BOSTANCIBAŞI DEFTERLERİ
"Bostancıbaşı Sicili" "Anadolu ve Rumeli Sevahilinde Bulunan Binalara Dâir Defter", "Defter-i Bostancı" da denmiştir. 1790-1815 arasına tarihlenen Haliç ve Boğazi-çi'ndeki lebiderya cami, mescit, kahvehane, ev, dükkân, yalı, saray, kayıkhane, çeşme vb yapılarla arsaları, sahipleri, kiracıları ya da yaptıranları ile veren cetvellerdir. Şimdiye kadar Türkiye'de bu türde 7 defter saptanmıştır. Bunlar, İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi ile Millet Kütüphanesi, Atıf Efendi Kütüphanesi ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kü-tüphanesi'ndedir.
Defterlerin hiçbirinde "Bostancıbaşı Defteri" ya da "Bostancıbaşı Sicili" gibi bir başlık-ad yoktur. Bu tür bir adlandırmayı düşündürecek giriş cümlelerine, a-çıklamalara da rastlanmaz. Bu ilginç listelere "Bostancıbaşı Defteri" adı, kütüphane kayıtlarında verilmiş, bunlar üzerinde inceleme yapanlar da bostancıbaşı-ların Boğaziçi'ndeki denetim ve kolluk yetkilerini dikkate alarak bu adlandırma yönünde değerlendirmelerde bulunmuşlardır. Benzeri defterlere, Osmanlı resmi belgelerinin toplandığı Topkapı Sarayı Müzesi Arşivi ve Kütüphanesi ile Başbakanlık Osmanlı Arşivi'nde şimdiye kadar rastlanmaması, bunların resmi işlem dışı kayıtlar olduğu kanısını da uyandırmaktadır. 1790'dan daha erken dönemlerle 1815 sonrası için örneklerin bulunmaması da bu defterlerin geçici bir süre düzenlendiği fikrini verir. Fakat ne gibi bir a-maçla hazırlanmış olursa olsun, mevcut listeler, Boğaziçi'nin yoğun iskâna açılmaya başladığı bir dönemdeki durumu saptamak açısından önemlidir. Olasılıkla da suriçi İstanbul'da titizlikle korunan i-mar ve yerleşim düzenine koşut biçimde Boğaziçi kıyı şeridindeki mülkiyet ve yapılaşma hareketleri de kontrol altında tutulmaya çalışılmış ve bu defterler bu yöndeki çabaların bir ürünü olarak hazırlanmıştır. "Bahren biniş-i hümayun" larda (padişahın deniz gezileri) bostancı-başının, saltanat kayığının dümenini tutması, arada merak nedeniyle padişahın "Şurası kimin?", "Bu yalıda kim oturuyor?", "Bu dükkânda ne satılıyor?" vb sorular yöneltmesi karşısında, bostancıbaşı ağanın da koynundaki deftere bakıp "Falanca kulunuzun valisidir." gibi bir cevap
verebilmesi için bu listelerin hazırlandığı savı ise Atıf Efendi Kütüphanesi'ndeki Mehmet Zeki Pakalın'ın istinsah ettiği sanılan nüshaya eklenen "Selim-i Sâlis Boğaziçi'nde ve Haliç'de dolaşırken bazı yerleri sorarmış. Bostancıbaşı da arkasında oturduğundan o cevap vermek mecburiyetinde kalırmış. O da bunları esâmi hâlinde yazmış ve müzehhep bir defter yapmış ve bu civarlara yaklaşdıklarında o sahifeyi açar, soruldukda cevap verirmiş" notundan kaynaklanmış ve irdelenmeden kabul edilmiştir.
Yazma cetvellerin en eskisi kabul e-dilen ve içerdiği kişilerin görev yıllarına dayanılarak 1206/1791-92'ye tarihlendiri-len Ali Emirî istinsahı ile bunun esas alınmasıyla yenilendiği sanılan sonraki nüshalarda genel olarak güzergâh ve nirengiler ile kayıtların çoğu aynıdır. Bu defterler üzerinde ilk çalışmayı yapanlardan Reşat Ekrem Koçu, listelerdeki sıralamanın Yalı Köşkü'nden başlayıp Haliç kıyısı boyunca Eyüp Bahariye'ye, oradan Karaağaç Kasrı'na, Boğaziçi'nde Rumeli yakası kıyısından Rumelikavağı'na, karşıda Anadolukavağı'ndan Haydarpaşa'ya kadar tüm kıyı şeridini kapsadığını vurgular. Bu kıyı güzergâhındaki lebiderya bütün cami, mescit, sahilsaray, kasır, yalı, ev, kayıkhane, kahvehane, dükkân, mahzen ve çeşmeler ile boş arsaların, kalafat yerlerinin, dere ağızlarının, iskelelerin, aralık iskelelerinin adlarının, ö-zelliklerine yer verilmeksizin, hayrat veya mülk sahiplerinin veya kiracılarının isimleriyle kaydedildiğini yazar. Reşat Ekrem Koçu, bu defterlerden en yenisi olan 1815 tarihli nüshayı İstanbul Enstitüsü Mecmuası'nda birtakım düzenlemelerle yayımlamıştır. Aynı defter son olarak 1992'de orijinali ve transkripsiyonuy-la yayımlanmış bulunmaktadır. Bu yayındaki değerlendirmelere göre 19. yy başında, Yalı Köşü'nden başlayıp Haliç kıyılarında ve Boğaziçi'nin her iki yakasında lebiderya konumlu toplam 1.130 ev ve yalı bulunuyordu. Bunların 121'i Müslüman Türklere, 499'u gayrimüslimlere ait evlerdi. Buna karşılık Türklerin 502, gayrimüslimlerin ise ancak 8 yalısı vardı. İstanbul kıyılarında Müslüman Türklerin mülkiyetindeki bina ve arsalar toplam 623, gayrimüslimlerinki 507 idi. Evler ve yalılar dışında 22 bostancı ocağı, 55 cami, 103 kahvehane, 8 hamam, 10 salhane, 16 yahudhane, 8 kışla, 135 iskele, 16 meydan, 2 çeşme, 117 kayıkhane, 26 saray bulunduğu görülmektedir. Haliç'te ve Boğaziçi'nde Türkler, Yahudiler, Rum, Ermeni ve diğer gayrimüslimler, mülk sahibi ve komşuydular. Bunlar arasında, hanedan ve saray mensupları, din adamları olduğu gibi, cevahirci, ipekçi, çuhacı, tellal, şerbetçi (meyhaneci), sarraf, şapçı, aktar, hekim, simkeş, peynirci, tenekeci, şişeci, debbağ, yapa-ğıcı, şakı, terzi, bakkal, yemenici, kürkçü, keresteci, cerrah, berber, tuğlacı, dülger, kalpakçı, kayıkçı vd mesleklerden insanlar da bulunmaktaydı. Çoğunun dükkânı ve işyeri de buradaydı.
1988'de Tarih Boyunca İstanbul Se-mineri'nde sunulan bir bildiride ise bu defterlerin tanıklığı ile Boğaziçi'nde, günümüze oranla 19. yy başında daha çok iskele bulunduğu, Sarayburnu'ndaki Yalı Köşkü'nden Hasköy'e kadarki adları verilen bazı iskelelerin bugün mevcut olmadığı, örneğin İstanbul Ağası, Bursa, Mudanya, Ortaköy, Beşiktaş, Tekfurdağı iskelelerinin yerlerinin bile bilinmediği, aynı şekilde Hasköy ile Sütlüce arasındaki Halıcıoğlu, Buzhane, Piri Paşa, Hamam, Salhane iskelelerinin de kaldırılmış olduğu açıklanmıştır.
Defterlerin orijinallerinde sayfalar sağdan sola 3, yukarıdan aşağıya 5 olmak üzere 15'er kutuya ayrılmış ve her kutuya bir birim yazılmıştır. Her birinin bir öncekinin yanında yer aldığı da "kurbün-de" denilerek örneğin, "Ocak İmamızâde kullarının hanesi ve üç göz kayıkhane", "Kurbünde Sarraf Artin zimmînin hanesi", "Kurbünde Sarraf Ağyazar zimmînin arsası" şeklinde belirtilmiştir.
Defterlerde kıyıdan içerideki mülkiyet ve hayrata ilişkin kayıtlar bulunmamaktadır. Bu ise defterlerin salt kıyı i-marı ve denetimiyle ilgili olduğunu düşündürmektedir.
Birbirinden pek az farklılığı olan bu listeler, içerdikleri adlar, yapı türleri, iş-kolları ve işyerleri ile iskeleler bakımından istanbul'un 200 yıl önceki nüfus, iskân durumu, kent düzeni için birinci derecede değerli belgeler kabul edilir. Bibi. R. E. Koçu, "Bostancıbaşı Defterleri", İstanbul Enstitüsü Mecmuası, IV, 1958, s. 39-40; R. E. Koçu, "Bostancıbaşı Defterleri", 1S-TA, VI, 2979-2995; Ş. Rado, "Bostancıbaşı Defteri: 1802 Yılında Boğaziçi ve Haliç Kıyılarında Kimler Otururdu?", Hayat Tarih Mecmuası, S. 6 (Temmuz 1972 ilavesi); C. Kayra-E. Üyepazarcı, İkinci Mahmut'un İstanbul'u, İst., 1992; A. Özcan, "Bostancıbaşılarm Beledî Hizmetleri ve Bostancıbaşı Defterlerinin İstanbul'un Toponomisi Bakımından Değeri", Tarih Boyunca İstanbul Semineri, Bildiriler, İst., 1989, s. 35-37.
NECDET SAKAOĞLU
Dostları ilə paylaş: |