326
Buhara Tekkesi'nin mescid-tevhidhane ile selamlık ikinci katının planı. M. Baha Tannan, 1982
BUHARA TEKKESİ
-
Aynı zurnanda. Meclis-i Muhacirîn-i Çerâ-kise'nin ve Meclis-i Meşâyih'in de üyesi olduğu bilinmektedir.
Cumhuriyet döneminin başlarında, 1925'te tarikatların lağvedilmesinden sonra Buhara Tekkesi Türkistan Gençler Birliği, Türkistanlılar Kültür ve Sosyal Yardım Derneği ve Türkistanlılar Talebe Yurdu gibi birtakım kuruluşları bünyesinde barındırmış, harem dairesinde son şeyh Abdurrahrrıan Efendi (ö. 1953), ailesiyle ikamete devam etmiştir. Daha sonra harem bölümü yanmış, mescit-tev-hidhane de bakımsız kalarak harap olmaya başlamıştır. Sonunda bu bölümün de bir yangın geçirerek dört duvardan ibaret kaldığı anlaşılmaktadır. Günümüzde tamire muhtaç durumda bulunan Buhara Tekkesi'nin önemli bir kısmı kullanılmamakta, selamlık bölümünde son şeyhin torunları oturmaktadır. Bibi. Mehmed Tevfik, Yadigâr-i Macaristan-i asr-i Abdülhamid Hân, İst., 1294, s. 17-18; İSTA, VI,. 3099-3103; G. M. Smith, "The Özbek tekkes of istanbul", Der islam, S. 57 (1980), s. 137-139; Mehmet Saray, Rus İşgali Devrinde Osmanlı Devleti ile Türkistan Han-hklan Arasında Siyasi Münasebetler (l 715-1875), İst., 1984, s. 84-88, 133-134; T. Zarco-ne, "Histoire et croyances deş derviches tur-kestanais et indiens â İstanbul", Anatolia Moderna (Yeni Anadolu), II (1990), İst./Pa-ris, s. 150-153.
THIERRY ZARCONE
Mimari
Buhara Tekkesi, günümüze ulaşmamış olan kuzeydeki ahşap harem dairesi dışında kagir olarak inşa edilmiş, tekkenin içerdiği diğer bölümler, ortak bir taban oluşturan zemin katın üzerinde, birbirleriyle bağlantılı bağımsız kitleler olarak tasarlanmıştır. Zemin katın batısında Şehit Mehmed Paşa Yokuşu üzerinde, ortada cümle kapısı, bunun üzerinde de mescit-tevhidhaneden bağımsız olarak tasarlanmış minare yükselmektedir. Bunların güneyinde, zemin katta mutfak-kiler-taam-hane grubunu, birinci katta meydan odasını, ikinci katta da mescit-tevhidhaneyi barındıran kitle yer alır. Cümle kapısı-
Buhara
Tekkesi'nde,
mescit-
tevhidhane
ile selamlık
bölümlerinin
Şehit Mehmed
Paşa Yokuşu
cephesinden
görünümü.
Araş Neftçi, 1990
minare manzumesinin kuzeyinde ise cadde üzerinde üç katlı selamlık, bunun arkasında Türkistan'dan gelen seyyah dervişlerin hücrelerini barındıran, misafirhane niteliğindeki bina bulunur. Zemin katın güneydoğu kesimi, altta su haznesi, üstte fevkani avlu olarak değerlendirilmiş, söz konusu avludan meydan odasına, bunun üzerindeki mescit-tev-hidhaneye, derviş hücrelerine geçit sağlanmıştır.
Cümle kapısı, neogotik üslupta bir sivri kemerin içine alınmış olan dikdörtgen bir açıklıktan oluşmaktadır. Lento ile sivri kemerin arasındaki alınlığa II. Abdülhamid'in 1305/1887 tarihli yenileme kitabesi yerleştirilmiştir.
Cümle kapısından ufak bir taşlığa girilmekte, bu taşlık kuzey yönünde, selamlık ile misafirhanenin arasındaki ince uzun avluya bağlanmakta, daha ziyade bir havalandırma-aydınlatma boşluğu niteliğindeki bu avludan birinci kattaki fevkani avluya çıkılmaktadır. Selamlığın ve misafirhanenin birinci ve ikinci katları, aralarındaki bu boşluğa bakan, kuzeyde, harem bölümü ile hazireyi tekkenin diğer bölümlerinden soyutlayan duvarın önünden dolaşarak "U" biçimini alan balkonlarla donatılmış, birinci kattaki balkonda "U"nun uçları fevkani avluyla birleştirilmiştir. Geleneksel mimarideki revakların yerini tutan, her iki taraftan kapıların ve pencerelerin açıldığı bu balkonlar, demir putrelli volta döşemeleri, bunları birbirine bağlayan düşey demir gergileri ve aynı malzemeden sade korkulukları ile, tasarlandıkları dönem için oldukça "modern" bir görünüm sergilemektedir.
Misafirhane kanadının her iki katı da "karnıyarık" denilen plan tipinin özelliklerini göstermekte, doğu-batı doğrultusunda uzanan sofaların çevresinde dervişlerin ikametine mahsus odalar ile he-la-abdestlik birimleri sıralanmaktadır. Selamlığın içerdiği en ilginç mekân ise ikinci kattaki şeyh odasıdır. Kahve ocağı ile bağlantılı ufak bir sofadan geçilerek
ulaşılan şeyh odasında, girişin bulunduğu doğu duvarı yüklüklerle donatılmış, güney ve kuzey duvarlarına birer dikdörtgen pencere, güney duvarına ayrıca, küçük bir köprü ile mescit-tevhidhaneye ulaştıran kapı, batı duvarına ise, önünde balkon bulunan, sivri kemerli geniş bir kapı-pencere yerleştirilmiştir. Nefis bir manzaraya sahip olan bu balkon, yanlardan, I. Ulusal Mimarlık Üslubu'nda birer büyük konsolla takviye edilmiş, bunların arasına da aynı üslupta bir dizi küçük konsol yerleştirilmiştir. Balkonu sınırlayan basit ahşap korkuluklar, köşelerde, üstleri soğan kubbeciklerle donatılmış masif ahşap babalara bağlanmaktadır. Selamlığın geniş saçağı, balkonun üzerine gelen yerde ahşap konsollarla desteklenmiştir.
Kareye yakın yamuk bir plan arz eden mescit-tevhidhanenin duvarları tuğla ile örülmüş, kalkan duvarları ile kısmen gizlendiği anlaşılan ahşap çatı yangında ortadan kalkmıştır. Açıklığı, içeriden basık bir kemerle, dışarıdan demir putrelli bir lentoyla geçilmiş olan giriş, kuzey duvarının ortasında yer almakta, fevkani avludan, girişin önündeki sahanlığa, putrellere oturan kesme taş basamaklarla çıkılmakta, söz konusu mekân ile şeyh odasının bağlantısını kuran köprücük de bu sahanlığa oturmaktadır. Kapının len-tosu üzerine, mescit-tevhidhanenin inşa tarihini (l Receb 1318/1900) ve banisinin adını (Astankul Bey) veren, talik hatlı mensur kitabe oturtulmuştur. Duvarlar, girişin yanlarında birer tane, doğuda ve batıda üçer tane olmak üzere, ikili pencere gruplarıyla donatılmıştır. Alttaki pencereler "dilimli Bursa kemeri" olarak tanımlanabilecek bileşik kemerlerle taçlandırılmış, zamanında alçı revzenlerle dol-gulanmış olduğu tahmin edilebilen tepe percereleri ise yuvarlak olarak tasarlanmıştır. Güney duvarının ortasında, çok az bir derinliğe sahip, dikdörtgen planlı ve basık kemerli mihrap nişi, yanlarında da birer tepe penceresi yer alır. Mihrap nişinde seçilen alçı mukarnas izlerinden, I. Ulusal Mimarlık Üslubu'nda bir mihrabın tasarlanmış olduğu anlaşılmaktadır. Mescit-tevhidhanenin ilgi çekici ayrıntılarından biri de, kuzeybatı köşesindeki ufak kapının ardında uzanan ve minareye bağlanan, minyatür boyutlu, volta döşemeli kapalı geçittir.
Buhara Tekkesi'nin, geleneksel plan şemalarıyla Batı kökenli inşaat tekniklerini ve I. Ulusal Mimarlık Akımı'na bağlanan birtakım ayrıntıları kaynaştıran ilginç tasarımı gibi, Şehit Mehmed Paşa Yokuşu üzerindeki ana cephesinin düzenlemesi de tamamen kendine özgü bir nitelik sergilemektedir. Yatay silmelerle ayrılmış olan katlarda farklı örgüler kullanılmış, kısmi bodrumda kesme taş, zemin katta, Osmanlı mimarisinde hemen hiç görülmeyen, Roma ve erken Bizans dönemlerinde kullanılmış olan opus sectile'ye benzer bir tür örgü, birinci ve ikinci katlarda da üzeri sıvalı tuğla örgü tercih edilmiştir.
Söz konusu cephede gözlenen anıt-sallık ve özgünlük iddiasının odak noktası şüphesiz, minarenin, mimarlık tarihinde benzerine pek az rastlanan bir biçimde, cümle kapısının üzerine oturtulmuş olmasıdır. İstanbul'da aynı konumda bir başka minare yalnızca Mevlana-kapı'da, 17. yy'da inşa edilmiş ve günümüze ulaşmamış olan Tulumcu Hasan Mescidi'nde tespit edilmektedir. Zemin katın üst hizasındaki silme, cümle kapısının üzerinde bir miktar yukarı taşırılarak bu kesime bir taçkapı görünümü verilmek istenmiştir. Tuğladan örülmüş o-lan silindir gövdeli minarenin pabuç kısmı altta kare, üstte sekizgen kesitli olup aradaki geçiş pahlı yüzeylerle sağlanmış, şerefe basit demir parmaklıklarla kuşatılmıştır. Ahşap olduğu anlaşılan külah günümüzde mevcut değildir.
Buhara Tekkesi'nin cephesinde, selamlığın ikinci katında, şeyh odasına ait olan kesim, gerek içerdiği mimari öğeler (sivri kemerli geniş açıklık, balkonun ve ahşap saçağın konsolları) gerekse oranları bakımından, Konya-Alâeddin Tepesi'n-de yer alan, 12. yy'm ikinci yarısına ait Kılıç Aslan Köşkü'nü hatırlatmaktadır. Aralarında yedi yüzyıldan fazla bir zaman diliminin bulunduğu bu iki yapının benzerliği ancak bilinçli bir etkilenme ile açıklanabilir. Şeyh odasının, manzaraya nazır konumu ile, tekkeye gelen hatırlı misafirlerin ağırlandığı bir tür köşk niteliğinde oluşu bu varsayımı güçlendirmektedir. Diğer taraftan I. Ulusal Mimarlık Akımı'nın büyük ustalarından Mimar Vedat Bey'in (Tek) (ö. 1940), 1913' te istanbul Nişantaşı'nda inşa ettirdiği konağının balkonunda da Kılıç Aslan Köşkü'nden ilham almış olması dikkat çekicidir. Sonuçta, inşa edildiği 1887 yılı göz önünde tutulacak olursa, Buhara Tekkesi'nin, I. Ulusal Mimarlık Akımı'nın, şimdiye kadar tanınmamış öncü yapılarından birisi olduğu kabul edilebilir.
Bibi. Çetin, Tekkeler^ 584; Aynur, Saliba Sultan, 37, no. 143; Asitâne, 4; Osman Bey,
Mecmua-i Cevâmi, I, 12-13, no. 17; Münib, Mecmua-i Tekâyâ, 3; İhsaiyat, II, 19; Ergin, İmaret Sistemi, 26-36; Öz, İstanbul Camileri, I, 114.
M. BAHA TANMAN
Dostları ilə paylaş: |