Bakirköy ruh ve siNİr hastaliklari hastanesi


Bibi. Müessesât-ı Hayriye-i Sıhhiye Müdüriyeti, İst., 1911, s. 43, 61-68. NURAN YILDIRIM BEYOĞLU SEDYESİ



Yüklə 7,73 Mb.
səhifə321/899
tarix09.01.2022
ölçüsü7,73 Mb.
#96304
1   ...   317   318   319   320   321   322   323   324   ...   899
Bibi. Müessesât-ı Hayriye-i Sıhhiye Müdüriyeti, İst., 1911, s. 43, 61-68.

NURAN YILDIRIM



BEYOĞLU SEDYESİ

"Seza portör" de (chaise â porteur) denmiştir. 19. yy'ın ikinci yarısında Galata ve Beyoğlu'nda gayrimüslimlerin kullandığı tahtırevan tipi taşıttır. Levanten, Rum ve yabancı hanımlar, tek kişilik sedyeyi, sükse için lando ve faytona tercih etmekteydiler. Yaşlılar ve hastalar da bunlarla taşınırdı.

Doğu'da tahtırevan denen ve hükümdarlara özgü olan kapalı sedye, düğünlerde de gelin götürmede kullanıyordu. Tek kapılı, pencereli ve içine ancak bir kişinin sığabildiği Beyoğlu sedyesi ise Batı'dan gelmişti. Avrupa'da soylularca kullanılan "chaise â porteur"ün bu adla istanbul'a gelişi, olasılıkla Galata ve Be-

Özel giyimli

dört Rum

hamalın


taşıdığı

Beyoğlu


sedyesi.

Nazım Timuroğlu

fotoğraf arşivi

yoğlu'nda ikamet eden elçilikler aracılığıyla oldu. Üç yandan dik yamaçlı, sokakları dar ve evleri bitişik nizamda olan Galata'mn yolları ve yokuşları da bu tür bir araç gerektirmiştir. Kaldırımları bozuk, çamurlu ve güvenliksiz sokaklarda yürümek zordu. Sedye bu sorunlara karşı pratik bir araçtı. Kızlar ve hanımlar, evlerinin kapılarından, gidecekleri yere kadar, tuvaletleri bozulmadan, ayakkabıları kirlenmeden ve güven içinde kendilerini taşıttıkları gibi, gayrimüslim düğünlerinde de özel lüks sedyeler çiçek buketleriyle süsleniyor ve gelin tahtırevanı yapılıyordu. Fakat daha işlevsel olarak yağışlı, soğuk havalarda, akşam hava karardıktan sonra, pazar günleri kiliseye gidilirken sedyeye binmek zorunluydu. Bu nedenle de Beyoğlu'ndaki zengin muhitlerin köşe başlarında, kilise avlularında, başta Union Française olmak üzere kulüplerin ve tiyatroların önlerinde, Pera Palas'ın kapısında, hamallarıyla hazır sedyeler görülürdü. Beyoğlu sosyetesinin önde gelen madam ve matmazellerinin sedyeyi atlı arabalara tercih etmelerinin bir nedeni ise tuvaletlerinin bozulmamasıydı.

Sedyeler biçimlerine ve donanımlarına göre kır pranga, kızıl çengi vb adlarla anılmaktaydılar. Bunları taşıyanlar, piyano hamalları gibi özel giyimli palikarya uçarılarıydı. Bir sedyeyi, mor fesli, camadan yelekli, galibarda yün kuşaklı, yumurta topuklu, şıpıdıklı dört hamal taşırdı. Sedyeler, çok kısa mesafeler için bile l altına kadar yüksek ücretle fayton işleticisi çorbacılardan kiralanır, ayrıca taşıyıcılara bahşiş de verilirdi. Bu nedenle de ancak para harcamayı zevk edinen zenginler sedyeye binerlerdi. Kirya denen Rum zenginlerinden rahatlarına çok düşkün olanlar, daha fazla ücret ödeyerek uzak yerlere de sedyeyle giderler, böylece araba sarsıntısından rahatsız olmazlardı. Yaşlılar, hastalar içinse bu a-raçlar bir tür ambulans görevi yapardı. Ancak bunlar basit, kırık dökük, taşıyıcıları özensiz sedyelerdi. Cab denen ve atla çekilen tekerlekli, tek kişilik sedye ise istanbul'da tutunmamış, ancak bir-iki örneği görülebilmiştir.

Beyoğlu sedyesi, bir taşıt modası olarak altın çağını Abdülaziz döneminde (1861-1876) yaşadı. O yıllarda sefaret-lerdeki suarelere, kışlık tiyatrolara, pazar ayini için kiliselere değişik biçim ve renkte sedyelerle gitmek ve tanınmak, genç kızlar ve hanımlar arasında vazgeçilmez bir tutkuydu. Sedye modası, istanbul yakasında ve kentin diğer Müslüman semtlerinde hiç görülmedi. Beyoğlu cihetinde ise 20. yy'a girilmeden unutulmaya yüz tuttu.



Bibi. "Beyoğlu Sedyeleri", Musavver Medeniyet, 10 Şubat 1290; S. M. Alus, "Eski Beyoğlu'nda Sedyeler", Tarih Hazinesi, S. 2 (Aralık 1950), s. 64-66; N. Sakaoğlu, "Beyoğlu Sedyesi", Skylife, S. 5 (1993), s. 107.

NECDET SAKAOĞLU




Yüklə 7,73 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   317   318   319   320   321   322   323   324   ...   899




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2025
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin