diyelim ki
Let us say
|
You claim that you have sent the goods date on ../../199. let us say this is true but our agency is saying the different date.
|
Malları .../.../199. Tarihinde gönderdiğinizi iddia ediyorsunuz diyelim ki bu doğru ancak bizim acentemiz farklı tarih veriyor.
|
Say
|
We need the great quantity of first quality recordable blank CD-R say 20-f full container can you supply us at the shortest time?
|
Önemli miktarda birinci kalite kaydedilebilir boş CD'ye ihtiyacımız var, diyelim ki 20'lik full konteynır olsun bize kısa zamanda temin edebilir misiniz?
|
Say
|
Say you are rightful then please prove us.
|
Diyelimki haklısınız o zaman bize ispat edin.
|
e kadar / tarihine kadar
|
Till
|
Please pay our balance the amount of 12.500 USD$ till Wednesday.
|
Lütfen Çarşambaya kadar bakiyemiz olan 12.500$' ı ödeyiniz!
|
Until
|
Please pay our balance the amount of 12.500 USD$ until Wednesday.
|
Lütfen Çarşambaya kadar bakiyemiz olan 12.500$'ı ödeyiniz!
|
e karşın - e rağmen
|
Although
|
Although we sent a lot of fax messages to you since one week, still we have not received any reply from your side.
|
Size bir haftadan beri bir çok faks mesajı göndermemize rağmen sizden hala bir yanıt alamadık.
|
Though
|
Though we sent a lot of fax messages to you since one week, still we have not received any reply from your side.
|
Size bir haftadan beri bir çok faks mesajı göndermemize rağmen sizden hala bir yanıt alamadık.
|
For all
|
For all we have given a notice to you several times, we have understood/seen that you have not taken into consideration our special wishes.
|
|
Size daha önce bir kaç kez bildirmemize karşın hala özel isteklerimizi gereği gibi dikkate almadığınızı gördük.
|
e karşın - e rağmen
|
For all that
|
For all that we have given a notice to you several times, we have understood/seen that you have not taken into consideration our special wishes.
|
Size daha önce bir kaç kez bildirmemize karşın hala özel isteklerimizi gereği gibi dikkate almadığınızı gördük.
|
in spite of
|
In spite of they are a company, which have just been established in the field of...they are acting very pretentiously as if they have an experience.
|
No matter
|
....... alanında yeni kurulmuş bir şirket olmalarına karşın, bu alanda oldukça tecrübelilermiş gibi iddialı bir şekilde hareket ediyorlar.
|
No matter these products are too expensive we would like to place an order. …units
|
Bu ürünler pahalı olmasına karşın ..... adet sipariş vermek istiyoruz.
|
a / e karşın
|
No matter that
Notwith standing
|
No matter that these products are too expensive we would like to place an order ….units
|
Bu ürünler pahalı olmasına karşın ..... adet sipariş vermek istiyoruz.
|
Not with standing these products are too expensive we would like to place an order ….units
|
Bu ürünler pahalı olmasına karşın ..... adet sipariş vermek istiyoruz.
|
e karşın / e rağmen
sa bile
|
Even if
|
Even if Sunday & Holiday used time will not to count.
|
Pazar ve tatil günleri kullanılsa bile zaman sayımı devam etmeyecektir.
|
Even though
|
Even though Sunday & Holiday used time will not to count.
|
Pazar ve tatil günleri kullanılsa bile zaman sayımı devam etmeyecektir.
|
e karşın/e rağmen
dığı halde
|
While
|
While our orders are ready for shipment why do you not send us them immediately.
|
Siparişlerimiz sevkıyata hazır olduğu halde niçin acilen göndermiyorsunuz?
|
Eğer
|
If
|
If you have ... in your stock please reserve for us... pieces.
|
Eğer stokunuzda ..... Varsa lütfen bizim için .... adet ayırınız.
|
Eğer/-se/-dığında/e takdirde
|
In case
|
In case you have any question please do not hesitate contact with us.
|
Bir sorunuz olduğu takdirde çekinmeden bizi arayınız.
|
er ermez
|
As soon as
|
Plase get our vessel's sail from the port as soon as she completes her discharge.
|
Directly
|
Lütfen gemimizi tahliyesini bitirir bitirmez hareket ettiriniz.
|
Directly our representive call on you please tell him all your questions and matters, which you could not solve.
|
Immediately
|
Lütfen temsilcimiz sizi ziyaret eder etmez kendisine tüm sorularınızı ve çözemediğiniz meselelerinizi iletiniz.
|
Discharge complete immediately your vessel will sail.
|
Tahliye tamlanır tamamlanmaz geminiz kalkacak.
|
Er ermez
|
The instant
|
The instant you receive your orders please contact with us.
|
The minute
|
Siparişlerinizi alır almaz bizimle lütfen bağlantı kurunuz.
|
The minute you receive your orders please contact with us.
|
The monent
|
Siparişlerinizi alır almaz bizimle lütfen bağlantı kurunuz.
|
The moment you receive, your orders please contact with us.
|
Siparişlerinizi alır almaz bizimle lütfen bağlantı kurunuz.
|
Fakat yine de
|
But yet
|
We guarantee that your shipment has been shipped by the well-known transporters company but yet we follow your shipment time to time too.
|
Sevkıyatınızın çok iyi tanınan bir nakliyeci vasıtasıyla sevk edildiğine dair garanti veriyoruz, fakat yinede sevkıyatınızı zaman zaman takip de ediyoruz.
|
Farzedelimki
|
Supposing
|
Supposing market conditions are not favorable then we try to find another alternatives.
|
Farzedelim ki piyasa koşulları elverişli değil o zaman biz de başka alternatifler bulmaya çalışırız.
|
Gibi
|
Such as
|
We want to import the best quality products from your company such as last shipment.
|
The way
|
Şirketinizden geçen sevkıyattaki gibi en iyi kalitede mallar ithal etmek istiyoruz.
|
We will manufacture all your goods the way you said us.
|
The way that
|
Tüm mallarınızı sizin bize söylediğiniz gibi üreteceğiz.
|
We will manufacture all your goods the way that you said us.
|
Like
|
Tüm mallarınızı sizin bize söylediğiniz gibi üreteceğiz.
|
The goods of another company is the same quality like yours.
|
Diğer şirketin malları da sizinki gibi kaliteli.
|
Gibi / biçiminde
|
As
|
Due to be mostly chosen in our market, please manufacture for us …..units wrist watches as squire.
|
Bizim piyasamızda çok fazla tercih edildiğinden dolayı lütfen bizim için…..adet kare biçiminde kol saatleri üretiniz.
|
Gibi...yide
|
Nor ...either
|
We try to satisfy our costumers nor meet their every kind of requirements either.
|
|
|
Müşterilerimizi tatmin etmeye çalıştığımız gibi onların her türlü ihtiyaçlarına cevap vermeye de çalışıyoruz .
|
ğiniz zaman
|
Whenever
|
Whenever you wish you can contact with us without hesitate.
|
İstediğiniz zaman bizimle çekinmeden temasa geçebilirsiniz.
|
Hala / yine de
|
Still
|
Still we are urgently waiting your reply
|
Hala acilen cevabınızı bekliyoruz.
|
Halbuki
|
Whereas
|
You have sent us a wrong sample whereas we have informed you we have wanted sample of...…. 2 or 3 pcs..
|
Bize yanlış numune göndermişsiniz halbuki size 2 veya üç adet ...... numunesinden istediğimizi bildirmiştik.
|
Hem….hem de
|
Both…and
|
We generally use both trucks and railway cars at our shipments
|
Genellikle sevkıyatlarımızda hem kamyonları hem de vagonları kullanıyoruz.
|
Her nere
|
Wherever
|
Wherever we see the good model, we try to manufacture similar of it but not imitation.
|
Her nerede iyi bir model görürsek onun bir benzerini üretmeye çalışıyoruz ancak taklidini değil.
|
Her yer
|
Everwhere
|
We have been seeing your advertisements in everywhere.
|
Her yerde sizin ilanlarınızı/reklamlarınızı görmekteyiz.
|
Her yer
|
Everyplace
|
Our new products in this year are sold in everyplace.
|
Bu yılki yeni mamullerimiz / ürünlerimiz her yerde satılıyor.
|
Her zaman
|
Everytime
|
Our new products in this year are sold in everytime.
|
Bu yılki yeni mamullerimiz / ürünlerimiz her zaman satılıyor.
|
için / mesi - ması- mamak için
|
So
|
Pls do not release bills of lading to anyone without our written instruction so not to arise any negative situation in the future.
|
Gelecekte her hangi bir olumsuz duruma yol açmamak için lütfen konşimentoları bizim yazılı talimatımız olmadan her hangi birisine vermeyiniz.
|
That
|
Pls do not release bills of lading to anyone without our written instruction that not to arise any negative situation in the future.
|
Gelecekte her hangi bir olumsuz duruma yol açmamak için lütfen konşimentoları bizim yazılı talimatımız olmadan her hangi birisine vermeyiniz.
|
So that
|
Pls do not release bills of lading to anyone without our written instruction so that not to arise any negative situation in the future.
|
Gelecekte her hangi bir olumsuz duruma yol açmamak için lütfen konşimentoları bizim yazılı talimatımız olmadan her hangi birisine vermeyiniz.
|
Için/çünkü/öyle ki/
|
So
|
Please let us know that authorized person's telephone no so we want to contact him.
|
Lütfen bize yetkili kişinin telefon numarasını veriniz çünkü kendisiyle bağlantı kurmak istiyoruz.
|
iken / esnasında
|
While
|
While it's raining loading/discharging does not continue
|
Yağmur yağıyorken yükleme / tahliye devam etmez.
|
iken / yorken / mışken
|
Just iken
|
We have been placed a new order from our another costumer just as we started to produce your order.
|
Tam sizin siparişinizin üretimine başlamışken, diğer bir müşterimizden yeni bir sipariş aldık.
|
kadar
|
As well as
|
All our textile products are the best quality as well as Beymen
|
Tüm tekstil ürünlerimiz Beymen'in ki kadar kalitelidir.
|
Kadar… da
|
And….as well
|
Your orders are got ready and shipped as well to your address free of charge.
|
Siparişleriniz hazırlandığı kadar adresinize de ücretsiz olarak teslim edilir.
|
Kadarıyla / göre
|
As far as
|
As far as we understand you are a big company.
|
Anladığımız kadarıyla siz büyük bir şirketsiniz.
|
So far as
|
So for as we understand, you are a firm that has a responsibility, trustworthy and keeping your promisses.
|
Anladığımız kadarıyla siz sorumluluk sahibi,güvenilir ve sözlerinize sadık bir firmasınız.
|
For all
To the extent
|
For all we understand, you are a firm that has a responsibility, trustworthy and keeping your promisses.
|
Anladığımız kadarıyla siz sorumluluk sahibi, güvenilir ve sözlerinize sadık bir firmasınız.
|
To the extent you are a firm that has a responsibility, trustworthy and keeping your promisses/to the extent we understand (bağlaç ortaya getirilebilir)
|
Anladığımız kadarıyla siz sorumluluk sahibi,güvenilir ve sözlerinize sadık bir firmasınız.
|
Karşıt olarak / ... nın aksine
|
On the contrary
|
You have produced all the goods on the contrary our desired type and quality.
|
Tüm malları istediğimiz tip ve kalitenin tam aksine üretmişsiniz.
|
maması için/masın
sın iye
|
In order that
|
We have sent a few samples in order that they may examine
|
İncelesinler diye birkaç numune gönderdik.
|
medikçe/madıkça
|
Unless
|
Unless the first shipment complete we will not produce your new orders.
|
İlk sevkıyat tamamlanmadıkça yeni siparişlerinizi üretmeyeceğiz.
|
mek için/mesi-ması için
|
In order to
|
Pls do not misunderstand us because we have wished to warn you in advance in order to prevent any unexpected situation, which will arise in the future.
|
Bizi lütfen yanlış anlamayın çünkü sizi ileride doğabilecek beklenmedik gelişmeleri önlemek için şimdiden uyarmak istedik.
|
mek için/mesi-ması için
|
In order to
|
We have sent a few samples to you by FedEx in order to you examine them
|
İncelemeniz için size Fedex ile birkaç tane numune gönderdik.
|
memek için
|
Lest
|
You must pay all your depts on time lest you damage your company’s commercial creditibility.
|
Şirketinizin ticari itibarına gölge düşürmemek için tüm borçlarınızı zamanında ödemelisiniz.
|
mesi bir tarafa
|
Save that
|
Save that they don't keep their promisses; they do not have a good reputation in the market too.
|
Sözlerinde durmamaları bir tarafa piyasada da iyi bir itibara sahip değiller.
|
mesi bir tarafa
|
Except that
|
Except that they don't keep their promises, they do not have a good reputation in the market too.
|
Sözlerinde durmamaları bir tarafa piyasada da iyi bir itibara sahip değiller.
|
|