ve Bolşevik çetelerin işgalinden kurtardığı 15 Eylül 1918 tarihi oluşturmaktadır5. Haydar Aliyev bu desteği: “Türk ordusunun Azerbaycan’a, Bakü’ye gelmesi, Azerbaycan’ı Taşnakların saldırısından kurtarması her Azerbaycanlının kalbinde yaşıyor. Azerbaycan halkı, işte o acılı dönemde Türk halkının yaptığı yardımı asla unutmayacaktır.” (https://lib.aliyevheritage.org, 2018) sözleriyle özetleyecektir. 28 Mayıs 1918 yılında kurulan ve doğunun ilk demokratik Müslüman demokratik cumhuriyeti olan Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti’nin tarih sahnesine çıkmasıyla birlikte iki devlet arasındaki etkileşimin hızlandığı görülmektedir (Babiş, 2018).
İlk bağımsız Azerbaycan Devletinin İçişleri Bakanı Behbud Han Cevanşir, Bakü İslam Cemiyet-i Hayriyesi ve Maliye Bakanı Abdülvasi Bey’in teşebbüsleriyle 1920 yılının Mart ayından itibaren toplanan 3 bin İngiliz Lirasına karşılık gelen 3 milyon ruble Birinci Bakü İstikraz Bankası’na yatırılmıştır. Bu paranın Bolşevikler zamanında oradan alınıp alınmadığı veya ne olduğu bilinmemektedir (Pakman: 2012).
Azerbaycanlı SSCB Devlet Adamı Neriman Nerimanov6 İngilizler tarafından Malta’ya sürülmüş bulunan Türklerin kurtarılması için çalışmalar yapmış, İngiliz Hükümeti’ne, Bakü’de bulunan İngilizler ile Malta’da tutulan Türklerin değiştirilmesi teklifinde bulunmuş, teklif kabul edilmediği taktirde Bakü’de bulunan İngiliz esirleri iade etmeyeceğini bildirmiştir. Nerimanov’un Malta’da ki sürgünleri kurtarma girişimi Anadolu’da Milli Mücadele’yi verenlere yalnız olmadıklarını ve dengelerin artık kendi lehlerine döndüğünü göstermesi açısından önemli kabul edilmektedir.
Mustafa Kemal Paşa, Milli Mücadelenin en sıkıntılı günlerinde Neriman Nerimanov’a bir mektup göndererek (17 Mart 1921) borç para talebinde bulunmuş, bu talep hazırda bulunan 500 kilo altın Ankara’ya gönderilerek karşılanmıştır. Nerimanov, Atatürk’e yazdığı 23 Mart 1921 tarihli cevabi mektubunda, “Paşam, Türk Milletinde bir anane vardır; kardeş kardeşe borç vermez, kardeş, her durumda kardeşinin elinden tutar. Biz kardeşiz, her zaman elinizden tutacağız, her zaman ve her şartta birbirimizin elinden tutacağız ve tutmaya devam edeceğiz bugün yaptığımız bir kardeşin yaptığından başka bir şey değildir” demiştir. Aynı dönemde Azerbaycan’ın Türkiye’ye defalarca petrol yardımında bulunduğunu görmekteyiz. Bu yardımlar arasında Azerbaycan’ın şehit Türklerin yetim çocukları için açılan yetimhanelere göndermiş olduğu petrol yardımları son derece anlamlıdır. Yine aynı dönemde, Azerbaycan’dan gönüllü birlikler gelip Türk ordusuna katılmıştır. Bu askerlerin arasında daha sonra Türk ordusunda generalliğe kadar yükselen isimler bulunmaktadır (Günaydın, 2018).
İki devlet arasındaki ilişkileri düzenlemek için Bakü ve Ankara’da temsilcilikler açılması diplomatik ilişkiler açısından çok önemli bir yer tutmaktadır. 21 Kasım 1921 tarihinde Azerbaycan bayrağı, Ankara’nın Cebeci semti, Hamamönü mevkiindeki Azerbaycan Temsilciliği binasına bizzat Gazi Mustafa Kemal tarafından çekilmiştir7 (www.atam.gov.tr, 2019 ).
İki cumhuriyet arasında resmi ilişkiler Azerbaycan daha Sovyetler Birliği üyesi olduğu dönemde kurulmuştur. 1967 yılında Başbakan Süleyman Demirel’in, 1969 yılında Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’ın Bakü ziyaretleri bu ilişkilerin niteliğinin belirlenmesinde önemli rol oynamıştır (https://lib.aliyevheritage.org, 2019).
Türkiye, Azerbaycan’ın bağımsızlığını diğer eski SSCB Cumhuriyetlerinden önce ve ayrı bir kanunla, 9 Kasım 1991’de tanımıştır. Türkiye aynı zamanda Azerbaycan’ın bağımsızlığını tanıyan ilk ülke olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti Arasında Yeniden Diplomatik İlişkilerin Tesisi Hakkında Protokol ise 14 Ocak 1992’de, Bakü’de imzalanarak yürürlüğe girmiştir (Hasanlı, 2017: 67).
Dostları ilə paylaş: |