Bakirköy ruh ve siNİr hastaliklari hastanesi


BASIMEVLERİ bak. MATBAALAR BASIN



Yüklə 7,73 Mb.
səhifə101/899
tarix09.01.2022
ölçüsü7,73 Mb.
#96304
1   ...   97   98   99   100   101   102   103   104   ...   899
BASIMEVLERİ

bak. MATBAALAR



BASIN

Bizans'ta olduğu gibi Osmanlı döneminde de İstanbul bir başkent olmanın ötesinde siyasi, edebi, sanatsal her türlü fikir üretiminin ve ekonomik yönlendirmenin merkeziydi. Dolayısıyla basın gibi toplumsal boyutlu bir olgu belirdiğinde bunun İstanbul'da çabucak kökleşmesi doğaldı. Ancak Osmanlı toplumunun 19. yy Avrupa'sından farklılığı kadar, İstanbul'un özellikleri de basın-toplum bağdaşmasının farklı şekilde gerçekleşmesine sebep oldu. İstanbul, Bizans'a başkent olduğundan beri, yüksek düzeyde tüketici, taşranın üretimiyle kendini besleten bir niteliğe sahipti. Oysa basın Avrupa'da, yüksek üretim ve bunlara pazar arama mekanizmasının aracı olarak belirmişti.

Osmanlı toplumu basınla ilgilenmeye başladığında, basın Batı'da siyaseti ekonominin hizmetine sokmuş ve bu amaçla kamuoyu oluşturmada tam anlamıyla kurumlaşmıştı. İstanbul ise ekonomiyi siyasete bağımlılaştırma geleneğine sahipti. Bu yüzden Osmanlı devletinde basın önce İzmir'de kurulup gelişmiştir. Etkisi pek sınırlı kalmış olan Fransız El-çiliği'nin 1795 ve 1796'daki yayınlarını ciddi bir basın başlangıcı saymak mümkün değildir (bak. Fransızca basın). Ger-

İlk özel


Türkçe gazete

Tercüman-ı

Ahval'm

21 Ekim 1860

tarihli ilk

sayısının birinci

sayfasından

ayrıntı.


Gözlem Yayınlan Arşivi

çek başlangıç, l Kasım 1831'de Takvim-i Vekayi(.->) ve beş gün sonra da bunun Fransızca nüshasının çıkmasıdır. İlk damganın siyasi ağırlıklı olmasının yanı-sıra, bütün Osmanlı ülkesinde kitaba dayalı kültürün geleceğim de İstanbul'la basının ilişkisi biçimlendirmiştir. Basımevi İstanbul'a 1727'de gelmişse de 1830'lara kadar basın ürünü olarak kitap gayet sınırlı kalmıştır. 1830 sonrasında da, kitapta artış yavaştır. Avrupa'nın Rönesans'la başlayan değişmesi kitaba dayalı (kitap kültürlü) ve uzun perspektifli olmuş; gazeteye apayrı, güncel ve kısa vadeli bir görev verilmiştir. İstanbul'da ise gazete kitleye mal olma yolunda daha ilk adımdan kitabı aşmış, dolayısıyla gazete kültürü, Tanzimat'la başlatılan değişmede ağırlığı oluşturmuştur.

1831'den 1860'a kadar İstanbul'da toplam tirajları günde 200-300 olan dört Türkçe gazete ve dergiye karşılık yirmiden fazla Fransızca, Rumca, Ermenice, vb yayın çıkmıştır (toplam tirajları 2.000 kadar).

Yarı resmi olan ve bir İngiliz tarafından çıkarılan Ceride-i Havadis fe(->) yayın izninin verilmesi 1830-1840'larda gazeteci olarak yabancıların İstanbul'da etkili olduklarını gösterir. Yabancı gazetecilerin ayrıcalıklı sayılması Ceride-i Ha-vadis'ten sonra perçinlenmiştir. Türklere tanınmayan bu ayrıcalıktan yararlanabilmek için, çoğu gazeteci olan Yeni Osmanlıların toplantılarını bir Pera gazetesinde yaptıkları ve gerektiğinde bazı yazıları orada Fransızca yayımlattırdıktan sonra kendi gazetelerine aktardıkları bilinmektedir.

Tanzimat'ta, Türkçe basın, resmi niteliği sebebiyle Osmanlı bütünlüğüne, merkeziyetçiliğe dikkat ediyor, bu yolda kamuoyu oluşturmaya çalışıyordu. İstanbul Türkçesinin taşraya yaygınlaştırılması ve imlasının kesinleştirilmesi çabalan da bu dönemde başlatılmıştı. Türk gazetecilerin çoğu Tercüme Odası'nda çalışan memurlardı. Fransızlar Babıâli' den maddi yardım gören profesyonel'

yazarlar, azınlık gazetecileri ise matbaacı, öğretmen ya da avukat gibi özel girişimcilerdi. Dönemin iki önemli ama az etkili Türkçe gazetesi Takvim-i Vekayi ile Ceride-i Havadis'û.

Babıâli'den destek almayan, bağımsız ilk Türkçe gazete olan Tercüman-ı Ahval'm 21 Ekim 1860'ta çıkışıyla başlayan dinamik dönemde, gazete sayısının hızla arttığı görülür. 1860-1878 arasında 130 yeni gazete ve dergi çıkmıştır. 1873'te İstanbul'da 13'ü Türkçe olan 43 yayın vardı ve 19'u günlüktü. Günlük toplam tirajın 10.000'e vardığı, bazı çok önemli olaylarda tek bir gazetenin 20.000 tiraja kadar ulaştığı görülür. Artık İstanbul, gerçek anlamda modern kamuoyu oluşturma araçlarına sahip bir merkez haline gelmiştir. Türkçenin olduğu gibi, Rum (Yunan), Ermeni, Arap, Bulgar basınlarının da merkezi İstanbul'dur. Anadolu'da yaşamış, anadilleri Türkçe olan ama yazıda Rum ve Ermeni harflerini kullanan Hıristiyan vatandaşların nitelik ve nicelikçe önemli yayınlarının merkezi de İstanbul'dur.

O dönemde gazetenin haber vermekten çok bir eğitim aracı olduğu düşüncesi, hem gazetecilerde hem de devlet yöneticilerinde hâkimdi. 1851'de İstanbul' da Grek harfleriyle Türkçe (Karamanlıca) Anatoli(^) gazetesini çıkaran Misailidis, 1872'de yayımlanan Temaşa-i Dünya adlı romanında İstanbul'un yoğun yayınlarından, çok sayıdaki gazete ve kitaplardan Anadolu'nun henüz yeterince yararlanamadığına işaret etmektedir.

1870-1878 arasında, İstanbul basın mensupları baskı ve şiddeti giderek artan bir basın rejiminin oluşumunu bizzat yaşamışlardır. Gazete ve dergilerin sürekli kapatılması, yazarların memuriyetle Anadolu'ya dağıtılması sonucunda ilk kez Avrupa'da beliren bir sürgün basınıyla (Hürriyet, Muhbir) ülke dışından kamuoyu oluşturulabileceği fark edilmiştir. Sürgün dönüşünde, Yeni Osmanlılar, Babıâli tarafım tercih etmeye başladılar. Mesela Ahmed Midhat, bası-




Yüklə 7,73 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   97   98   99   100   101   102   103   104   ...   899




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2025
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin