AKREDİTASYON
Kökeni Latince’de “accredere” kelimesine dayanan (PONS, 2017) İngilizce “accreditation” sözcüğünün Türkçeye “akreditasyon” olarak okunduğu gibi geçtiği görülmektedir. Akreditasyon “güvenilir ve inanılır olmak” anlamına gelmektedir (Aslan vd, 2018). Türk Dil Kurumu’na göre Fransızca kökenli bir kelime olup “denklik” anlamını taşımaktadır (TDK, 2019).
Bir kurum ya da programın amaçlarının yerine getirilmesi düzeyini, önceden belirlenen standartlara göre gönüllü ve resmi olmayan akredite ajansı ile belirli aralıklar ile izleme sürecini ifade etmektedir (Doğan, 1999). Bir diğer tanıma göre ise akreditasyon; kişi ya da kurumların belirli bir görevi yerine getirebilecek yeterlilik ve uzmanlığa sahip olduğunun alanında uzman yetkili bir kurum tarafından onaylanma işlemidir (Peker, 1996).
Yukarıda verilen tanımlardan hareketle akreditasyon; organizasyonların kalite, etkinlik ve verimliliğini artırmak için kullanılan, belirlenmiş standartlara uygunluğun bağımsız etkili ve yetkili bir dış kurum tarafından değerlendirilerek onaylanmasını içeren, genellikle gönüllülük esasına göre işleyen, ulusal veya uluslararası kabul görmüş ilkelere dayanan bir sistemdir (Can, 2018). Dünyada ilk kez 20.yy‘ın başlarında Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) ortaya çıkan akreditasyon sistemi, ilerleyen dönemlerde İngiltere’de ve diğer Anglosakson ülkelerinde de uygulanmaya başlamış, Avrupa Birliği ile birlikte üye ülkelerinin gündem konusu olmuş, bir nevi devlet denetimine alternatif bir yapı oluşturmuştur (Aslan vd, 2018).
Yükseköğretimde Akreditasyon
Yükseköğretimde akreditasyon ise lisans ve yüksek lisans eğitimlerinin değerlendirildiği bir süreçtir (Untersteller, 2017). Bu süreç, bir akreditasyon kuruluşu tarafından belirli bir alanda önceden belirlenmiş, akademik ve alana özgü standartların bir yükseköğretim programı tarafından karşılanıp karşılanmadığını ölçen değerlendirme ve dış kalite güvence sürecini ifade etmektedir (http://yokak.gov.tr/akreditasyon-kuruluslari/akreditasyon-kuruluslari-nedir, 11.05.2019). Anlaşılacağı üzere akreditasyon, yükseköğretimde kalite güvencesinin dışsal bir unsuru olarak ortaya çıkmaktadır (Turner, 2013). Nitekim ABD’deki Yüksek Öğretim Akreditasyon Konseyi (The Council for Higher Education Accreditation-CHEA), akreditasyonu “yükseköğretimde fakültelerin, üniversitelerin ve programların kalite güvencesi ve kalitenin arttırılması için dikkatlice incelenmesi amacıyla oluşturulan ve kullanılan bir kurum dışı kalite gözden geçirme süreci” olarak tanımlamaktadır (Eaton, 2011 ve 2012). Başka bir tanıma göre; “bir yükseköğretim kurumunun yada herhangi bir programının, ulusal veya uluslararası düzeyde belirli performans standartlarına sahip olduğunu ortaya koymayı amaçlayan ve böylece yüksek öğretime talepte bulunanlar ve aynı zamanda kamuoyu nezdinde güven tesis etmeye yönelik bir sistemdir” (Aktan ve Gencel, 2007).
Birçok alanda olduğu üzere eğitim kurumları için de akreditasyon konusu giderek önemli hale gelmektedir. Türkiye’de yükseköğretim kurumlarının ulusal veya uluslararası akreditasyon konusundaki farkındalıklarının her geçen gün arttığı gözlemlenmektedir. Başat üniversitelerin programlarını akredite etmek için yoğun uğraşlar verdikleri bilinmektedir. Yakın gelecekte yükseköğretimde akredite edilmiş programlara olan talebin artacağı tahmin edilmektedir. Bazı ülkelerde, örneğin Almanya’nın bazı eyaletlerinde, 2003 yılından itibaren Bolonya süreciyle birlikte tüm lisans programlarının akredite olması zorunlu hale gelmiştir (Can ve Önal, 2017).
Akreditasyon, kılavuz rehber niteliğinde bağımsız (dış) değerlendirme olduğundan yükseköğretim kurumlarına sağlayabileceği başlıca katkı ve faydalar şunlar olabilir (Can, 2018:836):
Kurumlarda nitelik ve kalite artışını zorlar, bu konuda makul güvence verir.
Kurumların gelişmesini ve dönüşmesini sağlar.
Kurumların tanınırlığını ve bilinirliliğini arttırır.
Dönüşüm sürecinde çözümler, bağlantılar ve ortaklıklar önemli değer katar.
Kurumlara idealizm, motivasyon, memnuniyet, inanmışlık gibi özelliklerin yanı sıra itibar, prestij ve özgüven kazandırır.
Hem öğrenci, hem öğretim üyelerinin mobilitesini arttırır.
Kurumların uluslararasılaşma hedeflerini destekler.
Uluslararası yayın, proje, iş birliği konusunda çeşitli fırsatlar sunar.
Diploma geçerliliğini arttırır, iş garantisi sağlayabilir.
Türkiye’de akreditasyon kuruluşlarının yetkilendirme ve tanınma faaliyetlerinden Yükseköğretim Kalite Kurulu sorumludur. Ulusal akreditasyon kuruluşlarının yetkilendirilmesi ve uluslararası akreditasyon kuruluşlarının tanınması süreci YÖKAK tarafından belirlenen ilke ve ölçütler kapsamında yürütülmektedir. 2016 yılından itibaren YKS Yükseköğretim Programları ve Kontenjanları Kılavuzunda (Eski adıyla ÖSYS Yükseköğretim Programları ve Kontenjanları Kılavuzu) YÖKAK tarafından yetkilendirilen veya tanınan akreditasyon kuruluşlarının akredite ettiği program bilgileri yer almaktadır. Yükseköğretim alanında faaliyet gösteren başlıca ulusal ve uluslararası akreditasyon kurum ve kuruluşları şunlardır:
IACBE Uluslararası İşletme Eğitimi Asamblesi, ABD
ECBE Avrupa Konseyi İşletme Birliği
IABC Uluslararası Bilgi İşlem Federasyonu
TEDQUAL Dünya Turizm Örgütü Turizm Eğitiminde Kalite Sertifikası
EFMD Avrupa İşletme Federasyonu
ACBSP İşletme Eğitimi ve Programları Asamblesi, ABD
Eurhodip – Avrupa’daki Lider Otelcilik Okulları Birliği
IFBE Uluslararası İşletme Eğitimi Federasyonu Üyesi
Archie-Europe, Avrupa Mimarlık Öğrencileri Birliği
MÜDEK Mühendislik Eğitim Programları Değerlendirme ve Akreditasyon Derneği
MİAK Mimarlık Akreditasyon Kurulu
UTEAK Ulusal Tıp Eğitimi Akreditasyon Komitesi
ABET Accreditation Board for Engineering and Technology
FEANI Fédération Européenne d'Associations Nationales d'Ingénieurs
AACSB Association to Advance Collegiate Schools of Business
Görüleceği üzere günümüzde yükseköğretim alanında birçok ulusal ve uluslararası akreditasyon kuruluşu vardır. Özellikle MÜDEK, FEDEK, HEPDAK, EPDAD gibi fen, mühendislik, sağlık ve eğitim bilimleri alanlarında ulusal akreditasyon kuruluşlarının faaliyet gösterdikleri bilinmektedir. Ancak Türkiye’de işletme okullarını doğrudan akredite eden bağımsız bir organizasyon henüz yoktur. Buna karşın işletme okullarını akredite eden çok sayıda uluslararası kuruluş vardır. Bu kuruluşlardan en eskisi ve önemlisinin ise AACSB olduğu söylenebilir. “The Association to Advance Collegiate Schools of Business” kısa adıyla AACSB, işletmelerin yanı sıra yükseköğretim kurumlarını yüz yılı aşkın süredir işletme ve muhasebe alanında akredite eden kar amacı gütmeyen Amerikan menşeli bir kurumdur.
