Bakirköy ruh ve siNİr hastaliklari hastanesi



Yüklə 7,73 Mb.
səhifə281/899
tarix09.01.2022
ölçüsü7,73 Mb.
#96304
1   ...   277   278   279   280   281   282   283   284   ...   899
Beyhan Sultan

Sahilsarayı,

Eyüp

Melling'in bir

deseninden

ayrıntı, 18. yy.



Ara Güler

fotoğraf arşivi

1799'da evlendirilen kızı Hatice Hanım Sultan olmalıdır.

Diğer yandan Antoine-Ignace Mel-ling, yapılış tarihini kesin olarak bilemediğimiz, Eyüp yalılarını gösteren gravürüne ilişkin açıklamada Bostan İskele-si'ndeki Valide Sultan Imareti'nin hemen yanında Beyhan Sultan Sarayı'mn bulunduğu belirtmektedir, iki katlı olduğu anlaşılan sarayın bir iç avluyu çevrelediği görülmektedir. Geniş deniz cephesinde dört adet birbirinden farklı çıkma bulunmaktadır. İmaretin hemen yanındaki dar cepheli çıkma denizle hemzemin olurken, ikinci çıkmaya bitişik olarak denizin üzerine kazıklarla oturtulan bir balıkhane köşkü yapılmıştır, üçüncü çıkma dar rıhtım üzerinde dört zarif sütun ile taşınmaktadır ve böylelikle burada dar bir rıhtım oluşmuştur, gene denizle hemzemin olan dördüncü çıkmanın cephesi ise oldukça geniş tutulmuştur. Sarayın kara tarafındaki bölümünün tam ortasına, avluya doğru bir çıkma yapılmıştır. Bu çıkmanın üzerinde küçük bir kubbe yer almaktadır. Sarayın arkasında yüksek bir duvarla çevrili bir bahçenin bulunduğu anlaşılmaktadır.

1814 tarihli Bostancıbaşı Defteri'nde yalnızca Beyhan Sultan'ın Bostan Iskelesi'ndeki yalısının el değiştirdiği değil, artık buradan birkaç iskele daha aşağıda, Sarayburnu yönünde olan Defterdar İskelesi'nde bir yalısı bulunduğu da kayıtlıdır. Bu deftere göre yalının hemen yukarısındaki Balçık Iskelesi'ni takiben Esma Sultan Sarayı gelmektedir. 1791 ve 1802 tarihli defterlerde ise Defterdar İskelesi'nde yeni inşa edildiği belirtilen Esma Sultan Yalısı'nın yanında henüz Beyhan Sultan'ın değil, III. Mustafa'nın bir başka kızı Şah Sultan'ın yahşinin yer aldığı kaydedilmiştir.

"Eyüp'te Esma Sultan ve Beyhan Sultan Sarayı'mn arsasındaki Zübeyde Sultan Sarayı'mn Kantarcılar'da konağı yanan Hibetullah Sultan'a temlik edilmesi''^ kaydeden 1792 tarihli bir belge göz önüne alınırsa, söz konusu arsanın, Bahariye'de Bostan Iskelesi'ndeki saray-

ların yerinde olduğu, bu sıralarda Beyhan Sultan ile Esma Sultan'ın birlikte Bostan Iskelesi'ni terk ettikleri ve Defterdar İskelesi'nde yeni yalılar yaptırmış olmaları akla gelmektedir. Hibetullah Sultan'ın yaşının küçüklüğü nedeniyle Bostan Iskelesi'nde, 1803'e dek oturmadığı, bu nedenle Melling ve 1802 tarihli Bostancıbaşı Defteri'nde görüldüğü gibi sahilsarayın Beyhan Sultan adıyla anılmaya devam etmiş olduğu düşünülebi-lirse de III. Selim'in sırkâtibi Ahmed E-fendi'nin Ruznam&sinde sultanın 1798'e kadar kardeşini, annesinin banisi olduğu imaretin yanındaki sahilsarayında ziyaret etmiş olduğu kaydedilmiştir.

Bütün bunlarla birlikte, 1792-1821 a-rasında rastladığımız Beyhan Sultan'ın Eyüp yalısının inşaat, tamirat ve döşe-mesiyle ilgili çok sayıda belgenin Bostan ya da Defterdar Iskelesi'ni ayırt etmemesi Beyhan Sultan'ın her iki yalıyı aynı anda kullanmamış olabileceğini düşündürmektedir. Bu nedenle Defterdar tskelesi'ndeki yalının 1798'den sonra inşa edilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Görülüyor ki, Beyhan Sultan, kocasının ölüm yılı olan 1798'den sonra hummalı bir inşaat faaliyetine girişmiş ve Çırağan Sahilsarayı'nı valide sultana terk ederken, kendisi bizzat Akıntıburnu ile Eyüp Defterdar Iskelesi'ndeki sahilsarayları tümden yeniden inşa ettirmişti.

Defterdar Iskelesi'ndeki çifte yalının yanında, Bostancıbaşı Dej'terleri'nin hiçbirinde görülmeyen, Valide Sultan yalısının olduğu anlaşılmaktadır. 1845 tarihli bir haritada bu noktada bir saray-ı hümayun gösterilmiştir. Ayrıca Zal Mah-mud Paşa Camii'nin önünde olduğu kaydedilen bu valide sultan sarayına III. Selim'in sık sık geldiği ve bir süre kaldığı çeşitli kaynaklarda kaydedilmektedir.

Defterdar Iskelesi'ndeki yalısında ö-len Beyhan Sultan Eyüp'te Mihrişah Valide Sultan Türbesi'ne gömüldü. Beyhan Sultan'ın tek çocuğu olan Hatice Hanım Sultan'ın 1799'da evlendirildiği bilinmektedir; Bostan Iskelesi'ndeki ikinci yalı 1814'de Hanımsultanzade'ye ait olarak gösterildiğine göre Hatice Hanım annesinden önce ölmüş olmalıdır. 1824' te sultan efendinin ölümü üzerine miriye geçen Defterdar Iskelesi'ndeki sahilsaray arsası üzerinde 1835'te Feshane yapılmıştı.

Bibi. Melling, Voya/ge; N. Arslan, Gravür ve Seyahatnamelerde istanbul: 18. Yüzyıl Sonu ve 19. Yüzyıl, İst., 1992, s. 141-142; ///. Se-lim'in Sırkâtibi Ahmed Efendi Tarafından Tutulan Rûznâme, (yay. S. Arıkan), Ankara, 1993.

TÜLAY ARTAN



BEYKOZ

Boğaziçi'nin kuzey kesiminde, Anadolu yakasında, Paşabahçe ile Anadolukava-ğı arasında, aynı adla anılan koyun çevresinde kurulu Boğaz köyü.

Beykoz Boğaziçi'nin, bir zamanlar oldukça uzak sayılan, günümüzde de diğer Boğaz semtlerine oranla daha kırsal

Beykoz kıyısı

(üstte) ve ana

meydanından

bir görünüm

fsaöda).


bir yapı gösteren; merkeziyle olduğu kadar çevre köyleri, ormanları ve koru-larıyla da ünlü bir yerleşmesidir. Kuzeyde ve doğuda tepelerle çevrilidir. Kuzeyindeki Beykoz Çayırı(~») diye bilinen geniş düzlük ve güneyde Paşabahçe'ye doğru alçalan ve düzleşen kesimi bir yana, kıyılarda bile yüksek ve engebeli bir yapıya sahiptir. Eskiden Ortaçeşme, Ya-lıköy, Beykoz yerleşmeleri birbirine çok yakın ayrı yerleşmeler konumundayken bugün bütün bu yerleşmeler birbiriyle birleşmiş ve gerideki tepeler de gecekondu mahalleleriyle dolmuştur.

Beykoz adının kökeni tartışmalıdır. Bu tartışma, özellikle ismin sonundaki ekin "koz" mu "koş" mu olduğu noktasında yoğunlaşmaktadır. Kimi kaynaklar Farsça "koş" (köy) kelimesini hatırlatarak ve İzmit Sancağı beylerinin burada oturduklarına atıf yaparak Beykoz'un Beyköyü anlamına geldiğini ileri sürerken, başka kaynaklar bölgenin ceviziyle de ünlü olmasından hareketle, koz kelimesinin ceviz anlamına geldiğini vurgulamaktadır. Örneğin 18. yy yazarlarından Inciciyan, semte Beykoz adının sulak bir çeşme yanında bulunan muazzam bir ceviz ağacı yüzünden verildiğini söyler. Yerleşmenin Bizans ve daha

önceki dönemlerdeki adı konusunda da kesinlik yoktur. Bitinya Kralı Amnikos' un burada oturduğu ve köye onun adının verildiği, Bizanslılar döneminde de yöreye Beykos dendiği gibi iddialar ka-nıtlanamamıştır. Kaynaklarda, Boğaz'm bu kesimlerinde olduğuna işaret edilen ve "Fiale" denilen yerin burada bulunduğu ve Bizans döneminde Beykoz'a verilen ad olabileceği, "fiale"nin havuz, çeşme, şadırvanlar ve fıskiye yalakları anlamına gelmesinden, Beykoz'un da suları, kaynakları, çeşmeleriyle ünlü olmasından doğan bir çağrışımla ileri sürülmüştür.

Osmanlı döneminde semte ilişkin ilk bilgiler II. Mehmed (Fatih) dönemine (1451-1481) dayanır. Fatih'in, Tokat Ka-lesi'nin düştüğü haberini Beykoz'da Akbaba Köyü civarında avlanırken aldığı ve bu zaferin anısına Beykoz Çayırı'm çevreleyen yamaçlarda Tokat Bahçesi adlı bir mesire kurdurduğu söylenir. I. Süleyman'ın (Kanuni) Tokat Bahçesi'nde ve Beykoz'la adeta özdeşleşmiş olan Beykoz Çayırı'nda çağlayanlar gibi havuzlar yaptırdığı, buraları mamur hale getirdiği eski kaynaklarda yazılıdır. Evliya Çelebi, 17. yy'da Beykoz'u deniz kenarından gidilirse Servi Burnu'nun üç bin adım gü-




Yüklə 7,73 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   277   278   279   280   281   282   283   284   ...   899




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2025
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin