BOSTANİÇİ MESCİDİ
bak. SEFER KETHÜDA MESCİDİ
BOSTANLAR
Her türlü sebze ve kavun, karpuz yetiştirilen geniş tarla veya bahçeler.
İstanbul, bostanlarıyla ve bu bostanlarda yetişen sebze türleriyle de ün ka-
zanmıştır. Bu bostanlardan, sadece sur dışında ve kentin banliyösünde, yakın köylerinde bulunanlar değil, günümüzde yoğun yerleşme bölgeleri haline gelen suriçinde bulunanların bir bölümü de 1950, hattâ 1960'lara kadar gelebilmiştir. Günümüzde gerek sayıları gerekse kapladıkları alan azalmış olan bostanlara, Boğaziçi'nin özellikle Anadolu yakasında Beylerbeyi-Beykoz sahil şeridinin gerisinde kalan bölgelerde; buralarda hızla gelişen yerleşmelerin arasında, Ümraniye, Dudullu, Şile yolu çevresinde; Kartal-Pendik-Maltepe şeridinin ardındaki topraklarda; Rumeli yakasında, Boğaziçi'nin kuzey kesimlerinde yine sahil şeridinin ardında kalan tepeler ve düzlüklerde; Büyükçekmece'den içerilere doğru yoğun kentsel yerleşmenin dışında kalan çevre yerleşmelerdeki topraklar üzerinde rastlanmaktadır. Bugün bostancılık, yerini büyük ölçüde İstanbul dışındaki yakın ilçe ve bölgelerde yapılan seracılığa bırakmış durumdadır.
Kentin sebze ihtiyacının sağlandığı bostanlar, Bizans döneminden günümüze kadar önemli bir nüfus ve tüketici kitle barındırmış olan bir kentte, sebze nakliyatının ve taze sebze ve meyvenin uzun süre saklanmasının çok güç, hattâ imkânsız olduğu dönemlerin koşullarında, halkın ihtiyaçlarının sağlanması açısından önem kazanmıştır.
Osmanlı döneminde, padişahların sürekli ikametgâhı olan Topkapı Sarayı başta olmak üzere, bütün mirî malları, binaları, topraklan korumakla görevli silahlı bir güç olan Bostancı Ocağı'nın(->) bu adla anılması bile bostanların, yani ekili açık arazinin önemini vurgular. Osmanlı'da, saray için sebze yetiştiren hasbah-çelerden başka, İstanbul surlarının hemen dışında olduğu kadar suriçinde de geniş bostanlar vardı. Dönemin İstanbul'unun, bugün hemen hepsi kurumuş olan çok sayıdaki deresi, bağ, bahçe ve bostanların sulanabilmesini sağlıyordu. En büyük bostanlar bu derelere yakın yerlerde veya derelerin denize dökülürken doldurduğu topraklar üzerinde kurulmuştu. 1950'lere kadar varlıklarını ko-
Dostları ilə paylaş: |