Türkiye’de işletme alanında lisans ve lisansüstü düzeyde eğitim-öğretim veren üniversitelerin yurt dışında olduğu gibi akredite olma yolunda son yıllarda artan bir isteklilik ve gayret içinde oldukları görülmektedir. Bu doğrultuda birçok uluslararası akreditasyon kuruluşu alternatifi ile karşı karşıya oldukları halde genellikle AACSB’yi tercih ettikleri anlaşılmaktadır. Bundan birkaç yıl öncesine kadar yalnızca ikisi vakıf olmak üzere yalnızca üç üniversitenin üye ve akredite olduğu AACSB’ye bugün üye olan Türk üniversitelerin sayısı on sayısını geçmiş durumdadır. Bu üniversitelerin ortak özelliği ise Türkiye’nin önde gelen üniversiteleri olmalarıdır. Yakın gelecekte ise bu durumun tüm diğer ilgili üniversitelere de yayılacağı ve AACSB’ye üye olan üniversite sayılarının artacağı tahmin edilmektedir.
AACSB’nin internet sayfasından da görüleceği üzere Mayıs 2019 itibariyle Türkiye’de sadece Bilkent Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi ve Sabancı Üniversitesi AACSB akreditasyonunu elde etmişlerdir (https://www.aacsb.edu/accreditation/accreditedschools?F_Country= Turkey , 11.05.2019). AACSB’ye üye olup akredite olma yönünde ilerleyen diğer okullar ise şunlardır: Boğaziçi, Dokuz Eylül, Gebze Teknik, Istanbul Bilgi, Koç, Marmara, ODTÜ, Özyeğin ve Sakarya Üniversitesidir.
Sakarya Üniversitesi’nin Akreditasyon Yolculuğu
Sakarya Üniversitesi'nin çekirdeğini 1970 yılında açılan Sakarya Mühendislik ve Mimarlık Yüksekokulu oluşturmuştur. Bu okul 1971 yılında Sakarya Devlet Mimarlık ve Mühendislik Akademisi'ne dönüşmüş, 1982-1992 yılları arasında İstanbul Teknik Üniversitesi'ne bağlı bir Fakülte olarak öğretim vermiştir. 3 Temmuz 1992 tarih ve 3837 sayılı kanun ile Sakarya Üniversitesi kurulmuştur (http://www.sakarya.edu.tr). 26 yıl sonra 2018 yılına gelindiğinde ise Sakarya Üniversitesi ikiye bölünmüş ve Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi adıyla yeni bir üniversite daha kurulmuştur (https://www.subu.edu.tr).
Temelleri 1970’li yıllarda atılan Sakarya Üniversitesi, hâlihazırda 15 fakülte, 6 enstitü, 1 konservatuvar, 1 yüksekokul, 2 meslek yüksekokulunda 157 lisans, 190 lisansüstü programda eğitim-öğretim faaliyetini sürdürmektedir.
Sakarya Üniversitesi, yukarıdaki tablodan da görüleceği üzere bugün Türkiye’de 40 akredite program ile en çok programı akredite edilen üniversite olma ünvanına sahiptir. Mühendislik Fakültesi, Bilgisayar ve Bilişim Bilimleri Fakültesi, Fen-Edebiyat Fakültesi’nin tüm bölümleri ile Eğitim Fakültesi ve Sağlık Bilimleri Fakültesi’nin bazı bölümlerinin akreditasyonu tamamlayan Sakarya Üniversitesi, bu alandaki rekoru halen elinde tutmaktadır. Sakarya Üniversitesinin kurduğu evrensel modelle, dünya standartlarında eğitim verdiğini, değişime açık kendini sürekli geliştiren öğrenciler yetiştirdiğini aldığı akreditasyonlar aracılıyla belgelendirmeye devam etmektedir. Bu doğrultuda işletme fakültesi ve işletme enstitüsü ile siyasal bilgiler fakültesindeki toplam 30 programın da akreditasyon yolcuğunda tüm süreçlerini tamamlanmak üzere olduğunu ve son aşamaya gelindiğini ifade etmek gerekir.
Diğer yandan işletme fakültesinin girişimiyle Ekim 2016'da sosyal sorumluluk ve sürdürülebilirlik amacına yönelik olarak “BM Küresel İlkeler Sözleşmesi, Sorumlu İşletme Eğitimi İlkeleri”ne (Principles for Responsible Management Education) imza atan Sakarya Üniversitesi, Türkiye’den Sabancı ve Koç Üniversitelerinin de aralarında bulunduğu yedi üniversiteden biri olmuştur.
Dostları ilə paylaş: |