(252-) Tilke ayatullahi netluha aleyke Bil Hakk* ve inneke le minel mürseliyn;
* İşte bunlar Allah’ın âyetleridir. Biz onları sana hak olarak okuyoruz. Şüphesiz sen, Allah tarafından gönderilmiş peygamberlerdensin.
İşte bunlar Allah’ın Âyetleridir, yani Ulûhiyyet yolunda işaretlerdir ve özelliklerdir, Allah esmâsına gelen yoldaki menzil taşlarıdır.
Senin üzerine bunları Hakk olarak anlatıyoruz. Rahmân veya Rahîm denmiyor Hakk olarak okuyoruz deniyor, çünkü bütün bu âlemler Hakk esmâsı yönünden var olduğundan, Hakk esmâsıyla kâim olduğundan ve âlemlerde genel olarak Hakk esmâsının hukuku geçtiği için, anlaşılabilir haliyle bunları sana anlatıyoruz demektir.
Okuyanın üzerine derken bunun ilk muhatabı Efendimiz (s.a.v.) dir, ondan sonra ümmeti ve belirli mertebelere gelmiş olan kimselerdir, anlatan yani okuyan ise Allah yani Ulûhiyyet mertebesidir fakat o mertebenin Hakk esmâsı zuhuru, bunlar açık seçik anlaşılsın diye, herşeyde İlâh-î tecelli olduğundan bütün varlığın Hakkını
374
vermek sûretiyle anlatıyoruz deniyor.
Muhakkak ki sen Rasûllerdensin, buradaki Rasûl’lük vahiy ile gelen Rasûllüktür.
Bâtıni risâlet devam etmekte, çünkü bâtıni risâlet yani haberlerin ulaştırılması olmasa artık kıyametin kopmuş olması gerekiyor, dünya yaşadığı sürece ve yeni kimlikler dünyaya geldiği sürece bu kişilere bunların hakikati olan Ulûhiyyet mertebesini, hakikati Muhammedi mertebesini ulaştıracak görevliler lâzımdır yani eğitim devam edecektir. İşte bu Rasûllük ise ilham yoluyla gelen Rasûllüktür.
Kim ki zâti mertebeden, hakikati Muhammediyye yani yaşanan bu âleme onu indiriyorsa ona Resûl denebiliyor, ama mutlak manada resul değil, peygamberlerden aldığı haberleri ulaştırıcı, bu Âyeti okuyan da bir mürseldir, zatından kendi özünden tecellilerine, aklına, fikrine bunları anlatıyor demektir, bir insânda değişik mertebeler olması sebebiyle zat mertebesi, sıfat, esmâ, ef’al mertebelerine bunu anlatmış oluyor, bir şeyi okumadan, o bize gelmeden bizim onu faaliyet sahasına dökmemiz mümkün değildir, sen bir rasûlsün ve risâletini fiiliyatına anlatmak ve bunu tatbik ettirmek zorundasın ayrıca kim kime bir şeyler anlatabiliyorsa o onun habercisi-rasûlüdür.
تِلْكَ الرُّسُلُ فَضَّلْنَا بَعْضَهُمْ عَلَى بَعْضٍ مِّنْهُم مَّن كَلَّمَ اللّهُ وَرَفَعَ بَعْضَهُمْ دَرَجَاتٍ وَآتَيْنَا عِيسَى ابْنَ مَرْيَمَ الْبَيِّنَاتِ وَأَيَّدْنَاهُ بِرُوحِ الْقُدُسِ وَلَوْ شَاء اللّهُ مَا اقْتَتَلَ الَّذِينَ مِن بَعْدِهِم مِّن بَعْدِ مَا جَاءتْهُمُ الْبَيِّنَاتُ وَلَـكِنِ اخْتَلَفُواْ فَمِنْهُم مَّنْ آمَنَ وَمِنْهُم مَّن كَفَرَ وَلَوْ شَاء اللّهُ مَا اقْتَتَلُواْ
وَلَـكِنَّ اللّهَ يَفْعَلُ مَا يُرِيدُ 375
Dostları ilə paylaş: |