Or
ya da / yoksa
|
Please deliver our goods within this week or we will never to do business with you afterthis time.
|
|
|
Lütfen mallarımızı bu hafta içerisinde teslim ediniz yoksa bundan sonra sizinle kesinlikle çalışmayacağız.
|
Or
|
ya da / diğer adıyla
|
Due to shipment on a FOB.... basis, freight or transportaion fee of the goods should be belonging your side.
|
|
|
Sevkıyat FOB ... bazında olduğundan dolayı,navlun diğer adıyla malın taşınma bedeli sizin tarafınıza ait olmalıdır.
|
Or else
|
yoksa
|
You should make all your payments until end of this month or else we will not supply the goods to you.
|
|
|
Tüm ödemelerinizi bu ayın sonuna kadar yapmanız gerekmektedir,yoksa size mal temin etmeyeceğiz.
|
Otherwise
|
aksi halde / olmazsa
|
Please remit our credit-balance the amount of ... DM within this week, otherwise you will force us to open a lawsuit against you.
|
|
|
Lütfen ... DM lık alacak bakiyemizi bu hafta içinde yatırın aksi halde bizi, size karşı dava açmak zorunda bırakacaksınız.
|
Otherwise
|
olmazsa / aksi halde
|
Please deliver our goods within this week otherwise, we will never to do business with your company.
|
|
|
Lütfen mallarımızı bu hafta içerisinde teslim ediniz yoksa bundan sonra sizin şirketinizle kesinlikle çalışmayacağız.
|
Provided
|
se / sa / e –koşuluyla
|
Provided its not raining loading will resume.
|
|
|
Yağmur yağmazsa,yükleme kaldığı yerden devam edecek.
|
Provided that
|
se / sa / e –koşuluyla
|
Provided that it’s not raining loading will resume.
|
|
|
Yağmur yağmazsa,yükleme kaldığı yerden devam edecek.
|
Providing
|
se / sa / e –koşuluyla
|
Providing its not raining loading will resume.
|
|
|
Yağmur yağmazsa,yükleme kaldığı yerden devam edecek.
|
Providing that
|
se / sa / e -koşuluyla
|
Providing that its not raining loading will resume.
|
|
|
Yağmur yağmazsa, yükleme kaldığı yerden devam edecek.
|
Regardles of what
|
siz ne .. seniz ... yin
|
Regardless of what you appreciate to us we are a firm that has a good reputation in the market.
|
|
|
Siz bizi nasıl değerlendirirseniz değerlendirin biz piyasada iyi bir üne sahip firmayız.
|
Save that
|
mesi bir tarafa
|
Save that they don't keep their promisses; they do not have a good reputation in the market too.
|
|
|
Sözlerinde durmamaları bir tarafa piyasada da iyi bir itibara sahip değiller.
|
say
|
diyelimki
|
We need the great quantity of first quality record able blank CD-R say 20-f full container can you supply us at the shortest time?
|
|
|
Önemli miktarda birinci kalite kaydedilebilir boş CD'ye ihtiyacımız var, diyelim ki 20'lik full konteynır olsun bize kısa zamanda temin edebilir misiniz?
|
|
|
Say you are right ful then please prove us.
|
|
|
Diyelimki haklısınız o zaman bize ispat edin.
|
Seeing that
|
çünkü / -dığı için
|
We cannot compensate your damages seeing that your goods were not insured seeing that we have warned to you several times before.
|
|
|
Mallarınız sigorta ettirilmediği için zararınızı karşılayamıyoruz çünkü sizi daha önce bu konuda birkaç kere uyarmıştık.
|
Since
|
çünkü / -dığı için
|
We can not compensate your damages seeing that your goods were not insured since we have warned to you several times before.
|
|
|
Mallarınız sigorta ettirilmediği için zararınızı karşılayamıyoruz çünkü sizi daha önce bu konuda birkaç kere uyarmıştık.
|
since
|
den beri/den bu yana
|
We have been working in the field of textile since 199…
|
|
|
199.. den beri tekstil üzerine faaliyet göstermekteyiz.
|
So
|
bu sebeple
|
We couldn't manufacture your orders on agreed time because we couldn’t import necessary raw material, so we apologize you for this delay.
|
|
|
Siparişlerinizi öngörülen sürede üretemedik çünkü gerekli olan ham maddeyi ithal edememiştik bu sebeple bu gecikmeden dolayı sizden özür diliyoruz.
|
So
|
bu nedenle / Bu sebeple
|
We could not receive our credit balance, so we have not sent your shipment documents by DHL.
|
|
|
Alacak bakiyemizi alamadık. Bu nedenle sevkıyat evraklarınızı DHL ile göndermedik.
|
So
|
için / mesi - ması- mamak için
|
Pls do not release bills of lading to anyone without our written instruction so not to arise any negative situation in the future.
|
|
|
Gelecekte her hangi bir olumsuz duruma yol açmamak için lütfen konşimentoları bizim yazılı talimatımız olmadan her hangi birisine vermeyiniz.
|
So
|
için/çünkü/öyle ki/
|
Please let us know that authorized person's telephone no so we want to contact him.
|
|
|
Lütfen bize yetkili kişinin telefon numarasını veriniz çünkü kendisiyle bağlantı kurmak istiyoruz.
|
So far as
|
kadarıyla / göre
|
So for as we understand, you are a firm that has a responsibility, trustworthy and keeping your promises.
|
|
|
Anladığımız kadarıyla siz sorumluluk sahibi,güvenilir ve sözlerinize sadık bir firmasınız.
|
So long as
|
dığı sürece
|
So long as the vessel wait at the port, time will count.
|
|
|
Gemi limanda kaldığı sürece, zaman sayımı devam edecektir.
|
So that
|
için / mesi - ması- mamak için
|
Pls do not release bills of lading to anyone without our written instruction so that not to arise any negative situation in the future.
|
|
|
Gelecekte her hangi bir olumsuz duruma yol açmamak için lütfen konşimentoları bizim yazılı talimatımız olmadan her hangi birisine vermeyiniz.
|
So then
|
bunun için
|
Pls do not release bills of lading to anyone without our written-instruction in order not to arise any negative situation, so then pls wait our instruction.
|
|
|
Her hangi bir olumsuz durumun ortaya çıkmaması için lütfen konşimentoları bizim yazılı talimatımız olmadan herhangi birisine vermeyiniz
|
|
|
Bunun için lütfen bizden talimat bekleyiniz.
|
So...........that
|
öyle ki
|
Our production capacity so high that we believe/trust ourselves we can meet all our costumers' requirements without force.
|
|
|
Üretim kapasitemiz o kadar yüksek ki müşterilimizin ihtiyaçlarını zorlanmadan karşılayabileceğimize inanıyoruz.
|
Still
|
hala / yine de
|
Still we are urgently waiting your reply
|
|
|
Hala acilen cevabınızı bekliyoruz.
|
Still
|
yine de
|
We have instructed to you still you have not obey to our instructions.
|
|
|
Size talimat vermiştik yine de bizim talimatlarımıza uymadınız.
|
Such as
|
gibi
|
We want to import the best quality products from your company such as last shipment.
|
|
|
Şirketinizden geçen sevkıyattaki gibi en iyi kalitede mallar ithal etmek istiyoruz.
|
Supposing
|
farzedelimki
|
Supposing market conditions are not favourable then we try to find another alternatives.
|
|
|
Farz edelim ki piyasa koşulları elverişli değil o zaman biz de başka alternatifler bulmaya çalışırız.
|
That
|
için / mesi - ması- mamak için
|
Pls do not release bills of lading to anyone without our written instruction that not to arise any negative situation in the future.
|
|
|
Gelecekte her hangi bir olumsuz duruma yol açmamak için lütfen konşimentoları bizim yazılı talimatımız olmadan her hangi birisine vermeyiniz.
|
That is
|
yani
|
Please give us an exact delivery date that is do not waste the time of us.
|
|
|
Lütfen bize kesin bir teslimat tarihi bildirin yani zamanımızı öldürmeyin.
|
That is to say
|
diğer bir deyişle
|
Foreign trade that is to say exporting is steadily increasing in our country.
|
|
|
Dış ticaret diğer bir değişle ihracat ülkemizde devamlı olarak artmaktadır.
|
The instant
|
er ermez
|
The instant you receive your orders please contact with us.
|
|
|
Siparişlerinizi alır almaz bizimle lütfen bağlantı kurunuz.
|
The minute
|
er ermez
|
The minute you receive, your orders please contact with us.
|
|
|
Siparişlerinizi alır almaz bizimle lütfen bağlantı kurunuz.
|
The monent
|
er ermez
|
The moment you receive, your orders please contact with us.
|
|
|
Siparişlerinizi alır almaz bizimle lütfen bağlantı kurunuz.
|
The way
|
gibi
|
We will manufacture all your goods the way you said us.
|
|
|
Tüm mallarınızı sizin bize söylediğiniz gibi üreteceğiz.
|
The way that
|
gibi
|
We will manufacture all your goods the way that you said us.
|
|
|
Tüm mallarınızı sizin bize söylediğiniz gibi üreteceğiz.
|
Then
|
öyle ise/Sonuç olarak
|
We appreciate you then your successes.
|
|
|
Başarılarınızın sonucu olarak sizleri takdir ediyoruz.
|
Then
|
sonuç olarak
|
..... then please complete our shipment within this week.
|
|
|
..... sonuç olarak lütfen sıparişlerimizi bu hafta içinde tamamlayınız.
|
|
|
We have completed the shipments of our all costumers then your shipment has been sent today either.
|
|
|
Tüm müşterilerimizin sevkıyatlarını tamamladık sonuç olarak sizinki de bugün gönderildi.
|
Therefore
|
bu nedenle / Bu yüzden
|
We do not have an enough raw material; therefore we have given a decision to stop our production temporarily.
|
|
|
Elimizde yeterinde ham madde yok o nedenle/bu yüzden üretimimizi geçici olarak durdurmaya karar verdik.
|
Though
|
e karşın - e rağmen
|
Though we sent a lot of fax messages to you since one week, still we have not received any reply from your side.
|
|
|
Size bir haftadan beri bir çok faks mesajı göndermemize rağmen sizden hala bir yanıt alamadık.
|
Though
|
sa bile / se bile
|
Though your orders complete this week shipment takes 15 days due to long distance.
|
|
|
Siparişleriniz bu hafta tamamlansa bile sevkıyat mesafenin uzun olması nedeniyle yaklaşık 15 gün sürer.
|
till
|
e kadar / tarihine kadar
|
Please pay our balance the amount of 12.500 USD$ till Wednesday.
|
|
|
Lütfen Çarşambaya kadar bakiyemiz olan 12.500$' ı ödeyiniz!
|
To the extent
|
kadarıyla / göre
|
To the extent you are a firm that has a responsibility, trustworthy and keeping your promisses/to the extent we understand (bağlaç ortaya getirilebilir)
|
|
|
Anladığımız kadarıyla siz sorumluluk sahibi, güvenilir ve sözlerinize sadık bir firmasınız.
|
Unless
|
medikçe/madıkça
|
Unless the first shipment complete we will not produce your new orders.
|
|
|
İlk sevkıyat tamamlanmadıkça yeni siparişlerinizi üretmeyeceğiz.
|
Untill
|
e kadar / tarihine kadar
|
Please pay our balance the amount of 12.500 USD$ until Wednesday.
|
|
|
Lütfen Çarşambaya kadar bakiyemiz olan 12.500$'ı ödeyiniz!
|
When
|
dığı zaman
|
When the shipment complete we will pay your balance the amount of ... $.
|
|
|
Sevkıyat tamamlandığı zaman size kalan.... $’ı ödeyeceğiz.
|
|