BASIN
12
73
BASINKOY
l
1930'larda Cumhuriyet gazetesinin mürettiphanesi. Salâbaddin Giz
nü sürekli yinelemesi olmuştur. Bir yandan da Türk insanına moral şırınga etme görevini üstlenmiştir. Resimli Gaze-te'nin yerine çıkan Yedigüriün üç yıl sonra 54.000 tiraja varması harf devriminin çabuk gerçekleştiğini gösterir.
Dönemin etkili gazeteleri arasında Cumhuriyet, Vakit, Akşam, Milliyet, Son Posta, Tan, Vatan'i; önemli gazetecileri arasında Yunus Nadi Abalıoğlu, Ahmet Emin Yalman, Necmeddin Sadak, Asım
ve Hakkı Tarık Us'u, Zekeriya ve Sabi-ha Sertel'i sayabiliriz.
II. Dünya Savaşı sırasındaki sıkıntılar ve şiddeti artan sansür, gazetecilerde basın özgürlüğü özlemlerini yükseltti. Bu arada hükümetin savaşan taraflar arasında yansız davranma politikasının bir yansıması olarak gazetelere üç ideolojiden birini (demokrasi, sosyalizm, faşizm) savunmakta sınırlı bir serbestlik tanınmıştı. Savaşa katılma yanlıları ile
1930'larda Milliyet gazetesinin linotipleri geldiğinde meraklı gözler vitrinin arkasındaki makinelere bakıyor.
Salâhaddin Giz
savaş karşıtları da ayrı bir polemik sürdürdüler. Bu tartışmaların sonucu olarak Babıâli'de sınırlı da olsa bir özgürlük havası esti ve çokpartili düzene geçilme kararı açıklandığında ön hazırlık niteliği taşıdı. Ancak demokrasinin gerektirdiği hoşgörünün eksikliği yine Babıâli yayınlarının polemikleriyle ortalığı kızıştırdı ve bunun ilk kurbanı, Tan gazetesinin binası ve makinelerinin "milliyetçilik adına" tahrip edilmesi oldu (1945).
Demokratik rejime geçiş, İstanbul basınına yeniden ülkenin gündemini yönlendirme ortamını hazırladı. Bunun devamı ancak basın özgürlüğünün tam işlemesi ile mümkün olabilecekti. Bu sebepten basın her gelen iktidara karşı basın özgürlüğünün dikkatli bir savunucusu olmuş, bunu zarara uğratabilecek girişimler karşısında kararlı ve birlikte davranmıştır. Öbür yandan 1980'e kadar gazete kâğıdına hükümetin sübvansiyonu ve malzeme gerektiğinde ithal izinlerinin Maliye Bakanlığı'ndan çıkması nedeniyle, basın iktidara bağımlılığından kurtulamıyordu. Özeleştiri alışkanlığı bulunmayan ülkemizde, hükümetlerin, başarısızlıkları kendi yanlışlıklarına bağlamaktansa basının yayınlarına yükleme alışkanlıkları da gazeteler üzerinde sınırlayıcı bir rol oynamıştır.
1980 sonrasında basında özellikle teknoloji ve dağıtım alanında önemli gelişme görüldü. İzmir, Ankara, Adana, Erzurum gibi bölge merkezlerinde, bütün büyük gazeteler kendi basımevlerini kurarak Anadolu'nun günü gününe İstanbul ile aynı gazeteyi okumasını sağladılar. Ayrıca bölge ekleri de yayımlayarak, yerel gazetelerin gelişmesini bir ölçüde frenlediler. Mesleki açıdan, hem konu zenginleşmesi hem de dünyaya açılma büyük ivme kazandı. II. Dünya Savaşı sırasında Avrupa'da sadece Anadolu A-jansı'mn bir-iki muhabiri varken, günümüzde bütün büyük gazetelerin dünyanın önemli merkezlerinde temsilcileri bulunmaktadır. Bunların birçoğu yurtdışındaki Türk işçileri için ayrıca baskı yaptıklarından, İstanbul basınının bir de Avrupa şubesi belirmiştir. Bu son dönemin gazeteciler açısından önemi, gazetecilere suikast olaylarının artmış olmasıdır. Abdi İpekçi'nin, Çetin Emeç'in, Uğur Mumcu'nun, Turan Dursun'un ve Anadolu'da daha birçok yazarın fikirleri sebebiyle öldürülmeleri, 1980 sonrası dönemin görüntüsüdür.
1980'den itibaren devletin kâğıt üzerindeki sübvansiyonunun kaldırılması ve 24 Ocak kararlarıyla liberal pazar ekonomisine tam geçme yoluna girilmesiyle İstanbul basını için yepyeni bir dönem başladı. 1970 sonlarında basını tehdide başlamış olan televizyonun etkisi de tirajları frenliyordu. Ofset baskı sistemine geçiş büyük mali yatırımlar gerektirdi. Hele 1980'lerin ikinci yarısında özel televizyonların belirmesi reklam gelirlerinin bu tarafa kayması yüzünden basını daha da zorda bıraktı. Bir yandan büyük sermaye gruplarına yanaşmak,
diğer yandan tirajı kaybetmemek için aşırı promosyon (armağan dağıtma) kampanyalarına girişmek gazetelerin içeriğini etkilemeye başladı. Renkli ve heyecanlı iri başlıkları bol gazeteler 1992' den başlayarak ansiklopediler dağıtarak üstünlük sağlamaya çalıştılar. Bunun sonucunda toplam tiraj katlanarak 5 milyona yaklaştı. Deterjan ya da hazır çorba dağıtan gazeteler oldu ve o gün 2 milyon tiraj yaptılar.
Arkasında büyük mali güç bulunanlar, birkaç dergi, pazarlama şirketi ve haber ajansının yanısıra kendi televizyonlarını da kurarak tröstleşme yoluna girdiler. 1993 Ekim ayının sonunda gazetelerin tirajları ve sahibi oldukları televizyon kanalları şöyleydi:
Milliyet 900.000 (Kanal D, denemede); Hürriyet 802.000 (Show); Sabah 758.000 (ATV); Türkiye 376.000 (TGRT); Zaman 294.000 (Samanyolu TV, hazırlığı devam ediyor); Meydan 158.000 (.Milliyetin); Fotomaç 146.000 (Sabah'ın); Gün 116.000 (Sabab'ın); Bugün 109.000; Fotospor 83.000; Cumhuriyet 60.000; Y. Günaydın 31.000; Milli Gazete 31.000; Özgür Gündem 23.000; Vakit 12.000; Tercüman 11.0000; Aydınlık 10.000; Ortadoğu 10.000.
ORHAN KOLOĞLU
Dostları ilə paylaş: |