Bakirköy ruh ve siNİr hastaliklari hastanesi



Yüklə 7,73 Mb.
səhifə56/899
tarix09.01.2022
ölçüsü7,73 Mb.
#96304
1   ...   52   53   54   55   56   57   58   59   ...   899
Garabet Balyan

değildir. Her önemli yapının Balyanlara atfedilmesi kolaylığı günümüzde de sürmektedir. Oysa Dolmabahçe veya Çırağan saraylarının(->) ya da Beylerbeyi Sarayı'nın(-0 Selimiye, Akaretler(->) vb'nin anıtsal yapıtların oluşmasına katkıda bulunduğu Balyan mitosunun ardındaki gerçeğin ve söylemin irdelenmesi zorunludur. Bu, aynı zamanda bu önemli sanat adamlarına karşı bir saygı borcudur.

Bu mimarlar, büyük ve özgün bir mimarlık geleneğinin ve kültürünün çok farklı ve yeni bir kültürle karşılaşmasında ara kesitin yumuşak, anlamlı ve zengin olmasını sağlamışlardır. Yüzyıl sonunun yabancı mimarlar dönemi ile karşılaştırıldığında Balyanların pek çok yapısında kendini hemen ele vermeyen ama dikkatle incelendiğinde fark edilen bir yerellik ve özgünlük olduğu görülür. Yerleşme ve çevre düzeninden plan şemalarına, hattâ dekorasyonuna kadar uzandığı görülen bu özgünlük, ülkede son yüzyılda sıradan bir kolonyal üslup evresinin açılmasını engellemiştir. Örneğin bir Sa'dâbâd veya Çırağan Sarayı veya Dolmabahçe Camii ile Mecidiye Camii kesinlikle kolonyal modeller değildir. Batı mimarlığı ile karşılaşan birçok ülkede görülen kolonya-list espri birkaç örnekle sınırlı kalmıştır. Ekonomik çöküşe ve Batı'ya açılmanın bağımlılığına karşın İstanbul, mimarlık alanında metropol özelliklerini ve düzeyini korumuştur. Bu düzeyin tutturulmasında Balyan yapılannın büyük payı olduğu düşünülmelidir.

Balyan ailesinin özellikle ilk kuşağı, Osmanlı kültürü ve geleneği içinde yetişmiş bireylerdir. Düşünce duyarlıklarında Doğulu ve İstanbullu renkler vardır. Anadolu ve İstanbul'un binlerce yıllık özgün ve büyük mimarlık geleneğine ve kültürüne dayanmanın güveni, hemen bütün tasarımlarında hissedilmektedir. Batı mimarlık geleneğinin karşısında salt aktarıcı ve uygulayıcı olmakla yetinmeyen, tersine kendi sorusunu soran ve yapıtını kendi arayan bir tavır içinde oldukları sezilmektedir.

Çağdaşları gibi Balyanlar da tasarımlarında Batı mimarlığından alınmış elemanları veya biçim ve şemaları kullan-

Sarkış Balyan

mışlardır. Ama dikkatli bir bakışla, günün modası ve gereği olarak kullanılan bu alıntıların farklı bir konsept içinde yenilendiği ve yorumlandığı gözlenmektedir. Dolmabahçe ve Beylerbeyi sarayları. Yıldız Büyük Mabeyin binası, Selimiye Kışlası örnek olarak verilebilir.

Özgün ve büyük bir mimarlık geleneğinin içinde olduklarının farkında ve bilincinde olma, bu mimarlarda geleneği doğrulayan yeni bir tasarlama tutkusu olarak belirmektedir. Bu tutku, Balyan soyadlı mimarların en genel ve ortak özelliğidir. Büyük yapım organizasyonlarında ise bu tutkuya Batı düzeyini tutturma istek ve çabası eşlik etmektedir.

Burada gelenekle kurulduğu söylenen bağ, kuşkusuz Osmanlı mimarlığının klasik sayılan biçim ve programlarının kullanılması anlamında olmayıp, tarihi mimarlık mirasının verdiği güven ve birikime yaslanılmasıdır. Batı mimarlığından alınmış biçim ve programların sorgulanması ve özgün tasarımlara ulaşma çabasıdır. Bu açıdan bakıldığında bir Çırağan Sarayı'nın, Maçka Silahhane-si'nin veya Akaretler'in literatürde henüz hak ettikleri yeri almamaları İstanbul mimarlığı adına kayıp sayılmalıdır.

Yaklaşık yüz yıllık bir süre içinde Krikor Amira Balyanla başlayıp Sarkis Bal-yan'la kapanan Balyan atölyesi geleneği, kuşkusuz özetle değinilen genel özelliklerle sınırlı değildir. Birbirlerinden devraldıkları birikimler, bağlanmalar ve eğilimler belirli ortak özellikler geliştirmiştir. Ancak zaman içinde ve farklılaşan eğitim koşullarında değişen ihtiyaç programları, üslup gelişmeleri, kişisel özellikler, eğilimler vb nedenlerle hepsinin bireysel çizgileri ortaya çıkmıştır.


Yüklə 7,73 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   52   53   54   55   56   57   58   59   ...   899




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2025
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin