Bakirköy ruh ve siNİr hastaliklari hastanesi



Yüklə 7,73 Mb.
səhifə70/899
tarix09.01.2022
ölçüsü7,73 Mb.
#96304
1   ...   66   67   68   69   70   71   72   73   ...   899
m

İ

Lahana Sütunu (solda) ve Bamya Sütunu. Fotoğraflar Hazım Okurer, 1993



olarak da en çok tomak oynamaktaydılar. Oyundan çok savaş talimi görünümündeki tomakta, altışar kişilik grupların birer tomağı bulunurdu. Tomak, dışı meşin içi keçe, saç örgüsü biçiminde bir tür kamçı olup bunun mutlaka sırta vurulması gerekiyordu. Oyunda çeviklik ve hareketlilik önemliydi. Tomakçı-lar, padişahın köşke gelmesinden sonra yer öper, silahdarın başçavuşa verdiği işaretle vuruşmalar başlar, tomak yiyenler elenerek bir tarafın galibiyetiyle ya da "çek!" komutunun verilmesiyle oyun sona ererdi. Bu oyunda yeteneği olan Enderunlulara tomakbaz deniyordu. Yaya oynanan bir diğer oyun toptu. Bu oyun, bazen iki yüzer kişilik iki takım arasında, küçük top gülleleri, ağaç topaçlar atılarak oynanan bir tür hentboldü. Atılanı havada tutmak, top yememek kuraldı. Atlı oyunların heyecan uyandıranı ise lobuttu. Cündi denen ve at sırtında çok iyi kılıç, mızrak ve ok kullanan biniciler, cirit yerine kalın ve kısa lobutları fırlatarak karşılıklı savaş eğitimi yaparlardı. Lobutların yatay ve dikey olarak iki biçimde fırlatılması, farklı iki oyun oluşturmaktaydı. Dikey fırlatmalarda, saray bahçelerindeki uzun servilerin tepesinden aşırma yarışı yapılırdı. Atlı müsabakalarda Mısır oyunu, cirit oyunu, aşırma, umşma vb yöntemler vardı. Çoğu zaman müsabakalar uzar, kavgaya ve savaşa dönüşür, ölenler ve yaralananlar olurdu. Böyle durumlarda padişahın işaretiyle ve güçlükle müsabaka durdurulur, tarafları yatıştırmak üzere bahşişler dağıtılırdı.

Padişahlar, sarayda geçirdikleri günlerde ve binişlerde çok sık müsabaka düzenlettirirlerdi (bak. biniş). Bu, onların savaş tutkularını tatmin eden bir saray geleneğiydi. Bunun için de Enderun'a alman gençlere Topkapı Sarayı'nın Gülhane Bahçesi'nde, Cephane Meyda-nı'nda, Beşinci Yeri denen bahçede, Beşiktaş Sarayı'nın Çinili Meydanı'nda, binicilik, kılıç kullanma, cirit, ok ve tüfek atımı öğretilmekteydi. Bu eğitimlere katılıp başarı gösterenlere "üstad-ı cündi" sanı verilir ve bunlar içağalarımn "keskinler" sınıfına katılırlardı. Keskinlerden, üstün yetenekleriyle herkesi şaşırtan oyunları sergileyenlere padişahça ödüller verilirdi. Enderun tarihine ilişkin kaynaklarda bunlardan pek çoğunun adlan geçmektedir. Cündilik imtihanlarına çoğu zaman dönemin padişahı da katılır, ödül olarak meydanın ortasına getirilen süslü donanımlı ve "kuşi" denen at, beş-on gün süren yarış ve sınavlar sonunda en başarılı cündiye verilirdi. Enderun'un son döneminde büyük ün kazanan cün-dilerden Hazineli Kutu Hasan, lobut vurmakta ve savurmakta rakipsizdi ve birkaç kez kuşi kazanmıştı.

Bamyacı-lahanacı müsabakaları, Eski Saray-Topkapı Sarayı baltacıları arasında da düzenlenirdi. Mür'i't-Tevârih'te, 1766'da III. Mustafa'nın Gülhane'de izlediği müsabakada, içağaları ve Arap ağalar cirit oynamışlar, daha sonra saz

söz, çengi, rakkas, tavşan oğlanı, cambaz, resen-baz, perende-baz, hokkabaz, şu'bedebaz, zor-bazlar gösterilerde bulunmuşlardı. Ertesi gün, Eski Saray'da yine padişahın huzurunda vezir içoğ-lanları lahanacı-bamyacı olup yeşil ve kırmızı kadife giysilerle düşmanla cenk gösterisi yapmışlardı.

III. Selim (hd 1789-1807) ile II. Mahmud'un (hd 1808-1839) dönemlerine ilişkin Ruznâme ve Letâif-i Enderun adlı iki kaynak, bu padişahların önünde, iyi havalarda sık sık müsabakalar düzenlendiğini kanıtlamaktadır. Eserlerdeki ilgili bölümler, "Kasr-ı Çinilü'yü teşrif ve ağa-vata tomak ve tob oynadılması", "İnci-lü'yü teşrif ve kemankeşâna piştov ve pota atdurulması", "Gülhane Meydanı'nda mızrak oynadulması", "Okmeyda-nı'nda Minber Sofası'nda pehlivanlara ok aldırılması", "Defterdar İskelesi'nden çı-kılub cündiyân ve serhengân cirid oynamaları", "Padişah-ı âlempenahın ağâyân-ı nâdirânı Topkapu'ya tomağa ısmarlaması", "vuku-ı tomakbazî-i ağayan-ı Enderun", "Kuşî vaz'ı berâ-yı imtihan-ı cündiyân", "Enderuna mahsus oyunlardan tomak dedikleri lu'bun oynanması", "İshakiye Köşkü'ne kadar menzil ceridi atılması" vb başlıklar altında ilginç ayrıntılar içermektedir. 1812'de Büyükdere'de II. Mahmud'un huzurundaki bamyacı-laha-nacı cirit müsabakası, o günkü saltanat binişinin en heyecanlı gösterisi olmuştu. Beşiktaş Sarayı'ndan kalabalık bir maiyetle ve saltanat kayığıyla Büyükdere'ye gelindiğinde donanmadan selam topları atılmış, iskeleden atlara binilip ulu ağaçların gölgelediği çayıra gidilerek önce namaz kılınmıştı. İlkin, 80 içağası cirit oynamışlar, sonra lobutlarını göklere savurup herkesi hayrette bırakan gösteriler

yapmışlardı. Ardından, iki alaya ayrılıp bamyacılar ve lahanacılar takımları olarak geçit yapmışlar, daha sonra da karşılıklı olarak müthiş bir müsabaka sergilemişlerdi. Bamyacıların atakları, lahanacı-ların karşı hücumları, cirit ve çevgân vuruşmaları, savrulan lobutlar, meydanı bir savaş alanına döndürmüş, padişah, böyle bir "cirid-i şedid"in, herkesi cansız yere sereceği kaygısıyla müsabakayı durdurmuştu. "Lahanaya kuvvet!", "Bamyaya lezzet!" sloganlarının atıldığı bu müsabakayı, o çevrede yazlıkları bulunan yabancı elçiler de izlemişler ve katılanlara şekerlemeler, meyveler göndermişlerdi. Bu müsabakanın da Enderun içağaları ile zenci haremağaları arasında yapıldığı padişahın ödüllendirdiği cündiler arasında Enderunlu Lezgi Mehmed, Se-ferli koğuşundan Tatar Ahmed Bey, haremağalarmdan Uzun Muharrem Ağa gibi adların geçmesinden anlaşılmaktadır.



Letâif-i Enderun'da bamyacı-lahanacı karşılaşmalarının türleri ve teknikleri ayrıntılarıyla verilmiştir. Yeniçeri Oca-ğı'nın kaldırılması (1826) ve Enderun örgütünün dağıtılmasının (1832) ardından, II. Mahmud'un daha çok modern askeri eğitime ve manevralara önem vermesi sonucu, eski birtakım ocak ve saray gelenekleriyle birlikte bamyacı-lahanacı müsabakaları da unutulmuştur.

Bibi. Mür'i't-Tevârih, II/A, 84-85; Tayyarzade Ata Bey, Târih-i Ata, I, İst., 1291; Hızır İlyas Ağa, Letâif-i Enderun, İst., 1276; Ahmed Efendi, Ruznâme, Ankara, 1993; Abdurrah-man Şeref, "Topkapu Saray-ı Hümayunu, Müştemilât-ı Hariciyesi Beyamndadır", TOEM, S. 1-6, s. 294 vd; İ. Atis/İ. H. Konyalı), "Nişan Taşlarından Lahana Âbidesi", Tarih Hazinesi, S. 4, s. 171-172; Pakalın, "Bamyacı Laha-nacı", Tarih Deyimleri, I, s. 158; ay, "Cündilik", ae, s. 317.

NECDET SAKAOĞLU

1894'te İtalya'da kurulan, İstanbul'da 1919'da şube açan banka. Merkezi Milano'da olan Banca Commerciale Italiana, İtalya'nın ticaretini desteklemeyi hedef alan bir ticaret ve kredi kurumuydu. İstanbul'da açılan şube Voyvoda Caddesi (Bankalar Caddesi) üzerindeki Karaköy Palas'ta bulunuyordu. Daha sonra Büyük Postahane Caddesi'ne taşındı. Ayrıca Grand Rue de Pera (bugünkü İstiklal Caddesi) üzerinde, Ali Namık Bey Apart-mam'nın altında Beyoğlu Şubesi'ni açtı. 4. Vakıf Hanı'nda da bankaya bağlı bir döviz bürosu bulunuyordu.

İstanbul'dan başka İzmir'de de bir şube açan bankanın, 1924'te yalnızca İtalya'da 87 şubesi vardı. Aynı yıl sermayesi yedi yüz milyon liret, yedekleri beş yüz kırk milyon liretti. İstanbul, Londra, New York merkez şubelerinden başka Fransa'da Marsilya ve Nis'te; Mısır'da İskenderiye ve Kahire'de; Bulgaristan'da Sofya, Varna ve Burgas'ta; Romanya'da Bükreş, Bralia, Galatz ve Konstanza'da; İtalya'da Banque pour la Suisse Italien-ne adı altında Lugano'da, Bellinzano ve Chiasso'da ve çeşitli adlar altında Arjantin'de, Brezilya'da, Kolombiya'da, Şili'de, Uruguay'da, Peru'da, Ekvador'da şubeleri veya yan kuruluşları bulunuyordu. Bu yan kuruluşlardan biri olan Societa Commerciale d'Oriente'nin İstanbul'da ve Tripoli'de şubeleri vardı.

Osmanlı İmparatorluğu'nun son yıllarında faaliyetlerinde gelişme görülen bankanın müdürlüğüne, 1920'li yılların sonunda, Francesco Pami getirildi. 1938' de ödenmiş sermayesi sekiz yüz kırk beş milyon lirete yükselen ve şube sayısında hatırı sayılır bir yükselme gözlenen bankanın Türkiye'de, İstanbul'daki 3 şubesi ve İzmir'deki şubesi bu tarihte faaliyetlerini sürdürüyorlardı.

Banka 1971'de, altmış milyar liret sermayesi, on sekiz milyar liret yedekleri ile dünya bankaları arasındaki sıralamayı zorlamayı başarmıştı. Aynı yıl mevduatı beş trilyon lirete yaklaşmıştı.

1973'te Türkiye'de şube sayısı beşi bulan banka, 1978'den önce Türkiye'deki faaliyetlerim durdurdu ve şubelerini kapattı.

BEHZAT ÜSDİKEN




Yüklə 7,73 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   66   67   68   69   70   71   72   73   ...   899




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2025
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin