Bakara Suresi (2/286)



Yüklə 5,51 Mb.
səhifə264/274
tarix05.01.2022
ölçüsü5,51 Mb.
#68842
1   ...   260   261   262   263   264   265   266   267   ...   274
Bakara Suresi
269


يُؤْتِي

verir


الْحِكْمَةَ

Hikmeti


مَنْ يَشَاءُۚ

dilediğine



وَمَنْ

kimseye


يُؤْتَ

verilen


الْحِكْمَةَ

Hikmet


فَقَدْ أُوتِيَ

verilmiştir



خَيْرًا

hayır


كَثِيرًاۗ

çok


وَمَا يَذَّكَّرُ

bunu anlamaz



إِلَّا

başkası


أُولُو الْأَلْبَابِ

akıl sahiplerinden





Türkçe Transcript (*)

Yu/ti-l hikmete men yeşâ(u)(c) vemen yu/te-l hikmete fekad ûtiye ḣayran keśîrâ(an)(k) vemâ yeżżekkeru illâ ulu-l-elbâb(i)

Ali Bulaç Meali

Kime dilerse hikmeti ona verir; şüphesiz kendisine hikmet verilene büyük bir hayır da verilmiştir. Temiz akıl sahiplerinden başkası öğüt alıp-düşünmez.

Edip Yüksel Meali

Bilgeliği dilediğine verir. Kime bilgelik verilmişse ona çok büyük iyilik yapılmıştır. Düşünce sahiplerinden başkası öğüt almaz.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Dilediğine hikmet verir, hikmet verilene ise pek çok hayır verilmiş demektir. Ve bunu ancak üstün akıllılar anlar.

Süleyman Ateş Meali

Hikmeti dilediğine verir. Hikmet verilen kimseye çok hayır verilmiştir. Bunu ancak sağduyu sahipleri düşünüp anlar(lar). *

Yaşar Nuri Öztürk Meali

O, hikmeti dilediğine verir. Ve kendisine hikmet verilmiş olana çok büyük bir hayır verilmiş demektir. Gönlünü ve aklını çalıştıranlardan başkası düşünüp anlayamaz.

Yusuf Ali (English)

He granteth wisdom to whom He pleaseth; and he to whom wisdom is granted receiveth indeed a benefit overflowing; but none will grasp the Message but men of understanding.

M. Pickthall (English)

He giveth wisdom unto whom He will, and he unto whom wisdom is given, he truly hath received abundant good But none remember except men of understanding.

Hikmet, neyin doğru neyin yanlış olduğunu anlamaya yarayan derin ve yararlı bilgi demektir.

Bakara Suresi
270


وَمَا أَنْفَقْتُمْ

ne infak ederseniz



مِنْ نَفَقَةٍ

nafaka olarak



أَوْ

veya


نَذَرْتُمْ

ne adarsanız



مِنْ نَذْرٍ

adak olarak



فَإِنَّ

şüphesiz


اللَّهَ

Allah


يَعْلَمُهُۗ

onu bilir



وَمَا

yoktur


لِلظَّالِمِينَ

zalimler için



مِنْ أَنْصَارٍ

hiçbir yardımcı








Türkçe Transcript (*)

Vemâ enfektum min nefekatin ev neżertum min neżrin fe-inna(A)llâhe ya’lemuh(u)(k) vemâ lizzâlimîne min ensâr(in)

Ali Bulaç Meali

Her neyi nafaka olarak infak eder ve adak olarak neyi adarsanız, muhakkak Allah onu bilir. Zulmedenlerin yardımcıları yoktur.

Edip Yüksel Meali

ALLAH ettiğiniz her ekonomik yardımı, adadığınız her adağı bilir. Zalimlerin yardımcısı yoktur.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Her ne çeşit nafaka verdinizse veya ne türlü bir adak adadınızsa, Allah onu kesinlikle bilir. Ve zalimlere hiçbir şekilde yardım olunmayacaktır.

Süleyman Ateş Meali

(Allah için) yaptığınız her harcamayı yahut adadığınız her adağı Allah bilir. Zalimlerin yardımcısı yoktur.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Hayır olarak harcadığınız, adak olarak adadığınız her şeyi, Allah mutlaka bilir. Zalimlerin yardımcıları olmayacaktır.

Yusuf Ali (English)

And whatever ye spend in charity or devotion, be sure Allah knows it all. But the wrong-doers have no helpers.

M. Pickthall (English)

Whatever alms ye spend or vow ye vow, Lo! Allah knoweth it, Wrong doers have no helpers.

Bakara Suresi
271


إِنْ تُبْدُوا

açıktan verirseniz



الصَّدَقَاتِ

sadakaları



فَنِعِمَّا

ne güzeldir



هِيَۖ

bu


وَإِنْ

eğer


تُخْفُوهَا

onları gizler



وَتُؤْتُوهَا

ve verirseniz



الْفُقَرَاءَ

fakirlere



فَهُوَ

bu


خَيْرٌ

daha iyidir



لَكُمْۚ

sizin için



وَيُكَفِّرُ

ve kapatır



عَنْكُمْ

sizin


مِنْ سَيِّئَاتِكُمْۗ

günahlarınızdan bir kısmını



وَاللَّهُ

Allah


بِمَا تَعْمَلُونَ

yaptıklarınızdan



خَبِيرٌ

haberdardır








Türkçe Transcript (*)

İn tubdû-ssadekâti feni’immâ hiy(e)(s) ve-in tuḣfûhâ vetu/tûhe-lfukarâe fehuve ḣayrun lekum(c) veyukeffiru ‘ankum min seyyi-âtikum(k) va(A)llâhu bimâ ta’melûne ḣabîr(un)

Ali Bulaç Meali

Sadakaları açıkta verirseniz ne iyi; fakat gizleyip fakirlere verirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır. O, günahlarınızdan bir kısmını bağışlar. Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır.

Edip Yüksel Meali

Yardımlarınızı açıklasanız, ne güzel. Ancak onları gizleyerek muhtaçlara verseniz daha iyidir ve bu bazı günahlarınızı örter. ALLAH yaptığınızı haber alır.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Sadakaları açıkça verirseniz o, ne iyi olur; yok eğer onları gizler de fakirlere öyle verirseniz bu sizin için daha hayırlıdır ve günahlarınızın birçoğunun bağışlanmasına sebep olur. Bilin ki, Allah, her ne yaparsanız hepsinden haberdardır.

Süleyman Ateş Meali

Sadakaları açıktan verirseniz ne güzel! Eğer onları gizleyerek fakirlere verirseniz bu, sizin için daha iyidir ve sizin günahlarınızdan bir kısmını kapatır. Allah yaptıklarınızı duyar.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Sadakaları açıklarsanız bu da güzeldir. Ama onları gizler ve yoksullara bu şekilde verirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır; günahlarınızdan bir kısmını örter. Allah, Habîr'dir, yapmakta olduklarınızdan gereğince haberi vardır.

Yusuf Ali (English)

If ye disclose (acts(319) of) charity, even so it is well, but if ye conceal them, and make them reach those (really) in need, that is best for you: It will remove from you some of your (stains of) evil. And Allah is well acquainted with what ye do. *

M. Pickthall (English)

If ye publish your alms giving, it is well, but if ye hide it and give it to the poor, it will be better for you, and will atone for some of your ill deeds. Allah is Informed of what ye do.

Bakara Suresi
272


لَيْسَ

değildir


عَلَيْكَ

senin üzerine



هُدَاهُمْ

onları hidayet etmek



وَلَٰكِنَّ

fakat


اللَّهَ

Allah'tır



يَهْدِي

doğru yola ileten



مَنْ يَشَاءُۗ

dilediğini



وَمَا تُنْفِقُوا

verdiğiniz



مِنْ خَيْرٍ

her hayır



فَلِأَنْفُسِكُمْۚ

kendiniz içindir



وَمَا تُنْفِقُونَ

infak edersiniz



إِلَّا

ancak


ابْتِغَاءَ

kazanmak için



وَجْهِ

rızasını


اللَّهِۚ

Allah'ın


وَمَا تُنْفِقُوا

verdiğiniz



مِنْ خَيْرٍ

her hayır



يُوَفَّ

tastamam verilir



إِلَيْكُمْ

size


وَأَنْتُمْ

ve siz


لَا تُظْلَمُونَ

asla zulmedilmez














Türkçe Transcript (*)

Leyse ‘aleyke hudâhum velâkinna(A)llâhe yehdî men yeşâ(u)(k) vemâ tunfikû min ḣayrin feli-enfusikum(c) vemâ tunfikûne illâ-btiġâe vechi(A)llâh(i)(c) vemâ tunfikû min ḣayrin yuveffe ileykum veentum lâ tuzlemûn(e)

Ali Bulaç Meali

Onların hidayete ermesi, senin üzerinde (bir yükümlülük) değildir. Ancak Allah, dilediğini hidayete erdirir. Hayır olarak her ne infak ederseniz, kendiniz içindir. Zaten siz, ancak Allah'ın hoşnutluğunu istemekten başka (bir amaçla) infak etmezsiniz. Hayırdan her ne infak ederseniz -haksızlığa (zulme) uğratılmaksızınsize eksiksizce ödenecektir.

Edip Yüksel Meali

Onları doğruya iletmek sana düşmez. Ancak ALLAH dilediğini doğruya iletir. Muhtaçlara ettiğiniz her iyilik kendi yararınızadır. Yardımlarınız yalnız ALLAH için olmalı. Yaptığınız her iyiliğin karşılığı size eksiksiz ödenecektir. Haksızlığa uğratılmayacaksınız. *

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Onları yola getirmek senin boynuna borç değildir, ancak Allah dilediğini yola getirir. Yaptığınız her iyilik sırf kendiniz içindir. Siz yalnızca Allah rızasını gözetmenin dışında infak etmezsiniz. İyilik cinsinden ne infak ederseniz o size aynen ödenir. Size hiçbir şekilde haksızlık yapılmaz.

Süleyman Ateş Meali

(Ey Muhammed) Onları yola iletmek sana düşmez, dilediğini doğru yola ileten Allah'tır. Verdiğiniz her hayır, kendiniz içindir. Çünkü yalnız Allah'ın rızasını kazanmak için veriyorsunuz. Verdiğiniz her hayır, size tastamam verilir ve hiç hakkınız yenmez.


Yüklə 5,51 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   260   261   262   263   264   265   266   267   ...   274




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin