BAIIKPAZARI
Eminönü'ndeki Balıkpazarı'nm tarihi çok eskiye uzanır. II. Mehmed (Fatih) şehri aldığında burada Bizans döneminden kalma bir balık pazarı vardı ve padişah buradaki on bir dükkânın gelirini kendi vakıfları arasına katmıştı. Bölgenin liman ağzında olmasının, balık pazarını burada kurmak için pratik kolaylıklar sağladığı bellidir.
Bu bölgede Bizans'tan kalma şehir surları, 1936'ya kadar, salaş binaların arasına sıkışmış olarak ayakta kalmıştı. Mısır Çarşısı'nın(->) ana kapısının biraz ilerisinde de Balıkpazarı Kapısı diye bilinen (Bizans zamanında "Piskariye") sur kapısı vardı. Bunlar 1936'daki ilk büyük çaplı istimlak sırasında ortadan kaldırıldı.
Tanzimat döneminde İstanbul'un modernleştirilmesi için girişilen çeşitli çabalar Eminönü bölgesinin tamamını önemli bir ulaşım merkezi haline getirmişti. Köprünün bir ayağının burada bulunması, buharlı vapurların iskelelerinin buraya konması, Sirkeci Garı'nın yakınlığı Eminönü'nü can alıcı bir kavşak noktası yaptı. Bu da, tarih boyunca başka bir mantığa göre burada yapılmış çeşitli salaş binaların yıkılarak meydanın genişletilmesini gerektirdi. Dolayısıyla, Cumhuriyet dönemi boyunca Eminönü ve Balıkpazarı çevresinde istimlakler birbirini izledi.
Surlar ve ona yapışık binalarla birlikte, kıyıya yakın Valide Hanı'nı ve İzzet Mehmet Paşa Camii'ni de ortadan kaldıran 1936 istimlakinden sonra, Menderes'in İstanbul'u modernleştirmeye giriştiği 1957-1958'de, kıyıdaki başka bloklar da yıkıldı ve meydan genişletildi. Son olarak, Bedrettin Dalan'm belediye başkanlığı döneminde Zindankapı çevresindeki birçok bina da yıkıldı.
1958'de Balıkpazarı istimlak edilince, Mısır Çarşısı'nın batı kanadının dış tarafına balıkçı dükkânları yapıldı ve tarihi Eminönü Balık Pazarı böylece buraya taşındı. Geçen yıl, bu dükkânlarla otopark arasında yer alan çeşitli manav ve meze-
ci dükkânlarının yer aldığı blok da kaldırıldı ve Balıkpazarı büsbütün küçüldü.
Balık pazarları, öncelikle balık satılan yerler olmakla birlikte balığın özellikleri nedeniyle, bir tür yan faaliyet gibi görülebilecek başka işleri de teşvik ederler. Örneğin balığın yanında salata şart sayıldığı için çeşitli yeşillikler satan esnaf da balık pazarlarının vazgeçilmez öğeleri arasındadır. Balık içkili yemeklerde daha çok tüketilir. Bu da her türlü mezecinin bu yörelere gelmesini teşvik eder. Bu gibi satıcıların yanısıra, meyhane işletenler de balık pazarlarının bulunduğu semtleri tercih ederler.
Nitekim Eminönü Balıkpazarı öteden beri ünlü bir meyhane semti olmuştur. İstanbul meyhaneleri üstüne geçen yüzyıl sonlarında küçük bir broşür yazan Çaylak Tevfik buradaki en namlı üç meyhanenin adını kaydetmiştir: Kafesli, Hançerli ve Yahudi.
Bu özellik 1957 istimlakine kadar devam etti. Şimdi Mısır Çarşısı içinde, İstanbul'un en seçkin lokantalarından biri olan Pandeli, Pandeli Usta'nın sağlığında, Balıkpazarı'nda izbe, ama çok tanınmış bir içkili lokanta olarak işe baş-dı. Pandeli, Mısır Çarşısı'na taşındıktan sonra bir kolu yakın zamana kadar Zin-dankapı'da devam etti. Oralar da yıkılınca Zindankapı'daki lokanta Rami Kış-lası'na taşındı. Gene İstanbul'un eğlence ve meyhane hayatının yıllardan beri tanınmış renkli simalarından olan Gas-konyalı Torna, Balıkpazarı'nda Bodrum Meyhanesi'nde işe başlamıştı. İstimlak sırasında elektriklerinin de kesilmesi üstüne gedikli müşterilerine mum ışığında son bir akşam yemeği sunduktan sonra burayı terk etti ve Beyoğlu'na geçti.
Bizans'tan beri var olan Eminönü Balıkpazarı böylece bir hayli küçülmüş, daralmış ve havasından çok şey yitirmiş olarak hayatım devam ettirmeye çalışıyor. MURAT BELGE
Dostları ilə paylaş: |